nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
“Konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye uğraması veya konuşmanın akıcılığında gözlenen istemsiz aksaklıklar olarak tanımlanan kekemelikte ehliyetli uzmanlarca yaşa ve bireye uygun terapi yöntemleri uygulandığında etkili netice olmak mümkündür Türkiye ’deki sayılı merkezlerden biri olan Üsküdar Üniversitesi NP Altunizade Polikliniği, bu alandaki eksikliği kapatacak
Türkiye ’nin davranış bilimleri ve afiyet alanında ilk ve tek tematik üniversitesi olan Üsküdar Üniversitesi bünyesinde kurulan Dil ve Tavır Terapisi Araştırma ve Tatbik Merkezi (ÜSESKOM), NP Altunizade Polikliniği bünyesinde dil ve tavır bozuklukları konusunda çözümler sunuyor
Üsküdar Üniversitesi Afiyet Bilimleri Fakültesi Dil ve Tavır Terapisi Bölümü öğretim üyesi ve Dil ve Söylev Terapisi Araştırma ve Kullanım Merkezi (ÜSESKOM) Müdürü Prof Dr Ahmet Konrot, vaktinde ve iyi yönetilebilirse kekemeliğin denetleme altına alınabilir bir sorun olduğunu söyledi
ProfDr Ahmet Konrot, kekemelik ve tedavisiyle ilgili şu bilgileri verdi:
“Kekemelik, konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye uğraması ya da konuşmanın akıcılığında gözlenen istemsiz aksaklıklar olarak tanımlanabilir Kişinin konuşurken sesleri uzatması, kimi sesleri üretirken zorluk çekmesi, bir sesi veya heceyi tekrarlaması şeklinde gözlenen, akıcı anlatım bozukluklarıdır
Kekemelik 25 yaşları arasında ortaya çıkıyor
Kekemelik, dil ve söylev gelişiminin ilk yıllarında, ağırlıklı olarak 25 yaşlarında ortaya çıkmaktadır Her 100 çocuktan beşinde erken dönem kekemelik belirtileri gözlenmektedir Bu belirtileri belirten çocukların % 6880 ’i kendiliklerinden bu sorunu aşabilmektedirler Geri kalanında ise sorun ileriki yaşlara değin sürebilmekte ve inatçı kekemelik adı bahşedilen konuşma bozukluğuna dönüşebilmektedir Fakat buradaki en manâlı sorun, hangi çocuğun kendiliğinden iyileşeceğinin kesinkes bilinememesidir
Ayrıca, kekemelik davranışlarının ortaya çıkışından itibaren 1224 ay içerisinde kendiliğinden düzelebileceğine ilişkin bulgular olmakla birlikte, birincil altı aydan sonra devam etmesi halinde desteksiz iyileşme olasılığı çok düşüktür
Kekemeliğin nedenlerinin az önce kesin olarak anlaşılamadığını belirten ProfDr Konrot, “Bununla Birlikte öbür araştırmacılar bu konuda değişik görüşler ileri sürmektedirler Yine nedenleri tam olarak açıklanamamakla birlikte bireyin kimi etkenlere emrindeki olarak söylev esnasında kullanması gereken kaslarını eşgüdümlü olarak çalıştırmakta güçlük çektiği düşünülmektedir Bu eşgüdüm sorununun kalıtımsal ve nörolojik kökenli olabileceği yönünde bulgular vardır dedi
Kekemeliğin nedeni psikolojik midir?
Kekemelik sorununun psikolojik kökenli olmadığına dikkat çeken ProfDr Ahmet Konrot, şöyle devam etti:
“Bir dönem kekemeliğin psikolojik nedenlerle ortaya çıktığına inanılıyordu Günümüzde, sorunun psikolojik kökenli olmadığı oysa kekemeliğin giderek kişinin konuşmaya aleyhinde öbür tutumlar geliştirmesi sebebiyle, psikolojisinin de etkilenmesinin doğal olduğu düşünülmektedir
Kekemeliğin yaygınlık oranı nedir?
“Araştırmalar, kekemeliğin yaşamın bir döneminde görülme oranının (insidans) %5, genel nüfus içerisindeki yaygınlık oranının (prevalans) ise % 1 düzeyinde olduğunu göstermektedir Bu durumda eğitim çağındaki çocuk ve gençlerimizin yüzde birinin bu sorundan etkilendiğini bildirmek mümkündür
Kekemelik geçer mi?
