Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Depresyon Hakkında Herşey

Depresyon Hakkında Herşey
0
137

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
Depresyon hakkında merak ettiğiniz herşeyi bu yazıda bulabilirsiniz Depresyon hastalığı ve tedavisi ile ilgili bugüne dek yapılmış en detaylı çalışmayı*sizlere sunuyoruz


Buhran Hakkında Manâlı BilgilerDepresif bozukluk, adi keder veya kederin ötesinde olan karamsar, bunalımlı bir ruh halini yansıtan bir sendromdur (semptomlar grubu)Depresif bozukluklar sadece olumsuz zihin, duygu durumu ve davranışlarla değil, aynı zamanda ceset fonksiyonlarında spesifik bir takım değişikliklerle de kendini gösterir (mesela; yeme, uyuma ve cinsel aktivite)Her 10 kişiden biri hayatı boyunca bir kere depresif bozukluk yaşamakta ve her 10 vakadan birinde depresyon, intihar sebebiyle ölümcül bir rahatsızlık olmaktadırBazı depresyon türleri, bilhassa bipolar bunalım (manikdepresif bozukluk), ailesel olarak görülürBunalım için böylece fazla sosyal, psikososyal ve çevresel risk faktörü olmasına rağmen, bir takım türleri bilhassa cinsiyetlerden birinde ya da belirli bir yaş ya da ırksa grupta yaygın olarak görülmektedirBuhran belirtileri yaş, cinsiyet ve ırksa kökene tabi olarak farklılıklar gösterebilirBunalım fakat klinik olarak tanı edilir; depresyona yönelik herhangi bir laboratuvar testi ya da röntgen tetkiki yoktur bu nedenle kendinize, arkadaşlarınızda ya da ailenizde depresyonun belirtilerini ayrım eder etmez derhal bir sağlık durumu uzmanına danışmanız hayati önem taşırYerinde bir tedavinin alınmasında atılacak ilk adım, kişinin gerçekten bir depresif bozukluğunun olup olmadığının saptama edilebilmesi için tam bir maddesel ve psikolojik değerlendirmenin yapılmasıdırDepresyon bir zayıflık değil; nedenleri, belirtileri ve tedavisi açısından biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan ciddi bir hastalıktır Kişi bunu kendi kendine başından savamaz Çare edilmezse, durum kötüleşir Beceriksiz çare edilirse, yeniden ederDepresyonda fazla asistan olabilen, ilk kez SSRİ ’ler (Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörleri) edinmek üzere, öyle çok tehlikesiz ve etkin hap mevcutturBir duygu durum bozukluğunun tamamen iyileşebilmesi için, ister tetikleyici bir faktör olsun, ister nedensiz ortaya çıkmış olsun, ilaçla tedavi veya da elektrokonvülsif tedavi (EKT) (elektroşok tedavisi) ve psikoterapi gereklidirGelecekte, bunalım üstüne yapılan incelemeler ve eğitim doğruca, uyguladığımız tedavileri geliştirmeye devam edeceğiz, toplumun yükünü azaltacağız ve umarız ama, bu hastalığın önlenmesi konusunda ilerlemeler kaydedeceğiz

Depresif Bozukluk Nedir ?Depresif bozukluklar yazılmış tarihin başlarından beri insanoğluyla birlikte var olmuştur İncil ’de, Eyüp ’ün olduğu gibi, Kral Davud da bu hastalıktan muzdarip olmuştur Hipokrat da depresyonu, sözcük anlamı kara safra olan, melankoli ile tanımlamıştır Kara safra, kan, balgam ve sarı safra ile birlikte o zamanların esas tıbbi fizyoloji teorisini tanımlayan dört akıcı idi Klinik bunalım olarak da adlandırılan buhran, yüzyıllar her tarafında edebiyat ve sanatta ele alınmıştır, fakat bugün depresif bozukluğa atıfta bulunduğumuzda sahiden neyi kastediyoruz? 19 yüzyılda depresyon ırsi bir mizaç zayıflığı olarak görülmekteydi 20 yüzyılın birincil yarısında ise Freud depresyonun ortaya çıkmasını suçluluk ve çatışmayla ilişkilendirmişti Bir yazar ve bir çağdaş depresif bozukluk hastası olan John Cheever, anne babasıyla olan çatışmalarının ve deneyimlerinin kendi yaşadığı bunalım üstünde nasıl etkili olduğunu yazmıştı
1950 ’li ve 60 ’lı yıllarda bunalım endojen (içsel) ve nörotik (sinirsel) elde etmek üzere iki türe ayrılmıştır Endojen (içsel), depresyonun vücudun içinden geldiğine, şayet de genetik kökenli olduğuna veya herhangi bir kaynağı olmadığına muhabere eder Nörotik (sinirsel) ya da reaktif (tepkisel) depresyonun ise, eşin ölümü ya da işin kaybedilmesi gibi ciddi bir kayıp olması şeklinde açık ve net bir çevresel tetikleyici faktörü vardır 1970 ’lerde ve 80 ’lerde ilgi odağı, depresyonun nedenlerinden fazla bundan felakete uğramış kişiler üzerindeki etkilerine doğru kaymıştır Diğer bir deyişle, sebebi her ne olursa olsun, belirtilmiş bir vakada depresif bozukluğu yaratıcı, uzmanların üzerinde hemfikir olabileceği semptomlar ve işlev bozukluklarının neler olabileceği sorusuna odaklanılmıştır Bugün bile hala bir takım tartışmalar olsa da (tıbbın her alanında olduğu gibi), uzmanların çoğu altında yazılanlar konusunda hemfikirdir:
Depresif bozukluk, alışılagelmiş bir endişe ya da kederin ötesinde olan hüzünlü veveya asabi ruh halini yansıtan bir sendromdur (semptomlar grubudur) Daha spesifik elde etmek icabında, depresyondaki üzüntü, normalden daha büyük bir yoğunluk ve zaman ile daha ciddi belirtiler ve işlev bozuklukları ile tanımlanırDepresif bulgu ve semptomlar sadece negatif hafıza, duygu durumu ve davranışlarla değil, aynı zamanda gövde işlevlerinde spesifik bazı değişikliklerle de kendini gösterir (mesela; ağlama nöbetleri, vücutta ağrılar, düşük enerji ya da cinsel isteğin yanı sıra yemek yeme, kilo veya uykuyla ilgili problemler) Klinik depresyonun yol açtığı fonksiyonel şartların değişmesi genellikle nörovejetatif (otonom asap sistemine ait) belirtiler olarak adlandırılır Bunun anlamı şudur; beyindeki asap sistemi değişiklikleri, faaliyetlere katılımda azalma ve aktivite düzeyinin azalması ya da artması ile sonuçlanan böylece fazla maddi semptoma neden olurBaşta bipolar bunalım (manik bunalım) elde etmek üzere, depresif bozukluğu olan bazı şahısların bu duruma kalıtsal bir yatkınlığı olduğu varsayılırDepresif bozukluklar, milyonlarca insanı etkilemesi nedeniyle, koskocoman bir millet sağlığı sorunudur Depresyonla ilgili verilere bakıldığında yetişkinlerin yaklaşık %10 ’u, ergenlerin %8 ’i ve ergenlik öncesi çocukların %2 ’si bir çeşit depresif bozukluk geçirmektedir Doğum sonrası (postpartum) buhran *ise doğum sonrası kadınları etkileyen en sık görülen ruh sağlığı hastalığıdırAmerika Birleşik Devletlerinde depresyonun yarattığı maliyetlerle ilgili istatistikler, tedaviye yönelik yüksek miktarlardaki ilk elden maliyetler ile verimlilik kaybı ve iş veya okula gidememekten kaynaklanan dolambaçlı maliyetleri içermektedirDepresyondan muzdarip olan ergenler, obezite geliştirme ve bu durumu sürdürme riskiyle karşısında karşıyadırYapılan büyük bir tıbbi çalışmada depresyonun, artrit (eklem iltihabı), hipertansiyon, kronik akciğer hastalığı ve diyabeti (diyabet) olanlardan daha sık ve bir takım durumlarda, kalp damar hastalığı olanlar dek sık elde etmek üzere, önemli fonksiyonel sorunlara neden olduğu ortaya konmuşturBunalım; yürek damar hastalığı, HIV, astım ve başka pek fazla hastalığa yakalanma riskini arttırabilir Depresyonun diğer komplikasyonları arasında, adı geçen ve daha pek çok diğer tıbbi durumdan kaynaklanan morbidite (rahatsızlıkafiyet üzerinde negatif etkileri) ve mortaliteyi (vefat) arttırma eğilimi yer almaktadırBunalım az daha tüm diğer ruh sağlığı hastalıklarıyla bir arada görülebilir ve keza bunalım ayrıca de başka bir ruh hastalığından felakete uğramış kişilerin durumunu ağırlaştırırYaşlılarda buhran kronik olma eğilimindedir, iyileşme oranı düşüktür ve çoğunlukla yetersiz tedavi edilir Ihtiyar beyaz erkekler ilk önce olmak üzere, ihtiyar erkeklerin en yüksek intihar oranlarına sahip oldukları düşünülürse, bu şart özellikle endişe vericidirBunalım genelde ilk olarak, bir ruh sağlığı uzmanının muayenehanesinde değil, birinci basamak sağlık durumu merkezinde tespit edilmektedir Hem sıklıkla, farklı alanlara yönlendirilmiş şekillerde kendini saklamış olduğu için, depresyon genelde beceriksiz tanı edilirAçık ve net araştırma delillerine ve tedaviye ilişkin klinik kılavuzlara karşın bunalım başlıca yetkisiz çare edilmektedir Umuyoruz ancak bu koşul düzelirBir duygu şart bozukluğunun iyice iyileştirilebilmesi için, ister tetikleyici bir etmen olsun ister gereksiz yere ortaya çıkmış olsun, ilaçla veveya elektrokonvülsif çare (EKT) (bkz aşağıdaki tartışma) ile psikoterapi gerekirDepresyonla İlgili Yanlış Bilinenler Neler ?Buhran ve tedavisi ile ilgili mitler şunlardır:
