Turku Hikayeleri
Turku Hikayeleri kısa
YEMEN TURKUSU HİKAYESİ
Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genc askerde vereme yakalanır Hava değişimi olarak Yozgat'a (Akdağmadeni) gelir Sozlusunun ailesi gence kızlarını gostermek istemez Genc tedavi icin İstanbul'da hastaneye yatar, pencereden gorduğu incir ağacından aldığı ilhamla aşağıdaki turkuyu soylerYakalandığı amansız hastalıktan kurtarılamayarak hastanede olur Ailesi cenazesini Yozgat'a getiremez, İstanbul'da kalır
HASTANE ONUNDE İNCİR AĞACI
Hastane onunde incir ağacı
Doktor bulamadı bana ilacı
Baş tabib geliyo zehirden acı
Garip kaldım yureğime dert oldu
Ellerin vatanı bana yurt oldu
Mezarımı kazın bayıra duze
Benden selam soyleyin sevdiğim gıza
Başına koysun, karalar bağlasın
Gurbet elde kaldım diye ağlasın
Anakara'da Yedik Taze Meyvayı
Anakara'nın keskin ilcesinin cin ali koyunde 1924 yılında Sefer adında bir erkek cocuk doğar İlkokulu koyunde okuyan Sefer 15 yaşından sonra ailesinin tum rencberlik işlerine yardım eder yurutur Gucludur kuvvetlidir Sefer Koyde herkes tarafından sevilir 20 yaşına gelince de Seyfli koyunden Hatice yi istetir Soz kesilir duğun olur evlenirler
Aradan uc ay gecince Sefer ince hastalık denilen vereme tutulur Doktorlar bir care bulamazlar Taa Ankara lara goturulur ve 20 Haziran 1944 te garip Sefer olur Aşağıdaki turku Sefer icin yakılmıştır
Ankara'da Yedik Taze Meyvayı
Boşa Ciğnemişim Yalan Dunyayı
Keskin'den De Sildirmeyin Kunyeyi
Soyleyin Anama Anam Ağlasın
Anamdan Başkası Yalan Ağlasın
Ankara'yla Şu Keskin'in Arası
Arasına Kara Duman Durası
Cok Doktorlar Gezdim Yokmuş Caresi
Soyleyin Anneme Annem Ağlasın
Babamın Oğlu Var Beni Neylesin
Trene Bindim De Tren Salladı
Zalim Doktor Ciğerimi Elledi
İy olursun Dedi Geri Yolladı
Soyleyin Anama Anam Ağlasın
Anamdan Başkası Yalan Ağlasın
Benzim İctim Ciğerlerim Tutuşur
Ağlama Hatice, Sefer Yetişir
Soyleyin Anneme Calsın Nennimi
Kim Alırsa Alsın Nazlı Gelini
Binmiş Taksiye De Sefer Geliyor
Annesinin Ciğerini Deliyor
Gelin Hatice'yi Eller Alıyor
Soyleyin Anama Anam Ağlasın
Gelin Hatice'yi Kimler Eylesin
Mezarımı Derin Kazın Dar Olsun
Edirafı Lale Sumbul Bağ Olsun
Ben Oluyom Ahbaplarım Sağ Olsun
Soylen Kardaşıma Calsın Sazımı
Kadir Mevlam Boyle Yazmış Yazımı
Bir Yıldız Doğdu Yuceden
Bir yaz mevsimi koyunculuk yapan bir grup yaylaya cıkar Bu grup icinde sozlu olan iki de genc vardır Gencler yaylada rahatca buluşabilecekleri icin seviniyorlardı Cunku koyde evleri yakın olduğu icin komşuların gorme tehlikesi vardı Bir gun iki sevgili gunduzden bir buluşma yeri tespit ederler ve derler ki; bu gece şu kayanın dibinde buluşalım Gece olur ve oğlan erken saatte kayanın dibinde ayın inmesini ve sevgilisinin gelmesini bekler Şans bu ya; ay iner inmez arkasından yorede Sarı Yıldızadı verilen Şafak Yıldızı doğar ve ay ışığından hic de farkı olmayan yıldızın şavkı her yeri aydınlatır Bu yuzden kız da kendisini bir goren olur diye sevgilisinin yanına gelemez Oğlan da o gece sevgilisi ile buluşmasına engel olan sarı yıldıza bu turkuyu soyler
