iltasyazilim
FD Üye
Büyükbaba Korkut Hikayeleri hakkında bilgi,
Büyükbaba Korkut Hikayelerinin Özellikleri,
Büyükbaba Korkut Hikayeleriyle ilgili data
Korkut kelimesinin “kork fiil kökünden türemiş olma ihtimalinin yanı sıra Arapça kökenli olup elçi manasına gelmesi de mümkündür Her iki ihtimalde de ˜Korkut ’ kelimesinin bir rumuz, bir unvan olduğu görülmektedir “Dede kelimesinin ise ata manasında kullanıldığı tahmin edilmektedir Fakat destanlarda daha fazla ırk aralarında büyük hürmet ve kutsallık kazanmış millet bilgini anlamında kullanılmıştır
Dede Korkut ’un gerçek ismi, hayatı, yaşadığı çağ ve coğrafyayı kesinkes aydınlanmak eldeki kaynaklar ve rivayet ile mümkün değildir Destanlardan çıkarılabildiği kadarıyla ise Büyükbaba Korkut ’un iki şahsiyet olarak ön plana çıkar:
* Kutsal kişiliği
* Bilge kişiliği
Diğer kaynaklarda devlet adamı kişiliğinin de bulunduğu belirtilmektedir Büyükbaba Korkut ’un fazla kişilikli olarak karşımıza çıkması öbür zaman, hatta bambaşka mekanda yaşamış benzer şahsiyetlerin destanlarda tek isim aşağı toplanmış olabileceğini düşündürse de bu kişiliklerin halkın eklentisi olma ihtimali de vardır
Dede Korkut Destanlarının Genel İç Yapısı
Dede Korkut destanları olağanüstü olayların yoğunluğundan sıyrılmış ve jurnal, sade olaylar içeriklerine dahil olmuştur Epope niteliğine tüm Oğuzlar ’ı etkilemesiyle ulaşmıştır
Hikayelerde dersler verilmiş, ırk bilgilendirilmek istenmiştir Destanlaşmış tarih olayları anlatılmıştır Oğuzların dini inançları belirtilmiştir Örneğin, Alplerin savaşa gitmeden önce arı suyla abdest aldığı ve iki rekat namaz kıldıkları belirtilmiştir Halkın hesaplı durumu da anlatılmıştır Oğuzların daha fazla hayvancılıkla geçindiği az daha her hikayede görülmektedir Yalnız, Oğuzlar ’da üstünlük zenginlikle, mülk ve mülkle olmamaktadır Bunun için cesaret gerekmektedir Erkek gençlerin ad alabilmesi için bir yiğitlik göstermesi gerekir Yiğitlik belirten delikanlıya Dede Korkut ad verir Verdiği isimler genel olarak delikanlının gösterdiği yiğitlikle alakalıdır Mesala Boğaç Han ’a ˜Boğaç ’ ismi boğayı boğduğu için verilmiştir Oğuzlar işlerini kendileri yapamazsa minik düşerler Üstünlüklerini kaybetmemek için takviye kabul etmezler Kazan Han ’ın hikayesinde de böyle olmuş, Kazan Han çobanı, yardımını alıkoymak için ağaca bağlamıştır
Hikayelerde kadın da laf sahibidir ve hanlık edebilir Kadın evlenirken dinç, yiğit birini arar Gerektiğinde de savaşır ama onun savaşması erkeği küçük düşürür
Destanlarda yoğunlukla ideal Oğuz Alp ’inin nasıl olması gerektiği anlatılıyorsa da Alplerin başına gelen olaylardan herkese pay düşmektedir Büyüklüğün ve güçlülüğün erdem ve hünere bağlı olduğu her fırsatta belirtilmektedir Düşmana karşı savaşmak da yiğitliğin, büyüklüğün göstergesidir Verilen dersler bu kadarla da kalmamaktadır Bunların bir kısmı aracısız olarak devlete ve yöneticilere, bir kısmı da millete verilmek istenen derslerdir