Bu bir hastalıktan çok bir zayıflıktırEğer bundan felakete uğramış olan kişi kendini yeterince zorlarsa, geçecektirKendinizde veya sevdiklerinizde depresyonu gözardı ederseniz, geçerÇok akıllı ya da çok başarılı olanlar depresyona girmezGelişimsel bozuklukları olanlar depresyona girmezDepresyonda olanlar “delidirAslında buhran diye bir şey yokturÇocuklar, ergenler, yaşlılar ya da erkekler depresyona girmezDepresyonun görülmediği etnik gruplar vardırBunalım, sabiyete benzeyemez (kendini o şekilde gösteremez)Birisine intihar etmeyi düşündüğünü söyleyenler sadece uyarı çekmeye çalışıyorlardır ve hele daha önce de bundan bahsetmişlerse, katiyen intihar etmezlerDepresyonda olanlar eş zamanlı olarak başka bir ruhsal veya tıbbi durumdan felakete uğramış olamazlarPsikiyatrik ilaçların tümü tiryakilik yaparPsikiyatrik ilaçlar depresyonu çare etmek için hiçbir vakit gerekli değildirIlaç, depresyonun tedavisindeki tek etkili yöntemdirÇocuklarda buhran olmaz Çocuklara katiyen antidepresan ilaç verilmemelidirDepresyonun Türleri Nelerdir ?Depresif bozukluklar, tıpatıp yürek hastalığı ve şeker hastalığı (diyabet) sanki diğer hastalıklarda olduğu gibi, ayrı türlerde ortaya meydana çıkan duygu durum bozukluklarıdır En sık görülen depresif bozukluklardan üçü aşağıda anlatılmıştır Fakat, bunların her birindeki semptomların sayısı, zamanlaması, şiddeti ve kalıcılığının istikrarsızlık gösterdiğini unutmayın Benzer zamada yaş, cinsiyet ve kültüre tabi olarak da kişilerin depresyonu ifade etme veveya yaşama şekilleri ara sıra farklılık gösterir
Majör (Ağır) buhran*
Majör buhran; alıştırma, uyuma, yemek yeme ve daha evvelden keyif alınan aktivitelerden keyif almayı engelleyen, aralarında hüzünlü veveya asabi ruh halinin de yer aldığı (semptomlar listesine bakınız), en düşük iki hafta her tarafında kesintisiz sürekli semptomların bir araya gelmesiyle tanımlanır Uyku ve yemek yeme ile ilgili sorunlar, her iki aktivitenin de fazla ya da beceriksiz şekilde gerçekleşmesiyle kendini gösterebilir Engelleyici boyutta depresyon episodları hayat boyunca bir, iki ya da birkaç defa görülebilir
Distimi (kronik depresyon)*
Distimi, majör depresyona kıyasla, daha hafif ama çoğunlukla daha uzun süren bir depresyon türüdür Engelleyici olmayan ama durumdan muzdarip olan kişiyi “bütün kapasitede işlev görmekten veya kendisini iyi hissetmesinden alıkoyan uzun süreli (kronik) semptomları içerir Bazen distimisi olan kişiler majör depresyon episodları da yaşarlar Bu iki depresyon türünün bir araya gelmesi genelde çifte bunalım olarak adlandırılır
Bipolar Bozukluk (manik buhran)Başka bir bunalım türü de, daha önce manik depresif hastalık veya manik bunalım olarak adlandırılan, bir grup duygu koşul bozukluğunu taşıyan bipolar*bozukluktur Söz konusu durumlar *belirli bir kalıtsallık modeli sergiler Diğer depresif bozukluk türleri dek sık olmasa da, bipolar bozukluklarda en az bir mani ya da hipomani dönemi içeren duygu koşul döngüleri bulunur ve aynı zamanda buhran episodları da görülebilir Bipolar bozukluklar genelde kroniktir ve her yerde ederler Bazen duygu durum geçişleri dramatik ve süratli olsa da, başlıca aşamalı bir geçiş yaşanır
Kişi depresif dönemdeyken, depresif bozukluğun herhangi semptomunu veya tüm semptomlarını yaşayabilir Manik dönemde ise, daha sonra aşağıda anlatılan mani kısmında sıralanan semptomlardan birini veya hepsini yaşayabilir Mani durumu genellikle, önemli sorulara ve utanç verici durumlara yol açacak şekilde düşünmeyi, karar vermeyi ve sosyal davranışı etkiler Örneğin, kişi manik bir dönemdeyken rastgele veya korunmasız cinsel deneyimler yaşayabilir ya da mantıklı olmayan parasal ya da işle ilgili kararlar alabilir
Bipolar bozuklukların önemli bir çeşidi bipolar II bozukluğu olarak tanımlanmıştır (Bipolar bozukluğun genel olarak görülen çeşidine bipolar I bozukluğu denir) Bipolar II bozukluğu, durumdan felakete uğramış kişinin, hipomani (ufak ataklar) olarak adlandırılan ataklarla kesilen, tekrar eden depresif dönemler yaşadığı bir sendromdur Bipolar II ’de görülen öfori (fazla mutluluk hali) durumları, bipolar I ’de görülen tamamen manik dönemler için geçerli olan kriterleri tam olarak karşılamaz
Depresyon ve Maninin BelirtileriDepresif veya manik olan herkes her semptomu yaşamaz Bir Takım ahali sadece birkaç belirtiyi gösterirken, bazıları pek çok semptomdan felakete uğramış olur Semptomların şiddeti de kişiye tarafından değişir Daha sınırlayıcı olan semptomlardan önce görülen, nispeten daha hafif belirtilere uyarı işaretleri denir
Majör depresyon veya manik depresyonun depresyon belirtileri neler?
sürekli olarak hazin, endişeli, sinirli, asabi ya da “manâsız duygu durumuUmutsuzluk veya karamsarlık duygularıKendini değersiz, biçare ve aşırı derecede suçlu hissetmeCinsellik dahil olmak üzere, daha önce keyif alınan hobi ve aktivitelere yönelik ilgi kaybı ve keyif alamamaSosyal tecrit, yani kişinin aile veya arkadaşlarıyla etkileşimden kaçınmasıİnsomnia (uyuyamama hastalığı), sabah erkenden uykudan kalkma veya pozitif uyumaİştahın azalması veveya kilo kaybı veya aşırı yeme veveya kilo almaBitkinlik, enerjinin azalması, “yavaşlamaAğlama krizleriÖlüm veya intihar düşünceleri, intihar girişimleriHuzursuzluk, asabiyetKonsantre olma, hatırlama ya da karar vermede güçlükBaş ağrısı, sindirim bozuklukları veveya kronik sızı gibi tedaviye cevap vermeyen daimi fiziksel semptomlarManik depresyonun mani belirtileri*
Düşüncesiz coşkuYersiz sinirlilik ya da öfkeŞiddetli uykusuzluk veya eksilen uyku ihtiyacıÖzel güçlere ya da özel bir öneme sahip olmak gibi büyüklenme fikirleriArtan söylev hızı veya da sesiBağlamsız düşünceler ya da konuşmaÇok süratli akıcı düşüncelerAşırı derecede artan cinsel açlık veya da aktiviteÖnemli derecede artan enerjiKötü mantıklı düşünme yetisiUygunsuz sosyal davranışErkeklerde Depresyonun Bulgu ve İşaretleriKadınlara kıyasla depresyonda olan erkekler daha fazla düşük enerji, asabiyet ve bazen başkalarına acı vermeye dek varan öfkeden felakete uğramış olma eğilimindedirler Depresyonda olan erkekler tekrar daha fazla uyku problemi, meslek veya hobilere olan ilgi kaybı ve madde kullanımı sorunlarıyla karşı karşıyadırlar Depresyonla çaba ederken erkekler, işlerine aşırı derecede yoğunlaşabilir ve daha riskli davranışlar gösterebilirler, aynı durumda olan kadınlara kıyasla, intihar etme oranları dört kat daha fazladır Bütün bu zorluklara rağmen erkeklerin, başta buhran için edinmek üzere, herhangi bir durumda tedavi alma ihtimalleri çok daha düşüktür
