imagesdimiskikilici5ad1a5cf415e0
Savaş alanında hayatta kalmanızın bileğinizin gucu kadar kılıcınızın kalitesine de bağlı olduğu cağlarda, sahip olabileceğiniz en şohretli kılıclar Şam’da yapılan ve şehrin Arapca adına atfen Dımışkiolarak anılan kılıclardı
Tabanı son derece ilginc, desenli bir goruntuye sahip olan Dımışki kılıcların kalitesi her yerde bir efsane halini almıştı O kadar sağlamdı ki, bir vuruşta rakibin kılıcını ikiye bolebilir, kalkanını parcalayabilir, yine de en ufak bir zarar gormezdi Ustelik o kadar keskindi ki, bir elinizde kılıcı yalım yukarı sabit tutsanız ve diğer elinizle uzerine ipek bir mendil bıraksanız, mendil yere iki parca olarak duşerdi!
Dımışki kılıclar bu şohretlerini buyuk olcude Haclı Seferleri’ne borcludur Ortadoğu’ya yaptıkları seferlerde bu kılıclarla karşılaşan şovalyelerin ulkelerine donduklerinde anlattıkları hikayeler zaman icerisinde Dımışki kılıcları Avrupa’da bir efsane haline getirdi1 Ustelik Avrupa’lı ustalar ne kadar uğraşsalar da Dımışki celiği kopya edemiyorlardı Ortadoğu’dan binbir guclukle getirtilen ornekler uzerinde yapılan en titiz incelemeler ve en yoğun calışmalar dahi hicbir sonuc vermiyordu Bu durumun Dımışki efsanesine kattığı gizem, Avrupa’lı ustaları neredeyse bin yıl boyunca peşinden koşturdu (Sonunda galiba başardılar, ama bu başka bir yazının konusu)
Şam’daki gecmişi dorduncu yuzyıla kadar uzanan silah uretimi, bolgede cıkan ve silah yapımı icin cok uygun olan demir cevheri sayesinde gelişip une kavuştu Timur istilası ve ardından şehirdeki buyuk ustaların alınarak Semerkand’a goturulmeleri bu endustriye buyuk zarar verdiyse de, Şam celiğinin Osmanlı İmparatorluğu’nda gorduğu rağbet, yeni ustaların yetişmesini ve Dımışki kılıcların unune un katmasını sağladı Bu rağbet oylesine buyuktu ki, Dımışki yumurtadenilen ve kılıc yapımında kullanılan 225 kg ağırlığındaki celik kulceleri, birer mucevher gibi, padişahlara hediye olarak sunulurdu
Zamanla Dımışki kelimesi bu celiğin uretildiği merkezi ifade etmenin otesine gecerek, sozkonusu tekniğin ve bu teknikle uretilmiş celiğin de ismi haline geldi ve bu arada İstanbul’da da bir dımışkihanekuruldu Evliya Celebi, Seyahatname’sinde Fatih Sultan Mehmet zamanında faaliyete gecen bu dımışkihanenin bugunku Kabataş ile Tophane arasında, deniz kıyısında yer aldığını anlatır Başta padişahlar olmak uzere, donemin ileri gelenlerine cok değerli kılıclar ureten buyuk ustaların calıştığı bu dımışkihanenin 1640 yılında Gumruk Emiri Ali Ağa tarafından satın alınarak yıktırıldığı duşunulurse, bu tarihten daha once faaliyetine son verilerek, Sultanahmet'teki kılıchane binasına taşınılmış olması muhtemeldir
Cevresini kuşatan efsanelere uygun bir gizemle ortadan kaybolan Dımışki’nin en son orneklerinin 1800’lu yılların başında uretildiği sanılıyor Gunumuzde Batılı bilimadamları konu ile ilgili calışmalarında bu tekniğin kokenini Hindistan’a dayandırırken, Dımışki celiğinin aslında Hindistan’da uretilip İran’da dovulerek kılıc yapıldığını, Batılı gezgin ve tuccarların bu kılıclarla ilk kez devrinin onemli bir ticaret merkezi olan Şam’da karşılaşmış olmalarından dolayı, yanlış bir adlandırmayla Dımışki dediklerini iddia ediyorlar4 Buna karşılık, dokuzuncu yuzyılda Bağdat’ta yaşamış olan buyuk duşunur ve bilimadamı Yakup İbn İshak ElKindi, kılıcları konu alan calışmasında (Ayasofya yazmaları, no 4832, fol 170172) celiği işlem gormuş demirolarak nitelendirirken, bu işlemin onu daha sağlam ve esnek bir hale getirdiğini, bu arada da firindadı verilen desenli goruntunun ortaya cıktığını yazıyor ElKindi, doneminin yerli kılıc turlerini sayarken Şam’ın başlıca uretim merkezlerinden biri olduğunu, Dımışki olarak adlandırılan Şam yapımı kılıcların celiklerinin de Şam’da uretildiğini yazıyor
Savaş alanında hayatta kalmanızın bileğinizin gucu kadar kılıcınızın kalitesine de bağlı olduğu cağlarda, sahip olabileceğiniz en şohretli kılıclar Şam’da yapılan ve şehrin Arapca adına atfen Dımışkiolarak anılan kılıclardı
Tabanı son derece ilginc, desenli bir goruntuye sahip olan Dımışki kılıcların kalitesi her yerde bir efsane halini almıştı O kadar sağlamdı ki, bir vuruşta rakibin kılıcını ikiye bolebilir, kalkanını parcalayabilir, yine de en ufak bir zarar gormezdi Ustelik o kadar keskindi ki, bir elinizde kılıcı yalım yukarı sabit tutsanız ve diğer elinizle uzerine ipek bir mendil bıraksanız, mendil yere iki parca olarak duşerdi!
