iltasyazilim
FD Üye
Çocuğun gözüyle oyun!
Çocuğun gözüyle oyun!
“Defol! Gözüm seni bakmak istemiyor artık dediğinde dünyam başıma yıkıldı… Halbuki ben onu her şeyden daha çok seviyordum…
Gözyaşları ile çıktım odadan… Arabamı aldım… Bunaldığımda koştuğum sadık arkadaşım arabam… Hiç beklemeden gaza bastım, trafiğin yoğunluğuna aldırmadan hız yapıyordum… Kırmızı ışıkta durmak istemiyordum… Etrafımdaki arabalar kornaya basıyordu, ben aldırmıyordum, kulağımdaki tek ses, “Defol…! Gözüm seni bakmak istemiyor… idi
Bir yana ağlıyor, bir yandan gaza bastıkça basıyor, öteki yana da içimdeki o sese, hıçkırıkla cevap veriyordum, “Defolmuyorum… Defolmuyorum işte… Sen beni sevmesen de ben seni çok seviyorum…
Babamı özlüyorum… Keşke şuan yanımda olsa diyorum… Daha Sonra, aniden başıma uzanan onun gizli elini hissediyorum… “Oğlum! Neden ağlıyorsun? diyor babam… Yaşlı gözlerle, dönüp, başımı okşayan babama bakıyorum…
“Gel hadi kucağıma diyor babam… Arabamı, yemek yemek masasının hemencecik kenarına yavaşça park ediyor ve babamın kucağına çıkıyorum…
“Annem beni sevmiyor, bana, ‘defol, gözüm seni görmek istemiyor ’ dedi diye hıçkırıklarla ağlıyorum… Babamın o rahat eli gözyaşlarımı siliyor
“Annen seni fazla seviyor oğlum derken annem yanımıza geliyor
“Fakat oğlum sen de beni çok bunalttın… ben mutfakta meslek yapıyorum, sen benden olmayacak şeyler istiyorsun diyor…
Ve bir aralık duraksıyor, “Özür dilerim, haklısın… Bağırmamalıydım… diyor… Gülümsüyor ve annemin kucağına gidiyorum…
Oyun, çocuk için oyun değildir
Yetişkinler, çocukları oyun oynarlarken gördüğünde, çocukların oyun oynadıklarını sansalar da, çocuklar için oyun, katiyen oyun değildir Oyun, çocuğun dünyasında sihirsel bir masal ülkesidir… Ancak orada sizin tanımadığınız çocuğunuzun çoğu arkadaşı, sizin göremediğiniz eşyaları, sesini duyamadığınız birçok şarkıları vardır…
Ve oyun, çocuk için ara sıra sığınılacak bir liman, bazen öğrendiklerini uygulayacağı bir test yanılma tahtası ve ara sıra de kendisini en gizli hissettiği gizemli dünyasıdır…
“Hadi git azıcık oyna
Çoğu anne baba, jurnal işlerini daha dar halledebilmek için çocuklarını oyuna teşvik etseler de, oyunun anlamı çocuk için “Hadi git birazcık oyun oyna emrinin karşılığı asla değildir Oyun, konsantre olmayı gerektirir Oyun, çocuk ile oyunun ruhunun bütünleşmesini gerektirir Oyunda çocuk kendine ait bir dünya oluştururhayal eder…
Elindeki arabası… O arabasının ufacık tekerleri… Sizin göremediğiniz fakat onun görüp konuştuğu arabanın içinde oturan yolcuları… Arabasının yolları ve yolların kenarında yanan trafik lambaları… Kırmızı ışıkta bekleyen yayaları, çocuğun dünyasında oyun esnasında harekete geçen sihirli kahramanlardır
Oyalamak mı, oynamak mı?