Kadınlarda Bunalım BelirtileriErkeklere kıyasla kadınlar, daha erken yaşta depresyona girme eğilimindedir ve daha uzun süren buhran dönemleri olur ve daha sık yineleme olasılığı vardır Kadınlar daha çoğunlukla, dönemsel bir bunalım seyrinin yanı sıra atipik depresyon belirtileri de gösterebilirler (mesela, fazla artı yeme ya da uyuma, aşırı derecede karbonhidrat tüketme isteği, kilo alımı, kol ve bacaklarda önem hissi, akşamları kötüleşen duygu durumu ve uykuya dalmada güçlük) Keza kadınlarda buhran, erkeklere kıyasla, daha sıklıkla anksiyete (vesvese), yeme bozukluğu ve bağımlı kişilik belirtileri gösterir
Menopozdan hemen önce ve sonraki dönemi kapsayan perimenopoz 10 sene kadar uzun sürebilir Her ne değin perimenopoz ve menopoz dönemleri hayatın alışılagelmiş aşamaları olsa da, perimenopoz döneminde depresyon riski artar Ayrıca geçmişte buhran geçirmiş olan kadınların, perimenopoz döneminde majör buhran geçirme olasılıkları beş kat daha fazladır
Ergenlerde Depresyonun Bulgu ve İşaretleriDaha kavgacı ışık halkası gelmelerinin yanı sıra ergenler, önceden keyif aldıkları aktivitelere olan ilgilerini kaybedebilir, kilolarında değiştirme görülebilir ve madde kullanımına başlayabilirler aynı zamanda daha fazla risk alırlar, güvenlikleri konusunda daha az üzüntü duyarlar ve depresif olduklarında, kendilerinden yaşça ufak olanlara kıyasla daha artı intiharı başarma eğilimindedirler Genel Olarak ergenlerde görülen bir durum olan sivilce problemi ergen depresyonu riskini arttırır
Çocuklarda Depresyonun Bulgu ve İşaretleriBebekler, yeni yürümeye başlayanlar ve okul öncesi çocuklar genelde duygularını kelimelerle açıklama edemedikleri için, üzüntülerini davranışlarıyla gösterme eğilimindedirler Mesela, içlerine kapanırlar, bir zamanlar, küçükken yaptıkları davranışlara geri dönerler (gerileme) veya yükselme geriliği gösterirler Okul çağındaki çocuklar ise okul performanslarında gerileyebilir, maddesel şikayetler geliştirebilir, anksiyete (vesvese) veya hırçınlık gösterebilirler Garip bir şekilde bazı çocuklar depresif olduklarında, düşük seviyedeki kendi öz saygılarını telafi etmenin bir yolu olarak başkalarını daha çok hoşnut etmeye çalışabilirler bu nedenle de iyi notları ve başkalarıyla olan iyi ilişkileri, depresyonun farkedilmesini zorlaştırabilir
Depresyonda olan çocuklar ve ergenler, yetişkinlerin maruz kaldığı yukarıda bahsedilen herzamanki semptomları da yaşayabilirler, ama söz konusu semptomlara ilave olarak veya bunların yerine, aşağıdakiler dahil elde etmek üzere başka semptomlar da gösterebilirler:
Mektep performansında düşüşSürekli bir can sıkıntısıBaş ağrısı veya karın ağrısı gibi bedensel problemlerden çoğunlukla şikayetKlasik “erişkin buhran belirtilerinin bazıları, gerçek endişe duygularına kıyasla, çocukluk döneminde daha eksik ya da daha artı keskin olabilir, örneğin yeme ya da uyku alışkanlıklarında değişim (Son hafta veya aylarda söz konusu çocuk veya ergen kilo almış veya vermiş mi? Çocuk veya ergen normalden daha bezginlik görünüyor mu?)Depresyonun Nedenleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?Depresyonun bir takım çeşitleri aileseldir; bu da, depresyona yönelik biyolojik yatkınlığın ırsi olabileceğini gösterir Bilhassa bipolar bozukluk için bu koşul geçerli gibi görülmektedir Her bir neslin aile üyelerinde bipolar bozukluk görülen aileler araştırılmıştır Araştırmacılar, laf konusu hastalığı olanların, hastalığa yakalanmayanlardan daha ayrı bir genetik yapısı olduğunu bulmuşlardır Fakat, bunun tersi geçerli değildir Yani, bipolar bozukluğa yatkın bir kalıtımsal yapıya sahip olan herkesin bu hastalığa yakalanması laf konusu değildir Dobra Dobra görülüyor fakat, muhtemelen stresli bir ortam gibi, bir takım ilave faktörler, hastalığın başlamasında ve koruyucu faktörler de hastalığın önlenmesinde rol oynamaktadır
Majör depresyonun da, bipolar I ve II ’de olduğu değin zinde bir şekilde olmasa da, bazı ailelerde nesiller boyu görüldüğü ortaya çıkmaktadır Fiilen majör depresyon, ailesinde hiç bunalım öyküsü bulunmayan kişilerde de görülebilmektedir
Genel Olarak dışsal bir olayın buhran episodunu başlattığı söylenebilir Önemli bir kayıp, kronik bir rahatsızlık, zorlu bir ilişki, bedensel sorunlar ya da hayat türünden beğenilmeyen herhangi bir değişiklik depresif bir dönemin başlamasını tetikleyebilir Çoğunlukla genetik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesi depresif bir bozukluğun ortaya çıkmasında rol oynar Depresyonun gelişmesine katkıda bulunan gerginlik faktörleri bazen bir takım grupları diğerlerinden daha artı etkiler Mesela, daha sıklıkla ayrımcılıktan etkilendiğini hisseden azınlık grupları orantısız bir şekilde temsil edilirler Sosyoekonomik olarak dezavantajlı gruplar, ayrıcalıklı gruplarla karşılaştırıldığında, daha yüksek buhran oranlarına sahiptirler Amerika Birleşik Devletlerine gelen göçmenler, özellikle de dil açısından izole olduklarında, depresyon gelişimine daha meyilli olabilmektedir
Etnik kökenden bağımsız olarak erkeklerin; işsizlik, boşanma, düşük sosyoekonomik statünün depresif etkilerine aleyhinde bilhassa hassas oldukları ve stresle baş etme açısından çok az iyi yönteme sahip oldukları görülmektedir Çocukken veya sevgilisi göre maddi, duygusal ya da cinsel istismara maruz kalan kadınlar da depresif bozukluk geliştirmeye yatkındır Başka erkeklerle cinsel ilişki yaşayan erkekler, hayat arkadaşları olmadığında, kendilerini eşcinsel olarak tanımlayamadıklarında veya birdenbire artı kez eşcinsel karşıtı şiddetin mağduru olmuşlarsa depresyona açık olabilmektedirler Ancak, başlıca kadın ve erkeğin buhran açısından aynı tehlike faktörlerine sahip olduklarını anlatmak mümkündür
Evrendeki hiçbir şey insan beyni dek karışık ve büyüleyici değildir Beynin içerisinde dolaşan 100 ’den fazla kimyasal, nörokimyasallar ya da nörotransmiterler (asap ileticileri) olarak bilinir Ama araştırmalarımızın ve bilgimizin birçok bu nörokimyasal sistemlerden dördü üstüne odaklanmaktadır: norepinefrin, serotonin, dopamin ve asetilkolin Yeni binyılda, yeni keşiflerin yapılmasının gerisinde, adı geçen bu dört nörokimyasal maddenin, 20 yüzyılın “kara safra, sarı safra, balgam ve kan dörtlüsü olarak görülmesi muhtemeldir
Farklı nöropsikiyatrik hastalıkların, beynin kayıtlı yerlerinde yer alan bu nörokimyasalların artı ya da eksik olmasıyla ilişkili olduğu görülmektedir Mesela, beyin tabanında dopaminin olmaması Parkinson hastalığına neden olmaktadır Alzheimer demansının (bunama) da beyindeki asetilkolin seviyesinin düşük olması ile ilişkili olduğu görülmektedir Bağımlılık hastalıkları ise dopamin nörokimyasalının etkisi altındadır Başka bir deyişle, kullanılan uyuşturucular ve alkol, beyinde dopamin salgılatarak etkisini göstermektedir Dopamin, hoşa dışarı giden bir duygu olan öforiye (aşırı sevinç hali) neden olur Fakat uyuşturucu veya alkolun tekrar tekrar alınması dopamin sisteminin hassasiyetini ortadan kaldırır, bu da, sistemin uyuşturucunun ve alkolun etkilerine alışması anlamına kazanç Dolayısıyla, kişi benzer seviyede keyif alabilmek için daha artı uyuşturucu veya alkole gereklilik duyar bu nedenle, bağımlı olan kişi gitgide artarak daha pozitif madde kullanır fakat daha eksik keyif alır ve giderek daha depresif hale gelir
Çeşitli tıbbi durumlar için kullanılan bazı ilaçların, diğerlerine kıyasla, bağlı etki olarak depresyona neden olma ihtimalleri daha yüksektir Bilhassa yüksek tansiyon, kanser, nöbet, aşırı yoğunluktaki ağrıyı tedavi etmek ve doğum kontrolünü karşılamak için kullanılan ilaçlar depresyona yol açabilir Uyku ilaçları ile alkolizm ve anksiyeteyi (kaygı) tedavi etmek amacıyla kullanılan ilaçlar gibi bir takım psikiyatrik ilaçlar bile depresyonun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir
Pek çok ruh sağlığı durumu ya da gelişimsel bozukluklar de depresyonla ilişkilendirilir Anksiyetesi, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), madde kullanımı ve gelişimsel bozuklukları olan kişiler depresyona girmeye daha yatkın olabilirler
Şizofreninin bambaşka türleri de beynin kayıtlı alanlarındaki (çok fazla) dopamin ve (kötü bir şekilde düzenlenen) serotonin dengesizliği ile ilişkilidir Son olarak, depresif bozuklukların değişen beyin serotonin ve norepinefrin sistemleriyle ilişkili olduğu görülmektedir Adı geçen nörokimyasalların her ikisi de depresyondaki kişilerde daha düşük olabilir Lütfen şunu aklınızdan çıkarmayın; depresyon, laf konusu nörokimyasalların olağandışı oluşundan “kaynaklanmaktan ziyade, bunlarla “ilişkilidir, çünkü beyindeki nörokimyasal seviyelerinin düşük olmasının mı depresyona niçin olduğu, yoksa depresyonun beyindeki nörokimyasalların düşük seviyede olmasına mı yol açtığı tamamiyle bilinmemektedir
Bildiğimiz şey şu; norepinefrin ya da serotonin seviyelerini değiştiren bir takım ilaçlar bunalım semptomlarını hafifletebilmektedir Bu iki nörokimyasal sistemin ikisine de etki eden bazı ilaçların daha iyi veya daha hızlı bir performans gösterdiği görülmektedir Depresyonun tedavisinde kullanılan öteki ilaçlar esas olarak öteki nörokimyasal sistemlere tesir ederler Depresyonun en dinç çare yöntemi olan elektrokonvülsif çare (EKT) ise elbette belirtilen bir nörotransmiter sistemine özgü değildir EKT daha ziyade, bir nöbet yaratarak, olasılıkla nörokimyasalların hepsinin çok büyük miktarlarda salınmasını tetikleyen genel bir beyin aktivitesi oluşturmaktadır
Kadınlar erkeklere kadar iki kat daha pozitif depresyona girme ihtimaline sahiptirler Ama, bilim adamları bu farkın nedenini bilmemektedir Psikolojik faktörler de bir kişinin depresyona olan yatkınlığına katkıda bulunur Dolayısıyla, bebeklik döneminde aralıksız yoksunluk, somut veya cinsel istismar, kayıtlı şahsiyet özelliklerinin bir araya gelmesi ve yetkisiz baş etme yöntemlerinin (uyumsuz baş etme mekanizmaları) tümü, ırsi aşinalık olsun ya da olmasın, depresif bozuklukların sıklığını ve şiddetini arttırabilir
Maternalfetal (annebebek) stresin buhran üzerindeki etkisi günümüzde heyecan verici bir araştırma alanıdır Hamilelik döneminde annenin stres altında olmasının, bilhassa kalıtımsal aşinalık da varsa, çocuğun yetişkin yaşamında depresyona açık olma ihtimalini yükseltebileceği görülmüştür Annenin dolaşımında olan stres hormonlarının hamilelik esnasında fetüsün beyin gelişimini etkileyebileceği düşünülmektedir Fetal beyin gelişimindeki bu değiştirme, çocuğun erişkin yaşamında bunalım riskine meyilli olmasına neden olacak şekilde ortaya çıkmaktadır Bunun ne şekilde gerçekleştiğini anlatmak içinse hala daha artı araştırmaya gereklilik vardır Bu durum yine, buradaki örnekte annenin stresinin bebek üzerindeki etkisinde olduğu gibi, kalıtımsal yatkınlık ile çevresel stres arasındaki kompleks etkileşime dikkat çekici etmektedir

Doğum Sonrası (postpartum) DepresyonDoğum Sonrası Bunalım (DSD), doğum yaptıktan daha sonra böylece çok kadının başına gelebilen, bir dizi fiziksel ve duygusal değişiklikle tanımlanan bir durumdur DSD ilaçla ve rehberlik hizmetinin sunulmasıyla tedavi edilebilir DSD ’niz olduğunu düşünüyorsanız anında doktorunuzla görüşün
Doğum yaptıktan daha sonra kadınların başına gelebilen üç müşteri DSD vardır:
1 “Annelik hüznü (baby blues) olarak adlandırılan koşul o kadar fazla kadında çocuk doğduktan hemen sonraki birkaç gün içerisinde ortaya çıkar Yeni bir anne ani duygu koşul değişiklikleri yaşayabilir; kendini çok mutlu hissederken, sonrasında kalbi kırık ya da sinirli olabilir sebepsiz yere ağlayabilir ve kendini sabırsız, huzursuz, asabi, endişeli, yalnız ve acıklı hissedebilir Annelik hüznü sadece birkaç saat de sürebilir, doğumdan sonradan bir ila iki hafta da Analık hüznünde defalarca bir afiyet uzmanının tedavisine gerek yoktur Genel Olarak yeni annelerin olduğu bir yardım grubuna bulunma ya da başka annelerle konuşmanın faydası olur
2 Doğum sonrası depresyon (DSD) doğumdan sonraki birkaç gün veya aylar her tarafında sürebilir DSD, yalnızca birincil çocuktan daha sonra yok, herhangi bir çocuğun doğumundan daha sonra da görülebilir Doğum yapan bayan üzüntü, çaresizlik, üzüntü, çabuk sinirlenme gibi annelik hüznüne benzer duygulara sahip olabilir, ama bu duyguları, annelik hüznünde olduğundan fazla daha enerjik bir şekilde hisseder DSD çoğunlukla kadının her gün yapması gereken şeyleri yapmaktan alıkoyar Kadının işlev görme yetisi etkilenmişse, bu şüphesiz, anında bir afiyet uzmanını görmesi gerektiğinin bir işaretidir Eğer DSD için çare alınmazsa, semptomlar kötüye gidebilir ve bir sene kadar uzun bir vakit boyunca devam edebilir DSD ciddi bir koşul olsa da, ilaç ve rehberlik hizmeti sunulmasıyla tedavi edilebilir
3 Doğum sonrası psikoz ise yeni anneleri etkileyebilen çok ciddi bir ruh hastalığıdır Bu rahatsızlık süratli bir şekilde, genelde doğumdan sonraki birincil üç ay içinde ortaya çıkabilir Kadınlar, psikotik buhran geçirebilirler, böylesi bir durumda bunalım, kişinin gerçeklikle bağını koparmasına, işitsel halüsinasyonlara, (gerçekten olmayan şeyleri duyma, örneğin bir kişinin konuşması gibi) ve sanrılara (bir takım şeyleri fiilen olduğundan ayrı şekilde görmeye) neden olur Görsel halüsinasyonlar (olmayan şeyleri görme) daha nadirdir Öteki semptomlar arasında insomnia (uyuyamama), ajite (sıkıntılı) ve coşmuş olma, ilginç duygu ve düşüncelere sahip olmanın yanı sıra intihara veya öldürmeye yönelik fikirler yer alır Doğum sonrası psikozu olan kadınların hemen tedaviye ihtiyaçları vardır ve yaklaşık olarak tekrar tekrar ilaç kullanmayı gerektirir Bazen bu durumdan muzdarip kadınlar, kendilerine veya bebekleri dahil almak üzere başkalarına zarar verme riski taşıdıkları için hastaneye yatırılırlar
Depresyon Nasıl Teşhis Edilir ?Depresyonda olup olmadığını saptamak üzere bir sağlık durumu uzmanıyla konuşması gerekip gerekmediğini merak edenler, depresif belirtilerle ilgili soruların olduğu bir buhran anketi ya da kendi kendilerine uygulayabilecekleri bir testi cevaplayabilirler Bir kişinin, depresyona yönelik tıbbi desteği ne süre alması gerektiği sorusunu cevaplarken, üzüntüsünün iki haftadan artı sürüp sürmediğini ya da bu duygularının evde, okulda ya da işte fonksiyonel olabilme yetilerini ve başkalarıyla olan ilişkilerini önemli bir şekilde etkileyip etkilemediğini düşünmesi yardımcı olabilir Yerinde çare görmenin birincil adımı içten teşhistir; bu da, kişinin depresif bir hastalığı olup olmadığını, varsa hangi türü olduğunu saptamak için bütün bir somut ve psikolojik değerlendirmenin yapılmasını gerektirir Daha önce de belirtildiği gibi, bir takım tıbbi durumların yanı sıra bir takım ilaçların alt etkileri aralarında depresyon belirtileri olabilir böylece, muayeneyi yapan doktor, mülâkat, fizik tetkik ve laboratuvar testleri aracılığıyla laf konusu olasılıkları ekarte etmelidir (olmadığını teyit etmelidir) Birinci basamak afiyet hizmetlerinde tahsis yapan o kadar çok hekim depresyon için, genelde depresyon belirtileri olan ve bütün bir ruh sağlığı değerlendirmesine emrindeki tutulması gerekebilecek kişilerin belirlenmesine yardımcı olan anket şeklindeki tarama araçlarını, bulgu testlerini kullanmaktadır
Teşhise karşın sürükleyici bir değerlendirmede hastanın semptomlarının öyküsü eksiksiz bir şekilde alınır:
