Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Destan Örnekleri Kısa

Destan Örnekleri Kısa
0
257

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Kısa epope örnekleri
Türk Destanları kısa

Şu Destanı :

Şu destanı MÖ 330327 yıllarındaki olaylarla bağlantılıdır Bu tarihlerde Makedonyalı iskender, iran'ı ve Türkistan'ı istilâ etmişti Bu dönemde Saka hükümdarının adı şu idi Bu Destan Türklerin iskender'le mücadelelerini ve geriye çekilmeleri anlatımaktadır Doğuya çekilmeyen 22 ailenin Türkmen adıyla anılmaları ile ilgili sebeb açıklayıcı bir efsane de bu epope içinde yer almaktadır Kaşgarlı Mahmud Divan ü Lügatit Türk'de iskender'den Zülkarneyn olarak bahsetmektedirDestanın tesbit edilebilen kısa metni şöyle özetlenebilir: iskender, Türk memleketlerini elde etmek üzere harekete geçtiğinde Türkistan'da hükümdar şu isminde bir gençti iskender'in gelip geçici bir akın düzenlediğine inanıyorduBu sebeble de iskender'le savaşmak yerine doğuya çekilmeği yerinde bulmuştu iskender'in yaklaştığı haberi gelince kendisi önde halkı da onu izleyerek doğuya içten yol aldılar Yirmi iki aile yurtlarını vazgeçmek istemedikleri için doğuya gidenlere katılmadılar Dışarı Giden gurubun izlerini peşine düşüp takip ederek onlara katılmaya çalışan iki birey bu 22 kişiye rastladı Bunlar birbirleriyle görüşüp tartıştılar 22 kişi bu iki kişiye: Erler iskender gelip geçici bir kişidir Nasıl olsa gelip geçer , o kesintisiz bir yerde kalamaz Kal açdediler Bekle , eğlen, dur anlamına gelen Kalaçbu iki kişinin soyundan gelen Türk boyunun adı oldu iskender Türk yurtlarına geldiğinde bu 22 kişiyi gördü ve Türk'e benziyor anlamında Türk maned dediTürkmenlerin ataları bu 22 kişidir ve isimleri de iskender'in yukarıdaki sözünden kaynaklanmıştır Fiilen Türkmenler, Kalaçlarla birlikte 24 boydur fakat Kalaçlar kendilerini öbür kabul ederler Hükümdar şu Uygurların yanına gitti Uygurlar gece baskını yaparak iskender'in öncülerini bozguna uğrattılarSonra iskender ile şu barıştılar iskender Uygur şehirlerini yaptırdı ve geri döndü Hükümdar şu da Balasagun'a dönerek bugün şu adıyla anılan şehri yaptırdı ve buraya bir tılsım koydurttu Bugün de leylekler bu şehrin karşısına dek kazanç, lakin şehri geçip gidemezler Bu tılsımın etkisi hâlâ sürmektedir

Bu destana tarafından iskender Türkistan'a geldiğinde Türkmenlerin dışındaki Türkler doğuya çekilmişlerdi iskender Türkistanda mukavemetle karşılaşmamış bu sebeble de ilerlememiştir Büyük ölçüde çadırlarda yaşamış Türkler iskender'in seferinden sonradan şehirler kurmuş ve oturmuş hayatı geliştirmişlerdir

Hun Oğuz Destanı :

Oğuz Kağan destanı MÖ 209174 tarihleri aralarında hükümdarlık yapmış olan Hun hükümdarı Mete'nin hayatı etrafında şekillenmiştir Tüm Türk destanlarında olduğu gibi bu destanın da ilk şekli günümüze ulaşmamıştır Bugün, elimizde Oğuz destanının üç varyantı bulunmaktadır XIII ile XVI yüzyıllar arasında Uygur harfleriyle yazılı ve islâmiyetten önceki inancı yansıtan varyantın birincil örneği temsil ettiği makul XIV yüzyıl başında yazıldığı bilinen Reşîdeddîn'in CâmiütTevârih adlı eserinde bulunan Farsça Oğuz Kağan Destanı islâmî varyantların ilkini temsilcilik etmektedir Oğuz Kağan Destanının üçüncü varyantı ise XVII yüzyılda Ebü'lGazî Bahadır Han tarafından Türkmenler arasındaki sözlü rivayetlerden ve önceki yazmalardan faydalanarak yazılmıştır

