Dedemİn Battanİyesİ DEDEMİN BATTANİYESİ Annem göğe çamaşır asmaya gidiyorum diyerek evden çıkmış bir daha eve dönmemiştiAnnem şayet de bacadan tütmüştüAnnem belki de emrindeki odada bana uyku dikiyorduAnlaşılan annem gökteki çamaşırları hala kurutamamıştı hele dedemin fil mendili büyüklüğündeki battaniyesini kurusun diye bekliyorsa annem göğe takılı bir çamaşır şarkısı olarak kalacaktıDedemle benzer evde kalıyordukO benden üç yaş büyüktü sadece, az kalsın romatizma ilaçlarını biberonla içecekti, kısacası dedem inatçı bir baston kralıydı en önemlisi çocuktu Bahçemizin karnında iri bir mantar çıkmıştı sadece o mantarla konuşur mantara şarkılar söyler kızdığı vakit bastonuyla mantarın gövdesine vurur ve peyniri biten fareler gibi eve ağlayarak gelirdiHayalet gibi sadece belirtilen günlerde ortaya meydana çıkan halam dedemi ziyarete kazanç ucuz ve renksiz küp şekerleri gibi olan dişlerini sıkar kapıları çarparak evden uçardı Dedem de ardından ekşi ekşi biriktirdiği limonları fırlatırdıTüm ricası battaniyesine kavuşmak ona sarılıp uyuklamak ve şarkılar söylemekti olur ya de bütün kızgınlığı bu yüzdendiBen kendi kendine büyüyordum bahçedeki mantarda kendi kendine büyüyordu dedem kendi kendine sadece konuşuyordu bunun yanında diline torba geçirmiş gibi bütün limonları şapırtılı ve şupurtulu yiyorduBir sabahleyin yanıma geldi gözlerimi bastonuyla açarak; Ben gidiyorum evlat mantarıma iyi bak onunla konuş olur mu dedi ve kapıya doğru yönelirken ben de, Nereye diye sordum Dedem tekrar sinirlenmişti ayaklarını zıplatarak, Nereye olacak havaalanına gidiyorum Tüm pilotlara soracağım Battaniyemi gördünüz mü diyeHalan gelirse uçmaya gitti dersin Dedem uçmaya gittiHayır hayır bunu size söylemeyecektim halama söyleyecektimDedem gittiBattaniyenin gökte asılı kaldığını düşünüyordu çağrıda bulunmakAcaba annem de bütün çamaşırları toplayıp gelir miydi ? Kapı çalıyordu, dedemin gittiğine sevinen bir hal vardı kapıda Kapı beni çağırıyordu Kapıyı açtım, musluğa benzeşen burnuyla sinirli sinirli nefes alan halam dedemi soruyordu; Deden yok mu? Değil, dedimUçmaya gitti Bu sırada halam sinirden domates içeren kamyonlar gibi çabucak koşmaya başladıBen arkasında birkaç kere güldüm ve içeri girdim tek başına kalmıştımDedem o gece eve gelmemiştiBir sürü limon Dedemin gelmesi için sulanmaya başlamışlardıDedem gelmezse bu limonları gömecektim çünkü ben limon sevmiyordum hele hele dedemin canlarını çıkardığı bu limonları hiç sevmiyordumGökten dedeme benzeyen bastona binmiş diğer dedeler geçiyordu yarı Sonradan pervaneli bir battaniyenin üzerinde limon yiyen halam kafasını yıldızlara vurup çıldırıyorduTüm bunlar bir oyundu biliyorum bu gece korkmadan uyuklamak için uydurduğum bir gök oyunuİçeri girdim ve dedemin yerine yattım limonlar benim oradan kalıp gitmem için ekşi ekşi kokmaya başlamışlardıNe yaparlarsa yapsınlar dedemin sineklerin bile konmasını istemediği yatağında bu gece ben yatacaktımLimonlar bağırmaya başlamışlardı, Şılap şulup bize dedeni getir Şulup şılap bize dedeni getir Şapır şupur dedenin yatağından ivedi kalk Hıh hiç umurumda değildi Ben de onlara; Beni dinleyin, beni dinleyin diyorumDedem battaniyesini aramaya çıktıEğer daha artı şamata ederseniz suyunuzu çıkarır size içiririm O zaman anlarsınız ne kadar ekşi olduğunuzu Sesleri bitmiştiSessizliği hiç bu kadar sevmemiştimUyumaya koyulmuştum bu gece gülünç rüyalar bakmak için oyuncaklarımı ve dedemin takma dişlerini uykumun içine atıvermiştimAnlaşılan