iltasyazilim
FD Üye
DİKSİYON BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
a Telâffuz (söyleyişboğumlanma) Bozuklukları
Seslerin uygun çıkaklarına kadar söylenmemesiyle oluşur Konuşma dilinin sesleri, İstanbul ağzının seslerinden oluşmalı; yöresel (mahallî) sesler çıkartılmamalıdır
Örneğin: Üç alıcı ksesinden laf edilebilir Bunlardan ön damakta oluşan k(teK) ve art damakta oluşan q(taQ) seslerinden diğer Anadolu ağızlarında gırtlağa yakın bir yerde boğumlanan bir q'sesi de vardır
Yazı dilinde (Standart Türkçe) yalnız birincil iki ksesi vardır Doğal olarak bu seslerin yanlış yerlerde kullanılması bir diksiyon bozukluğudur
b Aksan Yanlışları
Vurgunun hatalı yere kaymasıyla ortaya çıkar Aksan, söze layık katar; dinleyicinin dikkatini çekerek anlamın kavranmasını kolaylaştırır; sesi, söyleyişi, sözdeki ezgiyi canlandırır Vurgusuz bir konuşmada anlam yeterince belirmez veya gereken etki sağlanamaz
Şive yanlışlığı, anlamı değiştirebilir Dilin en karışık ve keşfedilemeyen gizemlerinden biri olan vurgu konusunda var olan kurallar, şu belli başlı değin bütünüyle ortaya konulamamıştır
c Yanlış Tonlama
Ses titreşimlerinin yükselip alçalması anlamına gelen tonun, cümle akışında uygun biçimde kullanılmamasıdır
Tonlama, söylev dilinde vardır, yazı dilinde yoktur Çünkü tonlama, sese dayanan bir söyleyiş kuralıdır Konuşmanın anlamını belirginleştirmek, duygulara açık sözlülük kazandırmak için kelimeler, daha fazla da birincil heceler; ezgili, canlı söylenir Bu cins söylenişe Ton denir
(S SARICA M GÜNDÜZ, Hoş Söylev Yazma, s 242 243)
Tonlama, özellikle şu cümlelerde kendini daha çok belirginleştirir:
(1) Dikte cümlelerinde
Çaba, didin, düşün, ara, bul, koş, uyuşuk, bağır;
Durmak zamanı geçti, kastetmek zamanıdır(Tevfik Fikret'ten)
(2) Soru cümlelerinde
Hangi deli bana zincir vuracakmış şaşarım?
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ(Mehmet Âkif ERSOY'dan)
(3) Ünlem cümlelerinde
Ordular, birincil hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!
Ne mutlu Türküm diyene!(Kemal ATATÜRK'ten)
Beş değişiklik tonlama yapılabilir:
(1) Düz
(2) Yükselen
(3) Alçalan
(4) Yükselip alçalarak dalgalanan
(5) Alçalıp yükselerek dalgalanan
En iyi, denizde yüzme öğrenilir,
Sağlam, lâstik tamiri yapılır
Yukarıdaki cümlelerde ortaya çıkabilecek en iyi deniz, sağlam lâstik tamirigibi bir algılamayı, ancak içten üretilmiş bir tonlama önleyebilir
ç Ulama Yanlışları
Laf içindeki heceler aralarında belli belirsiz duraklar vardır Sesler, heceler hâlinde çıkarılmasına karşılık bu duraklar tavır sırasında hissedilmez Türkçede esas kural, ünsüzle biten hecelerden sonradan ünlü ile başlayan bir hecenin gelmesi durumunda, hecenin sonundaki ünsüzün sonraki heceye ulanmasıdır:
Örnekler:
düşün düşünerek
çalışkan çalışkanın
Doğal olarak, yazıda bambaşka kelimeler hâlinde görülen cümleler de, söyleyişte bambaşka biçimlerle ortaya çıkar
İşinden eve dönen Ali yemekten önce duş aldıcümlesinin söylenişi
İşinde neve döne nAli yemekte nönce du şaldışeklindedir