Oğuz Kağan Destanının islâmiyet Öncesi Rivayeti Ay Kağan'ın yüzü gök , ağzı alev, gözleri elâ ,saçları ve kaşları kara perilerden daha güzel bir oğlu oldu Bu çocuk annesinden birincil sütü emdikten daha sonra konuştu ve ham et ,çorba ve şarap istediKırk gün sonra büyüdü ve yürüdü Ayakları öküz ayağı , beli kurt beli, omuzları samur omzu, göğsü ayı göğsü gibiydi Vücudu tekrar altında tüylüydü Beygir sürüleri güder ve avlanırdı Oğuz'un yaşadığı yerde çok büyük bir orman vardı Bu ormanda çok büyük ve güçlü bir gergedan yaşıyordu Bir canavar gibi olan bu gergedan at sürülerini ve insanları yiyordu Oğuz cesur bir adamdı Günlerden bir gün bu gergadanı avlamağa karar verdi Kargı, yay, ok, kılıç ve kalkanını aldı ve ormana gitti Bir geyik avladı ve onu söğüt dalı ile ağaca bağladı ve gitti Tan ağarırken geldiğinde gergedanın geyiği almış olduğunu fark etti sonra Oğuz, avladığı bir ayıyı altın kuşağı ile ağaca bağladı ve gitti Tan ağarırken geldiğinde gergedanın ayıyı da aldığını fark etti Bu sefer kendisi ağacın aşağı bekledi Gergedan geldi ve başı ile Oğuz'un kalkanına vurdu Oğuz kargı ile gergedanı öldürdü Kılıcı ile başını kesti Gergedanın barsaklarını yiyen ala doğanı da oku ile öldürdü ve başını kesti Günlerden bir gün Oğuz Kağan Tanrıya yalvarırken karanlık bastı Gökten bir gök ışık indi Güneşden ve aydan daha parlaktı Bu ışığın içinde alnında uç yıldızı gibi parlak bir ben yer alan çok güzel bir kız duruyordu Bu kız gülünce gök tanrı da gülüyor, kız ağlayınca gök tanrı da ağlıyorduOğuz bu kızı sevdi ve bu kızla evlendi Günler ve gecelerden daha sonra bu kız üç erkek çocuk çocuk doğurdu Çocuklara Gün, Ay ve Yıldız isimlerini verdiler Oğuz ormanda ava çıktığı günlerden birinde göl ortasında bir ağaç gördü Ağacın kovuğunda gözü gökten daha gök, saçı dere gibi dalgalı, inci gibi dişli bir kız oturuyordu Yeryüzü halkı bu kızın güzelliğini görse dayanamaz ölüyoruz derlerdi Oğuz bu kızı sevdi ve onunla evlendi Günlerden gecelerden daha sonra Oğuz'un bu kızdan da üç oğlu oldu Bu çocuklara Gök, Dağ ve Deniz isimlerini koydular

Oğuz Kağan büyük bir toy(şenlik) verdi Kırk masa ve kırk sıra yaptırdıÇeşit değişiklik yemekler,şaraplar, tatlılar, kımızlar yediler ve içtilerToydan sonra Beylere ve halka Oğuz Kağan şunları söyledi:

Ben sizlere kağan oldum
Alalım yay ile kalkan
Nişan olsun bize buyan
Bozkurt olsun bize uran
Av uygun yürüsün kulan
Dana deniz, daha müren
Güneş bayrak gök kurıkan

