Depresyon çağın hastalığımı yoksa psikolojik bir savunmamı?
İsteksizlik, karamsarlık, uyku ve iştahta değişiklikler, içe kapanma, konsantrasyon güçlüğü, sık ağlamalar, değersizlik ve yetersizlik duyguları gibi belirtilerle seyreden ve sanki biyolojik bir hastalıkmış gibi lanse edilip ilaçla tedavisi ön plana çıkarılan bir durumdan söz ediyoruz. Aslında depresyon çoğu zaman bir savunma olarak ortaya çıkar. Düşünün üzerinizde çok yük var ya da sizi üzüp öfkelendiren bir işiniz ya da eşiniz var ya da bu tür birkaç sorunu birlikte yaşıyorsunuz. Öfkelenmek, vurmak kırmak, hayır demek ya da benzeri tepkilerin size göre olmadığını düşünüp sürekli yumruk yiyen bir boksör gibi çaresiz ve patlamaya hazırsınız. Patlasanız bile hemen pişmanlık, değersizlik ve suçluluk duyguları sizi dibe çekiyor. Bu dayanılmaz acı karşısında varoluşunuz size göre anormal tepkiler vermemek adına kendini kapamaya başlıyor; yani başka bir deyişle motoru yakmaktansa enerjiyi kesiyor ve isteksizlik ön plana çıkıyor.
Çağın hastalığı denmesinin nedeni ise yaşamın sürekli daha hızlanması ve insanın varoluşunu zorlamasıyla(maddi, iş, evlilik sorunları vb.) çaresizlikten bir “es” vermesine depresyon diyoruz.
Depresyonda çözüm: Aslında yazıya bakıldığında çözümünde ne olduğu anlaşılabilir. Biraz yavaşlamak ve yaşama ve ilişkilerle başa çıkabilmek için yeni beceriler kazanmak, daha önceden bize yüklenmiş, düşünce, inanç ve şemaları gözden geçirmek ve bunları başarabilmek için psikoterapi almak.
Son olarak tabiki mevsimsel özellikleri olan biyolojik ve genetik faktörlerin ön planda olduğu depresyon kriterlerini tam ve nedensiz karşılayan vakalarda ilaç tedavisi göz ardı edilmektedir.