Bir tümce içinde söylenen kelimeler arasındaki duraklar ve ulamalar ama o dilin konuşurları göre hissedilebilir Birkaç kelimenin birleşerek tek bir sözcük hâline gelmiş gibi işitilmesi ulamanın sonucudur
Açık ve net konuşabilmek endişesiyle her sözden sonra duraklanması, ulama yapılmaması kesik kesik bir konuşmaya yol açmaktadır Bu da dilin doğal yapısına aykırıdır ve dolayısıyla bir diksiyon bozukluğudur Nitekim, böyle bir tavır, dinleyenlerde negatif ve rahatsız edici bir tepki yaratır
d Monotonluk
Sesin cümledeki anlama kadar perdelenmemesi, iniş çıkışlar göstermemesidir
e Gereksiz Durgu ve Duraklar
Vurgunun, anlamın, tonlamanın gerektirmediği yerlerde yapılan duraklamalardır
f Sesleri ve Heceleri Yutma
Türkçe ’de yazılan bütün harfler, kendi ses değerleriyle seslendirilmelidir Bu seslerden bazılarını yutkunmak, söylememek bir diksiyon hatasıdır Standart Türkçe'de (İstanbul ağzında) kalıplaşmış kimi kelimeler dıştan genelde acelecilikten kaynaklanan seslerin ya da hecelerin söylenmemesi yanlıştır
Örnekler:
dağayerine daa
yağıyerine yayı
dahayerine daa
geliyoryerine geliyo
6 KONUŞMADA HIZ
Klasik konuşmalarda konuşma hızı (tempo) dakikada 125175 kelime arasında değişir Konuşmadaki meşhur sesler tonu meydana getirir Bir ünlünün telâffuzu sırasında geçen süreye hece uzunluğu adı verilir Hece uzunluğuna uyarı eden bir konuşmacı dürüst yoldadır
Konuşurken yapılan duraklamalar da büyük önem taşır Dinleyenlere anlayış fırsatı saptamak, söyleneni vurgulamak, dinleyicilerden tepki beklemek amacıyla duraklanabilir Bu duraklar, olağan olarak kelime aralarında ve cümle sonlarında yapılan duraklardan daha uzun sürelidir Hatip, bunların süresini istediği gibi ayarlayabilir Tüm bunlar da hitabe hızını etkiler Sonuçta, 125175 kelime dakikalık bir sürat adi kabul edilir Bunun üzerindeki veya altındaki hızlar, iyi bir konuşmacıya ait özellikler değildir
7 KONUŞMADA TARTIM
Laf, duraklama, hece uzunluğu ve vurgunun birleşmesiyle ortaya çıkan düzenlemeye tartım adı verilir Herkesin kendisine özgü bir tartımı vardır Tartım, hareketi ve canlılığı ya da aksine durgunluğu ve cansızlığı ortaya koyabilir Kelimelerin; yaya yaya, uzata uzata ya da gidip gelen, kopuk kopuk söylenmesi bir tartım kusurudur
8 SOLUNUM VE SESLENME
Doğru bir solunum, iyi bir seslendirmenin temel şartıdır Üç türlü soluma vardır:
a Üst göğüsten soluma
b Göğüs boşluğundan soluma
c Diyaframdan soluma
İyi bir seslendirme için en elverişsiz soluma, üst göğüsten yapılandır Akciğerlerin en büyük ölçüde genişlemesini karşılayan, en fazla hava depolayan, denetimi kolay ve ses mekanizması üzerinde olumsuz hiçbir etkisi bulunmayan soluma, DİYAFRAMDAN SOLUMA' dır
9 GÖVDE DİLİNİN KULLANILIŞI
“İyi bir görünüş, sessiz bir tavsiyedir
Gövde dilinin iyi kullanılmasında dikkat edilecek özellikler:
a Fazla derece sinyâl olmamak kaydıyla pak ve hoş giyime sahip bulunma
b Hitabe yerine, izleyicilere ruhen girişim yöntemini benimseme
c Söylev her tarafında ağırbaşlı ve bakımlı bir duruşu koruma
ç Bıktırıcı hareketlerden kaçınma
d Konuşurken alçakgönüllü olduğunu hissettirme
e Konuşurken dinleyici ile göz temasında katılmak
g Jest ve mimikleri ahenkli olarak yararlanma
“Söylev ruhun aynasıdır;
