Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Cumhuriyet Neden 29 Ekim'de İlan Edilmiştir?

Cumhuriyet Neden 29 Ekim'de İlan Edilmiştir?
0
49

Garfield

FD Üye
Katılım
Ocak 9, 2022
Mesajlar
42,750
Etkileşim
1
Puan
36
Yaş
46
F-D Coin
80
1635502555.jpg

Neden 3 gün önce veya 5 gün sonra değil de tam olarak 29 Ekim? Bu günün seçilmesi bir rastlantı değildi. Mustafa Kemal Atatürk özellikle 29 Ekim'i seçerek aslında gizli bir mesaj vermişti. Peki bu mesaj kime ve niyeydi? 29 Ekim'in sırrı neydi?

Ulu önderimizin bu günü özel olarak seçmesinin nedeni, 30 Ekim'e 5 yıl sonra attığı bir tokat olmasıdır. Ne yaşanmıştı 30 Ekim'de? 1918 yılında Mondros'un imzalandığı gündür. Mondros Ateşkes Anlaşması birilerinin ihaneti nedeniyle Osmanlı Devleti'ni bitiren, İngiliz işgaline yol açan bir parçalanma ve çöküş anlaşmasıdır.

Yani Ata'mız, Türkiye Cumhuriyeti'ni 29 Ekim'de ilan ederek aslında 30 Ekim'e karşı "bir milletin ahını, intikamını" ilan etmiştir.



40a3df8577800ee9aa7497263bc5d21ac645330f.jpeg
Mustafa Kemal Atatürk ve Fahrettin Altay (1925)


Bu tarihte ilan etmesinin nedenini 1925 yılında Cumhuriyet Bayramı kutlamaları esnasında Ankara'da 10 gün boyunca misafir ettiği Fahrettin Altay Paşa'ya açıklamıştır. Fahrettin Altay, 9 Eylül'de İzmir'e giren süvari kolordusu komutanıydı.

Anlattıklarına kulak verelim: Atatürk hep "mazlum bir millet" derdi. Cumhuriyet'in ilanından epey bir süre geçmişti. Ben de, hep neden 29 Ekim diye kendi kendime sormuşumdur. Bir gün Çankaya'da sofra dağıldıktan sonra, "Paşam, benim dikkatimi çekmiştir. Hep düşündüm. 30 Ekim 1918 günü mütareke ilan edildi. Adana'daki karargâhınızdan Başkent'e (İstanbul'a) verdiğiniz şifreyi hatırlıyorum. Şimdi aradan zaman geçti, Cumhuriyet'imizin ilanının 29 Ekim gecesine gelmesi acaba bir tesadüf müdür? Üç gün evvel, beş gün sonra da olabilirdi' diye sordum".

Bunun üzerine Atatürk şunları söylüyor: Mütarekenin ilk günlerini hatırlarsın. Saray ve hükûmet teslimiyeti kabul etmişti. Hükûmet sarayın, saray da İtilaf Devletleri'nin elinin altına girmişti. Saray bu halinden memnundu. Fakat, ben bunu kabul edemezdim. Buna karşı koymakla bir çıkış yolunu temin ederek, bu mazlum milleti tarih sahnesinden silmek, ortadan kaldırmak isteyenlere karşı harekete geçmek için kendimi vazifeli saymıştım. Dünyada tek başımıza idik, fakat benim inandığım ideale benimle beraber olanlar da bağlandılar ve netice hasıl oldu. Mütareke 30 Ekim 1918'de imzalanmıştı. Vatan parçalanmış, istilaya uğramıştı. Peki, 30 Ekim 1918'den bizim İzmir'e girdiğimiz tarih olan 9 Eylül 1922'ye kadar kaç yıl geçti? Dört yıl. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'i ilan ettik. İşte beş yıla sığdırdığımız büyük inkılap, bizim yaşadığımız şartlara duçar olmuş, hangi milletin tarihinde vardır? Bu mazlum millet kendisinin hakkı olan yere ulaşmıştır, çektiğimiz acıların, sıkıntıların en büyük mükafatı işte budur. Bütün dünya bunu görmüştür. Daha da görecekleri vardır. Beni en çok mesut eden hadise, bu mazlum milletin hak ettiği bu yere gelmesidir. Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası günlerdeki çektiğim azabı bilirsin. Yanımdaydın. Mondros 30 Ekim'dir, Cumhuriyet 29 Ekim. İşte bu da bir milletin, mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır.

