“Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu” genelde ilkokul çağında belirtilerin netleştiği, dikkati bir konu üzerinde uzun süre sürdürememe, ders gibi zihinsel çaba gerektiren etkinliklerden çabuk sıkılma, mümkün olduğunca böyle etkinlikleri geciktirme ve aşırı hareketlilikle giden bir tablodur. Bazı çocuklarda aşırı hareketlilik olmayıp sadece dikkat eksikliği belirtileri olurken, bazı çocuklarda sadece aşırı hareketlilik bazı çocuklarda da hem dikkat eksikliği hem aşırı hareketlilik bir aradadır. Sadece dikkat eksikliği olan çocuklar biraz daha geç fark edilebilir çünkü genelde daha sakin, uyumlu çocuklardır.
“Hiperaktivite” dediğimiz kavramla ise hem aşırı hareketlilik hem dürtüsel davranışları kastediyoruz. Aşırı hareketlilik dediğimiz ise yaşıtlarına göre çok daha hareketli olan, sürekli kıpır kıpır, kıpırtılı, yerinde oturmakta zorlanan ve hareketliliğinden dolayı hayatı bir şekilde etkilenen çocukları kastediyoruz. Bazı aileler çocuklarının öyle aşırı hareketli olmadığını söylemektedir ancak sürekli bir kıpırtı hali, eli ayağının bir şekilde oynaması da aslında bizim için bir belirti. Burada önemli nokta çocuğun sadece biraz daha aktif, biraz daha enerjik, hayatı gayet yolunda giden derslerde veya evde problem yaşamayan, arkadaşlarıyla gayet uyumlu bir çocuk mu yoksa hareketliliğinden ötürü hayatta kayıpları olan, hayatı etkilenen bir çocuk mu olduğuna karar vermek. Peki bu çocukların hayatları nasıl etkileniyor? Bazen kazalar geçiriyorlar, bazen istemeden olsa da arkadaşlarının yaralanmasına sebep olabiliyorlar, bazen oyunlarda sıralarını bekleyemedikleri için sosyal alanda, ilişkilerinde zorluklar yaşıyorlar ve derslerde sabit oturamadıkları için bazen dersin düzenini bozabildiklerinden sık sık öğretmenlerinden uyarılar alabiliyorlar ya da evde ebeveynlerinden. Tabi bunun dışında okulda dikkatlerini uzun süre derse veremediklerinden, evde ekstra bir çalışma yapmadıklarından ve kitap okuma gibi faaliyetlerden sıkıldıklarından akademik başarıları giderek düşmeye başlar, hatta bir süre sonra okula gitmeye isteksizlik başlayabilir. Yaş ilerleyip ders notları düştükçe, öğretmenler ve ebeveynlerden uyarılar arttıkça bu çocuklar özgüvenlerini yitirmeye başlar ve bazen ardından bir depresyon gelir. Bazen bu çocuklar aileleri, öğretmenleri tarafından umudun kesildiği çocuklar olduğundan, yaşıtları tarafından dışlandıklarından ve sınıfta günah keçisi olduklarından davranım problemleri geliştirmeye başlarlar ve davranım problemleri olan başka çocuk/genç gruplarıyla birlikte takılmaya başlarlar. Tabi bunların ardından da sigaraya başlama, madde kullanımı ve riskli davranışlar gelebilir. Dolayısıyla dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu dediğimiz durum sadece basit bir tablo değildir, devamında başka sorunları getirir, ebeveynlerle çocuğun arasında çatışmalı ilişkiye yol açar ve çocuk ve ergenin kimliğinde olumsuz etkiler bırakmaya başlar.
Tedavide ise bilimsel çalışmalarda en etkin yöntem ilaç tedavileri olmakla beraber davranışçı yöntemler de yer almaktadır. Buradan ebeveynlere ve öğretmenlere sesleniyorum “lütfen problemler artıp, ilişkiler bozulup, akademik başarı dibe vurmadan, çocukta özgüven düşüklüğü, depresyon veya davranım problemleri yerleşmeden bir uzmandan destek alın”.