iltasyazilim
FD Üye
Çoğu doğa olayı önceden bilinmesine rağmen, depremler, evvelden bilinememektedir Depremlerin “önceden bilinmesinin bilimsel bir tanımı yapılmalıdır Bilim çevrelerine kadar evvelden bilme, kesin bir süre süresi içerisinde, belli bir bölge içinde ve emin soylu davranış sınırları arasında yer alan depremi evvelden bilmektir Bir diğer deyişle, uzun bir süre suskunluk döneminden daha sonra bazı öncü sarsıntılar olduğu veya anomoliler saptandığı zaman, yakında yıkıcı bir depremin olacağına ait dikkat yapmaktır
Daha açık bir tanımla, depremin olacağını duyuru eden birey ya da kuruluş ‘‘ Depremin merkez üssünün koordinatlarını +10 km, oluş zamanını +4 saat ve büyüklüğünü +1 kusur limitleri içinde bildirmelidir Bu hata limitleri daha bambaşka alınabilir Burada bir örnek olarak verilmektedir Depremin önceden bilinmesi, muhakkak ve kabul edilmiş kusur limitleri içinde, depremin oluş yeri, oluş zamanı ve büyüklüğünün bilinmesi olarak kabul edilir
Bu bağlamda, cömertlik açısından, şu ya da bu kişi veya kuruluşun Kuzey Anadolu Fay Zonu‘nda veya İstanbul‘da 75, Çanakkale‘de 5055, Saros‘da 5055 büyüklüğünde; yer açısından, radon gazı artşına dayanarak, Çanakkale, Tekirdağ, Balıkesir ve Saros Körfezi gibi çok sayıda fay ya da fay parçalarının bulunduğu çok geniş bir alanda; vakit açısından 1520 gün sonra bir zelzele olacak demesi depremlerin evvelden bilinmesi olarak kabul edilemez
Depremlerin Evvelden Bilinmesi konusunu yakından iredelemeye çalışalım:
Belirli bir büyüklükteki bir depremin ne süre olacağını anlatmak oldukça güçtür Ancak buradaki güçlük, bu depremin oluşma zamanı ile bu cins habercilerin görünmeye başladığı süre süresidir (vakit penceresi) Yer Sarsıntısı ne değin bir değişimden sonra oluşacak ? sorusu akla gelmektedir Zelzele olduktan sonra bu nesil soruları cevap verme fazla kolaydır Bir yer sarsıntısı olduktan sonra kuşkusuz bir şeylerle arasındaki bağlantı fazla bakımlı bir biçimde kurulabilir Bu anlamda, 6 Temmuz 2003 günü olan Saros depremi tamamen rastlantısaldır Ilk üç maddeyi Saros depremi açısından irdeleyelim: Radon gazındaki artışa bakarak deprem öncesi, bu depremin yer olarak Saros Körfezi‘nde, süre olarak 4 gün daha sonra ve büyüklük olarak da 50 büyüklüğünde olacağını anlatmak olanaksızdır Bilimsel veriler yardımı ile depremi evvelden tahmin etmek olası gibi gözükse de tekrar tekrar güvenilecek bir yol değildir 1976 Tangshan (Çin) depreminde 650750 bin birey öldükten sonradan, depremlerin önceden bilinmesinin tatmin edici olmayacağı tamamen anlaşılmıştır öte yandan can kaybını durdurmak için koskoca kentleri boşaltıp, insanları yıllarca, aylarca hatta haftalarca çadırlarda yaşatmak olanaklı değildir böylece bilimadamları depremleri 1 ya da 2 gün öncesinde belirlemenin yollarını aramaktadırlar
Depremlerin önceden bilinmesi ile haberciler ve gözlemler (yeraltı su seviyesi değişimi, radon gazı, manyetik, elektrik, tilt, krip, biçimsizleşme, p dalgası hızı değişimi, kimyasal değişimler, iklim değişiklikleri, canlılardaki olağandışı davranışlar) daha az önce bütün değildir Tek bir zelzele habercisi kullanılarak zelzele tahmini yapmak fazla güçtür Deprem habercileri, fay mekanizmasına, gerilim paternlerine, fayların geometrik özelliklerine, komşu bölgelerdeki izafi harekete, odak derinliğine ve büyüklüğüne bağlıdır
