iltasyazilim
FD Üye
Allah tarafindan konulmus bir kanundur Insanlara, yaratilis gayesini ve varolus hikmetini bildirir Yüce Rablerine karsi ne sekilde ibâdette bulunacaklarini ögretir Iyi ve faydali seyler yapmaya sevkeder, zararli islerden de alikoyar
Din, insan aklinin kendi kendine sorup durdugu, Ben kimim, nereden gelip, nereye gidiyorum?suâllerinin tatmîn edici yegâne cevab kaynagidir
Din, imkânlarin tükendigi, ümidlerin söndügü yerde baslayan imkân yolu ve ümid isigi, ilâçlarin dindiremedigi acilarin ilâci, yikik gönüllerin siginagidir
Din; adâlet, iyilik, fedakârlik, dogruluk, fazilet gibi duygularin hayat menbai, insan vicdanindaki inanma ihtiyacinin tam karsiligidir
Insanlar, dinleri peygamberlerden ögrenmislerdir
Peygamberler, vahiy yoluyla Allah'dan aldiklari dinî hükümleri, aldiklari sekliyle insanlara bildirmislerdir Bu bakimdan, dinlerin hakikî sahibi, Allah Teâlâ'dir Peygamberler ise dînin hükümlerini insanlara bildiren birer elçi durumundadirlar
Dinler Kaça Ayrilir?
Islâm âlimleri dinleri baslica iki kisma ayirirlar:
1 Hak dinler
2 Bâtil dinler
Tek Allah'a îmani esas alan ve yalnizca O'na kulluk ve ibâdeti emreden dinlere Hak dinler denir
Hak dinler, Allah'in göndermis oldugu dinlerdir Bu sebeble bunlara semavî dinler de denir Hak dinlere, temelini, Allah'in birligine îman ve sadece O'na ibâdet esasi teskil ettigi için, Tevhid dini adi da verilir
Allah tarafindan gönderilmemis, insanlarin kendilerinden uydurduklari, tek Allah'a îman esasini tasimayan inanç ve fikirlere ise, Bâtil dinler denir
Hak dinlerin bazilari, sonradan insanlar tarafindan bozulmus, içine dînin aslindan olmayan hurâfeler ve bâtil inançlar konulmustur Bu gibi, asli hak iken sonradan bozulan dinlere, Muharref dinler denir Yahudîlik ve Hiristiyanlik gibi Bunlar baslangiçta Hak din iken, sonradan içlerine hurâfeler ve tevhide aykiri fikirler girmesiyle bozulmus ve birer muharref din olmuslardir
Muharref dinler de, bâtil dinlerden sayilir
Insanligin Ilk Dîni Hangi Dindir?
Insanligin ilk dîni, ilk insan ve ilk Peygamber Hz Âdem Aleyhisselâm'a gönderilen ve Allah'in bir oldugu inancina dayanan Tevhid dînidir Sosyolojik arastirmalar da insanligin ilk dîninin tevhid dîni oldugunu isbatlar mahiyettedir Nitekim dinler tarihi arastirmacisi ve sosyolog Schmidt, yeryüzünde en ilkel insan cemiyeti olan Pigmeler üzerinde yaptigi arastirmalar sonucu, bunlarda tek tanri inancinin oldugunu ortaya koymustur Schmidt'in bu tesbitleri, Durkheim'in, insanligin ilk dininin totemizm oldugu yolundaki iddialarini çürütmüs, bu konudaki yaygin Batili kanâatleri yikmistir
Insan Hayatinda Dinin Yeri Nedir?
Din inanci, insanla beraber dogmustur Çünkü insanlik tarihinin hiçbir döneminde din duygusundan mahrum bir millete rastlanamamaktadir Nerede insan varsa, orada bir nevi îman, ibâdet ve din duygusu görülmüstür
Bundan anlasiliyor ki, din, insanligin yaratilisindan getirdigi fitrî ve zarurî ihtiyacidir Insanoglu vâr oldukça, din de vârolacaktir
Filozof Auguste Sabatier bu konuda der ki:
Diyânet, gayet kuvvetli bir agaç gibi, insaniyetin geçirdigi inkilâplarin hepsinde hayatini muhafaza etmis ve edecektir Zaman geçmekle, onun kaynagi kurumak söyle dursun, bilâkis, gittikçe o menbain derinlestigini, genisledigini görmekteyiz Binaenaleyh, insan hayati diyânetle baslamis oldugu gibi, diyânetle kuvvet bulacak, diyânetle nihayetlenecektir
Ben niçin dinliyimsuâlini nefsime sorar sormaz, su cevabi aliyorum: Dindarim, çünkü baska türlü olmaya muktedir degilim Dindar olmak, varligim ve benligim için vazgeçilmez bir ihtiyaçtir
Benjamin Konstan ise söyle der:
Din, insanlik tarihinde en fazla hâkim olmus bir varliktir Dinî hayat, tabiatimizin degismez vasfi ve ondan ayrilmayan bir özelligidir Insanin mahiyeti düsünülünce, zihne derhal bir de din fikrinin gelmemesi mümkün degildir
Batili ilim ve fikir adamlarinin bu tesbitleri de gösteriyor ki: Insan fitraten dindardir; din duygusu insan tabiatinin zarurî bir ihtiyacidir Tarihin hiçbir devrinde dinsiz, yani, inançsiz ve mâneviyatsiz bir insan olmamistir
Dinin Fertlere ve Cemiyete Sagladigi Faydalar Nelerdir?
