Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Derviş Vahdeti Kimdir

Derviş Vahdeti Kimdir
0
112

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,677
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
37
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
61
Derviş Vahdeti Kimdir hayatı


Kıbrıs ’ta doğdu Başlıca adı Derviş ’tir “Vahdetî mahlâsını daha sonra almıştır Babası kunduracı esnafından Kıbrıslı Mahmud Ağa ’dır Ailesi fazla fakirdi Dört yaşında okula gitti On dört yaşında hâfız oldu On altı yaşında annesi ve birkaç yıl daha sonra babası öldü Medreseye girdi Arapça ve fıkıh okudu Nakşibendî tarikatine intisap etti Ayasofya Camiine müezzin oldu Kıbrıs ile İstanbul aralarında münasebet artınca, İstanbul ’a gelerek iki ay kaldı Kıbrıs ’a dönünce Larnaka ’daki bir misyonda İngilizce öğrenmeye başladı Ama bir vakit daha sonra, ders bahanesiyle kilisedeki vaaza devama zoraki edilmesi üzerine, dersleri terk etti Kıbrıs ’ta “Hürriyet, Meşveret ve Mizan gazetelerini izledi İstanbul ’dan kaçıp, bağımsızlık için Paris ’e bu vesileyle Kıbrıs ’a gelen gençlere elinden gelen yardımı yaptı Avrupa ’da çıkan hürriyetçi gazeteleri, el altından dağıttı Adı Jontürk ’e çıktı ve Padişah ’a dil uzattığı iddiasıyla yakalanarak muhakeme edildi Yeteri kadar İngilizce öğrendikten daha sonra ilmiye kıyafetini çıkararak, İngiliz idaresinde memur oldu Fazla çalışarak memuriyetinde yükseldi Bu devrede de hürriyetçi aydınların yayınlarını takip ederek onlara bağlandı ve Kıbrıs ’a gelen ve oradan geçenlere yardım edip, neşriyatı dağıttı 1900 yılı başlarında Kıbrıs ’tan İstanbul ’a geldi Iş bulamayıp, parası tükenince Dâhiliye Nâzırına hitaben yazdığı şiddetli bir tatbik neticesinde Muhâcirîn Dâiresi ’ne alındı Ancak bütün tecrübelerine ve yaşına karşın, evrakı temize çekmekle görevlendirilince hoşnut olmadı Tekrar yazdığı bir dilekçe, yanlış yorumlanıp Diyarbekir ’e sürülmesine sebep oldu İstanbul ’da, sürülmek üzere tevkif edildi Otuz dört gün ailesinden habersiz hapsedildikten ve burada gaddarlık gördükten sonradan, hasta eşiyle birlikte “Mekke vapuruna bindirilerek, Samsun ’a ve oradan da Diyarbekir ’e sürüldü Diyarbekir ’de üç buçuk yıl kaldı Ancak olacaklardan habersiz, bu müddetin son aylarında meşrutiyetin ilânına az bir vakit kala, başına sarık sarıp derviş kıyafetine girerek, ailesinin itirazını dinlemeden ve eşini yalnız bırakarak sürgün mahallinden kaçtı Fırat ’tan geçerken Birecik ’te yakalandı Üç gün zindanda yattıktan sonra, kendisini “din ve vatan haini olarak bilen siyahî bir jandarmanın baskısı aşağı, kelepçeli olarak, on iki günde olarak Diyarbekir ’e getirildi Diyarbekir ’de de on gün hapis yattıktan sonradan şehirde bağımsızlık bırakıldı Bir buçuk ay sonra ise meşrutiyet ve umûmî bağışlama ilân edildi Diyarbekir ’deki sürgün hayatı esnasında “ahrârı ümmetin serefrâzı, hârikai fıtrat, üstâdı hürriyet dediği Ziya Bey (Gökalp) ile üç sene her tarafında görüşüp, sohbetinden istifâde etti Diyarbekir ’deki bakımlı hürriyetçi harekete katılan Vahdetî, meşrutiyetin ilânından önce yapılan “Telgrafhâne işgâline de katıldı Diyarbekir ’de ayrıca Şeyh Hacı Ahmed ’le tanışan Vahdetî, ondan aldığı tasavvufî tesiri Ziya Gökalp ’deri edindiği felsefî kültürle birleştirdi “Vahdetî mahlâsını da bu