Hikayeler konu bakımından; savaşlara, aşka ve din ile karmakarışık mitolojiye yer verirler Aslında Dede Korkud Hikayeleri ’nde Oğuzların kendi aralarındaki mücadeleler 1 ve 12 hikayede anlatılmıştır Bunlardan birisinde Dirse Hanın yiğitleri, kıskançlık yüzünden onu aldatıp oğlu Boğaç Hanı öldürmesini istiyorlar Dirse Han oğluna avdayken ok atıyor Öldü zannediyor Annesi Boğaç ’ı buluyor Boğaç iyileşiyor Kırk namerd durumun anlaşılmaması için Dirse Hanı kafirlere adamak istiyorlarSonra Boğaç bunları kırk yiğidi ile helak edip babasını kurtarıyor İkincisinde ise, bir haysiyet meselesi ortaya çıkıyor Bu sebeple Dış Oğuzlar İç Oğuza ayaklanma ediyorlar Arasında dövüş başlıyor Dış Oğuzlar mısra gelip af diliyorlar
Dış savaşı konu edinen hikayeler ise Büyükbaba Korkud Kitabı ’nın 2, 4, 7, 9, 10 ve 11 hikayeleridir Ayrıca 3 ve 6 hikayeler aşkı konu edinirken, 5 ve 8 hikayeler dînî karakterde mitolojiktirler Ama bu hikayeler mitolojik unsurlar taşımakla birlikte, Deli Dumrul ’da bir kendine geliş ve nefs muhasebesi; Tepegöz ’de ise işlenilen bir günahın doğurduğu neticelerden rahatsızlık vardır Bu rahatsızlık şahsa ait olmayıp bütün cemiyete şamildir Bu yönü ile bu iki hikayede dînî taraf daha da ağır basmaktadır
Hikayelerin kaynağının Oğuzname olduğunu anlatmak veya tamamı kaybolan Oğuz Destanı ’nın eksik kısımları olarak değerlendirmek de mümkündür Devaderî ’nin Oğuzname ’nin Farsça ve Arapçaya yapılmış tercümelerini gördüğünü Dürrerü ’tTican ’da kaydetmiş olması bu fikri kuvvetlendirmektedir Bu noktadan hareket ederek Dede Korkud Kitabı ’nın aslının İslamiyetten önce kitap halinde varlığına bakılırsa, bu eserin başka bir isimle bulunması bugün bile olasılık dahilindedir
Hikayelerde görülen fevkalade haller, destanî zamandan kalma unsurlardır Söyleyiş itibariyle hikayelerin nesir ve nazım diline yer vermesi, nesir dilinin, secilerle devam etmesi eserin aslının nazım olduğu fikrini de ihsas ettirmektedir Zamanla değiştirilmiş ve bozulmuş olan nesir dili, destanî bir kalıntı biçiminde, oysa 15 ve 16 yüzyılda bu şekilde tutulabilmiştir Türk dili ise işlenmişliğin doruğuna bu eserle erişmiş, tekrar bu eserle Türklük, bugünkü şekli ile bile, atalardan kalan değerli bir mirasın içinde yer almıştır Eserin Osmanlı sahasında yazılarak kaybolup nisyana karışmaktan, yani unutulmaktan kurtarılması; bu nedenle Osmanlı Türklüğünün kültür hamiliğindeki öncülüğü Türk dünyasınca minnetle yad edilmesi gereken bir husustur
Müellifin halk müziği, muhtevasının topyekün Türk Milletinin hayatı olması kahramanlık menkıbelerine yer vermesi; yüksek bir coşkunluk ifadesi taşıması; tabîat unsurlarının hikayelerde ön sırayı işgal etmesi ve etkin bir hayatın yer alması; bu hayatın hayvanlarla renklenmesi ve seri oluşu; Hunlardan başlayarak, Göktürk, OğuzYabgu Devleti, Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı edinmek üzere bütün Türk tarihini ilgilendirmesi; Orta Asya ve Türkistan coğrafyasının unsurları bulunmak