iltasyazilim
FD Üye
Deyimler hakkında komposizyon
Deyimler ile ilgili komposizyon
Deyimler hakkında yazı
Deyimler farklı alanlara yönlendirilmiş kaynaklardan gelmektedir Bunların başında da Nasrettin Öğretmen ve Bektaşi fıkraları yer almaktadır Bunlardan diğer kimi masallar, efsaneler, tarihsel olaylar, halk müziği aralarında yaşanan olaylar, kültürel etkileşim içinde yer alan ülkelerle ilgili kimi durumlar vb deyimlerin yaratılıp yaygınlaşması konusunda sağlam ipuçları vermektedir
Deyimler de, tıpkı atasözleri gibi kısa ve veciz sözler ve güzel sözlerdir en az iki kelimeden oluşan deyimlerde, kalıplaşma olduğu için, kelimelerin yeri değiştirilemez, ya da bir kelimenin yerine diğer bir sözcük konulamaz
Deyimlerin atasözlerinden farkı şudur: Atasözleri genel olarak yol gösterici bir içeriğe sahiptir Deyimler ise, defalarca böyle olmaz Bir duyguyu, düşünceyi, bir kavramı vurgulayıcı bir şekilde dile getirmek için kullanılırlar
deyimlerin bir kısmı mahalli olup, yalnızca söylendiği yöreye hastır Bir Takım yörelerde anlaşılmaz
“Gürültüye getirmekderi hoşlanmasak da, ‘Okkanın altına gitmekten diğer çaremiz olmaz kimi vakit Bazen yapılması şiddet, çok uzun zaman alacak bir işle baş başa bırakılırız, ‘deliye pösteki saydır ’ır gibi… Bazen ‘hariçten gazel okur ’uz; sadece ‘işin gırgırmda ’yızdır Bazen ‘ağzımızdan baklayı çıkar ’ıveririz; çünkü karşımızdaki ‘eski kulağı kesiklerden ’dir… Bazılarımız bazılarına ‘yolunacak kaz ’ gibi görünür, bazılarımız bazılarımızın ‘cemaziyel evvelini bilir ’ enine boyuna birbirine bağlanmayan bu cümleleri daha pozitif sıralamaya gerek değil, kimi kelimelerin tırnaklarından kasıt anlaşılmıştır; ‘arabın derdi kırmızı ayakkabı ’, yani deyimler… öyle işlevseldir oysa konuşurken bir sürü cümle kurarak anlatabileceğimiz bir durumu, deyimlerin hepimizce malumu olan anlamına ve çağrışımına yaslanarak meramımızı ayrıca kolayca keza de etkin bir şekilde anlatı veririz
Dilimizdeki deyimlerin böylece çoğunun bir hikayesi var Kimi gülünç, kimi ilginç, kimi ders alması… Bırakın bu öyküler bilinip anlatılmasını; deyimlerin anlamını bilen ve yerli yerinde kullananlarımızın sayısı bile azaldı *
Deyimler ile ilgili komposizyon
Deyimler hakkında yazı
Deyimler farklı alanlara yönlendirilmiş kaynaklardan gelmektedir Bunların başında da Nasrettin Öğretmen ve Bektaşi fıkraları yer almaktadır Bunlardan diğer kimi masallar, efsaneler, tarihsel olaylar, halk müziği aralarında yaşanan olaylar, kültürel etkileşim içinde yer alan ülkelerle ilgili kimi durumlar vb deyimlerin yaratılıp yaygınlaşması konusunda sağlam ipuçları vermektedir
Deyimler de, tıpkı atasözleri gibi kısa ve veciz sözler ve güzel sözlerdir en az iki kelimeden oluşan deyimlerde, kalıplaşma olduğu için, kelimelerin yeri değiştirilemez, ya da bir kelimenin yerine diğer bir sözcük konulamaz
Deyimlerin atasözlerinden farkı şudur: Atasözleri genel olarak yol gösterici bir içeriğe sahiptir Deyimler ise, defalarca böyle olmaz Bir duyguyu, düşünceyi, bir kavramı vurgulayıcı bir şekilde dile getirmek için kullanılırlar
deyimlerin bir kısmı mahalli olup, yalnızca söylendiği yöreye hastır Bir Takım yörelerde anlaşılmaz
“Gürültüye getirmekderi hoşlanmasak da, ‘Okkanın altına gitmekten diğer çaremiz olmaz kimi vakit Bazen yapılması şiddet, çok uzun zaman alacak bir işle baş başa bırakılırız, ‘deliye pösteki saydır ’ır gibi… Bazen ‘hariçten gazel okur ’uz; sadece ‘işin gırgırmda ’yızdır Bazen ‘ağzımızdan baklayı çıkar ’ıveririz; çünkü karşımızdaki ‘eski kulağı kesiklerden ’dir… Bazılarımız bazılarına ‘yolunacak kaz ’ gibi görünür, bazılarımız bazılarımızın ‘cemaziyel evvelini bilir ’ enine boyuna birbirine bağlanmayan bu cümleleri daha pozitif sıralamaya gerek değil, kimi kelimelerin tırnaklarından kasıt anlaşılmıştır; ‘arabın derdi kırmızı ayakkabı ’, yani deyimler… öyle işlevseldir oysa konuşurken bir sürü cümle kurarak anlatabileceğimiz bir durumu, deyimlerin hepimizce malumu olan anlamına ve çağrışımına yaslanarak meramımızı ayrıca kolayca keza de etkin bir şekilde anlatı veririz
Dilimizdeki deyimlerin böylece çoğunun bir hikayesi var Kimi gülünç, kimi ilginç, kimi ders alması… Bırakın bu öyküler bilinip anlatılmasını; deyimlerin anlamını bilen ve yerli yerinde kullananlarımızın sayısı bile azaldı *