Birçok anne baba, çocukları ile “oyun oynar gibi yaparak çocukları ile oyun oynamaktalar Halbuki bir çocuğun hiç katlanma edemeyeceği şey, kendisi ile oyun oynar gibi oyun oynayan kişilerin varlığıdır Çocuk, kendi hayal gücü ölçüsünde oyun oynadığı bölgeyi tamamen teftiş altına alır Çocuğun o anda elinde tuttuğu yalnızca küçük bir bebek olsa da, (kim bilir) o bebeğin soyut annesi markete gitmiş onun için süt alıyordur ve yeniden (kim bilir) o minik bebeğin başı ağrıyordur da doktora gitmesi gerektiği için babası beklenmektedir…
Çocuğun oynadığı oyun esnasında işte tüm bu gerçekler bilinmeden, çocuğun hayal dünyası kavranmadan, çocukla oyun oynamaya kalkmak, çocuk açısından sıkıntıdan diğer bir şey oluşturmaz Her ne kadar anne baba kendilerini blöf yapmak için, “Bak seninle bir saattir oyun oynuyorum deseler de, çocuk için böylesi geçen bir saat oyun değil, “ağırlamaktır
Çocukla oyun oynamak maharet ister
Tüm bu gerçeklerden yola çıkarak baktığımızda diyebiliriz ancak, oyun, “Çocuğun fantezi dünyasına girip, onun dünyasındaki kuytu kahramanlar ile tanışmak ve onun hayal dünyasındaki kuralları öğrenerek, o kurallara ast olmaktır Yahut, çocuğun yanına bulunup, onun arabalarından birini alıp, masanın üzerinde “düüt düüt diyerek otomobil sürmek çocukla oyun oynamak anlamına gelmez
Çocukla oyun oynamanın birincil ve esas şartı, çocuğun sizi oyun oynayabilecek “kabiliyette bulması ve sizi kendi hayal dünyasına “kabul etmesi ile başlar Çocuk, kurallarını kendisinin koyduğu, kahramanlarını kendisinin oluşturduğu bu özel dünyaya herkesi hemen kabul etmez, bu kendi anne babası da olsa…
Çocuk oynadığı oyunun hükmedicisidir
Her ne kadar siz çocuğun dünyasına girmiş olmaya hak kazansanız ve o liyakatle çocuğun yanına bulunuyor olsanız da, çocukla oynamanın püf noktasını ihlal ederseniz, çocuk, sizi anında o masal dünyasındaki özel bölgeden dışarı atar Oyunun bu püf noktası,
“Her çocuk kendi oyununun hükmedicisidir kuralıdır Siz her ne değin anne de olsanız, baba da olsanız, anneliğiniz ve babalığınız kendi evinizin içinde geçerlidir Çocuğun fantezi dünyasında analık ve babalık hükümsüzdür… Orada hüküm ve kurallar çocuğa aittir
Çocukla oynamayı kabul etti iseniz, kuralları siz koymamalı, çocuğun kurallarına uymalısınız Minik oyuncak arabalarınızı masanın üzerinde yavaş yavaş sürerken, ansızın çocuğun durduğunu gördüğünüzde, kırmızı ışığın yandığını unutmamalısınız… Sakın olur ya kırmızı ışık nerede diye sormayın, çocuk böylesi bir soru karşı düş kırıklığına uğrar…
Oyun amaçsızdır
Çocuk oyuna başladığında, bir amacı yoktur… Daha önce yazılmış bir senaryosu da yoktur… Her şey o anda gelişir… Bu şart çocuğun bir yanlamasına hayal dünyasını doğaüstü çabucak geliştirirken, diğer yanlamasına çocuğun sorunları çözme kapasitesini de artırır Oyun esnasında hiç beklenmedik bir sorunla karşılaşan çocuk, hemen olan bir karar verme ile (kendince) o sorunu çözebilme kabiliyetini de elde eder
Mesela, küçücük araba ile hız yapan bir çocuğu durduran (hayali) trafik polisi, “Niçin hız yapıyorsun diye sorduğunda çocuğun vereceği her bir alternatif yanıt, çocuğun çözümlemeli düşünme gücünün artmasına da niçin olacaktır
Oyuncak, modaya yok, çocuğa yerinde olmalıdır
Teknolojinin şaşkın gelişimi, anne babanın oyuncak seçiminde de başını döndürmektedir Anne babalar, birçok defa, çocuklarına oyuncak seçerken çocuğun ihtiyaçlarına göre değil, teknolojinin (bilinçaltı reklamların) büyüsü ile oyuncak tercihi yapmaktadırlar
veya, anne babalar, kendi çocukluk yıllarında içlerinde kalan özlemlerini kendi çocuklarına aldıkları oyuncak ve hediyelerle gidermeye çalışmaktadırlar Her iki durumda da, çocuğa uygun oyuncak yok, oyuncağa yerinde çocuk yetiştirme gayreti uyarı çekmektedir
Çocuğun zihinsel gelişimi, motorik (fizyolojik) ve şehvetli gelişimini destekleyecek oyuncaklar ne eyvah ama oyuncak magmalarında hiç dikkat çekmeyen yerlerde boynu bükük beklemektedir Pek ise, bu yazımızla birlikte hangi yaştaki çocuğun hangi oyuncak türüne gereklilik duyduğu ile ilgili bilgileri de vererek bir sonraki yazımıza kadar müsaadenizi isteyelim…
Kaynak: Adem Güneş Moral Dergisi *
Çocuğun gözüyle oyun!