şartıyla Âzerbaycan ve Doğu Anadolu ’yu içine alan bir coğrafyaya sahip oluşu gibi vasıflarıyle Büyükbaba Korkud Kitabı millî bir epope hüviyeti taşımaktadır Fakat hikayenin tek bir kahraman etrafında dönmemesi ve uzun bir manzum eser olmaması gibi sebepler eseri epope hudutları dışına çıkarmaktadır Yalnız Dede Korkud Hikayeleri ’nin dili Türkçenin en hoş örneğini teşkil etmektedir Emsalsiz olan bu dil Türkçenin şaheseri olup, asırlarca Türk milletinin ağzından süzülmüş, atasözleri ve vecîzelerle süslenmiş bir dildir Bu yönü ile bir destan vasfı taşımaktadır Hasılı, eser destan ve hikaye olarak karışıklık göstermektedir V M Jirmunskiy gibi bu sahada çalışanlar Dede Korkud Kitabı için, “Türk dilini konuşan halkın biricik destanî eseri… demekten kendilerini alamazlar Zaten yukarda saydığımız şekle ait birkaç nokta hariç Büyükbaba Korkud Kitabı milletimizin en büyük kültür varlıklarından biri olarak önde gelen bir destandır
Büyükbaba Korkud Kitabı, Büyükbaba Korkud ’u konu edinen bir önsöz ile on iki destan parçasını ihtiva etmektedir Hikayelerin hiç birisi tam bir destan değildir Tümü birlikte bir epope da meydana getirmezler Bu itibarla Dede Korkud Millet hikayesi olmaya yönelmiş ve o sırada tesbit edilmiştir Hülasa; Dede Korkud Kitabı, Oğuzlardaki epope geleneğinin bir devamı olup, Oğuz destanının değişik bir şeklidir
Büyükbaba Korkud Kitabı geçmişten bu yana ilk önce Türkiye olmak üzere bugün dağınık ve başka ülkelerde yaşamış tüm Türklüğü kucaklayan; itibar, iffet, etik güzelliğini her şeyin üstünde tutmasıyla Türk seciyesini işleyen, bir takım anlaşmazlıklar bir tarafa, millî tesanüdü önde tutan, ferde ve insan haklarına değer veren, kısacası Türk milletinin zevkleri, meziyetleri, hayat felsefesi, layık hükümlerini içinde toplayan biricik eserdir
Bazı ilim adamlarına göre 15 yüzyıl, kimilerine kadar ise, 16 asırda yazıya geçirildiği öne sürülen Dede Korkud Kitabı ’nın dünyada tanıdık iki nüshası vardır Yazmalardan biri Almanya ’da Dresden ’de, diğeri ise İtalya ’da Vatikan Kütüphanesindedir Dresden nüshasında 12 hikaye bulunur Ettor Rossi tarafından Vatikan Kütüphanesinde bulunan nüshada ise 6 öykü mevcuttur Vatikan nüshası harekelidir Bu nüsha 1952 yılında bir önsözle birlikte Rossi kadar neşredilmiştir
Eser üzerinde Avrupa ’da, Prof Barthold ’dan başlayarak E Rossi ’ye değin çoğu ilim adamı çalışmıştır Memleketimizde ise öncelikle Fuad Köprülü olmak üzere, Zeki Velidi Togan, Abdülkadir İnan, Faruk Sümer, Fahreddin Kırzıoğlu, Suad Baydur, Pertev Nailî Boratav ve Orhan Şaik Gökyay ilmî incelemeler yapmışlardır Ama ana Dede Korkud Kitabını ilmî ve ciddî olarak neşreden İÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Prof Dr Muharrem Ergin ’dir İlmî neşirleri bir tarafa, Dede Korkud Kitabı 1000 Temel Eser serîsinin birincil kitabı olarak günümüz Türkçesi ile aynı yazar kadar 1969 yılında neşredilmiştir Hem, İngilizce, Rusça, İtalyanca, Almanca Sırpçaya da tercümeleri yapılmıştır