1 Insan, akil ve suur sahibi, varligi üzerinde düsünebilen bir canlidir Nereden gelip nereye gittigini, niçin yaratildigini, hayat yolunun onu nasil bir sonuca ulastiracagini, vicdâniyla basbasa kaldigi zaman, kendi kendine sorup durmaktadir Bu konuda tatmîn olmak, içinde gelecege ait olarak beliren endiselerden kurtulmak, sükûnete ve iç huzura ermek ihtiyacindadir Bu huzuru, insan, ancak insanüstü bir hakikata inanip baglanmakla bulabilir Bu hakikati ise, ona ancak din verir ve ögretir
2 Insanligin kendi dünyasinda maddeten ve mânen inkisaf etmesi, gerçek insanlik mertebesine ulasmasi için de, din mutlaka gereklidir
Bu hususu Bediüzzaman söyle ifâde eder:
Nev'i beserin ahvaline dikkatle bakilsa görülür ki, ruhun mânen terakkisini, vicdanin tekâmülünü, akil ve fikrin inkisaf ve terakkisini telkin eden, yani asilayan seriatlardir Vücud veren tekliftir Hayat veren peygamberlerin gönderilmesidir Ilham eden dinlerdir Eger bu noktalar olmasaydi, insan hayvan olarak kalacakti Ve insandaki bu kadar kemâlâti vicdaniye ve ahlâki hasene tamamen yok olurlardi(Isârâtü'lI'caz)
Ayni konuda Ali Fuad Basgil ise söyle der:
En âliminden câhiline kadar insan, nerden gelip nereye gittigini kendi kendine soracak; insanüstü âlemlerden yüksek bir ideâl mesnedi ve bir hareket ve faaliyet prensibi arayacaktir Fakat bu aradiklarina ve sorduklarina dînin disinda ne ilimde, ne de felsefede tatmin edici ve iç ferahlatici bir cevab bulamiyacaktir Neticede ya dindâr olup, dinî hakikatlere gönül baglayacak ve insan hayati yasayacaktir, yahut da hayvanlasip, fizikî hisler ve bayagi zevkleriyle yasama yolunu tutacaktir Bu yol, insanligi uçuruma götürülecektir(Din ve Lâiklik)
3 Din, cemiyet hayatini düzenleyici ve disipline edici olarak da, insanlik için lüzumlu bir müessesedir
* Dinî duygu, insandan hiçbir vakit ayrilmayan, onu daima murakabe altinda bulunduran mânevî bir bekçidir Bu bekçi, vicdanlar üzerinde son derece etkili oldugundan, hem insani gizli âsikâr bütün fenaliklardan alikoyar, hem de her nevi iyiliklere sevkeder Din, insan ihtiraslarini frenliyen en kuvvetli mânevî bir dizgindir
* Din sayesinde Allah'in herseyi bilecegini, hiçbir seyin ondan gizlenemeyecegini idrâk eden insanda kuvvetli bir irâde hâsil olur Böyle kuvvetli irâde ve seciye sahibi kisilerden meydana gelen bir cemiyette ise, âsâyis ve istikrar, nizam ve âhenk bulunur
* Din her türlü ahlâkî fazîletin kaynagidir Insanlik için dinin getirdigi ahlâkî sistemin ehemmiyeti çok büyüktür Aleksi Betran söyle der:
Dindar kimselerde mevcut olan îman, ahlâk için pek kiymetli bir istinad noktasidir
Bir milletin ahlâkî yönden alçalmasi kadar müdhis bir felâket yoktur Tarih boyunca pek çok milletler, ahlâken tefessüh ettikleri için batmis, tarih sahnesinden silinip gitmislerdir
4 Dinsizlik, herseyden önce ahlâk fikrini yikar Çünkü din olmadigi takdirde, ahlâk için hiçbir yaptirici güç kalmadigindan, dinsizlik her türlü kötülügün yayilmasina ve genislemesine ve neticede cemiyetin çökmesine sebeb olur
Dinsizlik, ayni zamanda hukuk fikrini de ortadan kaldirir Kendini herhangi bir ahlâkî müeyyideye bagli hissetmeyen dinsiz insan, hiçbir hak ve hukuku yerine getirmez Eline firsat geçtiginde zulüm yapmaktan, gasbetmekten, her türlü kötülügü islemekten geri durmaz
Maddeye tapan ve sehvetlerine esîr olan dinsiz insanda, insanlik seciyeleri silinmekte; fazîlet, ferâgat ve fedakârlik yerine feci bir 'BOSVER' zihniyeti hâkim olmaktadir Bu zihniyet ise, bir cemiyet için felâkettir
Islâm'in Disindaki Dinlerin Geçerliligi Neden Kalkmistir?
