nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Cübbeli Ahmet Öğretmen kimdir?
Ahmet Mahmut Ünlü
Cübbeli Hoca
Fatih Altaylının programıyla milyonlara seslenen Cübbeli Ahmet öğretmen kimdir Bütün Türkiyede büyük alaka görebilen ve böyle hocalar olsa İslamiyet fazla ivedi yayılırdedirten Ahmet Öğretmen hakkında merak edilenler
Babası Yusuf MEŞHUR oğlunu anlatıyor:
“Ahmet, 27 Şubat 1965 yılında Fatih Çarşamba ’da dünyaya geldi Ahmet ’in doğduğu ve çocukluğunun geçtiği ev, İsmailağa Camisi ’ne çok yakındı O, az önce üç yaşlarında iken benimle birlikte İsmailağa Camisi ’ne gidip gelmeye başladı pek küçüktü oysa, bazi cami cemaati, Ahmet ’i camiye getirmememi istiyordu “Bu yaşta çaocuk, camiye getirilir mi? diyorlardı Ezan okunduğunda evden çıkmamla beraber peşime takılır, beraberce camiye giderdik
İsmailağa Camii o zamanlar bu derece yoğun alaka odağı değildi Mahmut Hocaefendi ’nin cemaati bugünkü gibi olmadığı için, namaz sonlarında onunla oturup mihrapta muhabbet eder, beraberce camiden çıkardık
Yine bir gün namazdan sonra camien, Mahmut Efendi ile brilikte çıkıyorduk Karlı bir hava vardı ve eski İsmailağa Camisi ’nin merenleri buz tutmuştu Efendi Hazretleriyle beraber merenlerden iniyorduk hemen hemen dört yaşlarında olan Ahmet ’te yanımızdaydı Ahmet aniden elimden fırladı, o buzlu merenlerden kayarak yere düştü Ben o sırada Ahmet ‘i tuttum ve ona sitem ettim Sitem edince ,
Efendi Hazretleri dedi fakat :
Sen ona fazla kızma, onun terbiyesini bize bırak, zira biz ona gerekli terbiyeyi öğretiriz, dedi İsmailağa Camii Şerifi Ahmet ’in ikinci evi olmuştu Efendi Hazretleri ’nin de manevi himayesine girmişti Evde olmadığı zamanlarda diğer yerde aramamıza gerek yoktu, biliyorduk ancak Ahmet Camidedir
Cübbeli Lakabı
O zamanlar caminin aleyhinde terzi Fahri Efendi vardı Fahri Efendi, kanımca Efendi ’nin hizmetinde bulunurdu Küçük Ahmet ilk ilim tahsilini Fahri Efendi ’den aldı Fahri Efendi ’nin de ufak Ahmet ’in Yaşlarında bir oğlu vardı, bir de benzer mahallede bir doktor komuşuları vardı, onun da benzer yaşlarda bir oğlu vardı Bu üç çocuğa Fahri Efendi ders vermeye başlamıştı İşte küçük Ahmet ‘in birincil ilim tahsili bu şekilde başlamış oldu
Minik Ahmet o dönemlerde cübbe ve sarığa çok meraklıydı, annesinin nazmazlığını alıp başına sarar, namaz kılardı Kibrit kutusundan cami yapar, çöplerinden de cemaat yapar ve onlara namaz kıldırırdı Fahri Efendi ’den ders aldıkları sırada, doktorun oğlunun da adının Ahmet olması üstüne, Fahri Efendi bu iki çocuğa hitap etmede keşmekeş olmasın diye, Bizim Ahmet ’e “Cübbeli Ahmet ismini koydu O gün bugündür, Ahmet Öğretmen “Cübbeli Ahmet “ diye anılır oldu
Minik Ahmet çocukluk yaşlarından itibaren cübbe giymeye başladı, o zamanlar cübbe şalvar giyilmediğinden bu kadar ufak bir çocuğun cübbe giymesi çevrede dikkat uyandırıyordu
Oyun oynadığı arkadaşları kendisinden büyük olmasına karşın, her oyunda arkadaşlarına öncülük ederdi, o tarihlerdeki bu hareketleri onun ileride bir lider olacağının habercileri idi Bir gün gözyaşları içinde eve gelir
Annesi:
Oğlum neden ağlıyorsun? diye sorar
Arkadaşlarım bana sünnetsiz diyorlar, ben sünnet olacağım