Dımışki kılıclar bu şohretlerini buyuk olcude Haclı Seferleri’ne borcludur Ortadoğu’ya yaptıkları seferlerde bu kılıclarla karşılaşan şovalyelerin ulkelerine donduklerinde anlattıkları hikayeler zaman icerisinde Dımışki kılıcları Avrupa’da bir efsane haline getirdi1 Ustelik Avrupa’lı ustalar ne kadar uğraşsalar da Dımışki celiği kopya edemiyorlardı Ortadoğu’dan binbir guclukle getirtilen ornekler uzerinde yapılan en titiz incelemeler ve en yoğun calışmalar dahi hicbir sonuc vermiyordu Bu durumun Dımışki efsanesine kattığı gizem, Avrupa’lı ustaları neredeyse bin yıl boyunca peşinden koşturdu (Sonunda galiba başardılar, ama bu başka bir yazının konusu)
Şam’daki gecmişi dorduncu yuzyıla kadar uzanan silah uretimi, bolgede cıkan ve silah yapımı icin cok uygun olan demir cevheri sayesinde gelişip une kavuştu Timur istilası ve ardından şehirdeki buyuk ustaların alınarak Semerkand’a goturulmeleri bu endustriye buyuk zarar verdiyse de, Şam celiğinin Osmanlı İmparatorluğu’nda gorduğu rağbet, yeni ustaların yetişmesini ve Dımışki kılıcların unune un katmasını sağladı Bu rağbet oylesine buyuktu ki, Dımışki yumurtadenilen ve kılıc yapımında kullanılan 225 kg ağırlığındaki celik kulceleri, birer mucevher gibi, padişahlara hediye olarak sunulurdu
Zamanla Dımışki kelimesi bu celiğin uretildiği merkezi ifade etmenin otesine gecerek, sozkonusu tekniğin ve bu teknikle uretilmiş celiğin de ismi haline geldi ve bu arada İstanbul’da da bir dımışkihanekuruldu Evliya Celebi, Seyahatname’sinde Fatih Sultan Mehmet zamanında faaliyete gecen bu dımışkihanenin bugunku Kabataş ile Tophane arasında, deniz kıyısında yer aldığını anlatır Başta padişahlar olmak uzere, donemin ileri gelenlerine cok değerli kılıclar ureten buyuk ustaların calıştığı bu dımışkihanenin 1640 yılında Gumruk Emiri Ali Ağa tarafından satın alınarak yıktırıldığı duşunulurse, bu tarihten daha once faaliyetine son verilerek, Sultanahmet'teki kılıchane binasına taşınılmış olması muhtemeldir
Cevresini kuşatan efsanelere uygun bir gizemle ortadan kaybolan Dımışki’nin en son orneklerinin 1800’lu yılların başında uretildiği sanılıyor Gunumuzde Batılı bilimadamları konu ile ilgili calışmalarında bu tekniğin kokenini Hindistan’a dayandırırken, Dımışki celiğinin aslında Hindistan’da uretilip İran’da dovulerek kılıc yapıldığını, Batılı gezgin ve tuccarların bu kılıclarla ilk kez devrinin onemli bir ticaret merkezi olan Şam’da karşılaşmış olmalarından dolayı, yanlış bir adlandırmayla Dımışki dediklerini iddia ediyorlar4 Buna karşılık, dokuzuncu yuzyılda Bağdat’ta yaşamış olan buyuk duşunur ve bilimadamı Yakup İbn İshak ElKindi, kılıcları konu alan calışmasında (Ayasofya yazmaları, no 4832, fol 170172) celiği işlem gormuş demirolarak nitelendirirken, bu işlemin onu daha sağlam ve esnek bir hale getirdiğini, bu arada da firindadı verilen desenli goruntunun ortaya cıktığını yazıyor ElKindi, doneminin yerli kılıc turlerini sayarken Şam’ın başlıca uretim merkezlerinden biri olduğunu, Dımışki olarak adlandırılan Şam yapımı kılıcların celiklerinin de Şam’da uretildiğini yazıyor