1 Semptomlar ne süre başladı?
2 Ne değin sürdü?
3 Semptomların şiddeti nedir?
4 Bu semptomlar daha önce de görüldü mü, görüldüyse çare edildi mi, hangi tedavi uygulandı?
Doktor çoğunlukla içki ve uyuşturucu kullanımını ve hastanın ölüm ya da intihar hakkında düşüncelerinin olup olmadığını sorar Hem, hastanın öyküsü alınırken, çoğunlukla öteki aile üyelerinde depresif bir rahatsızlık geçiren olup olmadığı ve eğer tedavi edilmişse hangi tedavilerin uygulandığı ve hangilerinin etkin olduğuyla ilgili sorular sorulur
Teşhise karşın değerlendirmede bununla beraber, depresif veya manikdepresif hastalıklta sıklıkla olduğu gibi, hastanın konuşması, hafıza modeli ya da hafızasının etkilenip etkilenmediğini saptamak için bir zeka olarak şart muayenesi de yapılır Günümüzde bir ruhsal bozukluğu tanı edebilecek herhangi bir laboratuar testi, kan tahlili veya röntgen tetkiki bulunmamaktadır İnme ya da beyin tümörü gibi öteki nörolojik bozuklukların tanı edilmesine asistan olan BT, MRI, SPECT ve PET taramaları gibi kuvvetli görüntüleme teknikleri bile psikiyatrik hastalıklarda beyinde meydana gelen üstü kapalı ve karışık değişiklikleri tespit edememektedir Oysa adı geçen teknikler günümüzde ruh sağlığı ile ilgili araştırmalarda yardımcı olmaktadır ve olur ya de gelecekte teşhis için de yaralı olacaktır
Bunalım İçin Hangi Tedaviler Mevcuttur ?Depresyonun tedavisinde hangi hap kullanılırsa kullanılsın, uygulayıcılar öbür etnik grupların bambaşka yanıtlar verebileceğinin ve ilacın emrindeki etkileri açısından başkalarına kadar ayrı risklere sahip olabileceğinin farkındadırlar

Antidepresan İlaçlar Ne İşe Yarıyor ?*Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) beyindeki serotonin nörokimyasalının miktarını arttıran ilaçlardır (Beyindeki serotonin seviyesinin depresyonda genelde düşük olduğu varsayımını hatırlayın) İsimlerinden de anlaşılacağı üzere, SSRI ’ler beyindeki serotonin geri alımını selektif bir şekilde inhibe ederek (engelleyerek) tesir gösterirler Bu müdahale etme, beyin hücrelerinin (nöronların) birbirine bağlandığı yer olan sinapslarda meydana gelir Serotonin, bu temas noktaları (sinapslar) baştan başa bir nörondan diğerine mesaj içeren beyindeki kimyasallardan birisidir
SSRI ’ler serotoninin sinapslarda yüksek konsantrasyonlarda olmasını sağlayarak etki gösterirler Söz konusu ilaçlar bunu, serotoninin mesajı gönderen asap hücresine geri alınmasını engelleyerek yapar Serotoninin geri alımı, yeni serotonin üretiminin durdurulmasından sorumludur Böylece serotonin mesajı gelmeye devam eder Bunun da, bunalım göre faizsiz hale getirilen hücrelerin uyarılmasına (faal ülkü getirilmesine), böylece depresyonda olan kişinin semptomlarının hafiflemesine tezgâhtar olduğu düşünülür
SSRI ’ler, aşağı anlatılan trisiklik antidepresanlardan (TCA) ve monoamin oksidaz inhibitörlerinden (MAOI) daha eksik emrindeki etkiye sahiptir SSRI ’ler, MAOI ’lerin yaptığı gibi yiyeceklerdeki tiramin kimyasalı ile etkileşime girmezler ve böylece de MAOI ’lerin emrindeki olduğu beslenme kısıtlamalarını gerektirmezler Hem SSRI ’ler TCA ’lar gibi ortostatik hipotansiyona (otururken ya da ayağa kalkarken bir anda tansiyonun düşmesi) ve kalp ritmi bozukluklarında da yol açmazlar böylece SSRI ’ler bunalım vakalarında çoğunlukla birinci basamak tedavidir SSRI ’lere örnek olarak fluoksetin (Prozac), paroksetin (Paxil), sertralin (Zoloft), sitalopram (Celexa), fluvoksamin (Luvox) ve esitalopram (Lexapro) verilebilir
SSRI ’ler genel olarak hasta göre iyi tolere edilir ve antidepresan ilaçının tabi etkileri genelde hafiftir En sık görülen bağlı etkiler bulantı, ishal, ajitasyon (hırçınlık), uykusuzluk ve baş ağrısıdır Ancak bu ast etkiler çoğunlukla SSRI kullanımının birincil ayı içerisinde yok olur Bir Takım hastalar, cinsel istekte azalma (libidoda azalma), orgazmda gecikme veya orgazm olamama gibi cinsel yan etkilerden muzdarip olmaktadır Bazı hastalar ise SSRI kullanımı ile birlikte titremeler (tremor) geçirmektedir Serotonerjik (serotoninin niçin olduğu) sendrom olarak adlandırılan durum, SSRI kullanımı ile ilişkili önemli bir nörolojik durumdur Yüksek ateş, nöbetler ve yürek ritmi bozuklukları ile tanımlanır Bu şart çok nadirdir ve birdenbire pozitif psikiyatrik hap bölge çok ağır psikiyatri hastalarında görülmesi muhtemeldir
Her hasta biyokimyasal açıdan kendine özgü özelliklere sahiptir böylece bir SSRI ile tabi etkilerin görülmesi ya da yeterli sonuçların alınamaması, bu gruptaki diğer bir ilacın faydalı olmayacağı anlamına gelmez Ancak eğer hastanın ailesindeki bir birey daha önce kayıtlı bir ilaca olumlu yanıt vermişse, o ilaç birincil aşamada tercih edilecek ilaç olabilir
Çift etkili antidepresanlar: Biyokimyasal hakikat, depresyonu çare olan tüm ilaç sınıflarının (MAOI, SSRI, TCA ’lar ve atipik antidepresanlar) keza norepinefrin ayrıca de serotoninin yanı sıra öteki nörotransmiterler üstünde de bir takım etkileri olduğunu ortaya koymaktadır Fakat dağıtılmış ilaçlar, bambaşka nörotransmiterleri değişik derecelerde etkiler
Öteki taraftan, daha yeni olan antidepresan ilaçların bazılarının hem norepinefrin ayrıca de serotonin sistemleri üzerinde özellikle dinamik bir etkiye sahip oldukları görülmektedir Bu ilaçlar, bilhassa daha ciddi ve kronik buhran vakaları için son derece umut verici görünmektedir (Aile hekimlerinden ziyade psikiyatristler bu cins vakaları daha çoğunlukla görürler) Çift etkili olan bu bileşimlerden üçü venlafaksin (Effexor), duloksetin (Cymbalta) ve desvenlafaksindir (Pristiq) Effexor, düşük dozlarda kullanıldığında, SSRI ’lerin emniyet ve düşük alt etki özelliklerinin böylece çoğuna sahip olan bir serotonin geri alım inhibitörüdür Yüksek dozlarda ise bu ilaç, norepinefrin geri alımını engeller Dolayısıyla venlafaksin bir SNRI, yani serotonin ve norepinefrin geri alım inhibitörü olarak düşünülebilir Cymbalta ve Pristiq ise kullanılan dozlardan bağımsız olarak, eşit kuvvette serotonin geri alım inhibitörü ve norepinefrin geri alım inhibitörü olarak tesir görüş eğilimindedir böylece bu ilaçlar da SNRI olarak kabul edilir
Başka bir antidepresan olan mirtazapin (Remeron) tetrasiklik bir bileşimdir (dört halkalı kimyasal yapı) Öteki ilaçlara kadar birazcık daha farklı biyokimyasal alanlarda ve şekillerde etkisini gösterir Serotonini etkiler, lakin sinaps sonrası bir aşamada etkiler (sinir hücreleri arasındaki bağlantıdan sonradan) Hem histamin düzeyini arttırır, bu da sersemliğe sebep olabilir böylece, mirtazapin yatmadan önce alınır ve çoğunlukla uykuya dalmakta güçlük çekenlere reçete edilir SNRI ’lerde olduğu gibi, bu hap da norepinefrin sistemindeki seviyeleri arttırmak suretiyle etki gösterir Sakinleştirme etkisinin dışarıya, ilacın bağlı etkileri SSRI ’lerinkine benzerdir fakat öyle çok vakada daha hafif şekilde görülür
Atipik antidepresanlar dağıtılmış etki mekanizmaları olduğu için bu şekilde adlandırılmıştır Atipik antidepresanlar TCA, SSRI ya da SNRI değildirler, ama yine de o kadar fazla kişide depresyonun çare edilmesinde etkilidirler Daha spesifik olmak icabında, beyindeki sinapslarda (sinirlerin birbirleri ile iletişimde oldukları yerler) bir takım nörokimyasalların seviyesini arttırırlar Atipik antidepresanlara örnek olarak nefazodon (Serzone), trazodon (Desyrel) ve bupropion (Wellbutrin) verilebilir Amerika Birleşik Devletleri Yiyecek ve Ilaç İdaresi (FDA) de sigara bırakmada bupropion kullanımını onaylamıştır Laf konusu ilaç bununla beraber uyarı eksikliği bozukluğunun (DEB) ya da dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) tedavisinde kullanımı ile ilgili olarak araştırılmaktadır Bu sorunlar öyle çok çocuk ve yetişkini etkilemekte ve dürtülerini ve aktivite düzeylerini yönetebilme, bir seferde tek bir şeye odaklanma ya da konsantre olma yetilerini sınırlamaktadır