Annesi durumu izah etmeye çalışmışsa da, küçük Ahmet ikna olmuşa farklı
Evde kimsenin olmadığı bir gün; Ahmet, sünnetçi Sadettin Efendi ’yi eve getirmiş ve sünnetini yaptırmış Annesi eve geldiğinde bir süprizle karşılaşır, Ahmet sünnet olmuş yatıyor, sünnetçi Saadettin Efendi ’de baş ucunda bekliyor
Mektep Yılları
Okul çağına geldiğinde, bir taraftan Kur ’lahza Kursuna devam ediyor, bundan başka da Yavuz Selim İlkokulu ’nda öğrenimine devam ediyordu İki tarafı da galibiyet ile devam ettiriyordu Ahmet, ilkokul dördüncü sınıfta okuyordu Annesi minik Ahmet'in okula gitmediğini, bazı günlerde okuldan kaçarak İsmailağa Camisi ’ne gittiğini tespit eder Durum baba Yusuf Meşhur ’ye bildirilir Baba oğlunu karşısına alır ve niçin okula gitmediğini sorar
Ahmet ’in cevabı enteresandır
Okula gidiyorum, bazen erken çıkıp camiye gidiyorum Okulda bana öğretilenleri biliyorum, öğrenmek istediklerimi camide öğreniyorum
Baba Yusuf Ünlü anlatıyor:
Bir gün Yavuz Selim İlkokulu ’na gittim, Ahmet ’in öğrenimi hakkında öğretmenlerinden veri alacaktım Okul müdürü Ahmet ’in ders hocasını çağırdı ve bizi öğretmen hanım ile tanıştırdı Ben hoca hanıma Ahmet ’in durumu hakkında bilgi olmak için geldiğimi söyledim ve Hoca Hanıma:
Edindiğim bilgiye takriben Ahmet ’in okula devamsızlığı varmış dedim
Öğretmen Bayan bana:
Sizin yanlışınız var, o okula her gün geliyor, dedi Ben annesinin şikayetçi olduğunu, hatta bugün sıkı tembihte bulunduğumu söyleyince,
Hocası:
Ahmet okula geliyor, isterseniz buyurun sınıfıma gidelim, çocuklarla konuşun, dedi Bunun üstüne biz de sınıfa gittik, öğretmen bayan beni çocuklara tanıttı:
Mahmut ’un babası gelmiş, dedi çocuklara Okulda ona Mahmut diyorlardı Çocuklar hep bir ağızdan:
Hocamızın babası diye yüksek ses ile bağırdılar
O sırada beni hayli duygulandıran bir hadise oldu Bir çocuk gelerek, benim pardösümden tuttu ve bana:
Amca! Mahmut var ya, bana Allah ’ı, Peygamberi tanıttı dedi
Hoca Bayan diğer çocuklara, Mahmut ’tan hoşnut olup olmadıklarını, okula devam edip etmediğini sorduğumu söyledi Yine çocuklar her zaman bir ağızdan:
Memnunuz, o bizim hocamız diye bağırmaya başladılar
Hoca bayan bana :
Mahmut ’un devamsızlığı değil fakat, çok konuşuyor Tüm çocuklara burada din dersi veriyor, oğlum sus diyorum, biraz susuyor sonradan yine başlıyor anlatmaya dedi
Kendini Ayrıntılarıyla İlme vermesi
İlkokul bittikten daha sonra, Fatih Koleji ’nde orta öğrenime başladı Tüm ağırlığını, Kur ’an kursunda Kur ’an ilmini öğrenmeye ayırdığı için, kolejdeki derslerine hiç çalışmaz ve ilgilenmezdi, sadece meslek olsun diye koleje gidiyordu Kolejle ilgilenmemesine rağmen gerçi birinci sınıfı birincilikle bitirdi
Fatih Koleji ’nde: Cuma günleri sınıftaki arkadaşlarını bir araya toplar, daima beraber Cuma namazına getirirdi
Küçük Ahmet artık büyümüştü Fatih Koleji ’nin ikinci sınıfına başlamıştı ama, zaten gönülsüzce gittiği okulunu bırakmaya karar verdi Konuyu önce annesine, arkasında da babasına açtı Her ikisinden de takviye görmedi Ama o bir defa kafasına koymuştu , okulu bırakacaktı ve düşündüğünü de yapmakta geçikmedi Okulunu bıraktı O Kur ’lahza ilmini öğrenecekti, büyük bir İslam Alimi olacaktı Tek ideali buydu, bunun için gücünün yettiği dek çalışacaktı Ailesine kararını bildirdi, ailesi Ahmet ’in kararlılığı karşı, aldığı karara evet demekten diğer bir yol göremediler
