Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Dikkat Eksikliği Bozukluğu

Dikkat Eksikliği Bozukluğu
0
45

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
87
Puan
48
F-D Coin
0
Uyarı Eksikliği Bozukluğu Dr Ferhunde ÖKTEM Yaklaşık elli yıl öncesinden başlayarak, hekimler, psikologlar ve eğitimciler giderek artan bir şekilde dikkatlerini bu tür yakınması olan çocuklar üzerinde yoğunlaştırmışlardır Her bilirkişi grubu bu çocuklara kendi konuları açısından yaklaşmıştır Sorunun çok yönü olan ele alınışının yanısıra, farklı tanımlamalar ve sınıflandırmalar da gelişmiştir: Hiperkinetik Tepkime, Hiperaktif Çocuk Sendromu, Minimal Beyin Disfonksiyonu, Minimal Serebral Disfonksiyon, Dikkat Eksikliği Bozukluğu, Dikkat Eksikliği Aşırı Hareketlilik Bozukluğu gibi isimler altında anılmıştır Dikkat Eksikliği Bozukluğu (DEB), Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümlerince üstünde en çok durulan, en fazla önemsenen yakınmalardan biri haline gelmiştir Çünkü bu bölümlere yapılan başvu­ruların yaklaşık yarısını bu tanı grubu oluşturmaktadır Yakınmaların görünümleri değişse de artık okul öncesi çağdan başlayıp çoğunluk döne­mine dek uzandığı kabul edilmektedir Belirtiler çocuğun eğitim ve yaşan­tısının hemen her alanını negatif yönde etkileyebilmektedir Çare edilmediği takdirde yoğun ruhsal ve sosyal sorunlar ortaya çıkmaktadır En önemlisi de okul, aile ve tıbbi yaklaşımlarla başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir GÖRÜLÜŞ SIKLIĞI: Dikkat Eksikliği Bozukluğu’nun görülüş sıklığı mektep çağı çocuklarının %35’i olarak belirtilmektedir Bu yüzdeye, okul öncesi, ergen ve erişkin­ler katılmamıştır Bölümümüzde yapılan çalışmalarda ilk başvuruların %1O’unu DEB yakınması oluşturmaktadır Görülüş sıklığı oranları örneklem gruplarına, kullanılan ölçeklere ve tanı kriterlerine kadar değişiklikler gösterebilmektedir Klinik örneklemde 19 oranıyla erkeklerde fazla olduğu görülmektedir Alan örneklemelerinde ise bu oran 14 olarak verilmektedir Kızların kliniklere daha eksik gönderilme nedenleri araştırılmıştır Yapılan bir takım çalışmalarda kızların daha çok ihmalkârlık ve bilişsel zorluklar sergilediği, bunun gözden kaçabileceği ya da önemsenmeyebileceği, ancak erkeklerin saldırganlık, ataklık ve davranım bozuklukları gösterebildik­leri için kliniklere erken gönderildiği bulunmuştur Bölümümüze yapılan DEB başvurularında 28 oranında erkek çocuk­larda fazlalık görülmektedir Fakat genel hasta örneklcmimizde bu oran 46’ dır ETİYOLOJİ Uyarı Eksikliği Bozukluğu’nun nedenlerine ilişkin yoğun incelemeler bulunmasına karşın henüz kesin bir cevap alınamamıştır Biyolojik ve psikososyal ctmenlcrin etkileşim halinde oynadıkları rollerin bu tür bir yakınmayı ortaya çıkardığı düşünülmektedir Frajil X, fetal alkol sendro­mu, fazla düşük doğum ağırlığı, çok ender görülen kalıtımsal geçişli tiroid bozukluklarının da DEB belirtileri verdiği bilinmektedir Oysa genel DEB grubunun içinde bunlar çok küçük bir oranı oluşturmaktadırlar Önceki yıllarda cnsefalit geçiren çocukların bulgularından esinlenerek bunun bir “beyin hasarı olabileceği düşünülmüştür Son yıllarda beyin görüntüleme ya da öteki gelişmiş tetkiklerle bu alanın araştırılması sürdürülmektedir Temporal ve frontal loblar, korpus kallosum bu konuda­oysa çalışmalarda en sık anılan bölümlerdir Patolizyolojisinc yönelik çalışmalar da son yılların gözde araştır­malarını oluşturmaktadır Bu konuya ilişkin bilgiler daha fazla yetişkinlere yöneliktir Erişkin yaş grubunda SPECT çalışmalarında çocukluklarından beri DEB yakınmaları gösteren