Lityum (Eskalith, Lithobid), valproat (Depakene, Depakote), karbamazepin (Epitol, Tegretol) ile lamotrigin (Lamictal) duygu şart düzenleyicilerdir ve lityum dışındakiler *antikonvülsandır Bipolar depresyonun tedavisinde kullanılmaktadırlar Ziprasidon (Geodon), risperidon (Risperdal), ketiyapin (Seroquel), aripiprazol (Abilify), asenapin (Saphris), paliperidon (Invega) ve iloperidon (Fanapt) gibi bir takım antipsikotik ilaçlar da psikotik depresyonu çare edebilir aynı zamanda bu ilaçların etkin bir duygu koşul düzenleyicisi oldukları ortaya konmuştur ve böylece de, genelde diğer antidepresanlarla birlikte elde etmek üzere, ara sıra bipolar depresyonun tedavisinde kullanılmaktadırlar
Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) en önce geliştirilen antidepresanlardır MAOI ’lere veilebilecek örnekler aralarında fenelzin (Nardil) ile tranilsipromin (Parnate) sayılabilir MAOI ’ler, monoamin oksidazı engelleyerek beyin sinapslarındaki nörokimyasal seviyelerini yükseltirler Monoamin oksidaz, norepinefrin gibi nörokimyasalları parçalayan enzimdir Monoamin oksidaz engellendiğinde norepinefrin parçalanmaz, dolayısıyla beyindeki norepinefrin miktarı artar
MAOI ’ler ayrıca eskitilmiş peynir, şarap, kabuklu yemişlerin çoğu, çikolata ve bir takım diğer gıdalarda bulunan bir madde olan tiramini parçalama yetisini bozmaktadır Tiramin, tıpkı norepinefrin gibi, tansiyonu yükseltebilir böylece, bir MAOI ilacı kullanan bir hastanın tiramin taşıyan gıdaları tüketmesi kandaki tiramin düzeyini yükseltebilir ve tehlikeli bir şekilde yüksek tansiyona niçin olabilir *Ayrıca, MAOI ’ler reçetesiz olarak satılan soğuk algınlığı ve öksürük ilaçlarıyla etkileşime girerek tehlikeli bir şekilde yüksek tansiyona niçin olabilirler Bunun nedeni, söz konusu soğuk algınlığı ve öksürük ilaçlarının arasında benzer şekilde tansiyonu yükseltebilen ilaçların olmasıdır Bahsedilen potansiyel olarak ciddi hap ve gıda etkileşimlerinden dolayı MAOI ’ler genellikle ama diğer çare seçenekleri başarısızlıkla sonuçlandığında reçete edilir
Trisiklik antidepresanlar (TCA) 1950 ’li ve 1960 ’lı yıllarda depresyonun tedavisi için geliştirilmiştir Kimyasal yapıları üç kimyasal halkadan oluştuğu için trisiklik antidepresanlar olarak adlandırılmışlardır TCA ’lar esas olarak beyin sinapslarındaki norepinefrin seviyesini arttırarak tesir ederler, ama bununla beraber serotonin seviyelerini de etkileyebilirler Doktorlar çoğunlukla TCA ’ları orta ila şiddetli depresyon vakalarının tedavisinde kullanır Trisiklik antidepresanlara misal olarak amitriptilin (Elavil), protriptilin (Vivactil), desipramin (Norpramin), nortriptilin (Aventyl, Pamelor), imipramin (Tofranil), trimipramin (Surmontil) ile perfenazin (Triavil) verilebilir
Tetrasiklik antidepresanlar tesir mekanizması açısından trisiklik antidepresanlara benzerdir, oysa yapılarında dört tane kimyasal halka vardır Tetrasikliklere misal olarak maprotilin (Ludiomil) ile yukarıda çift etkili antidepresanlar başlığı aşağı ele alınmış olan mirtazapin (Remeron) verilebilir
TCA ’lar dürüst şekilde reçete edilip kullanıldığında güvenlidir ve çoğunlukla hasta tarafından iyi tolere edilir Fakat, doz aşımı söz konusu olduğunda TCA ’lar yaşamsal tehlike oluşturan kalp ritmi bozukluklarına yol açabilir Bazı TCA ’lar; kalp hızı, bağırsak hareketleri, görsel odaklanma ve tükürük üretiminin kontrolünden sorumlu olan sinirlerin aktivitesinin engellenmesinden kaynaklanan antikolinerjik yan etkilere de sahip olabilirler bu nedenle bazı TCA ’lar ağız kuruluğu, flu görme, kabızlık ve ayağa kalkınca baş dönmesine neden olabilmektedir Baş dönmesi, ayağa kalkmayla tansiyonun düşmesinden kaynaklanır (ortostatik hipotansiyon) Antikolinerjik bağlı etkiler bununla beraber sıcacık açılı glokomun, iyi huylu prostat hipertrofisinden kaynaklanan üriner obstrüksiyonun (idrar yollarının tıkanması) kötüleşmesine yol açabilir ve ihtiyar hastalarda sanrılara niçin olabilir Keza nöbetleri veya inme öyküsü olan hastalarda da TCA kullanımından kaçınılmalıdır
Metilfenidat (Ritalin) ya da dekstroamfetamin (Dexedrine) gibi uyarıcılar esas olarak öteki ilaçlara karşısında dayanıklı olan buhran vakalarının tedavisinde kullanılır Uyarıcılar genellikle duygu durum düzenleyiciler, antipsikotikler, hatta tiroid hormonu gibi diğer ilaçlar ya da öteki antidepresanlarla birlikte kullanılırlar Ara Sıra, nadiren de olsa, depresyonu tedavi etmek amacıyla tek başlarına kullanılabilirler Başlıca itinalı bir şekilde ve öteki depresyon ilaçlarıyla birlikte kullanılmalarının nedeni, diğer ilaçların tersine, ayrıca depresif olan hem de olmayan kişilerde şehvetli bir boşalma ve sarhoşluğa niçin olabilmeleridir Dolayısıyla uyarıcılar, potansiyel olarak tiryakilik yapan ilaçlardır
Elektrokonvülsif Çare (EKT)EKT işleminde kontrollü bir şekilde konvülsiyonlar (nöbetler) oluşturabilmek için beyine bir elektrik akımı verilir EKT bilhassa, antidepresan alamayan ya da birkaç antidepresana cevap vermeyen, ciddi depresyonu olan veya da intihar riski yüksek olan hastalar için yardımcı br çare yöntemidir EKT genelde, bahşedilen birkaç antidepresan ilacın, semptomları ortadan kaldırmada eksik olduğu vakalarda etkilidir Daha önce de belirtildiği gibi, bu prosedür olasılıkla kontrollü nöbetlerin oluşturulmasından nedeniyle beyinde ciddi miktarda bir nörokimyasal salımı olmasıyla etki göstermektedir Çoğunlukla epeyce etkilidir; EKT o kadar fazla kişide tedaviye başladıktan sonraki bir ya da iki hafta içinde depresyon semptomlarını hafifletir EKT ’den sonra bir takım hastalar idame EKT tedavisi almaya devam ederken, bazıları antidepresan ilaçlara geri döner ya da her iki tedavinin birlikte alınmasıyla devam ederler
Yıllar içerisinde EKT tekniği oldukça gelişmiştir Söz konusu tedavi, EKT alanların kendilerini incitmemeleri veya duygusal ya da maddesel acı hissetmemeleri için, hastane ortamında hissizlik altında uygulanır Birçok hastaya altı ila 10 seans verilir Çoğunlukla, 20 ila 90 saniye süren kontrollü bir nöbet oluşturmak için beyine elektrik akımı verilir Hasta beş ila 10 dakika içerisinde kendine gelir En sık görülen yan etkisi, hızlı bir şekilde düzelen, kısa süreli us kaybıdır EKT genel olarak poliklinik ortamında tehlikesiz bir şekilde *yapılabilir
PsikoterapilerPsikoterapinin pek fazla çeşidi, bazı kısa süreli (1020 hafta) terapiler dahil almak üzere, depresyonda olan kişilere yardımcı olmak için etkin bir şekilde kullanılmaktadır Konuşma terapileri (psikoterapiler) hastaların, sorunlarına yönelik bir içgörü kazanmalarına ve terapistle sözlü olarak yaptıkları müşterek işbirliği baştan sona sorunlarını çözmelerine yardımcı olur Davranışçı terapistler hastalara, kendi eylemleri yoluyla nasıl daha artı memnuniyet duyabileceklerini ve ödüllendirilebileceklerini öğrenmelerine yardımcı olurlar Bu terapistler bununla beraber hastaların, depresyonlarına katkıda bulunabilecek tutum kalıplarını bırakmalarına da takviye ederler
Kişilerarası ve bilişseldavranışçı terapiler, araştırmalara kadar depresyonun bir takım türlerine iyi gelen kısa dönem psikoterapilerden ikisidir Kişilerarası terapistler hastanın, hem depresyona neden olan, ayrıca de depresyonu kötüleştiren dengesiz bireysel ilişkilerine odaklanırlar Bilişseldavranışçı terapistler ise hastaların, genel olarak depresyonla ilişkili olan olumsuz zihin ve tavır kalıplarını değiştirmelerine tezgâhtar olurlar