Bundan sonra Ahmet bütün yoğunluğu ile İsmailağa Kur ’lahza Kursu ’ndan ders almaya başladı Ona gündüzler yetmiyor, gecelerde fazla kısa geliyordu Uykuyu yok denecek dek kısa uyuyordu Bu şekilde birkaç sene geçti bu arada İstanbul ’daki ilk vaazını Yavuz Selim Camii ’sinde verdi Cami hınca hınç batmış idi Cübbeli Ahmet Hoca ilk sohbetinde dinleyenleri mest etmiş, gelecekte büyük kalabalıklara hitap edeceğini , yüz binlerin gönlünde sempati alanı oluşturacağının sinyallerini veriyordu
Cübbeli Ahmet Öğretmen bir yandan ilim tahsilini sürdürüyor, bir yana vaazlara devam ediyordu Sohbetler o derece etkili oluyordu oysa her geçen gün Cübbeli Ahmet Öğretmen ’nın ünü yayılıyor, değişik vilayetlerden davet alıyordu O, sohbetlerden çok tahsilini düşündüğü için, bu davetleri geri çeviriyor Tüm gücüyle ilim tahsiline devam ediyordu
Ders aldığı hocaları ile ufak problemleri oluyordu, Ahmet ’in ders temposuna diğer talebe arkadaşları yetişemediğinden, o diğer arkadaşlarını ummak zorunda kalıyordu O istiyordu oysa, dersleri hiç sürekli alayım ve bir an önce öteki derse geçeyim Cübbeli Ahmet Öğretmen ’nın bu temposuna ne hocaları, ne de talebe arkadaşları ayak uyduramadığından ara sıra küçük anlaşmazlıklar çıkıyordu
Bir gün Rize ’den İsmailağa ’ya bir hoca geldi Bu öğretmen talebelerin birkaç dersine girdi Hocanın ders vermesi Ahmet ’in fazla hoşuna gitmişti Lakin bu hoca birkaç gün sonra baştan memleketine geri dönecekti Hocanın ders verme metodu Ahmet ’i fazla memnun etmişti İşte bana ders verecek hoca diyordu Buradaki dersler Ahmet ’e yetişmiyor, o süratli ve hızlı ders almayı istiyordu
Bu münasebetle:
Buradaki hocalar bana istediğim dersi vermiyorlar, beraber ders aldığım talebeler bir dersi üç günde alıyorlar, ben onlar için üç gün bekliyorum Halbuki ben bu dersi iki saatte alıyorum Ben bu öğretmen ile Rize ’ye gideceğim, demişti
Dünya İşleri Ve mal varlığı
Cübbeli Ahmet Öğretmen ’nın ömrü baştan başa dünya işleri ile hiç alakası olmamıştır Hayatı baştan başa hiçbir dünyasal ticaretin içinde ya da yanında olmamış 1997 yılına kadar babasının kazancı ile geçimini karşılayan Ahmet Hoca, 1997 yılın da babasının işlerinin bozulması ve iflas etmesi neticesinde bir ara çok sıkıntılı günler geçirdi 1997 den sonra kanımca kendisinin kaleme aldığı risalelerin geliri ile geçimini sağlamaktadır Basında yazıldığı üzere ; bir semtte lüks daireleri, bir başka yerde ticarethanesi, bir diğer yerde vesaire tamamı uydurma ve yalandır
Sohbetlerinden nedeniyle birçok kez adli takibata uğrar, bu adli takibatlar neticesinde ya beraat eder ya da takipsizlik kararı alır Bunca yıldır yaptığı sohbetler neticesinde defalarca adli takibata uğramasına rağmen hiçbirinden hüküm giymemiştir
Güvenlik birimlerinin her davetine icabet etmiş, gerek emniyeti gerekse adli makamları aldatma, yanıltma ya da oyalama yoluna hiçbir zaman girişim etmemiştir
Cübbeli Ahmet Hocanın kendi sitesinden alıntıdır