Atatürk bir an durdu, Fahrettin Paşa'ya baktı ve sonra elini masanın üzerine vurarak: Deyiniz ki, bu tarihten silinmek istenilen bir milletin öcüdür…


7584d311b22783633a86e7161f5f40e4ba07ea5b.jpeg
Atatürk, İzmir Türk Ocağı'nda Fahrettin Altay ile beraber


Fahrettin Altay'ın "Ama bundan hiç bahsetmediniz" demesi üzerine, Atatürk "Övünmek olur, övünmek benimle beraber mefkureye inananların, milletin, ordunun hakkıdır" der. Fahrettin Altay'ın Atatürk'ün bu olaya bakışıyla ilgili düşüncesi şudur: Cumhuriyet'in ilanı üç gün önce, iki gün sonra da olabilirdi. Bazı akımlar vardı, onlara karşı harekete geçmişti. Ama dikkatimden kaçmayan husus, müzakerelerin bir an evvel bitmesini istemesiydi. Adana'dan İstanbul'a verdiği şifrede yanında bulunduğum için, mütareke koşullarına olan şiddetli itirazını ve o günkü azabını çok iyi biliyordum. Diyelim ki, "Bu bir milletin öcüdür" sözünden bir netice çıkarabiliyorum, belki iki neticeyi birden elde etmek istemişti.

"Dâhi odur ki, ileride herkesin takdir ve kabul edeceği şeyleri ilk ortaya koyduğu vakit herkes onlara delilik der" diyen Atatürk, Cumhuriyet'in tarihini seçerken bile, dünyaya ve Türk ulusuna bir deha örneği daha göstermiş oluyordu.


66ff1bfffe1f46882d4cf622b90ae50eb4cecc20.jpeg
29 Ekim 1925'teki Cumhuriyet Bayramı kutlamaları


Fahrettin Altay bu müthiş öyküyü, anılarını derleyen gazeteci Taylan Sorgun'a anlatmıştır. Taylan Sorgun 29 Ekim'in sırrını "Bekirağa Bölüğü" kitabında aktarmıştır. Bu sırrı Fahrettin Altay’ın ağzından dinleyen son tanıktır.

1. Dünya Savaşı'nın etkileri yüzünden millet, yorgun ve fakir düşmüş, ülkeyi savaşa sokan İttihat ve Terakki'nin kadrosu kendi hayatlarının endişesine düşerek ülkeden ayrılmışlardı.


ce9c2fe6322b73a055e293c60d54b25a2571b6e1.jpeg
Damat Ferit Paşa


Padişah ise şahsının ve sadece tahtının telaşı içinde, Damat Ferit hükûmeti, aciz ve kurtuluşu ancak İngilizlerle anlaşmada bulmaktadır. Devlet 30 Ekim 1918'de Mondros'ta İtilaf Devletleri'yle koşulları ağır bir teslimiyet antlaşması imzaladı.

İtilaf Devletleri, Mondros'un özellikle 7. maddesinden yararlanarak ülkenin hemen her yerini işgal etmektedir. İşgallerle beraber katliamları da yaşayan bu vatansever ve gururlu Türk milleti dış düşmanla boğuşurken, yüreği yanarak içerideki işbirlikçilerin de ihanetine uğramaktaydı.

Nâzım, o günler için "Ateşi de ihaneti de görmüş bir milletiz" diyor. Bütün bu ağır dış ve iç koşullara rağmen gür sesiyle ilk günden itibaren Mondros!a karşı çıkan, ulusun başına neler örülmekte olduğunu haykıran bir Mustafa Kemal vardır. Askeri ve siyasi dehasıyla Anadolu ihtilalini gerçekleştiren ve beş yıl süren müthiş bir mücadelenin sonunda Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'i kurdu.

Her anlamı ile büyük Türk ulusunun öz ve aziz malı olan Cumhuriyet kıymetli evlatlarının elinde daima yükselecek ve sonsuza dek yaşayacaktır.





Kaynaklar: 1, 2


 

Similar threads

Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti Duyuru Ettiğinde Kaç Yaşındaydı Cumhuriyeti Ilan Ettiğinde Atatürk Kaç Yaşındaydı Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında doğdu ve Cumhuriyet duyuru edildiğinde 42 yaşındaydı Cumhuriyet'in İlanı, milletin yönetilme şeklinin muhakkak olduğu, Atatürk'ün...
Cevaplar
0
Görüntüleme
89
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Hangi Tarihte Yasalaşmıştır 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Yasalaşması Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in Onuncu Yıl Kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10 Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak...
Cevaplar
0
Görüntüleme
74
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Nedir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Niçin Kutlanır Cumhuriyet Bayramı Türkiye Büyük Ahali Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet yönetimi bildiri etmesi anısına her sene 29 Ekim günü Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan bir millî bayramdırCumhuriyet Bayramının...
Cevaplar
0
Görüntüleme
80
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Hangi Tarihte Yasalaşmıştır 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Yasalaşması Turkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Ataturk, Cumhuriyet'in Onuncu Yıl Kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10 Yıl Nutku'nda, bu gunu en buyuk bayram olarak...
Cevaplar
0
Görüntüleme
105
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da Türk milletinin Atatürk ’ün önderliğinde gelecek nesillerine miras olarak bıraktığı, ülkemizde cumhuriyetin ilan edilişinin yıldönümü olarak kutlanan milli bayramımızdır 29 Ekim 1923 ’te Türkiye Büyük Halk Müziği Meclisi 1921 Anayasasında yaptığı değişiklikle...
Cevaplar
0
Görüntüleme
65
858,477Konular
981,280Mesajlar
29,556Kullanıcılar
rehanSon üye
Üst Alt