Seçme Parça *
Büyükbaba Korkut Hikayelerinin Özellikleri,
Büyükbaba Korkut Hikayeleriyle ilgili data
Korkut kelimesinin “kork fiil kökünden türemiş olma ihtimalinin yanı sıra Arapça kökenli olup elçi manasına gelmesi de mümkündür Her iki ihtimalde de ˜Korkut ’ kelimesinin bir rumuz, bir unvan olduğu görülmektedir “Dede kelimesinin ise ata manasında kullanıldığı tahmin edilmektedir Fakat destanlarda daha fazla ırk aralarında büyük hürmet ve kutsallık kazanmış millet bilgini anlamında kullanılmıştır
Dede Korkut ’un gerçek ismi, hayatı, yaşadığı çağ ve coğrafyayı kesinkes aydınlanmak eldeki kaynaklar ve rivayet ile mümkün değildir Destanlardan çıkarılabildiği kadarıyla ise Büyükbaba Korkut ’un iki şahsiyet olarak ön plana çıkar:
* Kutsal kişiliği
* Bilge kişiliği
Diğer kaynaklarda devlet adamı kişiliğinin de bulunduğu belirtilmektedir Büyükbaba Korkut ’un fazla kişilikli olarak karşımıza çıkması öbür zaman, hatta bambaşka mekanda yaşamış benzer şahsiyetlerin destanlarda tek isim aşağı toplanmış olabileceğini düşündürse de bu kişiliklerin halkın eklentisi olma ihtimali de vardır
Dede Korkut Destanlarının Genel İç Yapısı
Dede Korkut destanları olağanüstü olayların yoğunluğundan sıyrılmış ve jurnal, sade olaylar içeriklerine dahil olmuştur Epope niteliğine tüm Oğuzlar ’ı etkilemesiyle ulaşmıştır
Hikayelerde dersler verilmiş, ırk bilgilendirilmek istenmiştir Destanlaşmış tarih olayları anlatılmıştır Oğuzların dini inançları belirtilmiştir Örneğin, Alplerin savaşa gitmeden önce arı suyla abdest aldığı ve iki rekat namaz kıldıkları belirtilmiştir Halkın hesaplı durumu da anlatılmıştır Oğuzların daha fazla hayvancılıkla geçindiği az daha her hikayede görülmektedir Yalnız, Oğuzlar ’da üstünlük zenginlikle, mülk ve mülkle olmamaktadır Bunun için cesaret gerekmektedir Erkek gençlerin ad alabilmesi için bir yiğitlik göstermesi gerekir Yiğitlik belirten delikanlıya Dede Korkut ad verir Verdiği isimler genel olarak delikanlının gösterdiği yiğitlikle alakalıdır Mesala Boğaç Han ’a ˜Boğaç ’ ismi boğayı boğduğu için verilmiştir Oğuzlar işlerini kendileri yapamazsa minik düşerler Üstünlüklerini kaybetmemek için takviye kabul etmezler Kazan Han ’ın hikayesinde de böyle olmuş, Kazan Han çobanı, yardımını alıkoymak için ağaca bağlamıştır
Hikayelerde kadın da laf sahibidir ve hanlık edebilir Kadın evlenirken dinç, yiğit birini arar Gerektiğinde de savaşır ama onun savaşması erkeği küçük düşürür
Destanlarda yoğunlukla ideal Oğuz Alp ’inin nasıl olması gerektiği anlatılıyorsa da Alplerin başına gelen olaylardan herkese pay düşmektedir Büyüklüğün ve güçlülüğün erdem ve hünere bağlı olduğu her fırsatta belirtilmektedir Düşmana karşı savaşmak da yiğitliğin, büyüklüğün göstergesidir Verilen dersler bu kadarla da kalmamaktadır Bunların bir kısmı aracısız olarak devlete ve yöneticilere, bir kısmı da millete verilmek istenen derslerdir
