Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ziraat'ın Simit Sarayı'nda 500 Milyon Dolarlık zarara ne diyecek?

İbrahim Kahveci'nin köşe yazısından alıntı

Şu kıssayı bize de anlat Abdullah Bey!

Yüzde 51 payı, bir Kamu Bankası olan Ziraat Bankası tarafından batık krediler nedeniyle satın alınıyor. Ziraat Bankasına bağlı risk idare şirketi tarafından desek daha yanlışsız olur.

Bir yıla yakındır 90’lı yıllara döndük diye kaç kere yazdığımı inanın hatırlamıyorum. Evet, 90’lı yılların öyküsü yalnızca biraz isim değiştirerek devam ediyor.

Mevzumuz Kamu Bankaları ve iktisat.Sn Cumhurbaşkanı Kent Üniversitesi konusundan “Halkbank’ı dolandırmaya çalışıyorlar” suçlamasında bulunmuştu. Açıklamanın satırbaşları şu haldeydi:

* Şehir Üniversitesi’nin tahsisini Başbakanlığım dönemimde ben yaptım.

* Tahsisini ben yaptığım halde malum zat (Ahmet Davutoğlu) Başbakan olunca bunu mülkiyet periyoduna dönüştürdü.

* Türkiye’de hiçbir üniversiteye tapu evresi yoktur, olmamıştır. Bu mülkiyet periyodunu yaparken (Davutoğlu’nun) yanında Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Feridun Alım var. Halkbank’tan kredi alıyorlar. 



* Halef selef olduğumuz cumhurbaşkanı (Abdullah Gül) aradı ‘Arzu ederseniz bunu çözersiniz’ dedi. Buranın hamisi Marmara Üniversitesidir. Biz ne oradaki öğrencilerin ne de akademisyenlerin düşmanıyız. Burada Halk Bankasının dolandırılması kelam konusu. 

* Bunlar Halk Bankası’nı da dolandırmaya çalışıyorlar. Halk Bankası’ndan kredi talebinde bulunuyorlar. Halk Bankası önemli bir kredi veriyor. Maalesef bunlar, ödeme planında Halk Bankası’na ödemeleri yapmıyorlar. Halk Bankası da kendilerini daima uyarıyor. Şu anda borçları 417 milyon noktasında.

Konuşmanın sonunda şöyle söylüyor Lider Erdoğan: “Biz geçmişte bankaların nasıl iflas ettiğini biliyoruz. Hamdolsun 17 yıldır bizim devrimizde bizim bankalarımızın hiçbirisi kasaları boşaltmadı. Biz de kasayı boşaltamayız.” 

***

Bu konuşmanın üzerinden bir hafta geçmeden kamuoyuna düşen haber dikkat çekiyor. Simit Sarayı’nın 500 milyon dolar borcu karşısında zora girdiği ve Ziraat Bankasına bağlı Ziraat Teşebbüs Sermayesi Yatırım İştirakinin yüzde 51 hisseyi alacağı söyleniyor.  

Meğer borcun büyük kısmı bir öteki özel bankaya ilişkin olmasına karşın, devreye kamu bankası giriyor. Kurtarıcı kamu bankası oluyor...

Simit Sarayı’nın borcu 500 milyon dolar ve kurtarılıyor.

Kent Üniversitesi’nin borcu 72 milyon dolar ve kamu bankası dolandırılıyor deniliyor.

***



Gelelim kıssanın 90’lı yıllardaki bir diğer bağına.

Ziraat Finans Kümesine bağlı Ziraat Teşebbüs Sermayesi Yatırım İştiraki, ekonomik olarak güç günler geçiren Simit Sarayı’nın yüzde 51 payını Kavukçu Yapı’dan devralmak için Rekabet Kurulu’na başvurduğu ilan ediliyor.

Kavukçu Yapı, ya da Simit Saray’ı İdare Heyeti Lideri Abdullah Kavukçu....

Bu haberin güdeme düştüğü bu günlerde toplumsal medya üzerinden bir kaç bilgi daha aktaralım: “Ziraat Bankası batan yandaş Simit Sarayı’nın %51 payını almak için müracaatta bulunduğu saatlerde Samsun zabıtası zorda olduğu için simit satan yaşlı bayanın tezgahına el koymuş!.” 

Size tavsiyem yaşlı bayanın ağlamasını dinlemeyin. Vicdanınız kaldırmaz zira...

Ancak asıl sorun Simit Sarayı...

