Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Cumhuriyet nedir anlamı açıklaması özeti

Cumhuriyet nedir anlamı açıklaması özeti

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
CUMHURİYETİN AMAÇ ve ÖNEMİ
Türk Milleti ’ nin yetiştirmiş olduğu en büyük evlatlarından biri olan Mustafa Kemal Atatürk ’ ün aramızdan ayrılışının 61 Yıldönümünde yine bir aradayız Burada hazırlanmış bulunanların derhal tamamı O ’ nu görmemişlerdir bile Ama onu görmeden tanımaya çalışmışlar, sevmişler ve inanmışlardır 61 sene sonra bile onuu özler, arar olmuşlardır Öyleyse onu bizlere bu değin sevdiren, bize itimat ettiği Cumhuriyeti korumak için kuşaklar boyu kendisine söz verdiğimiz şiddet nedir ?

Cumhuriyet bir fazilet rejimidir Denildiğinde birbirlerinden bambaşka niteliklere sahip olan bireylerin meydana getirdikleri bir uyum olarak anlaşılması gerekir
Cumhuriyet, ırksa ve dinsel cemaatleri tek bir ahali haline getirir Cumhuriyet bir potadır Eğer bölgecilikleri evrensel ülkü dönüştüremezse var olamaz Atatürk, bölgeselliklerin üzerinde ülkenin ve ülkeye ait her ne varsa, hepsinin herkes tarafından sahiplenildiği bir toplum yaratmaya çalışmıştır

Cumhuriyet bireyciliğe yok, bireyselliğe dayanır Yani bir toplumun ayrılmaz parçaları olan kişilerin kendilerini hem farklılıkları içinde üretmelerine, keza de üretimin atıf noktası olarak cemaat değerleri yerine evrensel değerleri koymalarına dayanır

Cumhuriyet halk müziği, din, dil ve cemiyet farkı gözetmeksizin bütün vatandaşların paylaştıkları ve yararlandıkları siyasal rejimin adı olmuştur Atatürk ’ ü Cumhuriyete yönelten bir diğer kayda değer neden de Cumhuriyetin en ileri devlet şekli olmasıydı Çünkü Cumhuriyet, ırk egemenliğini belirleyen ve halk egemenliği ile bağdaşabilen tek rejimdir Atatürk, egemenliğin millete ait olduğu görüşünü işlemekle ve bu görüşü yeni Türk Devletinin esas taşı yapmakla millî devletin devlet ve hükümet şeklinin de Cumhuriyet olacağını ortaya koyuyordu

Bugün Kurtuluş Savaşımız ve Atatürk konusunda yapılan tartışmalar esas mecrasından yapılmaktadır Atatürk ’ ün bu heybetli mücadelede, ülkenin içinde bulunduğu koşullar bunu gerektirdiği için savaştığı kavratılmalıdır Başlıca sonucun çağdaşlaşmak, akılcılıkla ve aksiyonla ileri gitmek olduğu vurgulanmalıdır Yeniden Atatürk ’ün ifadesiyle fikri özgürlük, irfanı özgür, vicdanı hürnesiller yetiştirmenin kavgasının verildiği örneklerle açıklanmalıdır

O ’nun mücadelesi, şayet pek çok mücadeleden daha yasal, daha gerçekçidir Bu ülkenin, bu büyük milletin yetiştirmiş olduğu kahraman evlatlarından biri olan Mustafa Kemal Atatürk, bağımsızlığın değil edilmek istenmesine, aziz vatanımızın parçalanmasına baş eğmediği için, İstanbul ’daki işbirlikçi, âciz ve korkak Damat Ferit Hükümetine aleyhinde koyduğu için âsi, çeteci olarak, vatan evlatlarının bu çok büyük mücadelesi ise “gayri millî ilân edilmiştir
Esef verici olan, bugün bir takım çevreler milli mücadelemizi reddetmeseler de, Atatürk ’ ü bu mücadelenin dışına atma, hatta onu amortisman, karalama çabası içindedirler Ancak bu çevrelerin çabalarının, Millî Mücadelemizdeki aynı çevrelerin gayretleriyle paralellik göstermesi son derece anlamlıdır Fiilen bu çevreleri ürküten O ’ nun ilerici, modern kimliğidir Millî Mücadelede olağanüstü bir kararlılık ve uğraş örneği bildiren bu büyük askerin, savaştan daha sonra da neler yapabileceğinin sezilmeye başlanmış olmasıydı