Hikayeler konu bakımından; savaşlara, aşka ve din ile karmakarışık mitolojiye yer verirler Aslında Dede Korkud Hikayeleri ’nde Oğuzların kendi aralarındaki mücadeleler 1 ve 12 hikayede anlatılmıştır Bunlardan birisinde Dirse Hanın yiğitleri, kıskançlık yüzünden onu aldatıp oğlu Boğaç Hanı öldürmesini istiyorlar Dirse Han oğluna avdayken ok atıyor Öldü zannediyor Annesi Boğaç ’ı buluyor Boğaç iyileşiyor Kırk namerd durumun anlaşılmaması için Dirse Hanı kafirlere adamak istiyorlarSonra Boğaç bunları kırk yiğidi ile helak edip babasını kurtarıyor İkincisinde ise, bir haysiyet meselesi ortaya çıkıyor Bu sebeple Dış Oğuzlar İç Oğuza ayaklanma ediyorlar Arasında dövüş başlıyor Dış Oğuzlar mısra gelip af diliyorlar
Dış savaşı konu edinen hikayeler ise Büyükbaba Korkud Kitabı ’nın 2, 4, 7, 9, 10 ve 11 hikayeleridir Ayrıca 3 ve 6 hikayeler aşkı konu edinirken, 5 ve 8 hikayeler dînî karakterde mitolojiktirler Ama bu hikayeler mitolojik unsurlar taşımakla birlikte, Deli Dumrul ’da bir kendine geliş ve nefs muhasebesi; Tepegöz ’de ise işlenilen bir günahın doğurduğu neticelerden rahatsızlık vardır Bu rahatsızlık şahsa ait olmayıp bütün cemiyete şamildir Bu yönü ile bu iki hikayede dînî taraf daha da ağır basmaktadır
Hikayelerin kaynağının Oğuzname olduğunu anlatmak veya tamamı kaybolan Oğuz Destanı ’nın eksik kısımları olarak değerlendirmek de mümkündür Devaderî ’nin Oğuzname ’nin Farsça ve Arapçaya yapılmış tercümelerini gördüğünü Dürrerü ’tTican ’da kaydetmiş olması bu fikri kuvvetlendirmektedir Bu noktadan hareket ederek Dede Korkud Kitabı ’nın aslının İslamiyetten önce kitap halinde varlığına bakılırsa, bu eserin başka bir isimle bulunması bugün bile olasılık dahilindedir
Hikayelerde görülen fevkalade haller, destanî zamandan kalma unsurlardır Söyleyiş itibariyle hikayelerin nesir ve nazım diline yer vermesi, nesir dilinin, secilerle devam etmesi eserin aslının nazım olduğu fikrini de ihsas ettirmektedir Zamanla değiştirilmiş ve bozulmuş olan nesir dili, destanî bir kalıntı biçiminde, oysa 15 ve 16 yüzyılda bu şekilde tutulabilmiştir Türk dili ise işlenmişliğin doruğuna bu eserle erişmiş, tekrar bu eserle Türklük, bugünkü şekli ile bile, atalardan kalan değerli bir mirasın içinde yer almıştır Eserin Osmanlı sahasında yazılarak kaybolup nisyana karışmaktan, yani unutulmaktan kurtarılması; bu nedenle Osmanlı Türklüğünün kültür hamiliğindeki öncülüğü Türk dünyasınca minnetle yad edilmesi gereken bir husustur
Müellifin halk müziği, muhtevasının topyekün Türk Milletinin hayatı olması kahramanlık menkıbelerine yer vermesi; yüksek bir coşkunluk ifadesi taşıması; tabîat unsurlarının hikayelerde ön sırayı işgal etmesi ve etkin bir hayatın yer alması; bu hayatın hayvanlarla renklenmesi ve seri oluşu; Hunlardan başlayarak, Göktürk, OğuzYabgu Devleti, Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı edinmek üzere bütün Türk tarihini ilgilendirmesi; Orta Asya ve Türkistan coğrafyasının unsurları bulunmak şartıyla Âzerbaycan ve Doğu