Mesleğimizin kıymetli iki isminden alıntı yapacağım: 

Meliha Okur : “ Yaşasın sokak simitçileri. Onlar kamudan para istemez, sıcakta soğukta tezgah açar. Simit Sarayı o denli mı? Kamuya simit yedirecek yolu bulmuş. Birkaç ortağı var, hepsi sessiz.. Ortaklardan biri Borsa İstanbul yasaklısı değil miydi?



Simit Sarayı’nın ortakları Londra’ya yerleşeli yıllar oldu. Sermaye gitti. Bizim payımızaysa borcunu üstlenmek düştü.”

Serpil Yılmaz: Sözcü Gazetesi 10 Aralık 2019 (Simit Sarayı konusunda birinci uyarı) “Türkiye’de ve dünyanın 25 ülkesinde mağaza açan Simit Sarayı İdare Şurası Lideri Abdullah Kavukçu’nun ‘başarı öyküsü’ malum. Kavukçu yeniden dört ayağının üzerine düşebilir. Kümenin tartısı Denizbank’ta olmak üzere bankalara toplam kredi borcunun 500 milyon dolara ulaştığı söyleniyor. Büyük para... Ne simit satarak bu kadar borç yapılabilir, ne de simit dükkanına bu kadar kredi açılır. Bu kadar para fakat altına özel jet çekersen, sağa sola aldığın banka kredisiyle “BÖNKÖRLÜK” yapmak zorunda kalırsan lazım olur! “Gayrimenkullerin kıymeti, kredileri karşılar” diye düşünürseniz güç. Birçok kira. Londra’daki şubelerin gayrimenkulü kime aitmiş; bir anlatan çıkar elbet!

***

Artık gelelim 90’lı yılların sonuna. Takriben bundan 20 yıl önceye..

Borsada Emlak Menkul Kıymetler batıyor ya da batırılıyor.



19 Mayıs 1999 Hürriyet: Emlakbank’a bağlı Emlak Menkul Kıymetler A.Ş.’nin bir mühlet evvel tutuklanan idare şurası lideri M. E.ile 3’ü gıyabı tutuklu 10 yöneticisi Ağır Ceza’lık oldular.. Şirketin 5 müşterisinin de ortalarında bulunduğu 15 sanık, şahsi çıkar sağlamak için planlı ve birlikte hareket ederek adapsız süreçler yapmakla, dolandırıcılık kabahatini işleyerek karda olan Emlak Menkul’ü 8 ayda iflasa sürüklemekle suçlandılar. Emlakbank’ı 11 trilyon 678 milyar lira ziyana uğrattıkları öne sürülen sanıkların 7,5 yıl mahpusları isteniyor.

İstanbul 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın iddianamesinde şahsi çıkar için dolandırıcılık yapmakla suçlanan 15 sanık şöyle sıralandı: M.E. (Emlak Menkul idare şurası lideri, tutuklu), C. E. (eski genel müdür, gıyabı tutuklu), İ.N. E. (eski genel koordinatör, gıyabı tutuklu), Ö. F. Ö. (müfettiş, gıyabı tutuklu), M. D. (eski genel müdür), idare şurası üyeleri İ. C. Y., E.E., İ. M., Y. A., A. B. Ö.. Ve müşteriler Y. M., M. S., N. Y., Abdullah Kavukçu, A. Y..

10 Aralık 1999 Hürriyet: “KENTBANK yetkilileri, Avukat Can Vücut aracılığı Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak, Emlak Menkul Bedeller İdare Şurası eski Lideri M.E.’ın da ortalarında bulunduğu 40 sanık hakkında dolandırıcılık argümanıyla kabahat duyurusunda bulundu. Faaliyetleri durdurulduktan sonra iflasını isteyen Emlak Menkul Bedellerin 5 müşterisi ismine Kentbank’tan aldığı kredileri ödemeyerek dolandırıcılık kabahatini işlediği belirtildi. Paranın faizi ile birlikte 400 milyar lira olduğu öne sürüldü.”

İşin özeti mi?

Süratli iş insanı olan Sayın Abdullah Kavukçu’nun 90’lı yıllardaki Kamu Bankası aşkının devam ettiğini mi görüyoruz?



Merak ediyorum. Bu kamu bankası bağlantısı bize aslında yıllar önce  başarıya giden yolu göstermiş ancak ben dahil kimse görememiş mi?

Sahi, hangi iş toplantılarında başarılı iş insanı olarak davet edilip, yeni jenerasyona neler anlatmış? Şu kamu bankası eliyle sermaye birikim sistemlerini de yeni kuşağa öğretmek gerekmez mi?

En azından fırsat eşitliği olmalı, değil mi?

Karar