iltasyazilim
FD Üye
Descartescilik (Dekartçılık) Nedir? Hakkında Veri
Fransız düşünürü Descartes'ın felsefesi
Fransız düşünürü Rene Descartes, düşünsel felsefenin büyük çapta aşamacılarından biridir Antik Çağ Yunan şüpheciliğinden yüzyıllarca sonra şüpheciliği temel bir usul olarak kullanmış ve bunu çözümlemeli geometri adı verilen matematiksel bir muhakkak uygulamaya çalışarak yepyeni doğru'lara varmayı denemiştir
Esas yöntemi şöyle özetlenebilir: Önce, bir ilke olarak, edinilmiş tüm bilgilerimden tereddüd etmeliyim ve onları bir yandan bırakarak ilk ve sağlam yeni bir düşünceden yola çıkmalıyım İnsanların bütün düşünceleri birbirine bağlıdır, birbirinden çıkar; bir düşünceyi doğuran ondan önce gerçekleşmiş diğer bir düşüncedir Fikirler bir nedensonuç zinciri içinde sürüp gider (mekanizm) Öyleyse, sırayı özenle kovalarsam, dürüst olmayan bir düşünceyi içten sanmaktan sakınarak zihin zincirinin arasına yanlış bir zihin karıştırmazsam doğru olana ulaşabilirim Bu durumda benim için belirlenmiş olan tek şey değişkenlik etmektir, bütün bilgilerden emin olmamak gerektiği benim için şüphesizdir şüphe etmek, düşünmektir; düşünmekse var olmaktır Öyleyse, var olduğum da şüphesizdir Düşünüyorum, şu halde varım Belirsizlik edemeyeceğim ilk ve sağlam bilgim budur Şu Anda, nedensonuç zincirini titizlikle kovalayarak, tüm öbür bilgileri bu temelden çıkarabilirim
Görüldüğü gibi, Descartes'ın, kendinden sonraki idealist ve materyalist tüm fikir kuşaklarını etkileyen kendine özgü bir çıkış noktası vardır; BEN Felsefeyi özne'den yola dışında tutmak geleneğinin kurucusu Descartes'dır Bu gelenek, birbirlerinden bambaşka biçimlerde; Berkeley, Kant, Fichte, Hegel, Husseri, Brunschvig, John Stuart Mill, William James, Comte, Kirkegaard, Heidegger, Sartre, Camus'ye kadar idealist bir doğrultuda; Leroy, Cabanis, La Mettrie, Diderot'ya değin materyalist bir doğrultuda gelişmiştir Bir bakıma antikçağ Yunan felsefesinin ünlü bilgicisi Protagoras da, İnsan her şeyin ölçüsüdürdemekle ben' den yola çıkmaktadır Fakat Protagoras'ın ben'i duyan ben, Descartes ’in ben'iyse düşünen ben'dir
Descartes ’in, kendinden sonraki kuşakları etkileyen ve uyaran ikinci yeniliği özdek'le özdek olmayan'ı şüphesiz birbirinden ayırmasıdır Descartes felsefesinin, idealist ve materyalist, her iki doğrultuya olanak veren niteliği de bu kesin ayırmadır (düalizm) Anaksagoras'dan, Platon'dan Descartes'a dek sürüp gelen tüm ikicilikler temelde bircidirler; örneğin, Anaksagoras'ın nus'u aslında pek özel yapılı, ince bir özdektir Platon'a göre hakiki olan tek şey idea'dır Descartes'a göreyse, reel olan iki şey vardır: Ruh ve gövde Descartes'ın kendine özgü bir kuşkusuz saptadığı bu ayrıtürdenlik, metafizikle fiziğin (teleolojik felsefeyle doğa felsefesinin) alanlarını kesin olarak ayırmıştır
Descartes, fiziğinde, özdeğin kendiliğinden yaratıcı gücünü görmüş ve mekanik devimi onun yaşamsal eylemi olarak düşünmüştü Fizik anlayışını, metafizik anlayışından kuşkusuz ayırmıştı Fizik anlayışının içinde özdek tek töz, varlığın ve bilginin biricik nedenidir Fransız mekanikçi özdekçiliği onun fizik anlayışına bağlanır İzdaşları, iş gereği, metafizik karşıtı, benzeşen deyişle fizikçi oldular Toplumsal yaşamda gitgide önem kazanmaya başlayan makineleşme, Descartes için, uyarıcı bir değişiklik kesinliği ve değişmezliği dile getirmektedir