Anadolu ’yu içine alan bir coğrafyaya sahip oluşu gibi vasıflarıyle Büyükbaba Korkud Kitabı millî bir epope hüviyeti taşımaktadır Fakat hikayenin tek bir kahraman etrafında dönmemesi ve uzun bir manzum eser olmaması gibi sebepler eseri epope hudutları dışına çıkarmaktadır Yalnız Dede Korkud Hikayeleri ’nin dili Türkçenin en hoş örneğini teşkil etmektedir Emsalsiz olan bu dil Türkçenin şaheseri olup, asırlarca Türk milletinin ağzından süzülmüş, atasözleri ve vecîzelerle süslenmiş bir dildir Bu yönü ile bir destan vasfı taşımaktadır Hasılı, eser destan ve hikaye olarak karışıklık göstermektedir V M Jirmunskiy gibi bu sahada çalışanlar Dede Korkud Kitabı için, “Türk dilini konuşan halkın biricik destanî eseri… demekten kendilerini alamazlar Zaten yukarda saydığımız şekle ait birkaç nokta hariç Büyükbaba Korkud Kitabı milletimizin en büyük kültür varlıklarından biri olarak önde gelen bir destandır
Büyükbaba Korkud Kitabı, Büyükbaba Korkud ’u konu edinen bir önsöz ile on iki destan parçasını ihtiva etmektedir Hikayelerin hiç birisi tam bir destan değildir Tümü birlikte bir epope da meydana getirmezler Bu itibarla Dede Korkud Millet hikayesi olmaya yönelmiş ve o sırada tesbit edilmiştir Hülasa; Dede Korkud Kitabı, Oğuzlardaki epope geleneğinin bir devamı olup, Oğuz destanının değişik bir şeklidir
Büyükbaba Korkud Kitabı geçmişten bu yana ilk önce Türkiye olmak üzere bugün dağınık ve başka ülkelerde yaşamış tüm Türklüğü kucaklayan; itibar, iffet, etik güzelliğini her şeyin üstünde tutmasıyla Türk seciyesini işleyen, bir takım anlaşmazlıklar bir tarafa, millî tesanüdü önde tutan, ferde ve insan haklarına değer veren, kısacası Türk milletinin zevkleri, meziyetleri, hayat felsefesi, layık hükümlerini içinde toplayan biricik eserdir
Bazı ilim adamlarına göre 15 yüzyıl, kimilerine kadar ise, 16 asırda yazıya geçirildiği öne sürülen Dede Korkud Kitabı ’nın dünyada tanıdık iki nüshası vardır Yazmalardan biri Almanya ’da Dresden ’de, diğeri ise İtalya ’da Vatikan Kütüphanesindedir Dresden nüshasında 12 hikaye bulunur Ettor Rossi tarafından Vatikan Kütüphanesinde bulunan nüshada ise 6 öykü mevcuttur Vatikan nüshası harekelidir Bu nüsha 1952 yılında bir önsözle birlikte Rossi kadar neşredilmiştir
Eser üzerinde Avrupa ’da, Prof Barthold ’dan başlayarak E Rossi ’ye değin çoğu ilim adamı çalışmıştır Memleketimizde ise öncelikle Fuad Köprülü olmak üzere, Zeki Velidi Togan, Abdülkadir İnan, Faruk Sümer, Fahreddin Kırzıoğlu, Suad Baydur, Pertev Nailî Boratav ve Orhan Şaik Gökyay ilmî incelemeler yapmışlardır Ama ana Dede Korkud Kitabını ilmî ve ciddî olarak neşreden İÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Prof Dr Muharrem Ergin ’dir İlmî neşirleri bir tarafa, Dede Korkud Kitabı 1000 Temel Eser serîsinin birincil kitabı olarak günümüz Türkçesi ile aynı yazar kadar 1969 yılında neşredilmiştir Hem, İngilizce, Rusça, İtalyanca, Almanca Sırpçaya da tercümeleri yapılmıştır
Seçme Parça *