Psikodinamik terapiler de bir takım durumlarda depresyonun tedavisinde uygulanır Genelde, hastanın çocukluk döneminden kaynaklandığı düşünülen, iç psikolojik çatışmalarını çözümlemeye odaklanılır Ola Ki hastanın, negatif veya kendine hasar veren davranışlara kullanmak suretiyle yaşamı baştan başa yetkisiz baş etme yöntemlerini (uyumsuz baş etme mekanizmaları) faydalanma eğilimi ya da öyküsü varsa, uzun süreli psikodinamik terapiler bilhassa siklet talep eder
Tedavide Alternatif Tıp YaklaşımlarıBuhran tedavisinin geleceği fazla parlaktır Değişik kültürlerden gelen hastalarının gelenek ve teamüllerine yanıt olarak doktorlar, doğal çareler hakkında gitgide artarak daha aklıselim ve daha bilgili hale gelmeye başlamışlardır D vitamini, folik asit ve B12 vitamini gibi vitaminler ve diğer gıda takviyeleri, tek başlarına veya bir antidepresanla birlikte depresyonun etkilerinin hafifletilmesinde faydalı olabilmektedir Alternatif tıbbın bir diğer müdahalesi ise sarı kantarondur (St John ’s wort ya da hypericum perforatum) Hafif şiddetteki depresyondan felakete uğramış olan bazı kişilerde bu nebati tedavinin faydalı olduğu görülmüştür Ancak nebati bir ürün olan sarı kantaronun komplikasyon geliştirmeyeceğinin garantisi yoktur Örneğin, adı geçen ürünün o kadar çok antidepresana olan kimyasal benzerliği, bu ilaçları bölge kişilere verilmesine engel teşkil etmektedir
Bunalım Tedavisinde Genel Yaklaşım Nedir ?Genellikle, ciddi depresif hastalıklarda, özellikle de bitmiş edenlerde, en iyi sonucu alabilmek için psikoterapi ile birlikte antidepresan ilaçların (veya ciddi vakalarda EKT ’nin) kullanılması gerekir Eğer bir kişi majör bir depresyon episodu geçirmişse, bu kişinin ikinci bir episod geçirme olasılığı takriben %75 ’tir Eğer birey iki tane majör depresyon episodu geçirmişse, üçüncüsünü geçirme olasılığı takriben %80 ’dir Birey üç tane episod geçirmişse, dördüncü bir episodun olasılığı %9095 ’tir Dolayısıyla, geçirilen birincil bunalım episodundan sonra hastanın ilacı yavaş yavaş bırakması rasyonel olabilir Ancak ikinci ve elbette üçüncü episoddan daha sonra çoğu klinisyen, sürekli olarak olmasa da, uzun yıllar baştan başa hastanın, aldığı ilacın idame dozuna devam etmesini isteyecektir
Depresyonun tedavisi zaman alır, bu yüzden sabretmek gerekir Bazen, hasta için en etkili olan ilacı veya ilaç kombinasyonunu bulana kadar hekim çeşitli antidepresanları denemek zorunda kalır Bazen de etkili olabilmesi için dozun arttırılması gerekir
Hekim, antidepresanı seçerken hastanın yaşını, sağlık durumunu ve ilacın yan etkilerini dikkate alır Kayda Değer olan bir husus da, çocuklar ve ergenler için verilen antidepresan ilaçların dikkatli bir şekilde kullanılmasıdır, çünkü söz konusu çare uygulanırken çocukların iyileşmekten ziyade akut bir şekilde kötüye gittikleri nadir durumlar vardır
Doktorlar genellikle, öteki antidepresan sınıflarıyla karşılaştırıldığında daha hafif tabi etkileri olması nedeniyle, birincil ilk olarak SSRI ’lerden birini kullanırlar SSRI grubu ilaçların tabi etkileri, düşük dozlarda başlanması ve bütün tedavi edici etkiye ulaşmak için dozun kademeli olarak arttırılması youluyla daha da azaltılabilir Altı ila sekiz hafta baştan başa bütün dozda kullanılmasına karşın tadaviye cevap vermeyen hastalarda doktorlar çoğunlukla başka bir SSRI ’ye veya diğer bir antidepresan sınıfına geçerler Bir veya iki SSRI ilacı tam dozda almasına rağmen depresyonu geçmeyen veya laf konusu ilaçları tolere edemeyen hastalar içinse doktorlar genelde başka bir antidepresan sınıfından ilaçları denemeye başlarlar Bir Takım doktorlar duloksetin (Cymbalta), mirtazapin (Remeron), venlafaksin (Effexor) ve desvenlafaksin (Pristiq) gibi çift etkin antidepresanların (ayrıca serotonin ayrıca norepinefrin üzerinde etkili olan) tedaviye dirençli şiddetli depresyonu olan hastaların tedavisinde etkin olabileceğini düşünmektedirler Diğer seçenekler arasında dopamin (bir diğer nörotransmiter) üstünde etkin olan bupropion (Wellbutrin, Wellbutrin SR, Wellbutrin XL, Zyban) yer alır Ara Sıra doktorlar ayrı sınıflara ait antidepresanları bir arada kullanabilir veya antidepresan ilacın etkisini arttırdığı düşünülen Abilify veya Seroquel gibi en ince ayrıntısına kadar bambaşka bir kimyasal sınıfından olan bir ilacı çare programına ekleyebilirler Keza, durmadan yeni antidepresan türleri geliştirilmektedir ve bunlardan biri de bir takım hastalar için en iyi seçenek olabilir
Eğer depresyondaki kişi, depresyonu için birden fazla ilaç alıyorsa veya diğer bir sağlık durumu sorunundan nedeniyle ilaç kullanıyorsa, hastanın bütün doktorları alınan öteki ilaçlardan farkında edilmelidir Bu ilaçların pek birçok karaciğerde vücuttan atılır (metabolize edilir) Bu da, çoklu tedavilerin karaciğerin biyokimyasal arıtma sistemleriyle birbiriyle yarışır şekilde etkileşim içinde olabileceği anlamına gelir Dolayısıyla, ilaçların kandaki seviyeleri, kullanılan dozdan beklenenden daha yüksek veya daha düşük olabilir Bu data özellikle, antikoagülan (kan sulandırıcılar), antikonvülsan (nöbet ilaçları) veya digitalis (Crystodigin) gibi kalp ilaçları alınıyorsa önemlidir Her ne dek çoklu ilaç kullanımı daima sorun yaratmasa da, hastanın bütün doktorlarının doz ayarlamasını yapabilmeleri için birbiriyle yakın irtibat halinde olmaları gerekebilir
Hastalar çoğunlukla, bilhassa kendilerini iyi hissetmeye başladıklarında, ilacı çok erken vazgeçme eğiliminde olurlar Hasta kendini daha erken iyi hissetse bile, doktoru ilacı kesmesini söyleyene dek ilacı almaya devam etmelidir Doktorlar genelde belirtilerin hafiflemesinin gerisinde en az altı ila 12 ay kadar antidepresan ilacı devam ettirecektir, çünkü çare sona erdiğinde depresyonun hemencecik yeniden ortaya çıkması riski, birincil buhran episodunu geçirenlerde bahsedilen zaman geçtikten daha sonra azalır Bazı ilaçlar, vücudun duruma alışması için vakit vermek adına, ağır ağır bırakılmalıdır (altında yer alan antidepresanların bırakılması kısmına bakınız) Bipolar bozukluğu ya da kronik majör depresyonu olan kişilerde, engelleyici semptomlardan sakınmak amacıyla, ilaç kullanımı uzun yıllar her tarafında hayatın bir parçası haline ulaşmak durumunda kalabilir
Antidepresan ilaçlar alışkanlık yapmaz, dolayısıyla bunun için endişelenmeye lüzum yoktur Ama, birkaç günden uzun bir süre için reçete edilen tüm ilaçlarda olduğu gibi, hastanın ilacı içten dozda aldığından belli elde etmek için antidepresanlar dikkatli bir şekilde peşine düşüp takip edilmelidir bu nedenle psikiyatrist düzenli olarak dozu ve etkinliğini gözden geçirmek isteyecektir
Eğer hasta MAOI sınıfından bir ilaç alıyorsa, öyle çok değişiklik şarap, işlenmiş et ve peynir gibi bir takım eskitilmiş, mayalanmış veya salamura hazır gıdaları tüketmemelidir Hasta doktorundan yasaklı bütün yiyeceklerin bütün bir listesini almalı ve defalarca elinin aşağıda bulundurmalıdır Öteki antidepresan türlerinde gıdalarla ilgili herhangi bir kısıtlama gereği yoktur Reçetesiz satılan bazı soğuk algınlığı ve öksürük ilaçlarının MAOI ’lerle birlikte alındığında sorun çıkarabileceğini unutmayın
Hangi türde olursa olsun (reçeteli, reçetesiz veya ödünç alınan) ilaçlar hiçbir zaman psikiyatriste danışmadan karıştırılmamalıdır Hap yazan dişçi ya da başka bir afiyet uzmanı, hastanın antidepresan aldığı konusunda bilgilendirilmelidir tek başına alındıklarında zararsız olan bir takım ilaçlar, diğer ilaçlarla birlikte alındığında ciddi ve tehlikeli emrindeki etkilere yol açabilir Bu koşul bununla birlikte yardım veya nebati ürünler bölge kişiler için de geçerli olabilir Içki (şarap, bira ve sert içkiler dahil), rahatlatıcı, uyuşturucu (kokain, ekstazi) ya da marihuana gibi bir takım maddeler antidepresanların etkinliğini azaltır ve uzakta durulması gerekir Bu maddeler ve öteki uyuşturucular, kişinin vücudu söz konusu maddelerin etkisi altındayken ya da etkisinden çıkarken, antidepresan ilaçlarla birlikte alındığında nöbet riskini arttırdığı için de tehlikeli olabilmektedir
