Yazımıza geçmeden önce, demokrasi nedir kısaca tanımlayalım. Yunancaya dayalı olan demokrasi sözcüğü “demokratia olarak sözcüğünden gelmiştir ve “halkın egemenliği anlamına gelmektedir. Demokrasi halkın yönetimde söz sahibi olmasıdır ve bunu bir temsilci aracılığıyla veya doğrudan hükümete katılarak yapabilme yetkisidir. Halkın egemenliğine dayanan bu yönetim biçimi eşitlik, özgürlük, bağımsızlık, hukuk gibi önemli kavramları içerir.
Demokrasi kelimesi M.Ö 5. yüzyılda ilk kez kullanılarak, günümüze kadar gelmiştir. Antik Yunan ve Roma İmparatorluğuna dayanan bu terim, halkın yönetimdekini etkisini ve eşitliğini artıran en önemli siyasal ve toplumsal eşitliktir.
Demokrasi, mutlak monarşi ve oligarşi gibi yönetimin tek kişi veya tek bir grubun elinde olduğu yönetim biçimlerine karşı bir yönetim tarzıdır.
Demokrasi Tarihi
Bir takım araştırmacılara göre Mezopatamya ve Hindistanda M.Ö. 6. yülyılda ilk kez kullanılmaya başladığını iddia etsede, uygulandığı bilinen en eski demokrasi sistemi M.Ö. 5. yüzyılda Atina’da kullanılmıştır.
Atina’da uygulanan bu demokratik yönetimin şu an uygulanan demokrasiden bir takım farklılıkları vardır. Atina’da uygulunan demokratik yönetim direkt temsil esasına dayananmaktır. Bu demokratik yönetimin iki tane önemli koşulu vardır. İşte bunlar.
Her vatandaşın tartışma ve oylamalara katılabilmesi için nüfusunun azlığı esas alınır.
Bireylerin bu tartışma ve oylamalara katılabilmeleri için belirli bir zamanı olmalıdır.
Atina’da uygulanan bu demokratik yönetimin bir takım kısıtlamaları vardır. O süreçte Atina’da 250 bin vatandaştan sadece 50 bin kişi oy kullanabiliyordu. Oy kullanmak için bir takım koşullar vardır. Bunlar; 18 yaşından büyük olmak ve Atina soyundan gelen bir babaya mensup olmaktır.
451 yıllarında ise Atinalı bir anneye sahip olma zorunluluğu getirilerek oy kullanma oranını düşürülmüştür. Ayrıca o dönem de kadınların, kölelerin ve Atina’da çalışan yabancı bireylere de oy kullanma yetkisi verilmemiştir.
Demokratik sistemin iki öncüsü olarak kabul edilen Solon ve Kleisthenes, demokratik yönetimin temellerini atmışlardır.
Solon, demokratik sistemdeki uygulanan politikadan rahatsız olmuştur ve zengin sınıfın ayrıcalığına dokunmadan, halkın yaşadığı yoksulluk sorununu çözmeyi amaçlamıştır. Solon’un düzenlediği bu sistem ile Atina halkının ekomik durumu düzelmiş fakat hükmetin aristokratik baskısında değişen bir şey olmamıştır.
Yaklaşık bir asır sonra Kleisthenes, halkı artık ailelerin soylarına bağlı olarak değil belirlediği politik organizasyona göre gruplara ayırmayı hedeflemiştir. Bunu yapmasındaki amaç, gücün belirli bir sınıfa verilmesini engellemektir.
M.Ö. 500 yıllarında Roma İmparatorluğunda konsül, senato ve meclisten oluşan bir sistem vardır. Senato için bir takım şartlar aranmaktır. Bunlar; belli bir değere sahip olan topraklara sahip olması, daha önce devlet işlerinde çalışmış olması ve aristokratik ailenin soyundan gelmesi gibi bir takım şartlar aranmıştır.
1296 yıllarında İngilitere’de ise modern demokratik sistemin evriminin temelleri atılmıştır. Magnacarta aracılığıyla ilk kez İngiltere kralı 1. James’in yetkileri kısıtlanmıştır. Sonrasında ise ilk parlamento seçim ile meydana gelmiştir.
Sonraki yüzyıllarda ile gelişen parlamento sistemiyle parlamentonun hükemete müdahale etme yetkisi daha da artmıştır. 1628 yılında ise parlamenter destekciler ve monarşi destecileri arasında İngilitere’de iç savaş çıkmıştır. Parlamenter destekçilerin kazandığı bu savaşın sonucunda ilk siyasi partilerin oluşumu gerçekleşmiştir.