Dahasını ve devamını merak edenler için *
Ahmet Mahmut Ünlü
Cübbeli Hoca
Fatih Altaylının programıyla milyonlara seslenen Cübbeli Ahmet öğretmen kimdir Bütün Türkiyede büyük alaka görebilen ve böyle hocalar olsa İslamiyet fazla ivedi yayılırdedirten Ahmet Öğretmen hakkında merak edilenler
Babası Yusuf MEŞHUR oğlunu anlatıyor:
“Ahmet, 27 Şubat 1965 yılında Fatih Çarşamba ’da dünyaya geldi Ahmet ’in doğduğu ve çocukluğunun geçtiği ev, İsmailağa Camisi ’ne çok yakındı O, az önce üç yaşlarında iken benimle birlikte İsmailağa Camisi ’ne gidip gelmeye başladı pek küçüktü oysa, bazi cami cemaati, Ahmet ’i camiye getirmememi istiyordu “Bu yaşta çaocuk, camiye getirilir mi? diyorlardı Ezan okunduğunda evden çıkmamla beraber peşime takılır, beraberce camiye giderdik
İsmailağa Camii o zamanlar bu derece yoğun alaka odağı değildi Mahmut Hocaefendi ’nin cemaati bugünkü gibi olmadığı için, namaz sonlarında onunla oturup mihrapta muhabbet eder, beraberce camiden çıkardık
Yine bir gün namazdan sonra camien, Mahmut Efendi ile brilikte çıkıyorduk Karlı bir hava vardı ve eski İsmailağa Camisi ’nin merenleri buz tutmuştu Efendi Hazretleriyle beraber merenlerden iniyorduk hemen hemen dört yaşlarında olan Ahmet ’te yanımızdaydı Ahmet aniden elimden fırladı, o buzlu merenlerden kayarak yere düştü Ben o sırada Ahmet ‘i tuttum ve ona sitem ettim Sitem edince ,
Efendi Hazretleri dedi fakat :
Sen ona fazla kızma, onun terbiyesini bize bırak, zira biz ona gerekli terbiyeyi öğretiriz, dedi İsmailağa Camii Şerifi Ahmet ’in ikinci evi olmuştu Efendi Hazretleri ’nin de manevi himayesine girmişti Evde olmadığı zamanlarda diğer yerde aramamıza gerek yoktu, biliyorduk ancak Ahmet Camidedir
Cübbeli Lakabı
O zamanlar caminin aleyhinde terzi Fahri Efendi vardı Fahri Efendi, kanımca Efendi ’nin hizmetinde bulunurdu Küçük Ahmet ilk ilim tahsilini Fahri Efendi ’den aldı Fahri Efendi ’nin de ufak Ahmet ’in Yaşlarında bir oğlu vardı, bir de benzer mahallede bir doktor komuşuları vardı, onun da benzer yaşlarda bir oğlu vardı Bu üç çocuğa Fahri Efendi ders vermeye başlamıştı İşte küçük Ahmet ‘in birincil ilim tahsili bu şekilde başlamış oldu
Minik Ahmet o dönemlerde cübbe ve sarığa çok meraklıydı, annesinin nazmazlığını alıp başına sarar, namaz kılardı Kibrit kutusundan cami yapar, çöplerinden de cemaat yapar ve onlara namaz kıldırırdı Fahri Efendi ’den ders aldıkları sırada, doktorun oğlunun da adının Ahmet olması üstüne, Fahri Efendi bu iki çocuğa hitap etmede keşmekeş olmasın diye, Bizim Ahmet ’e “Cübbeli Ahmet ismini koydu O gün bugündür, Ahmet Öğretmen “Cübbeli Ahmet “ diye anılır oldu
Minik Ahmet çocukluk yaşlarından itibaren cübbe giymeye başladı, o zamanlar cübbe şalvar giyilmediğinden bu kadar ufak bir çocuğun cübbe giymesi çevrede dikkat uyandırıyordu
Oyun oynadığı arkadaşları kendisinden büyük olmasına karşın, her oyunda arkadaşlarına öncülük ederdi, o tarihlerdeki bu hareketleri onun ileride bir lider olacağının habercileri idi Bir gün gözyaşları içinde eve gelir
Annesi:
Oğlum neden ağlıyorsun? diye sorar
Arkadaşlarım bana sünnetsiz diyorlar, ben sünnet olacağım