Oğuz Kağan bu toydan sonra dünyanın dört bir tarafına elçilerle şu mektubu yolladı:Ben Uygurların kağanıyım ve yeryüzünün dört köşesinin kağanı olmam gerekir Sizden itaat dilerim Kim benim emirlerime baş eğerse, hediyelerini kabul eder ve onu arkadaş edinirim Kim baş eğmezse, gazaba gelirim Onu düşman sayarım Onunla savaşır ve değil ettiririm Yeniden o zamanlarda sağ yanda yer alan Altun Kağan, Oğuz Kağan'a pek fazla altın gümüş ve kıymetli taşlar armağan etti ve ona itaat ederek dostluk kurdu Oğuz Kağanın sol yanına ise askerleri ve şehirleri fazla olan Urum Kağan vardı Urum Kağan Oğuz Kağanı dinlemezdi Oğuz Kağan'ın isteklerini gene kabul etmedi Oğuz Kağan gazaba geldi, bayrağını açtı ve askerleriyle birlikte Urum Kağana dürüst yürüdüKırk gün daha sonra Buz Dağ'ın eteklerine geldi Çadırını kurdurdu ve sessizce uyudu Tan ağarınca Oğuz Kağanın çadırına güneş gibi bir ışık girdiO ışıktan gök tüylü gök yeleli büyük bir erkek kurt çıktı Kurt: Ey Oğuz, sen Urum üstüne yürümek istiyorsun; Ey Oğuz ben senin önünde yürüyeceğimdedi Bunun üstüne Oğuz çadırını toplattırdı ve ordusuyla birlikte kurdu izlediler Gök tüylü gök yeleli büyük erkek kurt itil Müren denizi yakınındaki Kara dağın eteğinde durdu Urum Hanın ordusu ile Oğuz Kağanın ordusu arasında büyük savaş oldu Oğuz Kağan savaşı kazandı, Urum Hanın hanlığını ve halkını aldıOğuz Kağan ve askerleri Gök tüylü ve gök yeleli kurdu izleyerek itil ırmağına geldiler Oğuz Kağan'ın beylerinden Uluğ Ordu bey itil ırmağını vermek için ağaçlardan sal yaptı ve böylece karşıya geçtiler Oğuz'un bu keşif hoşuna gittiği için bu Uluğ Ordu Bey'e Kıpçakadını verdi Gök tüylü gök yeleli kurdu izleyerek her tarafta yola devam ettiler Oğuz Kağan'ın fazla sevdiği alaca atı Buz Dağa kaçtı Oğuz Kağanın çok üzüldüğünü görebilen kahraman beylerinden biri Buz Dağa çıktı ve dokuz gün sonra alaca atı bularak geri döndü Oğuz Kağan atını ve karlarla örtünmüş kahraman beyi görünce fazla sevindi Atını getiren bu beye: Sen buradaki beylere baş ol Senin adın ebediyen Karluk olsundedi Bir zaman ilerledikten sonradan gök tüylü ve gök yeleli erkek kurt durdu Çürçet yurdu adı bahşedilen bu yerde Çürçetlerin kağanı ve halkı Oğuz Kağana boyun eğmeyince büyük savaş oldu Oğuz Kağan, Çürçet Kağını yendi ve halkını kendisine bağladı Oğuz Kağan, ordusunun önünde yürüyen bu gök tüylü gök yeleli erkek kurdla Hint, Tangut, Suriye, güneyde Barkan gibi öyle fazla yeri savaşarak kazandı ve yurduna kattı Düşmanları üzüldü, dostları sevindi Öyle fazla ganimet ve atla evine döndü Günlerden bir gün Oğuz Kağanın deneyimli bilge veziri Uluğ Bey rüyasında bir altın yay ve üç gümüş ok fark etti Altın yay gün doğusundan gün batısına dek uzanıyordu Üç gümüş ok da kuzeye doğru gidiyorduOğuz Kağan bu rüyayı dinleyince yurdunu oğulları aralarında paylaştırdı *
 
858,480Konular
981,427Mesajlar
29,592Kullanıcılar
XansanSon üye
Üst Alt