yetişkinlerde striatumda fokal serebral hipofüzyon,duyusal ve duyusalmotor alanlarda hiperfüzyon bulunmuşturErgenlerle yapılan araştırmalardan tutarlı sonuçlar elde edilmemiştir Bayağı yetişkinlerle DEB olanlar karşılaştırıldığında DEB gösterenlerin promotor korteks ve üstteki prefrontal kortekste daha düşük serebral glukoz metabolizmasından laf edilmektedir Bölümümüzde yapılan fazla ayrıntılı bir araştırmada, alerjik yakın­malar DEB grubumuzda, genel hasta grubuna kıyasla 10 defa fazla bulun­muştur Geçirilmiş hastalıklar arasında enfeksiyonlar, travmalar, ve SSS hastalıkları ön sıralarda yer almaktadır Bunların DEB grubunda görülüş oranı genel hasta grubuna kıyasla çok yüksektir Erken doğum öyküsüne DEB grubunun %20’sinde rastlanmıştır Bu oran yoklama grubunda %8’dir DEB yakınması olan çocukların anne sütü alma sürelerinin çok az olduğu dikkati çekmiştir Ailesel ırsi etmenler yaklaşık 25 yıldır yoğun bir şekilde araştırıl­maktadır Kalıtımın 055 ile 092 oranlarında etkin olduğu görüşleri vardır Monozigot ikizlerde görülüş oranı %51, dizigot ikizlerde ise %33’tür Yakın akrabalarda görülüş sıklığının yüksek olduğu belirtilmek­tedir Evlat edinme çalışmaları kalıtsal etmenlerin çevresel etmenlere göre daha etkili olduğunu göstermektedir Uyarı Eksikliği Bozukluğu gösterenlerin merkezi sinir sistemi uyarıcıları ve antidepresanlara verdikleri olumlu yanıt, bir katekolamin bozukluğunu akla getirmektedir Hayvan ve insanların kan ve idrarlarında yapılan fazla sayıda araştırma bu konuda odaklaşmıştır Ancak sonuçlar tutarsızdır Düşük dopamin ve nörepinefrin dönüşümleri o kadar fazla araştır­mada ele alınmıştır Ama seratonin ve katekolamin sistemleri aralarında­ama etkileşimden ötürü “bir hapbir transmiter yaklaşımı olayı fazla basite indirgemek olmaktadır Psikososyal etmenlerin etiyolojide birincil rol oynadığı düşünülme­mektedir DEB olan çocukların ailelerinde fazla değişik ana baba çocuk etkileşimleri gözlenmiştir Psikososyal etmenler daha fazla Söz Dinlememe Bozukluğu ve Ağır Davranım Bozukluğu bildiren çocuk ve yetişkinlerde etkili olmaktadır DEB’nun nedenlerine karşın çalışmalarda bir takım çevresel etmenler üze­rinde de çok durulmaktadır Doğum öncesi ve doğum sırası etmenler, toksinler, kurşun, katkılı yiyecekler, şeker entoksikasyonu, vitaminler, gıda özellikleri gibi böylece çok nitelik üzerinde yoğun çalışmalar yapıl­maktadır Az Önce bulgularda biri veya birkaçına karşın tatmin edici yardım sağlanmamıştır GELİŞİMSEL PSİKOPATOLOJI DEB’na ilişkin belirtiler öbür yaşlarda ayrı görüntüler sergilerElde edilen bilgilerin çoğu ilkokul çocuklarına ilişkindir Daha ufak ve daha büyüklere yönelik veriler azdır Okul öncesi dönemde en zorluk çekilen ayırdedici tanı sorunu bayağı çocukların aşırı hareketliliği ile DEB olanların ayırdedilmesindedir Öyle fazla asıl baba çocuklarını düşüncesiz ve fazla hareketli olarak tanımlar Reel DEB olan çocukların bu yakınmaları süreğendir her zaman ve her yerde sözde türde davranışlarda bulunur Bu yakınmalara ek bazı tavır sorunları sergiler Babaları tutma nöbetleri, agresif davranışlar birincil yakınmalara eklenebilir Düşüncesiz ve korkusuz davranışları vardır Bir babada olduğu gibi “Düşer miyim, bir yerime bir şey olur mu Aklına bile gelmiyor Bunların fren tertibatları çalışmıyor şeklinde yakınmalara sık rastlanır Curcunalı, patırtılı oyun ve davranışlar, sakar­lıklar bu çocukları izlerken derhal uyarı çeker Genellikle bebeklik ve çocukluklarında uyku sorunları vardır Birçok başlıca baba çocuklarının fazla erken saatlerde uyandıklarından, uyku derinliğinin