Kekemelik sorununun denetleme altına alınabilir bir sorun olduğunu belirten ProfDr Konrot, kekemelik tedavisinde kişinin ailesi ve yakın çevresine de manâlı görevler düştüğünü belirterek “Kekemeliğin geçmesi konusunda kolayca evet ya da hayır diyebilmek muhtemel değildir Fakat kişinin kendi isteği, çabası ve bir Dil ve Hitabe Terapisti ’nin yardımı ile kekemelik denetim altına alınabilir
Erken dönem kekemeliğin kendiliğinden geçme olasılığı bulunmakla birlikte, söz konusu durumun kronik (inatçı) kekemelik haline dönüşme riskinin de epeyce yüksek olduğu gerçeği unutulmamalıdır
Her yaş grubunda gözlenen kekemelik olgularının yönetiminde bireye yol belirten terapistin yanında, bireyinailemektepsosyal çevresinin desteği de zorunlu ve önemlidir diye konuştu
Kekemelik terapisi nedir?
“Kekemelik terapisinde her bireye özgü bir terapi planı belirlenmesi gerektiğini bildiren ProfDr Konrot, “Kekemeliğin yönetimi epeyce karışık bir süreçtir ve yaş gruplarına göre farklılıklar gösterir Her kekeme kişi için ona özgü bir terapi planı devretmek gerekir Okulöncesi dönem çocuklarda izlenen yol ve kullanılan yöntemler ile sonraki yaşlarda izlenecek yol ve yöntemler arasında büyük farklılıklar vardır O nedenle her yaş grubu kendi özelliklerine uygun olarak değerlendirilmeli ve sorun buna göre yönetilmelidir
Terapiye ne süre başlamalıdır?
“Bu sorunun yanıtı, duruma tarafından değişkenlik gösterebilir Kekemelik konusunda bilgili ve tecrübeli bir dil ve konuşma terapisti, sorunu enine boyuna değerlendirdikten daha sonra, uygun seçenekleri önerir Erken dönem kekemelik laf konusu olduğunda, kronik (inatçı) kekemeliğe dönüşmesini durdurmak bakımından bu konuda yeterince akıllı ve tecrübeli bir dil ve konuşma terapistine danışmak ve ona göre yol almak daha yardımsever olacaktır“
Türkiye ’nin davranış bilimleri ve afiyet alanında ilk ve tek tematik üniversitesi olan Üsküdar Üniversitesi bünyesinde kurulan Dil ve Tavır Terapisi Araştırma ve Tatbik Merkezi (ÜSESKOM), NP Altunizade Polikliniği bünyesinde dil ve tavır bozuklukları konusunda çözümler sunuyor
Üsküdar Üniversitesi Afiyet Bilimleri Fakültesi Dil ve Tavır Terapisi Bölümü öğretim üyesi ve Dil ve Söylev Terapisi Araştırma ve Kullanım Merkezi (ÜSESKOM) Müdürü Prof Dr Ahmet Konrot, vaktinde ve iyi yönetilebilirse kekemeliğin denetleme altına alınabilir bir sorun olduğunu söyledi
ProfDr Ahmet Konrot, kekemelik ve tedavisiyle ilgili şu bilgileri verdi:
“Kekemelik, konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye uğraması ya da konuşmanın akıcılığında gözlenen istemsiz aksaklıklar olarak tanımlanabilir Kişinin konuşurken sesleri uzatması, kimi sesleri üretirken zorluk çekmesi, bir sesi veya heceyi tekrarlaması şeklinde gözlenen, akıcı anlatım bozukluklarıdır
Kekemelik 25 yaşları arasında ortaya çıkıyor
Kekemelik, dil ve söylev gelişiminin ilk yıllarında, ağırlıklı olarak 25 yaşlarında ortaya çıkmaktadır Her 100 çocuktan beşinde erken dönem kekemelik belirtileri gözlenmektedir Bu belirtileri belirten çocukların % 6880 ’i kendiliklerinden bu sorunu aşabilmektedirler Geri kalanında ise sorun ileriki yaşlara değin sürebilmekte ve inatçı kekemelik adı bahşedilen konuşma bozukluğuna dönüşebilmektedir Fakat buradaki en manâlı sorun, hangi çocuğun kendiliğinden iyileşeceğinin kesinkes bilinememesidir
Ayrıca, kekemelik davranışlarının ortaya çıkışından itibaren 1224 ay içerisinde kendiliğinden düzelebileceğine ilişkin bulgular olmakla birlikte, birincil altı aydan sonra devam etmesi halinde desteksiz iyileşme olasılığı çok düşüktür
Kekemeliğin nedenlerinin az önce kesin olarak anlaşılamadığını belirten ProfDr Konrot, “Bununla Birlikte öbür araştırmacılar bu konuda değişik görüşler ileri sürmektedirler Yine nedenleri tam olarak açıklanamamakla birlikte bireyin kimi etkenlere emrindeki olarak söylev esnasında kullanması gereken kaslarını eşgüdümlü olarak çalıştırmakta güçlük çektiği düşünülmektedir Bu eşgüdüm sorununun kalıtımsal ve nörolojik kökenli olabileceği yönünde bulgular vardır dedi
Kekemeliğin nedeni psikolojik midir?