Çinli yer sarsıntısı bilimcilerinin başarıları yanında, yanılgılar taşıyan depremlerin evvelden kestirilme programlarından sözetmek gerekir Mesela, 1976 Ağustos‘unda, Guangzhou ve Hong Kong yakınlarında bildiri edilen bir uyarı sonucu, birçok insanın dıştan uyuması için ikna edilmiş, ama herhangi bir zelzele olmamıştır öte yandan herhangi bir uyarı olmaksızın oldukça yıkıcı depremler meydana gelmiştir Örneğin, 27 Temmuz 1976 tarihinde, Pekin‘in 150 km doğusunda, 1 milyon insanın yaşadığı bir sanayi kenti olan Tangshan şehrinde fazla trajik bir deprem olmuştur Şimdiye kadar dikkate değerinde habercilerden sözedilmiş, bazı habercilerin çok alışılmadık, bazılarının ise tartışmaya açık olduğu görülmüştür Bu belirsizliklerin dışarıya, başarılı bir zelzele varsayım yöntemi bulunmamaktadır Nihayet, dünyada depremlerin önceden kestirilmesi ile ilgili adımların ne olacağının bitmiş düşünülmesi konusunda hararetli tartışmalar başlamıştır Faydaki kaymalara öncülük eden, hala gizemini koruyan kısasüreli haberciler hakkında esas araştırılmaların her yerde gözden geçirilmesi önerilmiştir
Yukarıda bahsedilen bilgiler, zelzele habercilerinin sahiden depremlerin önceden bilinmesinde yardımcı olup olmadığı tartışmasını gündeme getirmiştir En azından haberci sayılmaları için ne gibi kriterler olması gerektiği de tartışılmaktadır Keza, bu değişimlerin miktarı ve olması beklenen depremin büyüklüğü arasındaki ilişkiyi gösteren sayısal denklem de henüz çıkarılamamıştır Bu gerçekler ortadayken radon gazında ne kadar artış oldu da depremin büyüklüğü 50 denilebildi? ya da radon gazındaki çoğaltma ne dek bir süredir devam etti de zelzele 4 gün sonradan olabilecek denilebildi? Veyahutta radon gazındaki çoğaltma Marmara‘nın batısında olduğu vakit mı, bu zelzele Saros Körfezi‘nde olabilecek denilebildi? Bu ilişkilerin belirlenmesi için deprem olayı ile haberci olayın arasındaki fiziksel işlem açıklanmalıdır Bütün bu sayılanlar yapılmadan depremlerin evvelden bilinmesi hepsi ile rastlantıdır Eğer yukarıdaki tabloya bakarak yani herhangi bir habercilerdeki büyüme miktarı, çoğalma süresi ve artış yerine bakarak depremler tahmin edilebilecek aşamaya gelindiyse, depremlerin önceden bilinmesi açılmış demektir Bu durumda, bu kişi ya da kuruluşa şu soruyu hemen sormak gerekiyor Beklenilen İstanbul depremi, bu nesil habercilere bakılarak yer zaman soylu davranış olarak tahmin edilebilir mi? Yani bu tür habercilerdeki değişimlere ast olarak (1) ne kadar bir zaman daha sonra, (2) ne büyüklükte ve (3) nerede olabilecektir? Diğer yanlamasına bu ilişkileri formülüze edebilmişler midir? Basındaki açıklamalara göre bu sorunların çözüldüğü görülmektedir Oysa bu ayrıntılarıyla rastlantısalbir durumdur Çünkü Radon gazı ölçen istasyonlar muhtemelen batı Marmara‘da yoğunlaşmıştır Marmara‘ya komşu bölgelerde, örneğin Mudurnu Vadisi‘nde, İznik çevresindeki radon istasyonlarında da bu tür değişimler olmuştur Çünkü bu nesil haberciler 500 km hatta 1000 km uzaklıktaki haberci istasyonlarda da gözlenebilmektedir