Ereğli'den Cıktım Sokun Eyledim
Ali Ercan, Kara Kaş Gozlerin Elmas ve Niğde Turkuleri adlı kitabında Sabi Babaisminde bir kişiden dinlediği bu turkunun hikayesini aynen şoyle anlatmaktadır:
Orta koyde Tahir efendi adında bir halk şairi varmış Bu zat sazını kendi zevki icin calarmış Altında atı, terkesinde sazı, şehir şehir, kasaba kasaba dolaşırmış Gunlerden bir yaz mevsimi Ereğli'ye gezmeye gidiyor Şehre girmeden bir ağaclık, su kenarında bir kac aşiret cadırına rastlıyor Cadırların bir tanesinden guzel bir kız ellerindeki helkeleri,sacları iki boluk,yakınındaki pınara su doldurmaya gidiyor Tahir efendi kızı gorunce aşık oluyor Kendisini tanıtıyor ve Allah'ın emri ile de kıza evlenme teklifi yapıyor Kız ise Tahir efendiyi ayaktan başa kadar suzdukten sonra teklifi kabul ediyor Yalnız babam Adana'ya gitti, bir hafta sonra gelir, o zaman gel ve beni babamdan istediyor
Tahir efendi hemen geri Ortakoy'e doner ve en yakın akrabasına,eşine,dostuna durumu anlatır ve bir haftayı sabırsızlıkla bekler O bekleye dursun ,kızın babası uc gun sonra donuyor Kızının durumunda bir takım değişiklikler seziyor Vaziyeti başka bir şahıs tarafından da oğrenen baba,bu işe asla razı olmuyor Hemen cadırı,catmayı yuklenip Adana tarafına doğru yollanıyor Bir hafta geciyor ve Tahir efendi dunurculerini toplayıp Ereğli'ye hareket ediyor Cadırın olduğu yere geldikleri zaman hepsi şaşırıyorlar Cunku cadırın yerinde yeller esmektedir Tahir efendi Sevgili Husne'sinin ayak izinden başka hicbir şeye rastlayamıyor Sonsuz gam tulune burunen Tahir efendi ceker sazını, vurur mızrabını ve bu turkuyu yakar
Pencereden Bir Taş Geldi (Mamoş)
Elazığ'ın koca Mustafa Paşa mahallesinde oturan Bekir hoca'nın genc ve guzel bir karısı vardır Bekir hoca Harput'ta namusuyla ve iyiliğiyle tanınan yumuşak başlı temiz bir insandır Karısı ise gencliğin verdiği tecrubesizlikle evli olduğu halde komşularından, soylu bir aileden olan genc, yakışıklı Mamoş (Mehmet) ile ilişki kuracak kadar toydur daha Mamoş'la Bekir hoca'nın karısı arasındaki sevgi gittikce alevlenir Etrafta bunu sezmeye başlamıştır Fakat sevdalılar buna rağmen her şeyden habersizdirler Fırsat buldukca buluşur, konuşur, sevişirler Bekir hoca bunun neye varacağını hesaplamaktadır