Kekemelik sorununun psikolojik kökenli olmadığına dikkat çeken ProfDr Ahmet Konrot, şöyle devam etti:
“Bir dönem kekemeliğin psikolojik nedenlerle ortaya çıktığına inanılıyordu Günümüzde, sorunun psikolojik kökenli olmadığı oysa kekemeliğin giderek kişinin konuşmaya aleyhinde öbür tutumlar geliştirmesi sebebiyle, psikolojisinin de etkilenmesinin doğal olduğu düşünülmektedir
Kekemeliğin yaygınlık oranı nedir?
“Araştırmalar, kekemeliğin yaşamın bir döneminde görülme oranının (insidans) %5, genel nüfus içerisindeki yaygınlık oranının (prevalans) ise % 1 düzeyinde olduğunu göstermektedir Bu durumda eğitim çağındaki çocuk ve gençlerimizin yüzde birinin bu sorundan etkilendiğini bildirmek mümkündür
Kekemelik geçer mi?
Kekemelik sorununun denetleme altına alınabilir bir sorun olduğunu belirten ProfDr Konrot, kekemelik tedavisinde kişinin ailesi ve yakın çevresine de manâlı görevler düştüğünü belirterek “Kekemeliğin geçmesi konusunda kolayca evet ya da hayır diyebilmek muhtemel değildir Fakat kişinin kendi isteği, çabası ve bir Dil ve Hitabe Terapisti ’nin yardımı ile kekemelik denetim altına alınabilir
Erken dönem kekemeliğin kendiliğinden geçme olasılığı bulunmakla birlikte, söz konusu durumun kronik (inatçı) kekemelik haline dönüşme riskinin de epeyce yüksek olduğu gerçeği unutulmamalıdır
Her yaş grubunda gözlenen kekemelik olgularının yönetiminde bireye yol belirten terapistin yanında, bireyinailemektepsosyal çevresinin desteği de zorunlu ve önemlidir diye konuştu
Kekemelik terapisi nedir?
“Kekemelik terapisinde her bireye özgü bir terapi planı belirlenmesi gerektiğini bildiren ProfDr Konrot, “Kekemeliğin yönetimi epeyce karışık bir süreçtir ve yaş gruplarına göre farklılıklar gösterir Her kekeme kişi için ona özgü bir terapi planı devretmek gerekir Okulöncesi dönem çocuklarda izlenen yol ve kullanılan yöntemler ile sonraki yaşlarda izlenecek yol ve yöntemler arasında büyük farklılıklar vardır O nedenle her yaş grubu kendi özelliklerine uygun olarak değerlendirilmeli ve sorun buna göre yönetilmelidir
Terapiye ne süre başlamalıdır?
“Bu sorunun yanıtı, duruma tarafından değişkenlik gösterebilir Kekemelik konusunda bilgili ve tecrübeli bir dil ve konuşma terapisti, sorunu enine boyuna değerlendirdikten daha sonra, uygun seçenekleri önerir Erken dönem kekemelik laf konusu olduğunda, kronik (inatçı) kekemeliğe dönüşmesini durdurmak bakımından bu konuda yeterince akıllı ve tecrübeli bir dil ve konuşma terapistine danışmak ve ona göre yol almak daha yardımsever olacaktır“