1707’de ise İngiltere ve İskoçya parlamentosu bir araya gelerek Büyük Britanya Parlamentosu adı altında birleşmişlerdir. Birleşmiş Devletlerin de oluşmasıyla da temsili demokrasi düşüncesi daha da çok benimsenmiş ve yayılmaya başlamıştır.
Bir süre sonra bir çok ülke demokrasiyi benimsemiş ve uygulamaya başlamıştır. 19. yüzyılda demokratik sistemi benimsemeyen çok az ülke bulunmaktaydı fakat 21. Yüzyılda ise kalan ülkerin de çoğu demokrasiyi benimsemiş, bu sistemi kabul etmeyen bir kaç ülke kalmıştır.
Demokrasinin temel ilkeleri
İfade özgürlüğü:Birey kendi görüşünü,siyasi düşüncesini ifade edebilir.
Seçme hakkı:Her birey istedikleri adayı seçebilir, kimse karışamaz
Güçler ayrılığı:Yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımsız olmalıdır.
İnsan hakları:Her bireyin belirli bir haklara sahiptir ve bu haklar kısıtlanamaz, ellerinden alınamaz.
İnanç özgürlüğü: Her birey istediği inancı benimsemekte özgürdür.
Demokrasi araçları
Demokrasinin varolup gelişebilmesi için bir takım kurum ve oluşumlar vardır. İşte bunlar:
Parlamento
Siyasi partiler
Anayasa
Sivil toplum örgütleri
Kolluk kuvvetleri
Demokrasi çeşitleri
Bir çok demokrasi çeşidi vardır ama esas alınan iki tane demokrasi çeşidi vardır. Bunlardan birincisi doğrudan demokrasi, ikincisi ise temsili demokrasidir.
Doğrudan demokrasi
Doğrudan demokraside bireyin doğrudan devlet meselelerinin konuşulmasında söz sahibi olma gibi haklara sahiptir. Atina’da uygulanan Klasik Demokrasi bu demokrasi şeklini yansıtan bir örnektir.
Temsili demokrasi
Temsili demokraside halkın kendi seçtiği kişiler aracılığıyla yönetimde söz sahibi olmasıdır. Liberal demokrasiye benzeyen bu sistemde halk seçtiği insanlarlarla doğrudan hak sahibidirler. Ayrıca liberal demokrasi bireysel özgürlük ve kamusal özgürlük gibi kavramları koruma altına alır.
Demokrasi kelimesi M.Ö 5. yüzyılda ilk kez kullanılarak, günümüze kadar gelmiştir. Antik Yunan ve Roma İmparatorluğuna dayanan bu terim, halkın yönetimdekini etkisini ve eşitliğini artıran en önemli siyasal ve toplumsal eşitliktir.
Demokrasi, mutlak monarşi ve oligarşi gibi yönetimin tek kişi veya tek bir grubun elinde olduğu yönetim biçimlerine karşı bir yönetim tarzıdır.
Demokrasi Tarihi
Bir takım araştırmacılara göre Mezopatamya ve Hindistanda M.Ö. 6. yülyılda ilk kez kullanılmaya başladığını iddia etsede, uygulandığı bilinen en eski demokrasi sistemi M.Ö. 5. yüzyılda Atina’da kullanılmıştır.
Atina’da uygulanan bu demokratik yönetimin şu an uygulanan demokrasiden bir takım farklılıkları vardır. Atina’da uygulunan demokratik yönetim direkt temsil esasına dayananmaktır. Bu demokratik yönetimin iki tane önemli koşulu vardır. İşte bunlar.
Her vatandaşın tartışma ve oylamalara katılabilmesi için nüfusunun azlığı esas alınır.
Bireylerin bu tartışma ve oylamalara katılabilmeleri için belirli bir zamanı olmalıdır.
Atina’da uygulanan bu demokratik yönetimin bir takım kısıtlamaları vardır. O süreçte Atina’da 250 bin vatandaştan sadece 50 bin kişi oy kullanabiliyordu. Oy kullanmak için bir takım koşullar vardır. Bunlar; 18 yaşından büyük olmak ve Atina soyundan gelen bir babaya mensup olmaktır.
451 yıllarında ise Atinalı bir anneye sahip olma zorunluluğu getirilerek oy kullanma oranını düşürülmüştür. Ayrıca o dönem de kadınların, kölelerin ve Atina’da çalışan yabancı bireylere de oy kullanma yetkisi verilmemiştir.
