Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Depresyona Karşı “Hayır Terapisi”

Depresyona Karşı “Hayır Terapisi”

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Anksiyeteye “Esmaül Hüsna

Modern psikolojiyi İslam tasavvufu ile kaynaştıran psikiyatr Mustafa Merter, modern psikoloji kuramcılarından ibadet sırasında yaşanan İslami bilinç hallerine, rüya analizinden günümüz insanının ruhsal rahatsızlıklarına bir çok konuyu ele alıyor

Depresyona karşı “hayır terapisi uygulayan Merter’in en dikkat çekici iddiasına gelince: “Esmaül Hüsna (Allah’ın güzel isimleri) her insanda potansiyel olarak var ve modern insanın psikolojik sorunları bu isimlere uygun yaşamamasından kaynaklanıyor!

Rahman (esirgeyen), Rahîm (bağışlayan), Vedûd (inananları seven), Halîm (yumuşaklık sahibi), Hâlik (yaratıcı), Hafız (koruyucu), Sabûr (sabırlı), Nâfi (dilediğine fayda veren); Kuranı Kerim’de de geçen Allah’ın güzel isimlerinden, veya halk arasında bilinen adıyla Esmaül Hüsna’dan bazıları…

Tamamı 99 tane olan bu isimlerin her biri Allah’ın bir sıfatını ya da vasfını anlatıyor İslam inancına göre de “bu isimlerin manasını layıkıyla bilen, Allah’ı bu isimlerden yola çıkarak tanıyan ve yaşayanlar cennete girmeyi hak edecek!
“Kronik kaygı rahatsızlığı diye tanımlanan; halk arasında kaygı, bunalma, sıkıntı olarak bilinen anksiyete ise çağımızın en yaygın patolojilerinden; hatta “küresel bir salgın diyebiliriz Ama birçok insan anksiyete sorunu için bir psikolog veya psikiyatra gitme ihtiyacı dahi duymuyor

Peki ilk bakışta alâkasız görünen bu iki kavram, Esmaül Hüsna ve anksiyetenin yolları modern insan açısından çok kritik bir noktada kesişiyor olabilir mi? Soruyu biraz daha açalım: Anksiyete ya da başka ruhsal rahatsızlıklar, “içimizde varolan, Allah’ın güzel isimlerini yaşayamamamızdan kaynaklanıyor olabilir mi? Bu soruları sormamıza sebep olan, tartışma yaratacak iddianın sahibi, İsviçre’de eğitim görmüş bir psikiyatr: Uzun yıllar Zürich’te çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönen, psikolojinin yanı sıra meditasyon ve yoga gibi yeni çağ akımlarını da deneyen, uzun yıllardır benötesi psikolojisi çalışmalarıyla psikoloji ve İslam tasavvufunu kaynaştıran Mustafa Merter… Tasavvuf psikolojisini inceleyen Merter, yeni çıkan “Dokuz Yüz Katlı İnsan adlı kitabında modern insanın ruhsal çıkmazlarına işte yukarıdaki farklı açıklama ve çözüm önerisini getiriyor!

Merter’e göre, Allah’ın vasıflarını anlatan 99 isminin birleştiği odak nokta İnsanı Kamil, yani mükemmel insan Hz Muhammed Ancak Merter’in herkesi ilgilendiren bir yaklaşımı da var ki, o da bu isimlerin (vasıfların) her insanda mevcut olduğu: “İbn Arabi’ye göre, Allah’ın güzel isimleri insanda tecelli etmezse, insan ‘kabz’, yani sıkıntı yaşıyor Öyle ki, nefesini tutan bir insan gibi oluyor Allah’ın 99 isminin tecellisini anlayınca, insanların bir çok psikolojik sıkıntısının bu isimlerden bazılarını yaşayamamasından kaynaklandığını düşündüm

“Maçolar celali değil, cemali yaşamalı

Merter’in anksiyete dışında verdiği diğer iki örnek de ilginç İlki, geciktirilmiş annelik sendromu:

“Öyle bir çağda yaşıyoruz ki insanların animus, yani Jung psikolojisine göre eril kişilikleri aşırı gelişiyor Oysa insanların bir de anima, yani dişil kişilikleri var Aydınlanma hareketi sonrasında materyalist değerler öne çıkmış ve çağımız tüketmeyi, hükmetmeyi ön plana çıkarıyor Bu da, hanımlarda çok güçlü bir animusa tekabül ediyor Bu çağ ‘duyguyu’ küçük gördüğü için, kadınlar da duygusal yönlerini küçük görüyor Bu çağda, değerli olmak isteyen bir kadın animusunu geliştirip ‘güdük’ bıraktığı anima ile yetinmeye çalışıyor Oysa insanlık tarihi boyunca kadınlar adet görmeye başladıktan sonraki yıllarda evlenmişler ve kadınlığa ait latif duyguları yaşamaya başlamışlar Ama şimdi gitgide bu latif duyguları erteleme söz konusu Bu denge bozulduğu için de psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor Çünkü içlerindeki duyguyu yaşayamıyor, potansiyellerini basınç altında tutuyorlar