Diazepam (Valium), alprazolam (Xanax) ve lorazepam (Ativan) gibi anksiyete (endişe) ilaçları antidepresan değildir, ama zaman zaman kısa bir anksiyete dönemi için antidepresanlarla birlikte ya da tek başlarına reçete edilirler Oysa depresif bozukluk için tek başlarına kullanılmamalıdırlar Keza anksiyete ilaçları, antidepresan ilaçların bunalım ve anksiyete üstünde etki göstermeye başlamasıyla, yani genelde dört ila altı hafta içerisinde, yavaş yavaş bırakılmalıdır
Son olarak, ilaçla veya hastanın ilaçla ilgili olduğuna inandığı bir problemle ilgili her türlü soru için doktora danışılmalıdır
Antidepresanların Cinsel İşlev Bozukluğu ile İlişkisi Nedir ?SSRI antidepresanlar cinsel işlev bozukluğuna neden olabilir SSRI ’lerin keza erkeklerde hem de kadınlarda cinsel ricası (libido) azalttığı rapor edilmiştir SSRI ’lerin kadınlarda orgazm olamama veya geç orgazm olma (anorgazmi) ile erkeklerde boşalma sorunlarına (geç boşalma ya da boşalamama) niçin olduğu bildirilmiştir SSRI kullanımında cinsel işlev bozukluğu sık görülen bir olgu olmasına karşın bütün görülme oranı kesinkes bilinmemektedir Hem MAOI ’ler, TCA ’lar ve çift etkin antidepresanlar gibi diğer antidepresan sınıflarında da cinsel bağlı etkiler bildirilmiştir
SSRI ’lerden kaynaklanan cinsel işlev bozukluğunun yönetimi için aşağıdaki seçenekler mevcuttur:
• SSRI dozunun azaltılması Bu seçenek, yüksek dozlarda SSRI alan hastalar için yerinde olabilir SSRI dozunun azaltılması antidepresan etkiyi de azaltabilir Hastaların, doktorlarının izni ve gözetimi olmadan kendi kendilerine hap ve hap dozunu katiyen değiştirmemeleri gerektiğini aklınızdan çıkarmayın
• Sildenafil (Viagra) veya diğer bir cinsel istek arttırıcı ilaca başlanması Depresyonu SSRI ’ye cevap veren lakin cinsel işlev bozukluğu artan erkek hastalarda yapılan araştırmalar, Viagra kullanımı ile birlikte cinsel işlevde iyileşme kaydedildiğini göstermiştir Viagra alan erkekler, her ne değin Viagra çoğunlukla kişinin cinsel isteğini arttırmasa da, plasebo alan erkeklere kıyasla uyarılma, ereksiyon, boşalma ve orgazmda manalı iyileşmeler bildirmiştir
• Viagra ya da Cialis‘e cevap vermeyen erkekler için (ve SSRI ’lerden dolayı cinsel işlev bozukluğu olan kadınlar için) SSRI ’den diğer bir antidepresan sınıfına geçmenin faydası olabilir Örneğin bupropion, mirtazapin ile duloksetinin cinsel bağlı etkisi olmayabilir ya da cinsel alt etkileri SSRI ’lerden anlamlı bir şekilde daha azdır
• Tolere edemedikleri için veya diğer antidepresanların tedavisine yanıt vermedikleri için SSRI ’lerden diğer bir antidepresan sınıfını kullanamayan hastalarda doktor SSRI ’ye ilave olarak başka bir ilacı eklemeyi düşünebilir Örneğin bazı doktorlar, cinsel işlevi iyileştirmek için SSRI tedavisine bupropion ekleyerek başarıya ulaştıklarını rapor etmişlerdir Ancak bu stratejinin doğrusu işe yarayıp yaramadığını bakmak için daha fazla klinik çalışmaya gereksinim vardır
• Bazı doktorlar da SSRI ’ler ile çare edilen hastaların cinsel işlevlerini iyileştirmek için buspiron kullanabilmektedir Bu stratejinin işe yarayıp yaramadığını tespit etmek için de daha fazla klinik çalışmaya ihtiyaç vardır
Antidepresanların Bırakılmasıyla İlgili Neler Söylenebilir ?Antidepresanların dozu ağır ağır azaltılmalı, birdenbire kesilmemelidir Bir antidepresanın bir anda bırakılması bir takım hastalarda kesilme sendromuna niçin olabilir
Örneğin paroksetin gibi bir SSRI ’yi aniden kesmek baş dönmesi, bulantı, nezle yarı semptomlar, gövde ağrıları, anksiyete (vesvese), asabiyet, yorgunluk ve canlı rüyalara sebep olabilir Söz konusu semptomlar çoğunlukla ilacın bir anda kesilmesiyle birkaç gün içerisinde ortaya çıkar ve bir ila iki hafta her tarafında (21 güne dek) devam edebilir SSRI ’ler içerisinde paroksetin ile fluvoksamin; fluoksetin, sertralin ve sitalopramdan daha artı kesilme sendromuna yol açmaktadır Bazı hastalarda ise, SSRI ağır ağır bırakılmasına karşın yine de kesilme sendromu görülür Venlafaksin, duloksetin veya desvenlafaksinin aniden bırakılması da SSRI ’lerinkine benzer kesilme semptomlarına niçin olabilir
MAOI ’lerin pat diye kesilmesi sinirlilik, hırçınlık ve sanrılara yol açabilir Yine benzer bir şekilde, bir TCA ’nın aniden bırakılması hırçınlık, çabuk sinirlenme ve yürek ritminde anormalliğe sebep olabilir
Depresyonun Komplikasyonları Nelerdir ?Depresyonun, beynin pek fazla kısmının yapısı ve işlevi üzerinde ciddi bir etkisi olabilir Bu şart çok sayıda olumsuzluğa neden olabilir Örneğin şiddetli depresyonu olan kişilerin; anksiyete (endişe), kronik buhran, öteki şehvetli sorunlar veya daha fazla afiyet sorunu ya da kronik ağrıdan felakete uğramış olma riski daha yüksektir Diyabet ve kalp hastalıkları*gibi kronik hastalığı olan ve aynı zamanda depresyondan muzdarip olanların, laf konusu hastalıklarının daha kötü sonuçlar doğurma eğilimi vardır
Depresyonun Seyri Nasıldır ?Her ne kadar klinik depresyon episodlar halinde görülme eğiliminde olsa da, böylesi bir episod geçiren kişilerin birçok en nihayetinde bir diğer episod daha geçirecektir Ayrıca ilk depresyondan sonraki depresyonlar ilkine göre daha kolay tetiklenir Fakat, depresyondan felakete uğramış olanların çoğu bu episodu atlatır Gerçekten hafif depresyonu olan ve ilaçla tedavi edilen bireyler şeker tabletine de (plasebo) eşdeğer oranda yanıt verme eğilimindedirler Şiddetli depresyonu olanların ise, antidepresan hap kullanımına kıyasla plasebo alarak iyileşmeleri daha düşük bir ihtimaldir Umut verici bir diğer bilgi ise şudur; yapılan incelemeler ilk ilaç denemesiyle tedavi edildiğinde iyileşme göstermeyen ergenlikten yetişkinliğe dek olan hastaların bile, diğer bir ilaca geçildiğinde ya da psikoterapiye ek olarak başka bir hap verildiğinde iyileşebildiklerini göstermektedir
Depresyon Nasıl Önlenebilir ?Ruh sağlığı uzmanlarının, stresle baş etmeye tezgâhtar olan düşünme becerilerini (bilişsel teknikler) öğrettiği programların depresyonun önlenmesinde etkili olduğu görülmüştür Doğum sonrası depresyonun önlenmesindeki kilit noktalardan biri; çok az sosyal destek bakmak ve evlilik veya aile birlikteliğine yetersiz armoni uygulamak gibi, hayatlarında depresyonun oluşmasına katkıda bulunabilecek spesifik bazı faktörleri eksilmek üzere yeni annelere tezgâhtar olmaktır
Depresyon*İle Uğraş Yöntemleri Nelerdir ?*Depresif bozukluklar kişilerin kendilerini yorgun, değersiz, çaresiz ve umutsuz hissetmelerine niçin olabilir Bu tür negatif duygu ve görüşler bazı insanların pes etme ricası içinde olmalarına yol açar Bu tür negatif düşüncelerin depresyonun bir parçası olduğunu ve çoğunlukla reel durumu içten bir şekilde yansıtmadığını ayrım etmek önemlidir Tedavi etkisini göstermeye başlayınca olumsuz düşüncelerin kaybolacağını unutmamak gerekir bu arada, depresyonla baş etme konusunda tezgâhtar olacak bir takım ipuçları altında verilmiştir:
Sağlıklı yiyecekler yiyin Çoğunlukla tatmin edici miktarda besinin alınmaması ve fast food tarzı yiyeceklerdeki aşırı yağ, şeker ve sodyum içeriği, depresyondaki kişilerin enerjisini daha da tüketebilirPek fazla kişi folik asit ve D vitamini içeren yiyecek takviyelerinin duygu durumlarını iyileştirmeye muavin olduğunu düşünmektedirDuygu durumunuzu fiziksel olarak iyileştirmek için yeteri dek dinlenmeye süre ayırınBazı olumsuz düşüncelerden kurtulmak için düşüncelerinizi ya arkadaşlarınızla paylaşın, ya bir günlüğe yazın ya da duygularınızı sanatla dışa vurunKendinize zorlama hedefler belirlemeyin ya da fazla
 
858,475Konular
981,228Mesajlar
29,547Kullanıcılar
sonertSon üye
Üst Alt