Bir gun karısına Harput'a gideceğini ve akşam donmeyeceğini soyler Bu fırsattan yararlanan genc kadın Mamoş'u eve davet eder, yerler icerler, eğlenirler Bekir hoca ise Harput'a gitmemiştir Karanlık basınca eve gelir ve sessizce kapıyı kendi anahtarıyla acar, sevdalıların bulundukları odaya gelir İcerden onların eğlenceli cığlıklarını duyar, tabancasını cekerek odaya girer Girer girmez tabancasını ateşler Mamoş'u kalbinden, karısını da ağzından vurarak oldurur Bu olaydan sonra Bekir hoca zaptiyeye teslim olur Adli bir heyetin eve gelip olayı yerinde incelemelerinden sonra duruşma
sonunda Bekir hoca beraat eder
İcli olan turkunun hikayesinde de boylece bir ders yatmaktadır
MAMOŞ TURKUSU
Pencere'den bir taş geldi,
Ben sandım ki Mamoş geldi
Uyan Mamoş, uyan uyan,
Başımıza ne iş geldi
Eyvah Mamoş, eyvah eyvah
Tabip getir yarama bak
Penceresi yeşil yaprak,
Mamoş giyer kara kapak
Kor olasın Bekir hoca,
Yatağımız kara toprak
Eyvah Mamoş, eyvah eyvah
Tabip getir yarama bak
Pencere'nin onu cardak,
Rakı ictik bardak bardak
Korolasın Bekir hoca
Koymadın ki murat alak
Eyvah Mamoş, eyvah eyvah
Tabip getir yarama bak
Evlerinin ardı kavak,
Yağmur yağar ufak ufak
Kor olasın Bekir hoca,
Ağzımdaki kurşuna bak
Di kalk Mamoş di kalk, di kalk
Başımıza yığıldı halk
Dışkapıyı araladın,
Ah bahtımı karaladın
Kor olasın Bekir hoca,
Mamoş'uda yaraladın
Di kalk Mamoş di kalk, di kalk
Başımıza yığıldı halk
Mamoş paltonu tutayımmı?
Hayrın icin satayımmı?
Mezarında boş yer varmı?
Ben'de gidip yatayımmı?
Eyvah Mamoş, eyvah Mamoş
Tabib getir imdada koş
Malatyalı Kalender
Turku Hikayeleri kısa
YEMEN TURKUSU HİKAYESİ
Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genc askerde vereme yakalanır Hava değişimi olarak Yozgat'a (Akdağmadeni) gelir Sozlusunun ailesi gence kızlarını gostermek istemez Genc tedavi icin İstanbul'da hastaneye yatar, pencereden gorduğu incir ağacından aldığı ilhamla aşağıdaki turkuyu soylerYakalandığı amansız hastalıktan kurtarılamayarak hastanede olur Ailesi cenazesini Yozgat'a getiremez, İstanbul'da kalır
HASTANE ONUNDE İNCİR AĞACI
Hastane onunde incir ağacı
Doktor bulamadı bana ilacı
Baş tabib geliyo zehirden acı
Garip kaldım yureğime dert oldu
Ellerin vatanı bana yurt oldu
Mezarımı kazın bayıra duze
Benden selam soyleyin sevdiğim gıza
Başına koysun, karalar bağlasın
Gurbet elde kaldım diye ağlasın
Anakara'da Yedik Taze Meyvayı
Anakara'nın keskin ilcesinin cin ali koyunde 1924 yılında Sefer adında bir erkek cocuk doğar İlkokulu koyunde okuyan Sefer 15 yaşından sonra ailesinin tum rencberlik işlerine yardım eder yurutur Gucludur kuvvetlidir Sefer Koyde herkes tarafından sevilir 20 yaşına gelince de Seyfli koyunden Hatice yi istetir Soz kesilir duğun olur evlenirler
Aradan uc ay gecince Sefer ince hastalık denilen vereme tutulur Doktorlar bir care bulamazlar Taa Ankara lara goturulur ve 20 Haziran 1944 te garip Sefer olur Aşağıdaki turku Sefer icin yakılmıştır