Tarihin çesitli devirlerinde insanlara ayri ayri peygamberler ve dinler yollayan Allah Teâlâ, son din olarak onlara Islâmi ve son Peygamber olarak da Hz Muhammed'i (asm) göndermistir Islâm'in gelmesiyle Yahudîlik ve Hiristiyanlik gibi eski dinlerin hükmü sona ermistir Bu, tipki, yeni bir kanun çikinca, eski kanunun hükmünün yürürlükten kalkmasi gibidir Allah'in son dîni ve Ilâhî Kanunu Islâm gelince, eski dinlerin ve ilâhî kanunlarin geçerliligi son bulmustur
Islâm disinda kalan dinlerin yürürlükten kalkmasini gerektiren baslica sebebler sunlardir:
1 Her seyden evvel, eski dinler, yalnizca belli bir zamana ve belli bir muhîtin insanlarina hitab ediyorlardi Islâm ise, topyekû* bütün insanliga seslenmektedir Dâveti umumî ve mesaji cihansümuldür
2 Eski dinler, sadece kendi zamanlarinin insanlarini muhâtab almislardi O zamanin insanlarinin seciyeleri kaba ve mizaçlari vahsete yakindi Ilimde, medeniyette, fikir ve anlayista geri idiler Ulasim ve haberlesme imkânlari, ibtidai bir haldeydi Her bölgenin kültürü, inanci, örf ve âdetleri farkli farkliydi Karsilikli fikir ve kültür alisverisi de oldukça zayifti Bu yüzden, her muhîte ayri ayri peygamberler gelmesi, baska baska dinler gönderilmesi zarureti vardi Zaman geçip insanlik ilim, fikir, kültür ve medeniyet yönünden büyük gelismeler kaydedince, eski mahallî dinler artik insanlarin ihtiyaçlarina cevap veremez hale geldiler Bunun üzerine Cenâbi Hak da insanlara en son din olan Islâmiyeti gönderdi
Islâm dîni, 1400 yil evvelki dünyanin insanindan, bugünün ve yarinin modern insanina kadar gelip geçen bütün insanliga hitab edebilme özelliginde olan bir dindir Bu bakimdan, kiyamete kadar hükmü bâki ve geçerlidir
3 Eski dinlerin, zamanla, içlerine hurâfeler, bâtil inançlar karismistir Allah'in birligine îman esasi, yani tevhid inanci kaybolmustur Islâm ise, hâlâ ilk günkü tazelik ve safligi ile, bozulmadan durmaktadir
Netice olarak diyebiliriz ki:
Islâm'in disinda kalan dinler, geceleyin bir sokagi aydinlatan bir fener ve sokak lâmbasi gibidir Islâm ise, bütün dünyayi aydinlatan günes hükmündedir
Günes dogduktan sonra, artik sokak fenerine hiç ihtiyaç kalir mi?
Günesin yaninda sokak lâmbasinin aydinliginin sözü olur mu?
Bâtil Dinler Nasil Ortaya Çikmistir?
Hz Âdem'den (as) sonra, zamanin ilerlemesiyle bazi insanlar nefislerine ve Seytan'in telkinlerine kapilarak tevhid inancindan uzaklasmis, Hak dîne yabancilasmis, bir takim yanlis inançlara saplanmislardir Böylece bâtil dinler ortaya çikmistir
Insanlar Hak dinden uzaklasip bâtila saplandikça, Cenâbi Hak onlara yeni bir Peygamber ve yeni bir din göndermis, onlari tevhid inancina dâvet etmistir Ancak insanlarin sadece bir kismi bu dâvete uymus, diger kismi ise bâtil inançlarinda israr etmistir Hattâ bunlar Hakka dönmemekle de kalmamis, dönenlere zorla mâni olma, baski ve iskence yapma yollarina bile basvurmuslardir Böylelikle her asirda ve her devirde Hak dine inananlarla inanmayanlar arasinda sürekli bir mücadele olagelmistir Günümüzde de çesitli isimler ve sekiller altinda bu mücadele sürmektedir ve kiyâmete kadar da sürecektir
Son Din Hangisidir?
Insanligin son dini, tevhid dîni olan Islâm dînidir
Ilim ve Din Arasinda Herhangi Bir Çatisma Söz Konusu mu?