yeni ruh hâli ile benimsedi Diyarbekir ’den ayrıldıktan ve Kıbrıs ’ı ziyaret ettikten sonradan İstanbul ’a gelen Vahdetî, eski memurlardan olduğu ve sürüldüğü için bitmiş vazifeye alınması maksadıyla Dahiliye Nezaretine başvurursa da alaka görmedi Aynı müracaatini, gazetesini çıkardıktan daha sonra da tekrarladı, lakin yeniden reddedildi Sürgün dönüşü, İstanbul ’a gelince İttihad ve Terakki Cemiyeti ’nin alâkasızlığı üzerine, yeni resmileşmiş olan Fedâkârânı Ahali Cemiyeti ’ne girdi Ancak tutumlarını beğenmediği için, üç gün daha sonra ayrıldı Kendisine verilen dört yüz kuruşu da iade etti Ondan sonra yeniden uğramadığı bu cemiyetin, Aralık ayı başında bir takım ithamlarla basılıp kapatılmasını bu sebeple tasvip ettiyse de, daha sonra ithamların asılsız olduğu ortaya çıkınca, bu yapılanı hürriyet adına tenkid etti Vahdetî, o sırada fazla aranılan olan gazeteciliğe meylederek Volkan ’ı çıkarmaya başladı Düşüncesi, bu gazetenin yayın organı olacağı bundan başka “Hâdimi İnsâniyet derneği kurmaktı Gazetenin birincil sayılarının başlığı altındaki yazı da bunu göstermektedir Hatta gazetenin abone defterlerini de “Hâdimi İnsâniyet Cemiyeti ’nin vâsıtai neşri efkârıdır diye bastırdı Fakat Şubat ayı başlarında, gazetelerde İstanbul ’da bir Mason locasının açılması hazırlıklarının yapıldığı haberi çıktı ve benzer günlerde Vahdetî ’yi gazetede ziyaret eden ve toplantılarına ağırlama eden birkaç birey, önceden kurmuş oldukları “İttihâdı Muhammedî Cemiyetinin yayın organı olmasını ve dinsiz faaliyetlere karşısında İslâm birliğini savunacaklarını söylediler Vahdetî, Volkan ’ın 5 Şubat 1909 tarihli 36 sayısında bu haberi okuyucularına duyurdu Fakat bu şahısların itimat tavsiye etmeyen halleri ve bazılarının eski “hafiyelerden olduğunu öğrenmesi üstüne onlardan ayrılarak, cemiyete kendisi sahiplendi Gazete 17 Şubat tarihli 48 sayısından itibaren başlığının aşağıda “İttihâdı Muhammedî Cemiyeti ’nin mürevvici efkârıdır yazısıyla yayınlanmaya başladı Volkan ’ın yapmakta olduğu İslâmî neşriyat, dindar zümre arasında itimad kazanmasına sebep olduğu için, Vahdetî ’nin kendi idaresindeki yeni İttihâdı Muhammedî Cemiyeti ’ne zamanın tanınmış âlim ve şeyhlerinden katılanlar oldu 16 Mart tarihli gazetede cemiyetin nizamnamesi ile Merkez Idare Meclis âzalarının isimleri yayınlandı Cemiyet 3 Nisan 1909 ’da, yani 31 Mart (13 Nisan) vakasından on gün önce, Ayasofya Camiinde fazla kalabalık bir cemaatin iştirâkiyle okunan mevlidden daha sonra resmen açıldı Gazete tüm yazıları ile İttihâdı Muhammedî Cemiyeti ’nin yayın organı olmadan önce ve sonra, hiç aşırı olmayan, defalarca itidal ve itaat tavsiye eden yazılarla çıkmış olmasına rağmen, zamanın siyâsî çalkantısı içinde bir kışkırtma unsuru gibi gösterilerek, Vahdetî 31 Mart Vakasının bir numaralı suçlusu sayıldı Vahdetî, Hareket Ordusu ’nun yaklaşması üstüne 13 Nisan (5 Nisan) günü İstanbul ’u terk etti Gebze, Sapanca, Hereke civarında gizlendi İzmir ’e gitmek üzere kiraladığı arabanın parasını borç istediği bir hemşehrisinin ihbarı üzerine 25 Mayıs ’ta İzmir ’de yakalandı Divanı Harb ’te muhâkeme edilen Vahdetî 19 Temmuz 1909 günü asılarak öldürüldü “Volkandaki yazılarından diğer bir eseri yoktur *
 
858,506Konular
983,080Mesajlar
33,115Kullanıcılar
smrnr16Son üye
Üst Alt