Ankara'da Yedik Taze Meyvayı
Boşa Ciğnemişim Yalan Dunyayı
Keskin'den De Sildirmeyin Kunyeyi
Soyleyin Anama Anam Ağlasın
Anamdan Başkası Yalan Ağlasın
Ankara'yla Şu Keskin'in Arası
Arasına Kara Duman Durası
Cok Doktorlar Gezdim Yokmuş Caresi
Soyleyin Anneme Annem Ağlasın
Babamın Oğlu Var Beni Neylesin
Trene Bindim De Tren Salladı
Zalim Doktor Ciğerimi Elledi
İy olursun Dedi Geri Yolladı
Soyleyin Anama Anam Ağlasın
Anamdan Başkası Yalan Ağlasın
Benzim İctim Ciğerlerim Tutuşur
Ağlama Hatice, Sefer Yetişir
Soyleyin Anneme Calsın Nennimi
Kim Alırsa Alsın Nazlı Gelini
Binmiş Taksiye De Sefer Geliyor
Annesinin Ciğerini Deliyor
Gelin Hatice'yi Eller Alıyor
Soyleyin Anama Anam Ağlasın
Gelin Hatice'yi Kimler Eylesin
Mezarımı Derin Kazın Dar Olsun
Edirafı Lale Sumbul Bağ Olsun
Ben Oluyom Ahbaplarım Sağ Olsun
Soylen Kardaşıma Calsın Sazımı
Kadir Mevlam Boyle Yazmış Yazımı
Bir Yıldız Doğdu Yuceden
Bir yaz mevsimi koyunculuk yapan bir grup yaylaya cıkar Bu grup icinde sozlu olan iki de genc vardır Gencler yaylada rahatca buluşabilecekleri icin seviniyorlardı Cunku koyde evleri yakın olduğu icin komşuların gorme tehlikesi vardı Bir gun iki sevgili gunduzden bir buluşma yeri tespit ederler ve derler ki; bu gece şu kayanın dibinde buluşalım Gece olur ve oğlan erken saatte kayanın dibinde ayın inmesini ve sevgilisinin gelmesini bekler Şans bu ya; ay iner inmez arkasından yorede Sarı Yıldızadı verilen Şafak Yıldızı doğar ve ay ışığından hic de farkı olmayan yıldızın şavkı her yeri aydınlatır Bu yuzden kız da kendisini bir goren olur diye sevgilisinin yanına gelemez Oğlan da o gece sevgilisi ile buluşmasına engel olan sarı yıldıza bu turkuyu soyler
Ereğli'den Cıktım Sokun Eyledim
Ali Ercan, Kara Kaş Gozlerin Elmas ve Niğde Turkuleri adlı kitabında Sabi Babaisminde bir kişiden dinlediği bu turkunun hikayesini aynen şoyle anlatmaktadır:
Orta koyde Tahir efendi adında bir halk şairi varmış Bu zat sazını kendi zevki icin calarmış Altında atı, terkesinde sazı, şehir şehir, kasaba kasaba dolaşırmış Gunlerden bir yaz mevsimi Ereğli'ye gezmeye gidiyor Şehre girmeden bir ağaclık, su kenarında bir kac aşiret cadırına rastlıyor Cadırların bir tanesinden guzel bir kız ellerindeki helkeleri,sacları iki boluk,yakınındaki pınara su doldurmaya gidiyor Tahir efendi kızı gorunce aşık oluyor Kendisini tanıtıyor ve Allah'ın emri ile de kıza evlenme teklifi yapıyor Kız ise Tahir efendiyi ayaktan başa kadar suzdukten sonra teklifi kabul ediyor Yalnız babam Adana'ya gitti, bir hafta sonra gelir, o zaman gel ve beni babamdan istediyor