“Defol! Gözüm seni bakmak istemiyor artık dediğinde dünyam başıma yıkıldı… Halbuki ben onu her şeyden daha çok seviyordum…
Gözyaşları ile çıktım odadan… Arabamı aldım… Bunaldığımda koştuğum sadık arkadaşım arabam… Hiç beklemeden gaza bastım, trafiğin yoğunluğuna aldırmadan hız yapıyordum… Kırmızı ışıkta durmak istemiyordum… Etrafımdaki arabalar kornaya basıyordu, ben aldırmıyordum, kulağımdaki tek ses, “Defol…! Gözüm seni bakmak istemiyor… idi
Bir yana ağlıyor, bir yandan gaza bastıkça basıyor, öteki yana da içimdeki o sese, hıçkırıkla cevap veriyordum, “Defolmuyorum… Defolmuyorum işte… Sen beni sevmesen de ben seni çok seviyorum…
Babamı özlüyorum… Keşke şuan yanımda olsa diyorum… Daha Sonra, aniden başıma uzanan onun gizli elini hissediyorum… “Oğlum! Neden ağlıyorsun? diyor babam… Yaşlı gözlerle, dönüp, başımı okşayan babama bakıyorum…
“Gel hadi kucağıma diyor babam… Arabamı, yemek yemek masasının hemencecik kenarına yavaşça park ediyor ve babamın kucağına çıkıyorum…
“Annem beni sevmiyor, bana, ‘defol, gözüm seni görmek istemiyor ’ dedi diye hıçkırıklarla ağlıyorum… Babamın o rahat eli gözyaşlarımı siliyor
“Annen seni fazla seviyor oğlum derken annem yanımıza geliyor
“Fakat oğlum sen de beni çok bunalttın… ben mutfakta meslek yapıyorum, sen benden olmayacak şeyler istiyorsun diyor…
Ve bir aralık duraksıyor, “Özür dilerim, haklısın… Bağırmamalıydım… diyor… Gülümsüyor ve annemin kucağına gidiyorum…
Oyun, çocuk için oyun değildir
Yetişkinler, çocukları oyun oynarlarken gördüğünde, çocukların oyun oynadıklarını sansalar da, çocuklar için oyun, katiyen oyun değildir Oyun, çocuğun dünyasında sihirsel bir masal ülkesidir… Ancak orada sizin tanımadığınız çocuğunuzun çoğu arkadaşı, sizin göremediğiniz eşyaları, sesini duyamadığınız birçok şarkıları vardır…
Ve oyun, çocuk için ara sıra sığınılacak bir liman, bazen öğrendiklerini uygulayacağı bir test yanılma tahtası ve ara sıra de kendisini en gizli hissettiği gizemli dünyasıdır…
“Hadi git azıcık oyna
Çoğu anne baba, jurnal işlerini daha dar halledebilmek için çocuklarını oyuna teşvik etseler de, oyunun anlamı çocuk için “Hadi git birazcık oyun oyna emrinin karşılığı asla değildir Oyun, konsantre olmayı gerektirir Oyun, çocuk ile oyunun ruhunun bütünleşmesini gerektirir Oyunda çocuk kendine ait bir dünya oluştururhayal eder…
Elindeki arabası… O arabasının ufacık tekerleri… Sizin göremediğiniz fakat onun görüp konuştuğu arabanın içinde oturan yolcuları… Arabasının yolları ve yolların kenarında yanan trafik lambaları… Kırmızı ışıkta bekleyen yayaları, çocuğun dünyasında oyun esnasında harekete geçen sihirli kahramanlardır
Oyalamak mı, oynamak mı?