Bugün de bunu anlamayan, veya anlamak istemeyenler onun ve onun izinde gidenlerin bu ilerici, modern, birleştirici kimliğinden ürkmektedirler
Ateşkes döneminin İstanbul ’u, her şeyden önce dünya savaşı öncesi yıllarında Osmanlı İmparatorluğu ’nu kuytu anlaşmalarla aralarında paylaşmış yer alan sömürgeci devletlerin merhametine ve hakseverliğine sığınarak tahtını kurtaracağını sanma gafletini ısrarla sürdürerek alçak damgasını yiyen padişahın ve onun hükümetinin merkeziydi Bu merkez etrafında öteki işbirlikçi güçler sıralanıyordu

Bağımsızlık ve İtilaf Partisi, Askerî Nigehban Cemiyeti, İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Ermeni ve Rum Patrikhanesi vs Bilhassa İngiliz Muhibleri Derneğinin iki görünüşü ve niteliği vardı Biri dış görünüşü ve uygarca girişimlerle İngiliz desteğini istemeye ve sağlamaya yönelen niteliği idi Ötekisi sıcacık yönü idi Belli Başlı çalışma bu yönde idi Yurt içinde örgütler kurarak ayaklanma ve baş kaldırmalara yol açmak, millî bilinci işlemez kılmak, yabancı devletlerin işe karışmalarını kolaylaştırmak gibi haince girişimler, derneğin bu bakımlı kolunca yönetilmekteydi

Uzun süredir ve özellikle mütarekeden sonradan oluşturulmaya çalışılan İngiliz muhabbeti ve propagandalar Türk kamuoyunda meydana getirilmek istenen teveccühten yararlanarak Yunan istilasını olaysız sağlamaya çalışan İngiliz temsilcileri var güçleriyle çalışmakta ve işgali kamuoyunda farklı alanlara yönlendirilmiş propagandalarla mazur göstermeye çalışıyorlardı bununla beraber İngiliz Muhibleri Cemiyeti üyesi olan Refi ’ Cevat ve Ali Kemal gibi bir takım yazarlar gazetelerinde İngiliz mandaterliğini savunan yazılar yazmaktaydılar İstanbul Hükümeti, halkı korumak için köklü tedbirler almağa cesaret edemediği ve hatta bunu göz önünde bulundurmak bile istemediği için, anlaşma ve tâ viz politikasından ayrılmıyordu Ancak hükümetin hatalı ve tehlikeli bu tutumu, savaşmak kararında olanları bile geçici bir süre için uzlaşmaya götürüyordu Bunlar arasında bir vakit Amerikan mandasını savunan Hadlide Edip Bayan gibi yazarlar da vardı

Oysa bütün bunlar, Anadolu ’da doğan millî teşkilatın bir devlet teşekkülü haline gelmesini keza kolaylaştırmış, hem de hızlandırmıştır Düşmanların merhametine, hakseverliğine sığınarak tacını, tahtını kurtaracağını sanmışlardı İstanbul Hükümeti, halkı korumak için köklü tedbirler almaya yiğitlik edemediği ve hatta bunu dikkate almak bile istemediği için uzlaşma ve tâviz politikasından ayrılamıyordu Öyleyse kurtuluş için âdeta bir mucize gerekiyordu Bu biricik ve tek ümit, devletten çıkmayınca kimden nereden tecelli edecekti Kim bu millete sahip çıkacaktı Bunun cevabını Büyük Atatürk açık ve net olarak ifade etmektedir Ahali, Büyük Türk Milletibu asil milletin ağrından meydana çıkan Anadolu insanı Mucizeyi onlar gerçekleştireceklerdi

Tarihinin hiçbir döneminde bu tür oldu bittilere boyun eğmemiş olan Büyük Türk Milleti bu işgale de seyirci kalmamıştır Nitekim resmî makamların tüm çekimser tutumlarına rağmen, inisiyatif kullanan komuta kademesindeki subaylar emirleri altındaki birlikler ve mahalli kuvvetlerle düşman ilerlemesine silahla karşı koymuşlardı Yunan işgal ve ilerlemesini reddeden Batı Anadolu insanı, hükümetin sükûnet nasihat eden kararlarını dinlemeyerek bazı direniş heyetleri oluşturmuşlardır Memleketlerinin düşman çizmesi aşağı çiğnenmesini asla kabul etmeyen vatanseverler ilk önce bölgesel kurtuluş hareketlerine girişmişlerdir Bu bakımdan daha kongreler yapılıp, Millî Uğraş ’ nin programı yürürlüğe konmadan Batı Anadolu işgale aleyhinde çıkmıştır