Tahir efendi hemen geri Ortakoy'e doner ve en yakın akrabasına,eşine,dostuna durumu anlatır ve bir haftayı sabırsızlıkla bekler O bekleye dursun ,kızın babası uc gun sonra donuyor Kızının durumunda bir takım değişiklikler seziyor Vaziyeti başka bir şahıs tarafından da oğrenen baba,bu işe asla razı olmuyor Hemen cadırı,catmayı yuklenip Adana tarafına doğru yollanıyor Bir hafta geciyor ve Tahir efendi dunurculerini toplayıp Ereğli'ye hareket ediyor Cadırın olduğu yere geldikleri zaman hepsi şaşırıyorlar Cunku cadırın yerinde yeller esmektedir Tahir efendi Sevgili Husne'sinin ayak izinden başka hicbir şeye rastlayamıyor Sonsuz gam tulune burunen Tahir efendi ceker sazını, vurur mızrabını ve bu turkuyu yakar
Pencereden Bir Taş Geldi (Mamoş)
Elazığ'ın koca Mustafa Paşa mahallesinde oturan Bekir hoca'nın genc ve guzel bir karısı vardır Bekir hoca Harput'ta namusuyla ve iyiliğiyle tanınan yumuşak başlı temiz bir insandır Karısı ise gencliğin verdiği tecrubesizlikle evli olduğu halde komşularından, soylu bir aileden olan genc, yakışıklı Mamoş (Mehmet) ile ilişki kuracak kadar toydur daha Mamoş'la Bekir hoca'nın karısı arasındaki sevgi gittikce alevlenir Etrafta bunu sezmeye başlamıştır Fakat sevdalılar buna rağmen her şeyden habersizdirler Fırsat buldukca buluşur, konuşur, sevişirler Bekir hoca bunun neye varacağını hesaplamaktadır
Bir gun karısına Harput'a gideceğini ve akşam donmeyeceğini soyler Bu fırsattan yararlanan genc kadın Mamoş'u eve davet eder, yerler icerler, eğlenirler Bekir hoca ise Harput'a gitmemiştir Karanlık basınca eve gelir ve sessizce kapıyı kendi anahtarıyla acar, sevdalıların bulundukları odaya gelir İcerden onların eğlenceli cığlıklarını duyar, tabancasını cekerek odaya girer Girer girmez tabancasını ateşler Mamoş'u kalbinden, karısını da ağzından vurarak oldurur Bu olaydan sonra Bekir hoca zaptiyeye teslim olur Adli bir heyetin eve gelip olayı yerinde incelemelerinden sonra duruşma
sonunda Bekir hoca beraat eder
İcli olan turkunun hikayesinde de boylece bir ders yatmaktadır
MAMOŞ TURKUSU
Pencere'den bir taş geldi,
Ben sandım ki Mamoş geldi
Uyan Mamoş, uyan uyan,
Başımıza ne iş geldi
Eyvah Mamoş, eyvah eyvah
Tabip getir yarama bak
Penceresi yeşil yaprak,
Mamoş giyer kara kapak
Kor olasın Bekir hoca,
Yatağımız kara toprak
Eyvah Mamoş, eyvah eyvah
Tabip getir yarama bak
Pencere'nin onu cardak,
Rakı ictik bardak bardak
Korolasın Bekir hoca
Koymadın ki murat alak
Eyvah Mamoş, eyvah eyvah
Tabip getir yarama bak
Evlerinin ardı kavak,
Yağmur yağar ufak ufak
Kor olasın Bekir hoca,
Ağzımdaki kurşuna bak
Di kalk Mamoş di kalk, di kalk
Başımıza yığıldı halk
Dışkapıyı araladın,
Ah bahtımı karaladın
Kor olasın Bekir hoca,
Mamoş'uda yaraladın
Di kalk Mamoş di kalk, di kalk
Başımıza yığıldı halk
Mamoş paltonu tutayımmı?
Hayrın icin satayımmı?
Mezarında boş yer varmı?
Ben'de gidip yatayımmı?
Eyvah Mamoş, eyvah Mamoş
Tabib getir imdada koş
Malatyalı Kalender