Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Dilin önemi ile ilgili yazılar

Dilin önemi ile ilgili yazılar

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
dilin önemi yazıları,dilin önemiyle ilgili yazılar,dilin önemi ile ilgili yazı,dilin önemi hakkında yazılar

DİLİN ÖNEMİ

Dil, hiç şüphesiz, milletimizin tarih sahnesinde var olması geleceğimiz acısından bugün önemli meselelerimiz arasında yer almaktadır Konunun önemini ifade etme bakımından, mevzuyla ilgili bir şeyler söyleyebilmemiz ve yazabilmemiz için, doğrusu dilin mahiyetinin ne olduğuna, neleri kapsadığına, tarihi süzgeçten geçip günümüze değin nasıl geldiğine, istikbalimiz açısından onun olmazsa olmazımız olup olmadığına bakmamız ve buna kadar değerlendirmemiz gerekmektedir
Dil, varlığın kendi var oluşunu ifade etmesi açısından olmazsa olmaz unsurlarından biridir Her ne dek o, seslerin, hecelerin, kelimelerin ve tümce gruplarının anlamlı ve düzenli bir şekilde bir araya geldiği bir semboller bütünü olsa da, onu milletlerin varlığı, devamlılığı ve geleceği açısından değerlendirdiğimizde dil; bir milletin kendisini, yaşayışını, kültürünü, inancını, devlet anlayışını, tarih şuurunu, geleneklerini, göreneklerini, eğitimini, teknolojisini, mimarisini, musikisini, yemeiçme şeklini, giyimini, mutfak kültürünü, yatmasını, kalkmasını; diğer bir ifadeyle folklorunu; iç ve dış dünyasını söz ve yazıyı kullanarak ifade ettiği, asla vazgeçilmesi olası olmayan şah damarı niteliğinde bir unsurdur
Ünlü düşünür Wittgenstein: “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır İfadesindeki gerçekle, dilin yalnızca düşünceyi aktaran kuru bir açıklama unsuru olmadığını, bununla birlikte dilin, kişinin dünyayı kavrama biçimi olduğunu açıklama etmektedir Bu açıdan dil, düşünce şeklimizle de yakından ilgilidir
Yüksek düşünen insan, şüphesi yüksek şeylerden bahseder ve bunu ince bir üslupla ve uyumlu bir şekilde, dili de vasıta kılarak gerçekleştirir
Bugün toplumumuzda hemen her alanda açıklama şekillerimiz adeta arabeskleşmiş ve karmaşık bir yapı içine girmiştir böylece kendimizi açıklama etme biçimimiz de değişmiştir Bu durum düşüncede, aşklarımızı ifade etmede, şiirlerimizde, edebiyatta, mimari ve güzel sanatlarda yozlaşmaya dek gitgide artarak kendini göstermektedir oysa ki bir halk, kendi düşüncelerini, hayat biçimini hiçbir şeyin tesiri aşağı kalmaksızın açıklama edebileceği kadarı ile hürdür Bu manada hürriyetin sınırı da, toplumun ve onu yaratıcı kişilerin inanmış oldukları değerler tamamiyle yakından alakalıdır Dile bu açıdan baktığımızda, dil; bir değerler bütünün yazıyla ya da sözle, işaretlerle, sembollerle açıklama edilme şekli olarak karşımıza çıkar
Dil, bir insanlar için çok şey açıklama eder Çünkü o direkt milleti açıklama etmektedir Halk Müziği ise, Yavuz Bülent BAKİLER ’in ifadesiyle, “edebiyatı olan bir topluluktur Ona tarafından edebiyatın temel malzemesi dildir Dil olmazsa edebiyatımız olmaz Yine dünya çapında bir sanatkar olan Kırgız yazan Cengiz AYTMATOV ’un da ifadesiyle, “halk müziği edebiyatından tanınır Edebiyat ise varlığını dile borçludur, ahali de edebiyatıyla vardır Edebiyat da bizi var eden unsurları, birtakım değerleri baştan sona birdenbire içeren bir nitelik taşımaktadır O geçmişten günümüze bir köprü kuran vasıtadır