Ilim, madde âleminin, hayatin ve özellikle insanin nasil vâr oldugunu inceler, bu âlemde cereyan eden Ilâhî kanunlari bulup çikarir Bu kanunlar sâyesinde insanligin teknik ve medeniyette daha fazla ilerlemesine imkân hazirlar Din ise, kâinatin ve madde âleminin niçin yaratildigini ve yaraticisinin kim oldugunu ortaya koyar Özellikle insanin varliklar içindeki müstesna mevkiini, yaratilis gayesini ve bu dünyadaki vazifesinin mahiyetini belirtir
Su halde ilim ile din için: Varlik âleminin sir ve muamma kutularini açan iki anahtardir denebilir Biri, varliklarin yaratilis seklini, maddî
mahiyetini ortaya koyarken; digeri de yaratilis sebebini ve gayesini açiklamaktadir Bu bakimdan ortada birbirleri ile çatisan bir durum yoktur Bil'akis birbirlerini tamamlama söz konusudur
Ilim ilerledikçe dinî görüslerin iflâs edecegini sananlar, bu noktada yanilmislardir Bil'akis, ilmin ileriye dogru attigi her adim, her yeni bulus, düsünen insanligi dinî akîdelere biraz daha yaklastirmis ve Allah'in büyüklügünü biraz daha yakindan göstermistir Söyle ki:
Kâinatta mevcut kusursuz bir nizamin dayandigi kanunlarin kesfinden ve bu kanunlardan istifade yollarinin arastirilmasindan ibaret olan ilimler, bu muhtesem nizami kuran ve isleten Allah'in varligina en kuvvetli bürhan ve sahidlerdir O yüce Yaratanin varligini, essiz kudretini inkâr etmek; ancak gözle görülen mevcut nizami inkâr etmekle mümkün olur Nizamin inkâri hâlinde ise, ortada ilim kalmaz
Diger taraftan ilimler, Allah'in yarattigi varliklar âlemini incelediklerinden, yaratilistaki hârikalari, ince hesap ve ölçüleri ortaya koymakta ve varliklar üzerinde tecelli eden Ilâhî isim ve sifatlari meydana çikarmaktadirlar Bu bakimdan, ilimlerin Allah'in isimlerine ayna olduklarini ve herbir ilmin Allah'in bir ismine dayandigini ve hakikatini o isimden aldigini söyleyebiliriz Bu hususu Bediüzzaman söyle izah etmektedir:
Her bir kemâlin, herbir ilmin, herbir terakkiyatin, herbir fennin bir hakikati âliyyesi yüce bir hakikati var ki, o hakikat bir ismi Ilâhîye dayaniyor Pek çok perdeleri ve mütenevvi tecelliyati çesitli tecellileri ve muhtelif daireleri bulunan o isme dayanmakla o fen, o kemâlât, o san'at kemâlini bulur, hakikat olur Yoksa yarim yamalak bir surette nâkis bir gölgedir
Meselâ: Hendese geometri bir fendir Onun hakikati ve noktai müntehasi ulasabilecegi en son nokta, Cenâbi Hakk'in ismi Adl ve Mukaddir'ine yetisip hendese âyinesinde o ismin hakîmane cilvelerini müsahede etmektir
Meselâ: Tib bir fendir Hem bir san'attir Onun da nihayeti ve hakikati, Hakîmi Mutlak'in Sâfî ismine dayanip, eczahanei kübrâsi olan rûyi zeminde yeryüzünde Rahimâne cilvelerini, edviyelerde devâlarda görmekle tib kemâlâtini bulur, hakikat olur
Meselâ: Hakikati mevcûdattan bahseden hikmetü'lEsyâ, Cenâbi Hakk'in (Celle Celâlühû) ismi Hakîminin tecelliyati kübrâsini müdebbirâne, mürebbiyâne esyada, menfaatlerinde ve maslahatlarinda görmekle ve o isme ve ona dayanmakla su hikmet olabilir Yoksa, ya hurafâta inkilâb eder ve mâlâyâniyât olur veya felsefei tabiiye misillû dalâlete sapikliga yol açar
Iste sana üç misâl! Sair kemâlât ve fünûnu fenleri bu üç misâle kiyâs et(Sözler)
Gerçekten de Bediüzzaman'in isaret ettigi gibi, ilim ve fenlerin hakikatinin Ilâhî bir isme istinad ettigi görülmez veya görmezlikten gelinirse, ilmin ya inançsizlga yol açacagi, veya faydasiz birer mesguliyet mahiyeti alacagi, günümüzde pek çok misalleriyle ortaya çikmistir
Iman Nedir?
Iman, lügatte, bir sey'e tereddütsüz inanmak ve kesin olarak, içten ve yürekten baglanmak demektir
Dinî mânâsi ise, Allah'in varligina, birligine, tereddütsüz inanmak ve Hz Muhammed'in (asm) peygamber oldugunu ve bize bildirdigi seylerin hepsinin hak ve dogru bulundugunu, hiçbir sübhe duymadan kabûl ve tasdik etmektir
Iman Kaç Kisma Ayrilir?
Iman iki kisma ayrilir:
1 Icmalî îman,
2 Tafsilî îman
Icmalî Iman Ne Demektir?
Peygamberimizin Allah'tan alip haber verdigi seylerin hepsine birden, topluca inanmak demektir
Bir kimse, mânâsini bilerek ve kabûl ederek:
Lâ ilâhe illâllah Muhammedün resûlüllahdese icmalî olarak îman etmis olur
Bu cümleye Kelimei Tevhid denir Mânâsi sudur:
Lâ ilâhe illâllah: Allah'dan baska hiçbir ilâh ve hakikî ma'bud yoktur
Muhammedün resûlüllah: Muhammed (asm), Allah'in Resûlü ve Peygamberidir
Tafsilî Iman Neye Denir?