Annesi durumu izah etmeye çalışmışsa da, küçük Ahmet ikna olmuşa farklı
Evde kimsenin olmadığı bir gün; Ahmet, sünnetçi Sadettin Efendi ’yi eve getirmiş ve sünnetini yaptırmış Annesi eve geldiğinde bir süprizle karşılaşır, Ahmet sünnet olmuş yatıyor, sünnetçi Saadettin Efendi ’de baş ucunda bekliyor
Mektep Yılları
Okul çağına geldiğinde, bir taraftan Kur ’lahza Kursuna devam ediyor, bundan başka da Yavuz Selim İlkokulu ’nda öğrenimine devam ediyordu İki tarafı da galibiyet ile devam ettiriyordu Ahmet, ilkokul dördüncü sınıfta okuyordu Annesi minik Ahmet'in okula gitmediğini, bazı günlerde okuldan kaçarak İsmailağa Camisi ’ne gittiğini tespit eder Durum baba Yusuf Meşhur ’ye bildirilir Baba oğlunu karşısına alır ve niçin okula gitmediğini sorar
Ahmet ’in cevabı enteresandır
Okula gidiyorum, bazen erken çıkıp camiye gidiyorum Okulda bana öğretilenleri biliyorum, öğrenmek istediklerimi camide öğreniyorum
Baba Yusuf Ünlü anlatıyor:
Bir gün Yavuz Selim İlkokulu ’na gittim, Ahmet ’in öğrenimi hakkında öğretmenlerinden veri alacaktım Okul müdürü Ahmet ’in ders hocasını çağırdı ve bizi öğretmen hanım ile tanıştırdı Ben hoca hanıma Ahmet ’in durumu hakkında bilgi olmak için geldiğimi söyledim ve Hoca Hanıma:
Edindiğim bilgiye takriben Ahmet ’in okula devamsızlığı varmış dedim
Öğretmen Bayan bana:
Sizin yanlışınız var, o okula her gün geliyor, dedi Ben annesinin şikayetçi olduğunu, hatta bugün sıkı tembihte bulunduğumu söyleyince,
Hocası:
Ahmet okula geliyor, isterseniz buyurun sınıfıma gidelim, çocuklarla konuşun, dedi Bunun üstüne biz de sınıfa gittik, öğretmen bayan beni çocuklara tanıttı:
Mahmut ’un babası gelmiş, dedi çocuklara Okulda ona Mahmut diyorlardı Çocuklar hep bir ağızdan:
Hocamızın babası diye yüksek ses ile bağırdılar
O sırada beni hayli duygulandıran bir hadise oldu Bir çocuk gelerek, benim pardösümden tuttu ve bana:
Amca! Mahmut var ya, bana Allah ’ı, Peygamberi tanıttı dedi
Hoca Bayan diğer çocuklara, Mahmut ’tan hoşnut olup olmadıklarını, okula devam edip etmediğini sorduğumu söyledi Yine çocuklar her zaman bir ağızdan:
Memnunuz, o bizim hocamız diye bağırmaya başladılar
Hoca bayan bana :
Mahmut ’un devamsızlığı değil fakat, çok konuşuyor Tüm çocuklara burada din dersi veriyor, oğlum sus diyorum, biraz susuyor sonradan yine başlıyor anlatmaya dedi
Kendini Ayrıntılarıyla İlme vermesi
İlkokul bittikten daha sonra, Fatih Koleji ’nde orta öğrenime başladı Tüm ağırlığını, Kur ’an kursunda Kur ’an ilmini öğrenmeye ayırdığı için, kolejdeki derslerine hiç çalışmaz ve ilgilenmezdi, sadece meslek olsun diye koleje gidiyordu Kolejle ilgilenmemesine rağmen gerçi birinci sınıfı birincilikle bitirdi
Fatih Koleji ’nde: Cuma günleri sınıftaki arkadaşlarını bir araya toplar, daima beraber Cuma namazına getirirdi
Küçük Ahmet artık büyümüştü Fatih Koleji ’nin ikinci sınıfına başlamıştı ama, zaten gönülsüzce gittiği okulunu bırakmaya karar verdi Konuyu önce annesine, arkasında da babasına açtı Her ikisinden de takviye görmedi Ama o bir defa kafasına koymuştu , okulu bırakacaktı ve düşündüğünü de yapmakta geçikmedi Okulunu bıraktı O Kur ’lahza ilmini öğrenecekti, büyük bir İslam Alimi olacaktı Tek ideali buydu, bunun için gücünün yettiği dek çalışacaktı Ailesine kararını bildirdi, ailesi Ahmet ’in kararlılığı karşı, aldığı karara evet demekten diğer bir yol göremediler