Biz dili her yönüyle işleyen edebiyat doğru Dede Korkut ’u, Ahmet Yesevi ’yi, Yunus ’u, Mevlana ’yı, Pir Sultan Abdal ’ı, Karacaoğlan ’ı, Ebedi ’yi, Süleyman Çelebi ’yi, Mehmet Akif ’i, Koca Sinan ’ı, Dede Efendi ’yi, Itrı ’yi… ve tarihin ötesindeki nice şahsiyetleri; bununla birlikte tekrar edebiyat baştan sona geçmişten günümüze aktarılan kahramanlık şiirlerini, destanları, gazelleri, tarihi hikayeleri ve bunlar gibi o kadar çok şeyi öğreniyoruz
Dil meselemiz, dünya üzerindeki varlığımızı, halk olan vasfımızı devam ettirebilmemiz ve diğer milletler yan uygarlık yarışında bizde varız diyebilmemiz açısından yaşamsal derecede tartma talep eden bir öğe durumundadır
Bugün bizim toplumuz, ne yazık ancak gereği değin üretemeyen bir toplum durumuna düşmüştür Halbuki toplumun ayakta kalabilmesi, elde ettiği başarılara bağlıdır Başarıları elde etmenin yolu ise düşünceden geçmektedir Zihni alanımızın üretken olması, felsefede, bilimde ve sanatta günümüz itibariyle yeteri derecede galibiyet sağlayamamış olmamız, toplumumuzun geleceği açısından varlığımızı devam ettirme şansımızı menfi yönde etkilemektedir Kişi, düşüncelerini oysa kelimeler vasıtasıyla bir diğer kişiye aktarır Düşündüğü içinde dili kullanır Düşünme geleneğinin etkinliğini yitirmeyen toplumların dili daha gelişmiştir; kavram yapısı daha sistematiktir Bunun sonucu olarak da bu toplumlarda bilim, sanat ve felsefe gibi insani etkinlikler daha gelişmiştir Böylesi toplumların kültürel mirasları ve birikimleri daha fazladır
Dilin gücünü belirleyen şey felsefi düşüncenin ve ilmi üretkenliğin gücüdür Bu alanlarda üretken olamayan, durağan olan bir toplum, ihtiyaçlarını diğer toplumların ürettiklerini tüketerek yerine getirmek zorunda kalır Üretmeden harcamak siyasi ve iktidasi alanda olduğu gibi dil alanında da bir büzülmeye, gitgide artarak yok olmaya götürür, bu da milletler için felakettir
Bugün konuştuğumuz dilin geçmişe nazaran söz dağarcığı da pek fakirleşti ki, hemen hemen dumura uğradı Küçüldü ve büzüldü Bunun neticesinde düşüncelerimiz, gönüllerimiz, hayallerimiz, beyinlerimiz, zihin dünyamız ve kapasitemiz de küçüldü Toplum olarak adeta zirveden dibe vurduk Böyle giderse bir kabile dili değin kelime kadrosuyla konuşacak, konuşamadığımız şekilde yazacak, yazdığımız şekilde düşünecek, düşünemediğimiz şekilde yabancılaşacağız Bu şart haberdar olmasak da kendi kendimizi reddetmeye dek gidecek İşte bu, halk müziği olmayı reddetmektir
Küreselleşen dünyada milli kültürümüz, örfümüz, adetimiz, giyim şeklimiz, değerinde yargılarımız gün geçtikçe yozlaşmaktadır Kitle irtibat araçları ve kültürel yozlaşmayı tetikleyen odaklar tarafından milliği benliğimiz erozyona uğratılmış, bunun sonucunda kültürel farklılaşma sürat kazanmıştır Bu koşul kültüre fazla fena yansımıştır Ancak dil meselesi ihmale gelmez Dil oysa milletin kalbidir O kalpteki her kriz, millet bünyesini ölüme yaklaştırır Bunun için cömertlik iddiasındaki bütün milletler, halkıyla, devletiyle, dillerini koruma ve onu zenginleştirme yolunda şuur sahibidirler Belki dilimiz, insanlarımızın birbirlerini anlayamayacağı ayla gelirse bunun neticesi olarak insanımız birbirlerine yabancılaşacak, bu da asla istemediğimiz, zikretmeden dahi kaçındığımız sonuçlar doğurabilecektir
Dolayısıyla güzel dilimizin içten bir şekilde yaşanması ve yaşatılması, tarihimizin ve kimliğimizin yaşamasıdır Bunun da garantisi Türkiye ’nin dünyadaki itibarının ve haysiyetinin her yerde kazanılmasına bağlıdır
Dilimize “deryada bir damla misali katkıda bulunabilirsem kendimi mutlu sayabileceğim
Özel Baskı *
 
858,505Konular
982,838Mesajlar
33,077Kullanıcılar
Lequste44Son üye
Üst Alt