Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Cülûs Bahşişi

Cülûs Bahşişi

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Osmanlılarda, tahta çıkacak şehzadenin padişahlığının ilan edilmesi dolayısıyla yapılan tören
Bu merasim, Osmanlı Devleti töreleri arasında manâlı bir yer tutmaktadır Çünkü cülûsı hümâyûn, İslâm kültüründen alınan bazı usul ve teşrifat yanına Oğuz töresinin izlerini göstermekte olduğundan, millî bir şahsiyet taşımaktaydı

Osmanlılarda, saltanat sürmekte olan padişahın ölümü veya saltanattan hali üzerine yerine geçen padişahların cülûsları, merasimle yapılır ve hiç vakit geçirilmeden yeni padişaha derhal o gün biat olunurdu Eğer padişah gece vefat etmiş ise, tören sabah erkenden yapılırdı Yeni padişahın cülûsu, gün ve saati, teşrifatçı tarafından merasime iştirak edecek olanlara anında bildirilirdi

Padişahın tahtı Bâbüssaâde denilen Akağalar Kapısı önünde kurulurdu Bundan daha sonra, Dârüssaâde Ağası, Silahtar Ağa ile birlikte yeni padişaha giderek onu babasından, amcasından ya da ağabeyinden boşalan tahta misafir etme ederdi Bundan sonradan yeni padişah, Hasoda önündeki demir kapıdan çıkarak taht odasına geçer, burada Hırkai Saâdet yanına iki rekat namaz kılarak, şükrederdi daha sonra cülûs törenine gitmek üzere, saltanat alâmeti olan yûsûfî destâr ve samur erkân kürkü giyen padişah, dışarı çıkarak Bâbüssaâde önünde kurulu tahta oturur ve merasim başlardı Kanun gereği sırasıyla; NakibülEşraf, Kırım Hanzâdesi, Saray Ağaları ve Rikab Ağaları ile Kapıcıbaşı Ağalarının tebriklerinden daha sonra, Şeyhülislâm Efendi kısa bir dua yapar ve biat ederdi

Biat merasimi, Mataracıbaşının biat edişine dek devam ederdi Biat merasiminden daha sonra, yeni hükümdar, huzurda bulunanları selamlayarak Hasoda'ya geçerdi Burada azıcık dinlendikten sonradan, vefat eden padişahın cenaze namazına katılırdı

Cülûs töreni, kılıç alayı ve türbe ziyaretleriyle tamamlanırdı Önce bütün hükümdar türbelerini içine bölge ziyaret, sonraları yalnızca Fatih Sultan Mehmed Hanın türbesine yapılır oldu Yeni padişahın cülûsu haberi, hemen İstanbulda tellallar vasıtasıyla ve toplar atılarak bildiri olunurdu Hem bütün Osmanlı ülkesine fermanlar gönderilerek tamim edilir ve şenlikler yapılırdı Cülûs töreninden sonra, hükümdar cülûs bahşişi dağıtırdı

Cülûs bahşişi: Cülûs bahşişi verme usulü, Osmanlılardan evvelki İslâm devletlerinde de vardı Osmanlılardaki cülûs bahşişleri iki türlüydü Birisi, muhakkak ve kanunda belirtildiği gibi, bir defaya mahsus olarak verilir, diğeri ise, askerlerin ulûfelerine zam suretiyle icra edilirdi Tahta meydana çıkan her padişahın; Kullarımın bahşiş ve terakkîleri makbulümdür, verilsin suretinde lisanen onaylama etmesi ve bu tasdiki askerin işitmesi, usuldendi

Bu bahşişten yalnız asker değil, büyükminik tüm memurlar istifade eder, sadrazam ve şeyhülislâma otuzar bin akçe verilirdi

Osmanlı tarihinde ilk defa cülûs bahşişi, 1389 tarihinde Kosova sahrasında padişah seçilen Yıldırım Bayezid Han göre kapıkullarına verilmiş ve bu usul, Sultan Birinci Abdülhamidin cülûsuna dek devam etmiştir

Cülûs bahşişi verilmesi, Fatih tarafından kanun hâline getirilmiş, Yavuz Sultan Selim Han da cülûs bahşişinde ödenecek paraları tespit etmiştir

Birincil zamanlarda padişahların bir ihsanı biçiminde olan cülûs bahşişi, sonraları padişahların bir lütfu olmaktan çıkmış ve bu bahşiş uğrunda oldukça ihtilâller olmuştur

Cülûs bahşişi dîvânı: Cülûs bahşişi verilmek üzere toplanan dîvân Cülûs bahşişi kanununda, bu paranın dağıtılması emrinin padişah kadar sözle bildirilmesi koşul olduğundan, bu meslek için dîvân adi bir toplantı yapar ve bahşiş parasının hazırlanmış olduğunu bildiren bir telhis yazılır, Kapıcılar Kethüdâsı ile Bâbüssaâde Ağası eliyle padişaha sunulurdu Padişah, bir taraftan bahşişin dağıtılması için yazılmış müsade verirken, sözle de; Kullarımın bahşiş ve terakkîleri makbûlümdür, verilsin diyerek dîvâna haber gönderirdi Hazırlanan bahşiş keseleri, ulûfe dağıtımındaki esaslara tarafından ilgililere verilirdi Bahşiş dağıtımı bitince, vezirler arza girerlerdi Bu merasime Defterdar katılmazdı

Cülûs çıkması: Padişahların cülûsları münasebetiyle yapılan çıkmalar hakkında bir tabir Buna büyük çıkma, umum çıkması da denilirdi Çıkma, mezuniyet seslenmek olup, acemilerin yeniçeri ocağına tescil ve kabulleri, saray hizmetlerinde bulunanların taşra hizmetlerine ya da saraydaki odalardan birinden diğerine memur edilmeleridir

Cülûs tebliği: Yeni padişahın Osmanlı tahtına geçtiğini, münasebette bulunulan devletlerin hükümdarlarına gönderilen elçilerle bildirmektir dahası İstanbulda sürekli bulunan elçilere de tercümanlar aracılığıyla birer nâme gönderilirdi

Bu beyanat üstüne yeni padişahı kutlamak üzere İstanbula gelen elçiler, padişah göre özel bir törenle kabul edilirdi

Yeni padişahın tahta geçtiği, Osmanlı tebaasına fermanla duyurulur ve hutbenin yeni hükümdar adına okunması bildirildiği gibi, devlet içindeki il darphanelerine gönderilen diğer bir hükmi şerîf ile de, paranın yeni hükümdar adına basılması bildirilirdi bundan başka Kırım Hanına da özel bir Kapıcıbaşı gönderilmek suretiyle yeni padişahın cülûs ettiği haber verilirdi

Cülûsiyye: Padişahların saltanat tahtına çıkmaları münasebetiyle söylenmiş manzume veyahut yazılmış makaleler Önceleri kaside tarzında kaleme alınan cülûsiyyeler, İkinci Abdülhamid Han devrinde mensur olarak yazılmaya başlanmıştır Cülûsiyyelerde, yeni hükümdarın tahta çıkmasıyla memleketin daha çok huzura kavuştuğu ve halkın neşesi anlatılır

Sultan Osman için Nefînin yazdığı cülûsiyyeden bir beyt şöyledir:

Şehinşâhı adâletpîşe Osmân Hânı Sânî kim
Vücûduyla hayâtı tâze buldu mülki Osmânî *
 
858,505Konular
982,717Mesajlar
33,056Kullanıcılar
forumdas1Son üye
Üst Alt