az olduğundan yakınır Mektep öncesi dönemdeki çocukların yarısının dokuz yaşından önce tanı aldığı belirtilmektedir Bu oran ülkemizde daha düşüktür “Yaramaz ço­cukların akıllı olacağına ilişkin görüntü sebebiyle çocukların bölüme getiri­lişleri daha ileriki yaşlarda olmaktadır Okul öncesi çağda getirilen çocuk­ların yakınmalarının ise fazla ağır olduğu dikkati çekmektedir Araştırmalar bu dönemlerdeki yoğun yakınmaların, semptomların ileriki yıllarda yoğun bir biçimde süreceğinin ön uyarısı olduğunu söylemektedir Okula başlayıp akademik arenaya meydana çıkan çocuğu bekleyen böylece fazla zorluk vardır Derste uygun oturmaması, dikkatini bir konu üzerinde yoğunlaştıramaması, seziş bozukluğu, sakarlığı onu kesintisiz uyarılan ve yerilen bir ortama sokar Artık kendini eleştirenler grubuna bundan başka öğretmenleri hatta derslik arkadaşlarının belli başlı babaları da eklenmiştir Belirtileri ek olarak arkadaşlık kurma ve sürdürmede yaşadığı zorluklar, onu daha içine kapanık, yalnız, coşmuş, küskün ve oyun bozan yapabilecektir Bu Karşı Gelme ve Ağır Davranım Bozukluğu gibi ek tanıların ortaya çıkış için yerinde zemin hazırlayacaktır GÖRME ALANINDAKİ BOZUKLUK: Bu çocuklar algıladıklarını örgütlemedc, organize etmede zorluk çekmektedir “p, b, d, “ harfleri sık sık karıştırılır Çünkü bunlardan her biri değişik döndürmelerle bir diğeri olabilir Çocuk “yap kelimesini görür bunu “pay olarak okur, veya yazan Bu kaos, geometrik desenlerin kopya edilmesinde de kendini gösterir Görsel algılama bozukluğunun bir diğer şekli, konum örgütlenmesin­deki aksamalarla kendini gösterir Bu çocuklar genellikle sağını solunu karıştırır Derinlik algısındaki sorunlar, görsel kavrama bozukluğunun bir diğer yönüdür Bu cins sorunu olan çocuklar mesafeleri yanlış tahmin eder, eşyalara çarpar Bu yüzden ana babalar bu nesil çocukların sakar olmasından çoğunlukla yakınır Mesela, yemek masasında çocuk, olasılıkla bardağın mesafesini hatalı tahmin etmekte ve bardağı devirebilmektedir Bu alanla ilgili öteki bir misal şöyle özetlenebilir; gözler bir anlamda ellere ne yapacağını söyleme görevini üstlenmiştir Göz ilgili eşyaya odak­laşır, içten olarak algılar ve ellere ne yönde hareket edeceği veya ne za­man faaliyete geçeceğini söyler Mesela, bir top oyununda gözün topta olması gerekir Top bize atıldığında doğru yöne yönclinir Bu alanda güçlüğü olan çocuklar hızı ya da mesafeyi yanlış değerlendirir El oraya çok erken ya da çok geç gidebilir, çocuk topu kaçırır Benzer şey vurma, yakalama, zıplama ya da fırlatma gibi etkinliklerde de laf konusudur Buna bağlı olarak, bu alanda güçlüğü olan çocuklar bu tür oyunlarda başarısız olur ve oyunlardan dışlanırlar Görsel algıyı içeren beyin sahasının yaklaşık beşbuçuk yaşta olgun­laştığını unutmamak gerekir bu nedenle ufak çocukların bu tür güçlük­ler göstermesi doğaldır İŞİTME ALANINDAKİ BOZUKLUK: Çocuğun işitme algısında da aksaklıklar olabilir Seslerdeki farklılıkları ayırt etmede zorluk çekebilir Bu karışıklıktan ötürü çocuk söyleneni ters anlar ve hatalı tepkide bulunur “Geçzorlama gibi birbirine eş kelimeler karıştırılabilir Adi bir konuşmada kayda değer olan noktayı algılamada zorluk çekebilir Örneğin; “Mutfağa git, su dolmuşsa musluğu kapat denildiğinde “su dolmuşsa kısmı atlanıp mutfağa gidilir ve mus­luk kapatılır böylece asılbaba çocuğu akılsızca yapılan ya da söz dinlemez olarak nitelendirebilir Bu güçlük çocuğa seri veya ardarda fazla şey söylendiğinde en belirgin şekilde kendini gösterir  
 
858,497Konular
982,562Mesajlar
30,303Kullanıcılar
ososkksSon üye
Üst Alt