uyumam kolay olmayacaktı bu sefer de yataktan dedeme benzeyen sesler gelmeye başlamıştı yatak hem sesler çıkarıyor keza de yerinden kalkmaya çalışıyordu bense yataktan hemen hemen düşecektim Sonra düşünmeye başladım dedemin uyuyamamasının sebebi seslenmek bu yatakmış yatak bu sefer beni sallamaya başlamıştı yatak bana şöyle sesleniyordu: Hey minik canavar! kalk üstümden zaten deden ezdi tüm tahtalarımı bu gece kendi kendime şarkılar söyleyerek uyuyacağım Haydi diyorum yahut seni dedenin olduğu yere fırlatırım Gece horozları ötmeye başlamıştı ben tek başıma bir yatakla konuşuyordum buna inanamıyordum fakat yatağa da asap olmuştum Yatak beni çabuk hızlı sallamaya devam ederken yastık da tek gözünü ardına kadar açmış bana bakıyorduDedemin niye bu kadar olağandışı olduğunu hemen daha iyi anlıyordumYatağın ardından yastık da kafamı sallamaya başlamıştı limonlarsa gözüme ekşi ekşi sularından fışkırtıyorlardı bu bir savaş mıydı? Derhal toparlandım dedeme çok yalvarmama rağmen bir mum almamıştı bana gece niçin güneş açmıyordu oysa kapkaranlık bir odada dedesiz kalmıştım önümü görebilseydim keşke Kapı kapı çalıyordu kapı yine beni çağırıyordu Kapıya koşarken yere düşmüştüm kafam yatağın altına girmişti kafamı kurtarmaya çalışıyordum lakin yatak kafamı sıkmaya başlamıştı kapı çalıyordu yatak kafamı sıkmaktan vazgeçmiş bu sefer de çevirmeye başlamıştı sırası gelmişken çok sevdiğim lakin kaybettiğim kalemtraşım da buradaydı yatakla olan kavgamızı kesmek için yanıma koşmuştu kalemtraşım yatağın bir tahtasını tuttu ve sivriltti yatak kendisine battı ve yaralandı kendi kendini yaralayan yatağı da birincil defa görmüştüm çağırmak fakat kötülük böyleydi sivri ve yaralayıcı yatak her hâlükarda ölmüştü halbuki onunla iyi anlaşabilirdik seslenmek fakat kötülerle uzlaşma olamazdıTam yatağın altından kafamı kurtarmıştım ki bir tahta kurusu yani kuru böcek ailesi yanıma geldi bana koroyla bir teşekkür şarkısı söylediler, TAHTA KURULARININ ŞARKISI Teşekkür Ederim fena olan her şeyi ortadan kaldıran evlat Bu yatak rüyalarımıza karışıyordu Teşekkürler dedesi giden evlat Lay lay lomm Yatak ölmüştü sözde her şey daha farklı olmuştu bu nedenle evin duvarları kendilerini boyamaya başladılar yastık kafamı bir gecelik uyumaya misafir etme ediyordu her şey ne kadar tuhaflaşmıştı peki ya mantar kirli kokan küf mantarı ne olmuştu dedemin tutunması için kristal bir bastona dönüşmüştü peki dedem bu kristal bastona tutunabilecek miydi? Limonlar birleşip sarı renge dönüştüler ve sulu boyamın sarısına karıştılar ekşi de olsalar onları güneşin açmasına muavin olan sarı renk olarak kullanacaktım Yatak ölünce her şey iyileşir olmuştuDemek fena olan bir şeyin çevresine etkisi şişman yani iri tekrar bir kötülüktü oh olsun tüm kötülükler ölmeliydiBu arada ben beş adet takvim değiştirdim yani çook uzun süre oldu kristal bastona tutunmasını beklediğim dedem gelmedi halam beni yanına elde etmek istedi musluk burunlu halama emin etmesem de onu seviyordum ama yanına kalamazdım çünkü uyurken ilkokulda ezberlediği bütün şiirleri okuyormuş ben geceleri kuytu uyuyabileceğim bir hala bulamayacağım için dedemi defalarca bekledimBahçede gezinirken kristal bastonun üstünde uyuyakalan bir battaniye gördüm battaniye dedemin sesiyle şarkı söylüyordu; GELMEYEN DEDEMİN ŞARKISI İşim çıktı gelemiyorum evlat Gök battaniyesini kaybeden dedelerle batmış Limonlarımı göndermişsin güneşe Artık limon yemiyorum Buradaki dedelerle dostluğu oynuyorum