Birçok anne baba, çocukları ile “oyun oynar gibi yaparak çocukları ile oyun oynamaktalar Halbuki bir çocuğun hiç katlanma edemeyeceği şey, kendisi ile oyun oynar gibi oyun oynayan kişilerin varlığıdır Çocuk, kendi hayal gücü ölçüsünde oyun oynadığı bölgeyi tamamen teftiş altına alır Çocuğun o anda elinde tuttuğu yalnızca küçük bir bebek olsa da, (kim bilir) o bebeğin soyut annesi markete gitmiş onun için süt alıyordur ve yeniden (kim bilir) o minik bebeğin başı ağrıyordur da doktora gitmesi gerektiği için babası beklenmektedir…
Çocuğun oynadığı oyun esnasında işte tüm bu gerçekler bilinmeden, çocuğun hayal dünyası kavranmadan, çocukla oyun oynamaya kalkmak, çocuk açısından sıkıntıdan diğer bir şey oluşturmaz Her ne kadar anne baba kendilerini blöf yapmak için, “Bak seninle bir saattir oyun oynuyorum deseler de, çocuk için böylesi geçen bir saat oyun değil, “ağırlamaktır
Çocukla oyun oynamak maharet ister
Tüm bu gerçeklerden yola çıkarak baktığımızda diyebiliriz ancak, oyun, “Çocuğun fantezi dünyasına girip, onun dünyasındaki kuytu kahramanlar ile tanışmak ve onun hayal dünyasındaki kuralları öğrenerek, o kurallara ast olmaktır Yahut, çocuğun yanına bulunup, onun arabalarından birini alıp, masanın üzerinde “düüt düüt diyerek otomobil sürmek çocukla oyun oynamak anlamına gelmez
Çocukla oyun oynamanın birincil ve esas şartı, çocuğun sizi oyun oynayabilecek “kabiliyette bulması ve sizi kendi hayal dünyasına “kabul etmesi ile başlar Çocuk, kurallarını kendisinin koyduğu, kahramanlarını kendisinin oluşturduğu bu özel dünyaya herkesi hemen kabul etmez, bu kendi anne babası da olsa…
Çocuk oynadığı oyunun hükmedicisidir
Her ne kadar siz çocuğun dünyasına girmiş olmaya hak kazansanız ve o liyakatle çocuğun yanına bulunuyor olsanız da, çocukla oynamanın püf noktasını ihlal ederseniz, çocuk, sizi anında o masal dünyasındaki özel bölgeden dışarı atar Oyunun bu püf noktası,
“Her çocuk kendi oyununun hükmedicisidir kuralıdır Siz her ne değin anne de olsanız, baba da olsanız, anneliğiniz ve babalığınız kendi evinizin içinde geçerlidir Çocuğun fantezi dünyasında analık ve babalık hükümsüzdür… Orada hüküm ve kurallar çocuğa aittir
Çocukla oynamayı kabul etti iseniz, kuralları siz koymamalı, çocuğun kurallarına uymalısınız Minik oyuncak arabalarınızı masanın üzerinde yavaş yavaş sürerken, ansızın çocuğun durduğunu gördüğünüzde, kırmızı ışığın yandığını unutmamalısınız… Sakın olur ya kırmızı ışık nerede diye sormayın, çocuk böylesi bir soru karşı düş kırıklığına uğrar…
Oyun amaçsızdır
Çocuk oyuna başladığında, bir amacı yoktur… Daha önce yazılmış bir senaryosu da yoktur… Her şey o anda gelişir… Bu şart çocuğun bir yanlamasına hayal dünyasını doğaüstü çabucak geliştirirken, diğer yanlamasına çocuğun sorunları çözme kapasitesini de artırır Oyun esnasında hiç beklenmedik bir sorunla karşılaşan çocuk, hemen olan bir karar verme ile (kendince) o sorunu çözebilme kabiliyetini de elde eder
Mesela, küçücük araba ile hız yapan bir çocuğu durduran (hayali) trafik polisi, “Niçin hız yapıyorsun diye sorduğunda çocuğun vereceği her bir alternatif yanıt, çocuğun çözümlemeli düşünme gücünün artmasına da niçin olacaktır
Oyuncak, modaya yok, çocuğa yerinde olmalıdır
Teknolojinin şaşkın gelişimi, anne babanın oyuncak seçiminde de başını döndürmektedir Anne babalar, birçok defa, çocuklarına oyuncak seçerken çocuğun ihtiyaçlarına göre değil, teknolojinin (bilinçaltı reklamların) büyüsü ile oyuncak tercihi yapmaktadırlar
veya, anne babalar, kendi çocukluk yıllarında içlerinde kalan özlemlerini kendi çocuklarına aldıkları oyuncak ve hediyelerle gidermeye çalışmaktadırlar Her iki durumda da, çocuğa uygun oyuncak yok, oyuncağa yerinde çocuk yetiştirme gayreti uyarı çekmektedir
Çocuğun zihinsel gelişimi, motorik (fizyolojik) ve şehvetli gelişimini destekleyecek oyuncaklar ne eyvah ama oyuncak magmalarında hiç dikkat çekmeyen yerlerde boynu bükük beklemektedir Pek ise, bu yazımızla birlikte hangi yaştaki çocuğun hangi oyuncak türüne gereklilik duyduğu ile ilgili bilgileri de vererek bir sonraki yazımıza kadar müsaadenizi isteyelim…
Kaynak: Adem Güneş Moral Dergisi *