Çocuklara karşı kötü davranım tutumu insanlığın tarihinden bugüne kadar süregelmiştir. Geçmiş zamanlarda çocuklar köle yapılıp para karşılığında satılmış, yaralanmış, öldürülmüş ve kimi zamanlarda ise diri diri toprağa gömülmüştür. Kız çocuklarının değer görmediği, doğar doğmaz yakıldığı toplumlar dahi mevcuttur. Bu suretle istismar vakaları tarihten bugüne belki aynı belki farklı yollar kullanılarak sürekli devam etmiştir.
İstismar, on sekiz yaş altı çocukların sağlığına, yaşamına, gelişimine veya saygınlığına gerçek veya gizli zarar ile sonuçlanan her türlü fiziksel ve duygusal kötü davranışı, cinsel istismarı, ihmali, dikkatsizliği, ticari ve diğer sömürüleri kapsar1 (WHO, 2006, 2010). İstismar yaşantılarının yaygınlığı ile ilgili farklı istatistiksel sonuçlara rağmen uluslararası çalışmalarda kadınların yaklaşık % 20’sinin, erkeklerin ise yaklaşık % 5-10’unun çocukluk döneminde cinsel istismara maruz kaldıkları, tüm bireylerin ise % 25-50 oranında fiziksel istismara maruz kaldığı bildirilmektedir (WHO, 2010)2
İstismar, çocukların bedensel, sosyal ve psikolojik sağlığını kısa, orta ve uzun vadede ciddi bir şekilde etkileyen bir olgudur. Özellikle kendisini korumakla yükümlü kişiler tarafından kötü muameleye maruz kalması, çocuğu psikolojik açıdan derinden etkiler (Topçu, 2009).3
. Bu konuyla ilgili birçok yasa ve düzenleme çıkmış olmasına rağmen şu an da dünyanın en gelişmiş ülkeleri de dahil olmak üzere bu sorun bir türlü giderilememiş, topluma bu bilinç halen kazandırılamamıştır.
Çocuğun cinsel istismarı fiziksel, duygusal, sosyal, ahlaki, kültürel ve hukuki boyutları olan geniş kapsamlı ve karmaşık bir sorundur. Cinsel istismar; ‘henüz cinsel gelişimini tamamlamamış bir çocuğun ya da ergenin, bir erişkin tarafından cinsel arzu ve gereksinimlerini karşılamak için güç kullanarak, tehdit ya da kandırma yolu ile kullanılması olarak tanımlanmaktadır. İstismar çocuk ya da ergen ile kan bağı olan ya da ona bakmakla yükümlü birisi tarafından yapılmışsa bu durum “ensest” olarak adlandırılır. Cinsel istismardan söz ederken bir çocuk ile bir erişkin arasındaki cinsel aktivite üzerinde durulmakla birlikte, iki çocuk arasındaki cinsel aktiviteler; yaş farkı en az 5 yıl olduğunda, küçük çocuğun zorlama ya da ikna ile cinsel haz amacı güden aktivitelere maruz bırakılması durumunda da cinsel istismar olarak ele alınır (İşeri, 2008).4 Cinsel istismarın mutlaka şiddet içermesi gerekmez, bu açıdan çocuğun rızasının olup olmadığına bakılmaz (Nurcombe, 2000).5