insan ne olduğunu konuşurken gösterir *
a Telâffuz (söyleyişboğumlanma) Bozuklukları
Seslerin uygun çıkaklarına kadar söylenmemesiyle oluşur Konuşma dilinin sesleri, İstanbul ağzının seslerinden oluşmalı; yöresel (mahallî) sesler çıkartılmamalıdır
Örneğin: Üç alıcı ksesinden laf edilebilir Bunlardan ön damakta oluşan k(teK) ve art damakta oluşan q(taQ) seslerinden diğer Anadolu ağızlarında gırtlağa yakın bir yerde boğumlanan bir q'sesi de vardır
Yazı dilinde (Standart Türkçe) yalnız birincil iki ksesi vardır Doğal olarak bu seslerin yanlış yerlerde kullanılması bir diksiyon bozukluğudur
b Aksan Yanlışları
Vurgunun hatalı yere kaymasıyla ortaya çıkar Aksan, söze layık katar; dinleyicinin dikkatini çekerek anlamın kavranmasını kolaylaştırır; sesi, söyleyişi, sözdeki ezgiyi canlandırır Vurgusuz bir konuşmada anlam yeterince belirmez veya gereken etki sağlanamaz
Şive yanlışlığı, anlamı değiştirebilir Dilin en karışık ve keşfedilemeyen gizemlerinden biri olan vurgu konusunda var olan kurallar, şu belli başlı değin bütünüyle ortaya konulamamıştır
c Yanlış Tonlama
Ses titreşimlerinin yükselip alçalması anlamına gelen tonun, cümle akışında uygun biçimde kullanılmamasıdır
Tonlama, söylev dilinde vardır, yazı dilinde yoktur Çünkü tonlama, sese dayanan bir söyleyiş kuralıdır Konuşmanın anlamını belirginleştirmek, duygulara açık sözlülük kazandırmak için kelimeler, daha fazla da birincil heceler; ezgili, canlı söylenir Bu cins söylenişe Ton denir
(S SARICA M GÜNDÜZ, Hoş Söylev Yazma, s 242 243)
Tonlama, özellikle şu cümlelerde kendini daha çok belirginleştirir:
(1) Dikte cümlelerinde
Çaba, didin, düşün, ara, bul, koş, uyuşuk, bağır;
Durmak zamanı geçti, kastetmek zamanıdır(Tevfik Fikret'ten)
(2) Soru cümlelerinde
Hangi deli bana zincir vuracakmış şaşarım?
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ(Mehmet Âkif ERSOY'dan)
(3) Ünlem cümlelerinde
Ordular, birincil hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!
Ne mutlu Türküm diyene!(Kemal ATATÜRK'ten)
Beş değişiklik tonlama yapılabilir:
(1) Düz
(2) Yükselen
(3) Alçalan
(4) Yükselip alçalarak dalgalanan
(5) Alçalıp yükselerek dalgalanan
En iyi, denizde yüzme öğrenilir,
Sağlam, lâstik tamiri yapılır
Yukarıdaki cümlelerde ortaya çıkabilecek en iyi deniz, sağlam lâstik tamirigibi bir algılamayı, ancak içten üretilmiş bir tonlama önleyebilir
ç Ulama Yanlışları
Laf içindeki heceler aralarında belli belirsiz duraklar vardır Sesler, heceler hâlinde çıkarılmasına karşılık bu duraklar tavır sırasında hissedilmez Türkçede esas kural, ünsüzle biten hecelerden sonradan ünlü ile başlayan bir hecenin gelmesi durumunda, hecenin sonundaki ünsüzün sonraki heceye ulanmasıdır:
Örnekler:
düşün düşünerek
çalışkan çalışkanın
Doğal olarak, yazıda bambaşka kelimeler hâlinde görülen cümleler de, söyleyişte bambaşka biçimlerle ortaya çıkar
İşinden eve dönen Ali yemekten önce duş aldıcümlesinin söylenişi
İşinde neve döne nAli yemekte nönce du şaldışeklindedir
Bir tümce içinde söylenen kelimeler arasındaki duraklar ve ulamalar ama o dilin konuşurları göre hissedilebilir Birkaç kelimenin birleşerek tek bir sözcük hâline gelmiş gibi işitilmesi ulamanın sonucudur