Bozuk olmayan alet, tekrar tekrar, belli nedenlerle devinerek belirli sonuçları vermektedir Öyleyse, Tanrılık düşünceyi de içine bölge kâinat, bir makine düzeni olmalıdır Descartes'a tarafından her uyum bir alet düzeni, her devim de bir mekanik devimdir Öyleyse devim, yer kaplama ve yer değiştirme'den ibarettir Yer kaplama, özdeğin esas niteliğidir; yer kaplamayan özdek olamaz Bu yer'siz özdek edinmek demektir, öyleyse özdeksiz de yer olamaz Bundan gerekli olarak şu sonuç çıkar fakat, evrende özdeksiz yer —eşdeyişle haylazlık ve yersiz özdek— eşdeyişle atom yoktur Öyleyse cihan özdekle doludur ve devim özdeğin kendiliğinden marifetli gücüdür Bu zorunlu netice da, katıksız bir özdekçilik anlayışıdır Nitekim Fransız özdekçileri bu kartezyen temele dayanarak gelişmişlerdir
Descartes'a kadar yer kaplama'nın üç niteliği vardır: Bölünebilirlik, biçimlenebilirlik, devinebilirlik Görüldüğü gibi, bölünebilirlik ve biçimlenebilirlik bir devim işidir Bölünebilirlik bir bölünme devimi, biçimlenebilirlik de bir bölünme ve birleşme devimidir; öyleyse yer kaplama'nın (özdek) tüm ve temel niteliği devim'dir Evrende atom (bölünemez) yoktur aramak, özdeğin sonsuzca bölünebilirliğini söylemektir ki Descartes burada da modern fiziğe sırık vermektedir üstelik Descartes, insanbilimde, özdekle ruhun tüm parçalarıyla birleşik olduklarını da kabul etmektedir (Descartes, Traite des Passions)
Çağdaşı Leroy, haklı olarak, onu, belli başlı düşüncelerini gizlemekle suçlamış; Descartes de bu suçlamaya karşı isteksizce direnmiştir Tüm bunlara karşın Descartes'ın usçu ve idealist bir temele dayandığı gerçektir Çünkü bütün ger çeklerden şüphelendiği halde usundan şüphelenmemiş ve bütün gerçekleri yeniden usuyla kurmaya çalışmıştır *
Fransız düşünürü Descartes'ın felsefesi
Fransız düşünürü Rene Descartes, düşünsel felsefenin büyük çapta aşamacılarından biridir Antik Çağ Yunan şüpheciliğinden yüzyıllarca sonra şüpheciliği temel bir usul olarak kullanmış ve bunu çözümlemeli geometri adı verilen matematiksel bir muhakkak uygulamaya çalışarak yepyeni doğru'lara varmayı denemiştir
Esas yöntemi şöyle özetlenebilir: Önce, bir ilke olarak, edinilmiş tüm bilgilerimden tereddüd etmeliyim ve onları bir yandan bırakarak ilk ve sağlam yeni bir düşünceden yola çıkmalıyım İnsanların bütün düşünceleri birbirine bağlıdır, birbirinden çıkar; bir düşünceyi doğuran ondan önce gerçekleşmiş diğer bir düşüncedir Fikirler bir nedensonuç zinciri içinde sürüp gider (mekanizm) Öyleyse, sırayı özenle kovalarsam, dürüst olmayan bir düşünceyi içten sanmaktan sakınarak zihin zincirinin arasına yanlış bir zihin karıştırmazsam doğru olana ulaşabilirim Bu durumda benim için belirlenmiş olan tek şey değişkenlik etmektir, bütün bilgilerden emin olmamak gerektiği benim için şüphesizdir şüphe etmek, düşünmektir; düşünmekse var olmaktır Öyleyse, var olduğum da şüphesizdir Düşünüyorum, şu halde varım Belirsizlik edemeyeceğim ilk ve sağlam bilgim budur Şu Anda, nedensonuç zincirini titizlikle kovalayarak, tüm öbür bilgileri bu temelden çıkarabilirim
Görüldüğü gibi, Descartes'ın, kendinden sonraki idealist ve materyalist tüm fikir kuşaklarını etkileyen kendine özgü bir çıkış noktası vardır; BEN Felsefeyi özne'den yola dışında tutmak geleneğinin kurucusu Descartes'dır Bu gelenek, birbirlerinden bambaşka biçimlerde; Berkeley, Kant, Fichte, Hegel, Husseri, Brunschvig, John Stuart Mill, William James, Comte, Kirkegaard, Heidegger, Sartre, Camus'ye kadar idealist bir doğrultuda; Leroy, Cabanis, La Mettrie, Diderot'ya değin materyalist bir doğrultuda gelişmiştir Bir bakıma antikçağ Yunan felsefesinin ünlü bilgicisi Protagoras da, İnsan her şeyin ölçüsüdürdemekle ben' den yola çıkmaktadır Fakat Protagoras'ın ben'i duyan ben, Descartes ’in ben'iyse düşünen ben'dir