Peygamberimizin Allah'tan haber verdigi seylerin herbirini delilleriyle bilip inanmaktir Diger bir ifadeyle, dinin zaruriyatini bütün tafsilât ve teferruâtiyla ögrenip tasdik etmek demektir
Dînin Zaruriyâti Nedir?
Dînin zaruriyâti, Âmentü'de yer alan 6 îman esasi ile dînin namaz, oruç, hac, zekât gibi farz kildigi ibâdetler ve adam öldürmek, içki içmek, zinâ yapmak gibi haram saydigi fiillerdir
Bunlari, her Müslümanin teferruâti ile bilmesi ve inanmasi sarttir
Âmentü Nedir, Âmentü'de Yer Alan Iman Esaslari Nelerdir?
Âmentü, her Müslümanin inanmasi, kabûl edip tasdik etmesi farz olan îman esaslarindan ibarettir
Âmentü'de yer alan îman esaslari 6'dir ve sunlardir:
1 Allah'a inanmak,
2 ine inanmak,
3 Kitablarina inanmak,
4 Peygamberlerine inanmak,
5 Âhiret gününe, öldükten sonra dirilmeye inanmak,
6 Kadere, hayir ve serrin Allah'dan olduguna inanmak
Din, insan aklinin kendi kendine sorup durdugu, Ben kimim, nereden gelip, nereye gidiyorum?suâllerinin tatmîn edici yegâne cevab kaynagidir
Din, imkânlarin tükendigi, ümidlerin söndügü yerde baslayan imkân yolu ve ümid isigi, ilâçlarin dindiremedigi acilarin ilâci, yikik gönüllerin siginagidir
Din; adâlet, iyilik, fedakârlik, dogruluk, fazilet gibi duygularin hayat menbai, insan vicdanindaki inanma ihtiyacinin tam karsiligidir
Insanlar, dinleri peygamberlerden ögrenmislerdir
Peygamberler, vahiy yoluyla Allah'dan aldiklari dinî hükümleri, aldiklari sekliyle insanlara bildirmislerdir Bu bakimdan, dinlerin hakikî sahibi, Allah Teâlâ'dir Peygamberler ise dînin hükümlerini insanlara bildiren birer elçi durumundadirlar
Dinler Kaça Ayrilir?
Islâm âlimleri dinleri baslica iki kisma ayirirlar:
1 Hak dinler
2 Bâtil dinler
Tek Allah'a îmani esas alan ve yalnizca O'na kulluk ve ibâdeti emreden dinlere Hak dinler denir
Hak dinler, Allah'in göndermis oldugu dinlerdir Bu sebeble bunlara semavî dinler de denir Hak dinlere, temelini, Allah'in birligine îman ve sadece O'na ibâdet esasi teskil ettigi için, Tevhid dini adi da verilir
Allah tarafindan gönderilmemis, insanlarin kendilerinden uydurduklari, tek Allah'a îman esasini tasimayan inanç ve fikirlere ise, Bâtil dinler denir
Hak dinlerin bazilari, sonradan insanlar tarafindan bozulmus, içine dînin aslindan olmayan hurâfeler ve bâtil inançlar konulmustur Bu gibi, asli hak iken sonradan bozulan dinlere, Muharref dinler denir Yahudîlik ve Hiristiyanlik gibi Bunlar baslangiçta Hak din iken, sonradan içlerine hurâfeler ve tevhide aykiri fikirler girmesiyle bozulmus ve birer muharref din olmuslardir
Muharref dinler de, bâtil dinlerden sayilir
Insanligin Ilk Dîni Hangi Dindir?
Insanligin ilk dîni, ilk insan ve ilk Peygamber Hz Âdem Aleyhisselâm'a gönderilen ve Allah'in bir oldugu inancina dayanan Tevhid dînidir Sosyolojik arastirmalar da insanligin ilk dîninin tevhid dîni oldugunu isbatlar mahiyettedir Nitekim dinler tarihi arastirmacisi ve sosyolog Schmidt, yeryüzünde en ilkel insan cemiyeti olan Pigmeler üzerinde yaptigi arastirmalar sonucu, bunlarda tek tanri inancinin oldugunu ortaya koymustur Schmidt'in bu tesbitleri, Durkheim'in, insanligin ilk dininin totemizm oldugu yolundaki iddialarini çürütmüs, bu konudaki yaygin Batili kanâatleri yikmistir
Insan Hayatinda Dinin Yeri Nedir?
