Travma, kişiyi gerçek bir riskle karşı karşıya bırakan, normal yaşantının doğal akışının aksamasına sebep olan kazalar, doğal afetler, ölümler, savaşlar, patlamalar, saldırı, taciz ve aile içi şiddet gibi korku, dehşet, çaresizlik duygularını kapsayan yaşantılardır.
Deprem de her yaş grubu için travmatik, korkutucu ve başa çıkılması zor bir yaşantıdır. Fakat olayı anlamlandırmakta ve tanımlamakta zorlanan çocuklar için daha şiddetli travma yaratır. Çocuklar depremden korkmanın yanı sıra depremin yol açabileceği belirsizliklerden, değişikliklerden ve sorunlardan korkarlar. Hayatlarının düzeni bozulmuş ve bir çok bilinmeyen zorluklarla karşı karşıya kalmışlardır. Arkadaşlarından , ailesinden ve yakınlarından birini ya da birkaçını kaybetmiş olabilirler. Yaşadıkları ev ve onlar için özel olan eşyaları artık olmayabilir. Çocukların yaşamlarındaki bu ani değişikliklerle baş etmeleri oldukça zordur. Çocuğun yaşadığı psikolojik sıkıntılar, davranış değişikliği olarak başlayarak ciddi ruhsal bozukluklara kadar ilerleyebilir.
Deprem sonrasında çocuklarda gözlenen bazı davranışlar vardır. Bazı çocuklar bu davranışları sergilemeyebilir. Bazılarında ise travmatik yaşantıdan haftalar aylar sonra bu davranışlar ortaya çıkabilir.
-
Uykusuzluk, korkulu rüyalar görme, ani seslerden irkilme -
Depremin tekrar olacağından korkma -
Saldırgan davranışlar sergileme -
Aşırı hareketlilik -
Gece- gündüz alt ıslatma -
Yalnız kalmaktan, kapalı alanlardan ve karanlıktan korkma -
Yaşından küçük bir çocuk gibi davranma -
İçine kapanma ve yaşanılan hakkında konuşmaktan kaçınma -
Okula, kreşe gitmek istememe -
Çabuk sinirlenme ve ağlama -
Parmak emme, tırnak yeme -
İştahsızlık, karın ve baş ağrısı, sık tuvalete gitme
Çocukların yanında korkutucu, yaşına uygun olmayan, yaşadıkları travmayı tetikleyici detaylar paylaşılmamalıdır. Gelişimsel seviyelerine uygun, onların anlayabileceği dilde yaşanılan hakkında doğru bilgiler vermek oldukça önemlidir. Başına gelen felaketi anlamlandırmasına yardımcı olur. Konuşurken göz hizasına gelinerek, ve temas kurularak konuşulması çocuğun güven duygusunu besleyen önemli bir yaklaşımdır.
Çocuğun dikkati deprem ile ilgili görüntülerde, ölüm ve yıkımda tutulmamalıdır.Örneğin, dayanışma ve yardımlaşma içinde olan insanlar, kurtarılan ve iyileşen insanlar var. İnsanlar birbirlerine yardım ediyor, gibi olumlu süreçlere atıfta bulunulmalıdır.
Yaşanılan durum olduğundan daha hafif ya da daha abartılı anlatılmamalı, süreç nasıl deneyimlendiyse o yönde açıklamalar yapılmalıdır. Bunu yaparken çocukların sorduğu kadarı anlatılmalı ve duyguları hakkında konuşmalarına fırsat verilmelidir. Çocukların duygularını isimlendirerek olayı anlamlandırmalarına yardımcı olunmalıdır. Örneğin, “kardeşin sen ve ben oyun oynarken deprem oldu. Evimiz sallandı, korktun. Ama şimdi birlikteyiz ve güvendeyiz ben yanındayım” gibi bir açıklama yararlı olacaktır. Depremin de şimşek çakması, yağmur yağması, gök gürüldemesi gibi oldukça doğal bir doğa olayı olduğu anlatılmalıdır.
Çocukları rahatlatmanın en iyi yolu oyundur. Kendilerini etkileyen yaşam deneyimlerini oyuna yansıtırlar. Zorlandıklarında, pipet ile hafif bir şey üfleme, balon şişirme, müzik ile nefes egzersizleri yapma, yastıklar ile oynamak (yastıkların arasına girmek), kum ve kil ile oynamak gibi minik oyunlar kurarak onlara destek olabilir, yaşadıkları durumu legolar ile canlandırarak somutlaştırabilir ve bu süreci zihinlerinde netleştirebilirsiniz.
Olanaklar doğrultusunda, çocuğun günlük rutinlerine, aktivitelerine devam etmesi sağlanmalıdır. Problem çözme, yardımlaşma, sorunlarla başa çıkma gibi davranışlarınızla çocuğunuza örnek olabilir, onların duyguları hakkında konuşma, oyun oynamalarına alan tanıma, temas kurma, sarılma gibi davranışlarınızla duygu düzenlemelerine imkan sağlayabilirsiniz.
Deprem gibi olumsuz deneyim ve yaşantılardan sonra çocuklarda gözlenen uyum ve travma bozuklukları ile baş etme konusunda uzman yardımı gerekli ve önemlidir.