Merter’in iddiasına göre, Rahman, Rahîm, Vedûd, Halîm, Hâlik, Hafız, Sabûr, Nâfi gibi Allah’ın “cemal isimleri diye tanımlanan sıfatlarını daha yoğun yaşayan bir kadının kişiliğinde belli olumlu değişiklikler gözlenmesi olası Aynı yaklaşımı, verdiği ikinci örnek olan maço ve maganda erkeklere de uyarlıyor Merter:

“Anima’larını yaşayamayan, Animus yanları ile özdeşleşmiş, Orta Çağ zırhlarına bürünmüş, güçlü gibi gözüken ama aslında sıkıntıdan patlayan maço veya maganda erkekler içlerindeki celâl yerine, cemâl isimlerine aşina olsalar, sorunları azalacak!

Depresyona, hayır terapisi!

İslam dininde, Allah’ın 99 isminin her birinin kendine ait sayısı var ve o sayı kadar tekrarlanarak zikir şeklinde bir ibadet olarak uygulanıyor Ancak Merter, bir terapistin terapi sürecinde Esmaül Hüsna’yı zikir olarak vermesine karşı: “Zikirden ziyade, o isimleri nasıl yaşayabileceğimiz önemli Hafız, Vedud, Rahman, Veli isimleri, ne yaparsak içimizde tecelli edebilir? Daha ziyade pratik uygulamaları açısından ele alıyorum Mesela Rahman’ın tecelli etmesi için, psikohijyene dikkat etmek, yalan söylememek, dürüst olmak vs lazım Vedud isminin tecelli etmesi içinse yaşlılara yardım edilebilir

İnsan eğer mutlu ve özgür olmak istiyorsa “alma halinden “verme haline geçmesi gerektiğini savunan Merter, terapilerinde de insanları alanvaroluş konumundan verenvaroluş konumuna geçmeye teşvik ediyor Bu ilginç terapiyi ise “hayır terapisi olarak adlandırıyor: “İnsanın dünyaya bir şeyler vermeye başlaması lazım Ama bunu hangi kanaldan yapacağını kişi kendi bilir Şimdi çok güzel hayır kuruluşları var, onlara katılabilir

Merter’e göre, aslında depresyon insana “Sana bu kattaki varoluşun yetmiyor diyen bir çağrı! Bu çağrı, Merter’in de kitabında işlediği “insanın çokkatlı yapısı konusunu içeriyor: “İnsanı bir gökdelen gibi düşünün Bir, aşağıya, mahzenlere doğru iniş potansiyelimiz; bir de bulunduğumuz kattan yukarı doğru çıkma potansiyelimiz var Bu alt ve üst katları bilinçdışı olarak tasavvur edebiliriz Aslında insan, yaratılışı itibari ile ‘Hazreti insan’… Yani içinde müthiş bir potansiyele sahip! Ancak, bulunduğu katı ve orada kendisini sınırlayan rolleri ancak bir üst kata çıkıp aşağı bakınca fark edebiliyor

“Batı psikolojisi nefsin katlarını bilmiyor!

İslam tasavvufunda nefsin yedi mertebesi olduğunu söyleyen Merter, bu mertebeleri de şöyle sıralıyor: “Nefsi Emmare, yani kötülüğü emreden ve bundan zevk alan; Nefsi Levvame, yani kötülük yaptığında bundan pişman olup af dileyen; Nefsi Mutmainne, yani tatmin olmuş; Nefsi Radiyye, yani Allah’tan razı olmuş; Nefsi Mardiyye, yani Allah’ın razı olduğu; Nefsi Mülhime, yani Allah’tan ilham almaya başlayan; Nefsi Kamile, yani olgunluğa ermiş… Tüm psikoloji ekollerinin ortak noktası, nefsi emarenin arzularını tatmin etmektir Üst katlara doğru gelişebilmek için, ilk önce bu katların varlığını bilmek gerek Oysa üst katların varlığından haberdar olmayan Batı psikolojisi, aynı katı süslemeyi amaçlıyor Bu yüzden, insanları bu katlardan haberdar etmeye çalışıyorum Çünkü bir üst kata, Nefsi Levvame’ye çıkınca alt katlara bakmak, ‘Ben bu rolümden sıyrılabilir, benim için daha özgürleştirici bir varoluş tarzına geçebilirim’ demek mümkün