Bilim çevrelerinde bugün depremi evvelden bildiğini iddia edenler, çoğunlukla şüphe ile karşılanmaktadır Yukarıda sanılan yer sarsıntısı habercilerinin sürekli olarak ölçülmesi ve ölçümlerdeki değişmelerin, olan depremlerle ilişkilerinin durmadan incelenerek emin haberci modellerinin geliştirilmesine çalışılmaktadır Türkiye‘den binlerce km uzaklıkta oturup Türkiye‘de olacak bir depremi önceden bildiklerini bahis edenler çıkmaktadır Türkiye‘nin herhangi bir kırık hattı üzerinde çoğunlukla birkaç yüz kilometrelik alan içinde biriken veya birikmiş bir enerjinin açığa çıkacağı bir depremin oluşması olasılığını fazla uzaktan algılamak için, ama ve oysa bu enerji biriken ve deprem olacağı varsayılan bölge içinde durmadan ölçüm yapılabilen noktaların olması gerekir Depremlerin evvelden bilinmesi için son 2030 sene içinde artan bir şekilde yoğunlaşan araştırmalar maddi bir sonuca ulaşamamıştır Bunun bir nedeni büyük depremlerin tekrarlanma aralıklarının en düşük 70150 yıl olmasıdır Zelzele habercilerini izleme çalışmalarının en azından depremin yinelenme süresi (en az 30 yıl öncesi) değin bir zaman geçtikten sonra bir sonuç vermesi beklenmelidir Görünüm en azından gelecek yüzyılın ortalarına dek depremlerin önceden bilinmesi konusunda somut bir netice alınamayacağıdır Sismolojik alanda sürekli olarak yeni buluşlar yapılmaktadır Dünyanın değişik ülkelerinde güvenilir kaynaklardan zelzele uyarıları yapılmaktadır Parkfield (Kaliforniya) projesi, Avrupa‘da depremlerin evvelden kestirilmesi ilgili araştırmalar konusunda olumsuz görüşlerin oluşmasına niçin olmuştur Parkfield depremi başarıyla varsayım edilmiş olsaydı bile, fiziki kayıp, bölgedeki sosyal karışıklık, ekonomik yatırımların azalması gibi sorunlar engellenebilir miydi gibi düşünceler ortaya atılmıştır
Çok kısa süreli yer sarsıntısı tahminleri (birkaç günbirkaç saat), sadece evde, iş yerlerinde, hastanelerde, yangın söndürmelerde ve hayat kurtarmada nasıl davranılacağı gibi yer sarsıntısı tehlikesini en hafif şekilde atlatılması konusuna izin verecek dek kısa bir vakit içermektedir Öteki yandan daha uzun bir zaman öncesinden yer sarsıntısı uyarısı yapılsa bile, sosyal karışıklığı, işlerin durması, yatırımların kesilmesini ve okulların kapanmasını engellemek mümkün olamamaktadır Bu nesil haberler, arazi ve rant spekülasyonuna da açıktır
Depremlerin Önceden Kestirilmesi ile ilgili bugünkü gerçekci yaklaşımlar, depremlerin önceden bilinemeyeceğini ortaya koymaktadır
Dr Ramazan DEMİRTAŞ
Kaynak
Daha açık bir tanımla, depremin olacağını duyuru eden birey ya da kuruluş ‘‘ Depremin merkez üssünün koordinatlarını +10 km, oluş zamanını +4 saat ve büyüklüğünü +1 kusur limitleri içinde bildirmelidir Bu hata limitleri daha bambaşka alınabilir Burada bir örnek olarak verilmektedir Depremin önceden bilinmesi, muhakkak ve kabul edilmiş kusur limitleri içinde, depremin oluş yeri, oluş zamanı ve büyüklüğünün bilinmesi olarak kabul edilir
Bu bağlamda, cömertlik açısından, şu ya da bu kişi veya kuruluşun Kuzey Anadolu Fay Zonu‘nda veya İstanbul‘da 75, Çanakkale‘de 5055, Saros‘da 5055 büyüklüğünde; yer açısından, radon gazı artşına dayanarak, Çanakkale, Tekirdağ, Balıkesir ve Saros Körfezi gibi çok sayıda fay ya da fay parçalarının bulunduğu çok geniş bir alanda; vakit açısından 1520 gün sonra bir zelzele olacak demesi depremlerin evvelden bilinmesi olarak kabul edilemez
Depremlerin Evvelden Bilinmesi konusunu yakından iredelemeye çalışalım:
Belirli bir büyüklükteki bir depremin ne süre olacağını anlatmak oldukça güçtür Ancak buradaki güçlük, bu depremin oluşma zamanı ile bu cins habercilerin görünmeye başladığı süre süresidir (vakit penceresi) Yer Sarsıntısı ne değin bir değişimden sonra oluşacak ? sorusu akla gelmektedir Zelzele olduktan sonra bu nesil soruları cevap verme fazla kolaydır Bir yer sarsıntısı olduktan sonra kuşkusuz bir şeylerle arasındaki bağlantı fazla bakımlı bir biçimde kurulabilir Bu anlamda, 6 Temmuz 2003 günü olan Saros depremi tamamen rastlantısaldır Ilk üç maddeyi Saros depremi açısından irdeleyelim: Radon gazındaki artışa bakarak deprem öncesi, bu depremin yer olarak Saros Körfezi‘nde, süre olarak 4 gün daha sonra ve büyüklük olarak da 50 büyüklüğünde olacağını anlatmak olanaksızdır Bilimsel veriler yardımı ile depremi evvelden tahmin etmek olası gibi gözükse de tekrar tekrar güvenilecek bir yol değildir 1976 Tangshan (Çin) depreminde 650750 bin birey öldükten sonradan, depremlerin önceden bilinmesinin tatmin edici olmayacağı tamamen anlaşılmıştır öte yandan can kaybını durdurmak için koskoca kentleri boşaltıp, insanları yıllarca, aylarca hatta haftalarca çadırlarda yaşatmak olanaklı değildir böylece bilimadamları depremleri 1 ya da 2 gün öncesinde belirlemenin yollarını aramaktadırlar
Depremlerin önceden bilinmesi ile haberciler ve gözlemler (yeraltı su seviyesi değişimi, radon gazı, manyetik, elektrik, tilt, krip, biçimsizleşme, p dalgası hızı değişimi, kimyasal değişimler, iklim değişiklikleri, canlılardaki olağandışı davranışlar) daha az önce bütün değildir Tek bir zelzele habercisi kullanılarak zelzele tahmini yapmak fazla güçtür Deprem habercileri, fay mekanizmasına, gerilim paternlerine, fayların geometrik özelliklerine, komşu bölgelerdeki izafi harekete, odak derinliğine ve büyüklüğüne bağlıdır
Çinli yer sarsıntısı bilimcilerinin başarıları yanında, yanılgılar taşıyan depremlerin evvelden kestirilme programlarından sözetmek gerekir Mesela, 1976 Ağustos‘unda, Guangzhou ve Hong Kong yakınlarında bildiri edilen bir uyarı sonucu, birçok insanın dıştan uyuması için ikna edilmiş, ama herhangi bir zelzele olmamıştır öte yandan herhangi bir uyarı olmaksızın oldukça yıkıcı depremler meydana gelmiştir Örneğin, 27 Temmuz 1976 tarihinde, Pekin‘in 150 km doğusunda, 1 milyon insanın yaşadığı bir sanayi kenti olan Tangshan şehrinde fazla trajik bir deprem olmuştur Şimdiye kadar dikkate değerinde habercilerden sözedilmiş, bazı habercilerin çok alışılmadık, bazılarının ise tartışmaya açık olduğu görülmüştür Bu belirsizliklerin dışarıya, başarılı bir zelzele varsayım yöntemi bulunmamaktadır Nihayet, dünyada depremlerin önceden kestirilmesi ile ilgili adımların ne olacağının bitmiş düşünülmesi konusunda hararetli tartışmalar başlamıştır Faydaki kaymalara öncülük eden, hala gizemini koruyan kısasüreli haberciler hakkında esas araştırılmaların her yerde gözden geçirilmesi önerilmiştir
Yukarıda bahsedilen bilgiler, zelzele habercilerinin sahiden depremlerin önceden bilinmesinde yardımcı olup olmadığı tartışmasını gündeme getirmiştir En azından haberci sayılmaları için ne gibi kriterler olması gerektiği de tartışılmaktadır Keza, bu değişimlerin miktarı ve olması beklenen depremin büyüklüğü arasındaki ilişkiyi gösteren sayısal denklem de henüz çıkarılamamıştır Bu gerçekler ortadayken radon gazında ne kadar artış oldu da depremin büyüklüğü 50 denilebildi? ya da radon gazındaki çoğaltma ne dek bir süredir devam etti de zelzele 4 gün sonradan olabilecek denilebildi? Veyahutta radon gazındaki çoğaltma Marmara‘nın batısında olduğu vakit mı, bu zelzele Saros Körfezi‘nde olabilecek denilebildi? Bu ilişkilerin belirlenmesi için deprem olayı ile haberci olayın arasındaki fiziksel işlem açıklanmalıdır Bütün bu sayılanlar yapılmadan depremlerin evvelden bilinmesi hepsi ile rastlantıdır Eğer yukarıdaki tabloya bakarak yani herhangi bir habercilerdeki büyüme miktarı, çoğalma