Demokratik sistemin iki öncüsü olarak kabul edilen Solon ve Kleisthenes, demokratik yönetimin temellerini atmışlardır.
Solon, demokratik sistemdeki uygulanan politikadan rahatsız olmuştur ve zengin sınıfın ayrıcalığına dokunmadan, halkın yaşadığı yoksulluk sorununu çözmeyi amaçlamıştır. Solon’un düzenlediği bu sistem ile Atina halkının ekomik durumu düzelmiş fakat hükmetin aristokratik baskısında değişen bir şey olmamıştır.
Yaklaşık bir asır sonra Kleisthenes, halkı artık ailelerin soylarına bağlı olarak değil belirlediği politik organizasyona göre gruplara ayırmayı hedeflemiştir. Bunu yapmasındaki amaç, gücün belirli bir sınıfa verilmesini engellemektir.
M.Ö. 500 yıllarında Roma İmparatorluğunda konsül, senato ve meclisten oluşan bir sistem vardır. Senato için bir takım şartlar aranmaktır. Bunlar; belli bir değere sahip olan topraklara sahip olması, daha önce devlet işlerinde çalışmış olması ve aristokratik ailenin soyundan gelmesi gibi bir takım şartlar aranmıştır.
1296 yıllarında İngilitere’de ise modern demokratik sistemin evriminin temelleri atılmıştır. Magnacarta aracılığıyla ilk kez İngiltere kralı 1. James’in yetkileri kısıtlanmıştır. Sonrasında ise ilk parlamento seçim ile meydana gelmiştir.
Sonraki yüzyıllarda ile gelişen parlamento sistemiyle parlamentonun hükemete müdahale etme yetkisi daha da artmıştır. 1628 yılında ise parlamenter destekciler ve monarşi destecileri arasında İngilitere’de iç savaş çıkmıştır. Parlamenter destekçilerin kazandığı bu savaşın sonucunda ilk siyasi partilerin oluşumu gerçekleşmiştir.
1707’de ise İngiltere ve İskoçya parlamentosu bir araya gelerek Büyük Britanya Parlamentosu adı altında birleşmişlerdir. Birleşmiş Devletlerin de oluşmasıyla da temsili demokrasi düşüncesi daha da çok benimsenmiş ve yayılmaya başlamıştır.
Bir süre sonra bir çok ülke demokrasiyi benimsemiş ve uygulamaya başlamıştır. 19. yüzyılda demokratik sistemi benimsemeyen çok az ülke bulunmaktaydı fakat 21. Yüzyılda ise kalan ülkerin de çoğu demokrasiyi benimsemiş, bu sistemi kabul etmeyen bir kaç ülke kalmıştır.
Demokrasinin temel ilkeleri
İfade özgürlüğü:Birey kendi görüşünü,siyasi düşüncesini ifade edebilir.
Seçme hakkı:Her birey istedikleri adayı seçebilir, kimse karışamaz
Güçler ayrılığı:Yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımsız olmalıdır.
İnsan hakları:Her bireyin belirli bir haklara sahiptir ve bu haklar kısıtlanamaz, ellerinden alınamaz.
İnanç özgürlüğü: Her birey istediği inancı benimsemekte özgürdür.
Demokrasi araçları
Demokrasinin varolup gelişebilmesi için bir takım kurum ve oluşumlar vardır. İşte bunlar:
Parlamento
Siyasi partiler
Anayasa
Sivil toplum örgütleri
Kolluk kuvvetleri
Demokrasi çeşitleri
Bir çok demokrasi çeşidi vardır ama esas alınan iki tane demokrasi çeşidi vardır. Bunlardan birincisi doğrudan demokrasi, ikincisi ise temsili demokrasidir.
Doğrudan demokrasi
Doğrudan demokraside bireyin doğrudan devlet meselelerinin konuşulmasında söz sahibi olma gibi haklara sahiptir. Atina’da uygulanan Klasik Demokrasi bu demokrasi şeklini yansıtan bir örnektir.
Temsili demokrasi
Temsili demokraside halkın kendi seçtiği kişiler aracılığıyla yönetimde söz sahibi olmasıdır. Liberal demokrasiye benzeyen bu sistemde halk seçtiği insanlarlarla doğrudan hak sahibidirler. Ayrıca liberal demokrasi bireysel özgürlük ve kamusal özgürlük gibi kavramları koruma altına alır.