Ancak, tasavvufi bir rehberlik yapmadığının da altını çiziyor Merter: “O üst mertebelere, yani makamlara çıkmak, tasavvufi eğitim ile mümkün Ben sadece insanlara gönül ferahlığı yaşatmaya çalışıyorum Nefsin üst katmanlarına çıkabilmek içinse, Allah’ın isimlerinin tecellisi bir zaruret

Anlattığı tüm bu terapi süresince, rüyaların çok önemli olduğunu vurguluyor Merter “İçimizde bize yardım etmeye çalışan bir dost var ve bizimle rüyalar aracılığı ile konuşuyor Ama onu anlayabilmek için şifrelerini bilmek gerekiyor diyen Merter, rüyaların her insana özel şifrelerinin terapi sürecinde açığa çıktığını savunuyor: “Böylece insan ‘can’ını hissediyor, varoluşu bir boyut daha kazanıyor Merter’in iddiaları sonrası İslam ve psikoloji üzerine tartışmalar da alevlenecek gibi görünüyor…

“Ormanda kaybolmuş insanın izini sürüyorum

“Dokuz Yüz Katlı İnsan kitabında örnekli rüya analizlerinin yanında Batı psikolojisine, farklı bilinç hallerine, namazoruç gibi İslami uygulamalarda yaşanan bilinç değişimlerine, günümüz insanının yaşadığı tüketim çılgınlığı ve krizlerine, Mevlana ve İbn Arabi gibi tasavvuf alimlerinden alıntılarla yer veren Merter’in, aslında mesleğe ilk başladığında bu konulara ilgisi yokmuş Bir kadın hastasının, terapi sonrası “Şimdi ne olacak diye sormasıyla insanların daha da gelişme potansiyelini araştırmaya başlamış Böylece İslam ve tasavvufla tanışmış “Geldiğiniz noktadan memnun musunuz sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Değilim Bu bir başlangıç, ama iyi bir iz üzerinde olduğumuzu hissediyorum Karanlık varoluş ormanında kaybolmuş insanı anlamak için bir patika bulduk ve yavaş yavaş çıkıyoruz

Benötesi Psikoloji: 21 yüzyılın ekolü olmaya aday

“Psikanaliz, “varoluşçu ve “insancıl ekollerinden sonra psikolojinin dördüncü ekolü olan “benötesi psikoloji (Transpersonal Psychology), psikoloji ve spiritüel deneyimlerin kesiştiği bir alanda faaliyet gösteriyor Psikolojinin kavram, teori ve metotlarını, spiritüel disiplinlerin konu ve pratikleriyle kaynaştırıyor Benötesi psikolojinin temelinde, her insanın derinliklerinde, genelde bilinen, güncel hayata yansıyan yönünden daha yüce bir yön olduğu inancı var Buradan yola çıkarak benötesi psikoloji, dünyanın dört bir yanındaki, farklı inanç sistemlerinin uygulamalarını kullanıyor Benötesi (Transpersonal) teriminiyse ilk kez C Gustav Jung kullanmış Ancak, benötesi psikolojinin ayrı bir alan olarak ele alınması Abraham H Maslow’un çalışmalarıyla başlıyor Roger Walsh, Frances Vaughan, Stanislav Grof, Arthur J Deikman, Ken Wilber ve Charles T Tart gibi bilim adamlarının katkılarıyla gelişen benötesi psikoloji, 21’inci yüzyılın ekolü olmaya aday!

Karşı görüş

“Dünya yedi kulplu bir kazan; bir ucundan tut sen de kazan
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri bölümünden Prof Dr Ahmet Çelikkol ise “Allah’ın güzel isimleri ve psikolojik sorunlar arasında ilişki kurulmasını şöyle eleştiriyor:

“Bu konu hassas bir alan Ancak şunu söyleyebilirim: Eğer anksiyete gibi bazı psikolojik sorunlar Allah’ın isimlerinin insanda gerektiğince yaşanamamasında kaynaklanıyor olsaydı, İslam ülkelerinde bu tür psikolojik rahatsızlıkların oranı, Batı ülkelerine nazaran daha düşük olurdu Ancak elimizde bu yönde bir istatistiksel bilgi yok Batı dünyasında beyinde Allah inancına ait bir bölge olduğuna dair çalışmalar yapıldı, ancak bu bilgi teyit edilemedi Ben bu tarz yaklaşımı bireysel bir çıkış olarak görüyorum, bilimsel bir temele dayanmıyor Atalarımız şöyle demiş: Dünya yedi kulplu bir kazan; bir ucundan tut sen de kazan

Not : Alıntıdır Orjinalini Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız okuyabilirsiniz
 
858,497Konular
981,907Mesajlar
29,933Kullanıcılar
Üst Alt