Çocuk ve ergenlerde depresyon sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Depresyon ergenlik öncesi dönem çocukların %2’sinde, ergenlik döneminde %5-10’unda görülebilmektedir. Çocuk ve ergenlerde depresyon çocukluk döneminde kız ve erkeklerde eşit oranlarda, ergenlik döneminde kızlarda 2 kat daha fazla görülmektedir.
Çocuk ve ergenlerdeki klinik bulgular her zaman erişkinlerdeki tipik depresyon bulgular gibi olmayabilir. Çocuklardaki ilgi kaybı, uyku-iştah bozuklukları, mutsuzluk, eskiden keyif aldığı aktivitelerden keyif alamama, sosyal faaliyetlere katılmak istememe, kendine olan güvende azalma, dikkat süresinde azalma, karın-baş ağrısı, idrar-kaka kaçırma, okul başarısında düşmenin yanı sıra söz dinlememe, öfke patlamamaları, hiperaktivite gibi dışaatım davranışları da sıklıkla görülebilmektedir. Ergenlik döneminde davranım bozukluğu, sigara, alkol ve bağımlılık yapıcı madde/ilaç kullanımının altında da bir depresyon olabilir.
Depresyonu olan ergenlerin %50’sinden fazlasında kaygı bozukluğu gibi en az bir tane ek ruhsal bozukluk birlikte bulunabilir.
Genellikle çocuk ve ergenlerdeki depresyonun risk etmenleri olarak; ailede depresyon öyküsünün olması (özellikle 1. derece akrabalarında), daha önce en az bir kez depresyon atağının geçirilmesi, aile içi ve akran ilişkilerinde yaşanan sorunlar, akademik sorunlar, çocukta kronik bir fiziksel hastalığın olması, cinsel kimlik bocalamasının olması, …görülür.
Gelişim dönemlerine göre depresyonun belirti ve bulguları
Bebeklik dönemi
Depresyon bebeklik döneminden itibaren görülebilir. Anaklitik depresyon (hospitalizm, yuva hastalığı, marasmus) olarak tanımlanan depresyon bebeklik döneminde (yaşamın ilk yılının ikinci yarısında) anne kaybı/yokluğuna bağlı olarak gelişir. Bebeklik dönemi depresyonunda dindirilemeyen ağlamalar, sustuklarında yüzlerinde yorgun ve küskün ifade (protesto dönemi), zamanla iştahsızlık ve kilo kaybı, psikomotor gelişimde duraksamalar, kusma, ishal görülebilir. Depresyonun ikinci ayından itibaren çocuğun duygusal tepkileri giderek azalır, duygusal küntlük gelişir. Çevreye ve yakınlarına ilgisiz kalır (içe kapanım dönemi). Eğer anne 3 ay içinde geri gelir ise bebek eski haline dönebilir, depresyondan çıkabilir. Ancak ayrılık süreci 3 ayı geçer ise bebeğin depresif dönemden geriye dönüşü çok zor, bazen de imkansız olabilir. Aynı bulgular çocuğun yaşamının ilk yıllarında ailelerinden ayrılıp yurtlara verilen ya da uzun süre hastanede kalan bebeklerde uyarı eksikliğine bağlı olarak gelişebilmektedir. Bu bebeklerde genellikle mutsuz ve apatik bir yüz görünümü, oturulan yerde sallanma, parmak emme, geviş getirme, kafa sallama, vurma hareketleri gibi bedensel haz kaynaklarına baş vurulur. Yürüme, konuşma, tuvalet eğitimleri geriler, boyları ve kiloları kronolojik yaşın altında olur ve kalıcı zihinsel gerilik gelişebilir. Bu çocuklarda hastalanma ve ölüm oranları da çok yüksektir.
Okul öncesi dönem
Bu dönemde en önemli stres faktörleri; aileye yeni bebeğin katılması, sevilen birisinin kaybı, ebeveynlerin boşanması, çevre değişikliği gibi çocuğun yaşamındaki ani değişiklikleridir. Depresyon belirti ve bulguları olarak sosyal geri çekilme, ilgi ve etkinlikte azalma, huzursuzluk, apati, regresyon (önceki gelişim dönemlerine geri dönüş; parmak emme, enürezis, enkoprezis gibi), yalnız yatamama, gece korkuları gibi uyku bozuklukları, baş ve karın ağrısı gibi bedensel yakınmalar görülebilir. Tıbbi bir durum ile açıklanamayan gelişim gecikmesi veya gerilemesi durumlarında da depresyon akla gelmelidir.
Okul dönemi
Bu dönemde depresyonu olan çocuklarda; üzgün, huzursuz ve/veya depresif duygudurumu, hüzünlü ağlamaklı yüz ifadeleri, hareketlerinde yavaşlama veya hiperaktivite, öfke patlamaları, ses tonlarında tek düzelik, okul başarısında düşme, sosyal faaliyetlere katılmada isteksizlik, baş-karın ve/veya göğüs ağrısı, ayrılık kaygısı gibi kaygı bozuklukları, uykusuzluk, kendine zarar verici davranışlar, özkıyım düşünceleri, düşük benlik saygısı, sanrılar gibi bulgular görülebilir.
Ergenlik dönemi
Ergenlik 12-22 yaşlar arasında önemli fiziksel, sosyal ve ruhsal değişikliklerin gerçekleştiği bir gelişme dönemidir. Ergenlerde depresyona sebep olan faktör, genellikle erişkin depresyonlarındaki gibi kayıp yaşantısıdır. Çocukluk dönemindeki depresyon belirti ve bulguları erken ergenlik döneminde de görülebilir. Ergenlik dönemi depresyonunun özellikle erken döneminde fazla uyuma, aşırı yorgunluk hissi, iştah ve kilo artışı gibi tipik olmayan belirti ve bulgular da izlenebilir. Ergenlik döneminde yaş ilerledikçe, depresyonun klinik belirti ve bulguları erişkin dönemdeki depresyonun belirti ve bulgularına benzemeye başlar ve ilgi azlığı, iştahsızlık, sıkıntı, başağrısı gibi depresyonun klasik belirtileri daha sık görülür. Ergenlik döneminde depresyon ile birlikte distimik bozukluk, bağımlılık yapıcı ilaç/madde kullanımı, davranım ve kaygı bozukluğu görülme oranı daha fazladır. Psikotik bulgular depresyonu olan ergenlerin 1/3’ünde meydana gelir, genellikle kendilerini eleştiren sesler şeklinde işitsel varsanılar şeklindedir.