Din inanci, insanla beraber dogmustur Çünkü insanlik tarihinin hiçbir döneminde din duygusundan mahrum bir millete rastlanamamaktadir Nerede insan varsa, orada bir nevi îman, ibâdet ve din duygusu görülmüstür
Bundan anlasiliyor ki, din, insanligin yaratilisindan getirdigi fitrî ve zarurî ihtiyacidir Insanoglu vâr oldukça, din de vârolacaktir
Filozof Auguste Sabatier bu konuda der ki:
Diyânet, gayet kuvvetli bir agaç gibi, insaniyetin geçirdigi inkilâplarin hepsinde hayatini muhafaza etmis ve edecektir Zaman geçmekle, onun kaynagi kurumak söyle dursun, bilâkis, gittikçe o menbain derinlestigini, genisledigini görmekteyiz Binaenaleyh, insan hayati diyânetle baslamis oldugu gibi, diyânetle kuvvet bulacak, diyânetle nihayetlenecektir
Ben niçin dinliyimsuâlini nefsime sorar sormaz, su cevabi aliyorum: Dindarim, çünkü baska türlü olmaya muktedir degilim Dindar olmak, varligim ve benligim için vazgeçilmez bir ihtiyaçtir
Benjamin Konstan ise söyle der:
Din, insanlik tarihinde en fazla hâkim olmus bir varliktir Dinî hayat, tabiatimizin degismez vasfi ve ondan ayrilmayan bir özelligidir Insanin mahiyeti düsünülünce, zihne derhal bir de din fikrinin gelmemesi mümkün degildir
Batili ilim ve fikir adamlarinin bu tesbitleri de gösteriyor ki: Insan fitraten dindardir; din duygusu insan tabiatinin zarurî bir ihtiyacidir Tarihin hiçbir devrinde dinsiz, yani, inançsiz ve mâneviyatsiz bir insan olmamistir
Dinin Fertlere ve Cemiyete Sagladigi Faydalar Nelerdir?
1 Insan, akil ve suur sahibi, varligi üzerinde düsünebilen bir canlidir Nereden gelip nereye gittigini, niçin yaratildigini, hayat yolunun onu nasil bir sonuca ulastiracagini, vicdâniyla basbasa kaldigi zaman, kendi kendine sorup durmaktadir Bu konuda tatmîn olmak, içinde gelecege ait olarak beliren endiselerden kurtulmak, sükûnete ve iç huzura ermek ihtiyacindadir Bu huzuru, insan, ancak insanüstü bir hakikata inanip baglanmakla bulabilir Bu hakikati ise, ona ancak din verir ve ögretir
2 Insanligin kendi dünyasinda maddeten ve mânen inkisaf etmesi, gerçek insanlik mertebesine ulasmasi için de, din mutlaka gereklidir
Bu hususu Bediüzzaman söyle ifâde eder:
Nev'i beserin ahvaline dikkatle bakilsa görülür ki, ruhun mânen terakkisini, vicdanin tekâmülünü, akil ve fikrin inkisaf ve terakkisini telkin eden, yani asilayan seriatlardir Vücud veren tekliftir Hayat veren peygamberlerin gönderilmesidir Ilham eden dinlerdir Eger bu noktalar olmasaydi, insan hayvan olarak kalacakti Ve insandaki bu kadar kemâlâti vicdaniye ve ahlâki hasene tamamen yok olurlardi(Isârâtü'lI'caz)
Ayni konuda Ali Fuad Basgil ise söyle der:
En âliminden câhiline kadar insan, nerden gelip nereye gittigini kendi kendine soracak; insanüstü âlemlerden yüksek bir ideâl mesnedi ve bir hareket ve faaliyet prensibi arayacaktir Fakat bu aradiklarina ve sorduklarina dînin disinda ne ilimde, ne de felsefede tatmin edici ve iç ferahlatici bir cevab bulamiyacaktir Neticede ya dindâr olup, dinî hakikatlere gönül baglayacak ve insan hayati yasayacaktir, yahut da hayvanlasip, fizikî hisler ve bayagi zevkleriyle yasama yolunu tutacaktir Bu yol, insanligi uçuruma götürülecektir(Din ve Lâiklik)
3 Din, cemiyet hayatini düzenleyici ve disipline edici olarak da, insanlik için lüzumlu bir müessesedir
* Dinî duygu, insandan hiçbir vakit ayrilmayan, onu daima murakabe altinda bulunduran mânevî bir bekçidir Bu bekçi, vicdanlar üzerinde son derece etkili oldugundan, hem insani gizli âsikâr bütün fenaliklardan alikoyar, hem de her nevi iyiliklere sevkeder Din, insan ihtiraslarini frenliyen en kuvvetli mânevî bir dizgindir
* Din sayesinde Allah'in herseyi bilecegini, hiçbir seyin ondan gizlenemeyecegini idrâk eden insanda kuvvetli bir irâde hâsil olur Böyle kuvvetli irâde ve seciye sahibi kisilerden meydana gelen bir cemiyette ise, âsâyis ve istikrar, nizam ve âhenk bulunur
* Din her türlü ahlâkî fazîletin kaynagidir Insanlik için dinin getirdigi ahlâkî sistemin ehemmiyeti çok büyüktür Aleksi Betran söyle der:
Dindar kimselerde mevcut olan îman, ahlâk için pek kiymetli bir istinad noktasidir
Bir milletin ahlâkî yönden alçalmasi kadar müdhis bir felâket yoktur Tarih boyunca pek çok milletler, ahlâken tefessüh ettikleri için batmis, tarih sahnesinden silinip gitmislerdir
4 Dinsizlik, herseyden önce ahlâk fikrini yikar Çünkü din olmadigi takdirde, ahlâk için hiçbir yaptirici güç kalmadigindan, dinsizlik her türlü kötülügün yayilmasina ve genislemesine ve neticede cemiyetin çökmesine sebeb olur
Dinsizlik, ayni zamanda hukuk fikrini de ortadan kaldirir Kendini herhangi bir ahlâkî müeyyideye bagli hissetmeyen dinsiz insan, hiçbir hak ve hukuku yerine getirmez Eline firsat geçtiginde zulüm yapmaktan, gasbetmekten, her türlü kötülügü islemekten geri durmaz
Maddeye tapan ve sehvetlerine esîr olan dinsiz insanda, insanlik seciyeleri silinmekte; fazîlet, ferâgat ve fedakârlik yerine feci bir 'BOSVER' zihniyeti hâkim olmaktadir Bu zihniyet ise, bir cemiyet için felâkettir
Islâm'in Disindaki Dinlerin Geçerliligi Neden Kalkmistir?