süresi ve artış yerine bakarak depremler tahmin edilebilecek aşamaya gelindiyse, depremlerin önceden bilinmesi açılmış demektir Bu durumda, bu kişi ya da kuruluşa şu soruyu hemen sormak gerekiyor Beklenilen İstanbul depremi, bu nesil habercilere bakılarak yer zaman soylu davranış olarak tahmin edilebilir mi? Yani bu tür habercilerdeki değişimlere ast olarak (1) ne kadar bir zaman daha sonra, (2) ne büyüklükte ve (3) nerede olabilecektir? Diğer yanlamasına bu ilişkileri formülüze edebilmişler midir? Basındaki açıklamalara göre bu sorunların çözüldüğü görülmektedir Oysa bu ayrıntılarıyla rastlantısalbir durumdur Çünkü Radon gazı ölçen istasyonlar muhtemelen batı Marmara‘da yoğunlaşmıştır Marmara‘ya komşu bölgelerde, örneğin Mudurnu Vadisi‘nde, İznik çevresindeki radon istasyonlarında da bu tür değişimler olmuştur Çünkü bu nesil haberciler 500 km hatta 1000 km uzaklıktaki haberci istasyonlarda da gözlenebilmektedir
Bilim çevrelerinde bugün depremi evvelden bildiğini iddia edenler, çoğunlukla şüphe ile karşılanmaktadır Yukarıda sanılan yer sarsıntısı habercilerinin sürekli olarak ölçülmesi ve ölçümlerdeki değişmelerin, olan depremlerle ilişkilerinin durmadan incelenerek emin haberci modellerinin geliştirilmesine çalışılmaktadır Türkiye‘den binlerce km uzaklıkta oturup Türkiye‘de olacak bir depremi önceden bildiklerini bahis edenler çıkmaktadır Türkiye‘nin herhangi bir kırık hattı üzerinde çoğunlukla birkaç yüz kilometrelik alan içinde biriken veya birikmiş bir enerjinin açığa çıkacağı bir depremin oluşması olasılığını fazla uzaktan algılamak için, ama ve oysa bu enerji biriken ve deprem olacağı varsayılan bölge içinde durmadan ölçüm yapılabilen noktaların olması gerekir Depremlerin evvelden bilinmesi için son 2030 sene içinde artan bir şekilde yoğunlaşan araştırmalar maddi bir sonuca ulaşamamıştır Bunun bir nedeni büyük depremlerin tekrarlanma aralıklarının en düşük 70150 yıl olmasıdır Zelzele habercilerini izleme çalışmalarının en azından depremin yinelenme süresi (en az 30 yıl öncesi) değin bir zaman geçtikten sonra bir sonuç vermesi beklenmelidir Görünüm en azından gelecek yüzyılın ortalarına dek depremlerin önceden bilinmesi konusunda somut bir netice alınamayacağıdır Sismolojik alanda sürekli olarak yeni buluşlar yapılmaktadır Dünyanın değişik ülkelerinde güvenilir kaynaklardan zelzele uyarıları yapılmaktadır Parkfield (Kaliforniya) projesi, Avrupa‘da depremlerin evvelden kestirilmesi ilgili araştırmalar konusunda olumsuz görüşlerin oluşmasına niçin olmuştur Parkfield depremi başarıyla varsayım edilmiş olsaydı bile, fiziki kayıp, bölgedeki sosyal karışıklık, ekonomik yatırımların azalması gibi sorunlar engellenebilir miydi gibi düşünceler ortaya atılmıştır
Çok kısa süreli yer sarsıntısı tahminleri (birkaç günbirkaç saat), sadece evde, iş yerlerinde, hastanelerde, yangın söndürmelerde ve hayat kurtarmada nasıl davranılacağı gibi yer sarsıntısı tehlikesini en hafif şekilde atlatılması konusuna izin verecek dek kısa bir vakit içermektedir Öteki yandan daha uzun bir zaman öncesinden yer sarsıntısı uyarısı yapılsa bile, sosyal karışıklığı, işlerin durması, yatırımların kesilmesini ve okulların kapanmasını engellemek mümkün olamamaktadır Bu nesil haberler, arazi ve rant spekülasyonuna da açıktır
Depremlerin Önceden Kestirilmesi ile ilgili bugünkü gerçekci yaklaşımlar, depremlerin önceden bilinemeyeceğini ortaya koymaktadır
Dr Ramazan DEMİRTAŞ
Kaynak