Descartes ’in, kendinden sonraki kuşakları etkileyen ve uyaran ikinci yeniliği özdek'le özdek olmayan'ı şüphesiz birbirinden ayırmasıdır Descartes felsefesinin, idealist ve materyalist, her iki doğrultuya olanak veren niteliği de bu kesin ayırmadır (düalizm) Anaksagoras'dan, Platon'dan Descartes'a dek sürüp gelen tüm ikicilikler temelde bircidirler; örneğin, Anaksagoras'ın nus'u aslında pek özel yapılı, ince bir özdektir Platon'a göre hakiki olan tek şey idea'dır Descartes'a göreyse, reel olan iki şey vardır: Ruh ve gövde Descartes'ın kendine özgü bir kuşkusuz saptadığı bu ayrıtürdenlik, metafizikle fiziğin (teleolojik felsefeyle doğa felsefesinin) alanlarını kesin olarak ayırmıştır
Descartes, fiziğinde, özdeğin kendiliğinden yaratıcı gücünü görmüş ve mekanik devimi onun yaşamsal eylemi olarak düşünmüştü Fizik anlayışını, metafizik anlayışından kuşkusuz ayırmıştı Fizik anlayışının içinde özdek tek töz, varlığın ve bilginin biricik nedenidir Fransız mekanikçi özdekçiliği onun fizik anlayışına bağlanır İzdaşları, iş gereği, metafizik karşıtı, benzeşen deyişle fizikçi oldular Toplumsal yaşamda gitgide önem kazanmaya başlayan makineleşme, Descartes için, uyarıcı bir değişiklik kesinliği ve değişmezliği dile getirmektedir
Bozuk olmayan alet, tekrar tekrar, belli nedenlerle devinerek belirli sonuçları vermektedir Öyleyse, Tanrılık düşünceyi de içine bölge kâinat, bir makine düzeni olmalıdır Descartes'a tarafından her uyum bir alet düzeni, her devim de bir mekanik devimdir Öyleyse devim, yer kaplama ve yer değiştirme'den ibarettir Yer kaplama, özdeğin esas niteliğidir; yer kaplamayan özdek olamaz Bu yer'siz özdek edinmek demektir, öyleyse özdeksiz de yer olamaz Bundan gerekli olarak şu sonuç çıkar fakat, evrende özdeksiz yer —eşdeyişle haylazlık ve yersiz özdek— eşdeyişle atom yoktur Öyleyse cihan özdekle doludur ve devim özdeğin kendiliğinden marifetli gücüdür Bu zorunlu netice da, katıksız bir özdekçilik anlayışıdır Nitekim Fransız özdekçileri bu kartezyen temele dayanarak gelişmişlerdir
Descartes'a kadar yer kaplama'nın üç niteliği vardır: Bölünebilirlik, biçimlenebilirlik, devinebilirlik Görüldüğü gibi, bölünebilirlik ve biçimlenebilirlik bir devim işidir Bölünebilirlik bir bölünme devimi, biçimlenebilirlik de bir bölünme ve birleşme devimidir; öyleyse yer kaplama'nın (özdek) tüm ve temel niteliği devim'dir Evrende atom (bölünemez) yoktur aramak, özdeğin sonsuzca bölünebilirliğini söylemektir ki Descartes burada da modern fiziğe sırık vermektedir üstelik Descartes, insanbilimde, özdekle ruhun tüm parçalarıyla birleşik olduklarını da kabul etmektedir (Descartes, Traite des Passions)
Çağdaşı Leroy, haklı olarak, onu, belli başlı düşüncelerini gizlemekle suçlamış; Descartes de bu suçlamaya karşı isteksizce direnmiştir Tüm bunlara karşın Descartes'ın usçu ve idealist bir temele dayandığı gerçektir Çünkü bütün ger çeklerden şüphelendiği halde usundan şüphelenmemiş ve bütün gerçekleri yeniden usuyla kurmaya çalışmıştır *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.