Tarihin çesitli devirlerinde insanlara ayri ayri peygamberler ve dinler yollayan Allah Teâlâ, son din olarak onlara Islâmi ve son Peygamber olarak da Hz Muhammed'i (asm) göndermistir Islâm'in gelmesiyle Yahudîlik ve Hiristiyanlik gibi eski dinlerin hükmü sona ermistir Bu, tipki, yeni bir kanun çikinca, eski kanunun hükmünün yürürlükten kalkmasi gibidir Allah'in son dîni ve Ilâhî Kanunu Islâm gelince, eski dinlerin ve ilâhî kanunlarin geçerliligi son bulmustur
Islâm disinda kalan dinlerin yürürlükten kalkmasini gerektiren baslica sebebler sunlardir:
1 Her seyden evvel, eski dinler, yalnizca belli bir zamana ve belli bir muhîtin insanlarina hitab ediyorlardi Islâm ise, topyekû* bütün insanliga seslenmektedir Dâveti umumî ve mesaji cihansümuldür
2 Eski dinler, sadece kendi zamanlarinin insanlarini muhâtab almislardi O zamanin insanlarinin seciyeleri kaba ve mizaçlari vahsete yakindi Ilimde, medeniyette, fikir ve anlayista geri idiler Ulasim ve haberlesme imkânlari, ibtidai bir haldeydi Her bölgenin kültürü, inanci, örf ve âdetleri farkli farkliydi Karsilikli fikir ve kültür alisverisi de oldukça zayifti Bu yüzden, her muhîte ayri ayri peygamberler gelmesi, baska baska dinler gönderilmesi zarureti vardi Zaman geçip insanlik ilim, fikir, kültür ve medeniyet yönünden büyük gelismeler kaydedince, eski mahallî dinler artik insanlarin ihtiyaçlarina cevap veremez hale geldiler Bunun üzerine Cenâbi Hak da insanlara en son din olan Islâmiyeti gönderdi
Islâm dîni, 1400 yil evvelki dünyanin insanindan, bugünün ve yarinin modern insanina kadar gelip geçen bütün insanliga hitab edebilme özelliginde olan bir dindir Bu bakimdan, kiyamete kadar hükmü bâki ve geçerlidir
3 Eski dinlerin, zamanla, içlerine hurâfeler, bâtil inançlar karismistir Allah'in birligine îman esasi, yani tevhid inanci kaybolmustur Islâm ise, hâlâ ilk günkü tazelik ve safligi ile, bozulmadan durmaktadir
Netice olarak diyebiliriz ki:
Islâm'in disinda kalan dinler, geceleyin bir sokagi aydinlatan bir fener ve sokak lâmbasi gibidir Islâm ise, bütün dünyayi aydinlatan günes hükmündedir
Günes dogduktan sonra, artik sokak fenerine hiç ihtiyaç kalir mi?
Günesin yaninda sokak lâmbasinin aydinliginin sözü olur mu?
Bâtil Dinler Nasil Ortaya Çikmistir?
Hz Âdem'den (as) sonra, zamanin ilerlemesiyle bazi insanlar nefislerine ve Seytan'in telkinlerine kapilarak tevhid inancindan uzaklasmis, Hak dîne yabancilasmis, bir takim yanlis inançlara saplanmislardir Böylece bâtil dinler ortaya çikmistir
Insanlar Hak dinden uzaklasip bâtila saplandikça, Cenâbi Hak onlara yeni bir Peygamber ve yeni bir din göndermis, onlari tevhid inancina dâvet etmistir Ancak insanlarin sadece bir kismi bu dâvete uymus, diger kismi ise bâtil inançlarinda israr etmistir Hattâ bunlar Hakka dönmemekle de kalmamis, dönenlere zorla mâni olma, baski ve iskence yapma yollarina bile basvurmuslardir Böylelikle her asirda ve her devirde Hak dine inananlarla inanmayanlar arasinda sürekli bir mücadele olagelmistir Günümüzde de çesitli isimler ve sekiller altinda bu mücadele sürmektedir ve kiyâmete kadar da sürecektir
Son Din Hangisidir?