Bundan sonra Ahmet bütün yoğunluğu ile İsmailağa Kur ’lahza Kursu ’ndan ders almaya başladı Ona gündüzler yetmiyor, gecelerde fazla kısa geliyordu Uykuyu yok denecek dek kısa uyuyordu Bu şekilde birkaç sene geçti bu arada İstanbul ’daki ilk vaazını Yavuz Selim Camii ’sinde verdi Cami hınca hınç batmış idi Cübbeli Ahmet Hoca ilk sohbetinde dinleyenleri mest etmiş, gelecekte büyük kalabalıklara hitap edeceğini , yüz binlerin gönlünde sempati alanı oluşturacağının sinyallerini veriyordu
Cübbeli Ahmet Öğretmen bir yandan ilim tahsilini sürdürüyor, bir yana vaazlara devam ediyordu Sohbetler o derece etkili oluyordu oysa her geçen gün Cübbeli Ahmet Öğretmen ’nın ünü yayılıyor, değişik vilayetlerden davet alıyordu O, sohbetlerden çok tahsilini düşündüğü için, bu davetleri geri çeviriyor Tüm gücüyle ilim tahsiline devam ediyordu
Ders aldığı hocaları ile ufak problemleri oluyordu, Ahmet ’in ders temposuna diğer talebe arkadaşları yetişemediğinden, o diğer arkadaşlarını ummak zorunda kalıyordu O istiyordu oysa, dersleri hiç sürekli alayım ve bir an önce öteki derse geçeyim Cübbeli Ahmet Öğretmen ’nın bu temposuna ne hocaları, ne de talebe arkadaşları ayak uyduramadığından ara sıra küçük anlaşmazlıklar çıkıyordu
Bir gün Rize ’den İsmailağa ’ya bir hoca geldi Bu öğretmen talebelerin birkaç dersine girdi Hocanın ders vermesi Ahmet ’in fazla hoşuna gitmişti Lakin bu hoca birkaç gün sonra baştan memleketine geri dönecekti Hocanın ders verme metodu Ahmet ’i fazla memnun etmişti İşte bana ders verecek hoca diyordu Buradaki dersler Ahmet ’e yetişmiyor, o süratli ve hızlı ders almayı istiyordu
Bu münasebetle:
Buradaki hocalar bana istediğim dersi vermiyorlar, beraber ders aldığım talebeler bir dersi üç günde alıyorlar, ben onlar için üç gün bekliyorum Halbuki ben bu dersi iki saatte alıyorum Ben bu öğretmen ile Rize ’ye gideceğim, demişti
Dünya İşleri Ve mal varlığı
Cübbeli Ahmet Öğretmen ’nın ömrü baştan başa dünya işleri ile hiç alakası olmamıştır Hayatı baştan başa hiçbir dünyasal ticaretin içinde ya da yanında olmamış 1997 yılına kadar babasının kazancı ile geçimini karşılayan Ahmet Hoca, 1997 yılın da babasının işlerinin bozulması ve iflas etmesi neticesinde bir ara çok sıkıntılı günler geçirdi 1997 den sonra kanımca kendisinin kaleme aldığı risalelerin geliri ile geçimini sağlamaktadır Basında yazıldığı üzere ; bir semtte lüks daireleri, bir başka yerde ticarethanesi, bir diğer yerde vesaire tamamı uydurma ve yalandır
Sohbetlerinden nedeniyle birçok kez adli takibata uğrar, bu adli takibatlar neticesinde ya beraat eder ya da takipsizlik kararı alır Bunca yıldır yaptığı sohbetler neticesinde defalarca adli takibata uğramasına rağmen hiçbirinden hüküm giymemiştir
Güvenlik birimlerinin her davetine icabet etmiş, gerek emniyeti gerekse adli makamları aldatma, yanıltma ya da oyalama yoluna hiçbir zaman girişim etmemiştir
Cübbeli Ahmet Hocanın kendi sitesinden alıntıdır
Dahasını ve devamını merak edenler için *