Atatürk ’e saldırmanın dayanılmaz hafifliği içerisinde olanlar nedense bakış üstünde duruyorlar İstiklâl mahkemelerinin almış olduğu kararları eleştirenler, bu yargılamaların âdil olmadığını, yargılama esnasında Avukat bulunmadığını vs hatırlatanlar, madalyonun değişik yüzünü hiç çevirmiyorlar Ülke yangın yerine döndüğünde, milletin ırz ve namusu ayaklar Altına alındığında, işgal güçlerinin her türlü adaletsizlik ve zulmü yaptıkları sırada bu milletin avukatlığına kimler soyunmuştu ? Padişah mı, yoksa Damat Ferit hükümetleri mi ? yine de tüm yokluk ve sıkıntılara rağmen millet adına bu zulme karşı meydana çıkan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları değil miydi ? Ayrıca, düşman saldırılarının bütün şiddetiyle hüküm sürdüğü, Asker kaçaklarının had safhaya vardığı bir sırada vatanın bölünmez bütünlüğünü sağlamak için yerleşmiş olan “İstiklâl Mahkemeleri nin vermiş olduğu cezaları eleştirenler, sırf Kuvâ yı Milliye yanlısı oldukları gerekçesiyle İstanbul Hükümeti göre idam dahil değişik cezalara çarptırılmış olan yüzlerce mâsumu unutmuş görünmektedirler

Söylevde bir hesaplaşma varsa, bu Sevr antlaşmasını imzalamış ve milli güçleri “alçak duyuru etmiş karşısında devrimci cepheyle bir hesaplaşmadır Öyleyse aydınım diyen bir insan, teferruat olarak görülebilecek bazı şeyleri bir kenara bırakarak, bu hesaplaşmada yerini almak zorundadır Ancak bu konuda açık, doğru ve dostça edinmek zorundadır

Milli hür savaşını kazanmada, nasıl fakat hareketin kaynağını ulusun kendisi olduysa, çağdaşlaşma savaşının kaynağı da tekrar ulusun kendisi olmuştur Bilindiği üzere, Atatürk ’ün Büyük Nutku Türk gençliğine hitabesi ile sona erer

Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet eden Atatürk ’ün bu kitabesi bir sancak olarak genç nesillerin önünde dalgalanmış ve gençliğe ışık tutmuştur O, Büyük Nutkunu, mâ zi olmuş bir devrin hikayesi olarak takdim etmektedir Bunda, gelecek nesiller için dikkat edilmesi ve defalarca uyanık bulunulmayı gerektiren manâlı noktalara işaret edilmektedir Bugün Kurtuluş Savaşımız ve Atatürk konusunda yapılan tartışmalar belli başlı mecrasından ayrılarak yapılmaktadır Atatürk ’ün bu koskocaman mücadelede, ülkenin içinde bulunduğu şartlar bunu gerektirdiği için savaştığı kavratılmalıdır sonucun çağdaşlaşmak, akılcılıkla ve aksiyonla ileri gitmek olduğu vurgulanmalıdır Tekrar Atatürk ’ün ifadesiyle, “fikri hür, irfanı bağımsızlık, vicdanı hür nesiller yetiştirmenin kavgasının verildiği örneklerle açıklanmalıdır

Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara bilhassa varlığı ile, hakkı ile, birliği ile ters düşen tüm yabancı unsurlarla çaba lüzumunu ve millî duyguya dayanan düşünceleri büyük bir olgunlukla her karşıt düşünceye karşısında şiddetle ve fedakârlıkla savunma zorunluluğu telkin edilmelidir Yeni neslin bütün manevi gücüne bu özellik ve yeteneklerin aşılanması önemlidir Aralıksız ve harikulade bir uğraş biçiminde beliren milletlerin dünya görüşü, bağımsız ve mutlu kalmak isteyen her ahali için bu özelliği büyük bir şiddetle istemektedir Nitekim bu konuya dikkat çeken Büyük Atatürk şöyle demektedir : Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, ilk kez ve her şeyden önce Türkiye ’ nin bağımsızlığına, kendi benliğine, millî geleneklerine düşman olan tüm unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir*
 
858,475Konular
981,229Mesajlar
29,547Kullanıcılar
sonertSon üye
Üst Alt