Açık ve net konuşabilmek endişesiyle her sözden sonra duraklanması, ulama yapılmaması kesik kesik bir konuşmaya yol açmaktadır Bu da dilin doğal yapısına aykırıdır ve dolayısıyla bir diksiyon bozukluğudur Nitekim, böyle bir tavır, dinleyenlerde negatif ve rahatsız edici bir tepki yaratır
d Monotonluk
Sesin cümledeki anlama kadar perdelenmemesi, iniş çıkışlar göstermemesidir
e Gereksiz Durgu ve Duraklar
Vurgunun, anlamın, tonlamanın gerektirmediği yerlerde yapılan duraklamalardır
f Sesleri ve Heceleri Yutma
Türkçe ’de yazılan bütün harfler, kendi ses değerleriyle seslendirilmelidir Bu seslerden bazılarını yutkunmak, söylememek bir diksiyon hatasıdır Standart Türkçe'de (İstanbul ağzında) kalıplaşmış kimi kelimeler dıştan genelde acelecilikten kaynaklanan seslerin ya da hecelerin söylenmemesi yanlıştır
Örnekler:
dağayerine daa
yağıyerine yayı
dahayerine daa
geliyoryerine geliyo
6 KONUŞMADA HIZ
Klasik konuşmalarda konuşma hızı (tempo) dakikada 125175 kelime arasında değişir Konuşmadaki meşhur sesler tonu meydana getirir Bir ünlünün telâffuzu sırasında geçen süreye hece uzunluğu adı verilir Hece uzunluğuna uyarı eden bir konuşmacı dürüst yoldadır
Konuşurken yapılan duraklamalar da büyük önem taşır Dinleyenlere anlayış fırsatı saptamak, söyleneni vurgulamak, dinleyicilerden tepki beklemek amacıyla duraklanabilir Bu duraklar, olağan olarak kelime aralarında ve cümle sonlarında yapılan duraklardan daha uzun sürelidir Hatip, bunların süresini istediği gibi ayarlayabilir Tüm bunlar da hitabe hızını etkiler Sonuçta, 125175 kelime dakikalık bir sürat adi kabul edilir Bunun üzerindeki veya altındaki hızlar, iyi bir konuşmacıya ait özellikler değildir
7 KONUŞMADA TARTIM
Laf, duraklama, hece uzunluğu ve vurgunun birleşmesiyle ortaya çıkan düzenlemeye tartım adı verilir Herkesin kendisine özgü bir tartımı vardır Tartım, hareketi ve canlılığı ya da aksine durgunluğu ve cansızlığı ortaya koyabilir Kelimelerin; yaya yaya, uzata uzata ya da gidip gelen, kopuk kopuk söylenmesi bir tartım kusurudur
8 SOLUNUM VE SESLENME
Doğru bir solunum, iyi bir seslendirmenin temel şartıdır Üç türlü soluma vardır:
a Üst göğüsten soluma
b Göğüs boşluğundan soluma
c Diyaframdan soluma
İyi bir seslendirme için en elverişsiz soluma, üst göğüsten yapılandır Akciğerlerin en büyük ölçüde genişlemesini karşılayan, en fazla hava depolayan, denetimi kolay ve ses mekanizması üzerinde olumsuz hiçbir etkisi bulunmayan soluma, DİYAFRAMDAN SOLUMA' dır
9 GÖVDE DİLİNİN KULLANILIŞI
“İyi bir görünüş, sessiz bir tavsiyedir
Gövde dilinin iyi kullanılmasında dikkat edilecek özellikler:
a Fazla derece sinyâl olmamak kaydıyla pak ve hoş giyime sahip bulunma
b Hitabe yerine, izleyicilere ruhen girişim yöntemini benimseme
c Söylev her tarafında ağırbaşlı ve bakımlı bir duruşu koruma
ç Bıktırıcı hareketlerden kaçınma
d Konuşurken alçakgönüllü olduğunu hissettirme
e Konuşurken dinleyici ile göz temasında katılmak
g Jest ve mimikleri ahenkli olarak yararlanma
“Söylev ruhun aynasıdır;
insan ne olduğunu konuşurken gösterir *