Insanligin son dini, tevhid dîni olan Islâm dînidir
Ilim ve Din Arasinda Herhangi Bir Çatisma Söz Konusu mu?
Ilim, madde âleminin, hayatin ve özellikle insanin nasil vâr oldugunu inceler, bu âlemde cereyan eden Ilâhî kanunlari bulup çikarir Bu kanunlar sâyesinde insanligin teknik ve medeniyette daha fazla ilerlemesine imkân hazirlar Din ise, kâinatin ve madde âleminin niçin yaratildigini ve yaraticisinin kim oldugunu ortaya koyar Özellikle insanin varliklar içindeki müstesna mevkiini, yaratilis gayesini ve bu dünyadaki vazifesinin mahiyetini belirtir
Su halde ilim ile din için: Varlik âleminin sir ve muamma kutularini açan iki anahtardir denebilir Biri, varliklarin yaratilis seklini, maddî
mahiyetini ortaya koyarken; digeri de yaratilis sebebini ve gayesini açiklamaktadir Bu bakimdan ortada birbirleri ile çatisan bir durum yoktur Bil'akis birbirlerini tamamlama söz konusudur
Ilim ilerledikçe dinî görüslerin iflâs edecegini sananlar, bu noktada yanilmislardir Bil'akis, ilmin ileriye dogru attigi her adim, her yeni bulus, düsünen insanligi dinî akîdelere biraz daha yaklastirmis ve Allah'in büyüklügünü biraz daha yakindan göstermistir Söyle ki:
Kâinatta mevcut kusursuz bir nizamin dayandigi kanunlarin kesfinden ve bu kanunlardan istifade yollarinin arastirilmasindan ibaret olan ilimler, bu muhtesem nizami kuran ve isleten Allah'in varligina en kuvvetli bürhan ve sahidlerdir O yüce Yaratanin varligini, essiz kudretini inkâr etmek; ancak gözle görülen mevcut nizami inkâr etmekle mümkün olur Nizamin inkâri hâlinde ise, ortada ilim kalmaz
Diger taraftan ilimler, Allah'in yarattigi varliklar âlemini incelediklerinden, yaratilistaki hârikalari, ince hesap ve ölçüleri ortaya koymakta ve varliklar üzerinde tecelli eden Ilâhî isim ve sifatlari meydana çikarmaktadirlar Bu bakimdan, ilimlerin Allah'in isimlerine ayna olduklarini ve herbir ilmin Allah'in bir ismine dayandigini ve hakikatini o isimden aldigini söyleyebiliriz Bu hususu Bediüzzaman söyle izah etmektedir:
Her bir kemâlin, herbir ilmin, herbir terakkiyatin, herbir fennin bir hakikati âliyyesi yüce bir hakikati var ki, o hakikat bir ismi Ilâhîye dayaniyor Pek çok perdeleri ve mütenevvi tecelliyati çesitli tecellileri ve muhtelif daireleri bulunan o isme dayanmakla o fen, o kemâlât, o san'at kemâlini bulur, hakikat olur Yoksa yarim yamalak bir surette nâkis bir gölgedir
Meselâ: Hendese geometri bir fendir Onun hakikati ve noktai müntehasi ulasabilecegi en son nokta, Cenâbi Hakk'in ismi Adl ve Mukaddir'ine yetisip hendese âyinesinde o ismin hakîmane cilvelerini müsahede etmektir
Meselâ: Tib bir fendir Hem bir san'attir Onun da nihayeti ve hakikati, Hakîmi Mutlak'in Sâfî ismine dayanip, eczahanei kübrâsi olan rûyi zeminde yeryüzünde Rahimâne cilvelerini, edviyelerde devâlarda görmekle tib kemâlâtini bulur, hakikat olur
Meselâ: Hakikati mevcûdattan bahseden hikmetü'lEsyâ, Cenâbi Hakk'in (Celle Celâlühû) ismi Hakîminin tecelliyati kübrâsini müdebbirâne, mürebbiyâne esyada, menfaatlerinde ve maslahatlarinda görmekle ve o isme ve ona dayanmakla su hikmet olabilir Yoksa, ya hurafâta inkilâb eder ve mâlâyâniyât olur veya felsefei tabiiye misillû dalâlete sapikliga yol açar
Iste sana üç misâl! Sair kemâlât ve fünûnu fenleri bu üç misâle kiyâs et(Sözler)
Gerçekten de Bediüzzaman'in isaret ettigi gibi, ilim ve fenlerin hakikatinin Ilâhî bir isme istinad ettigi görülmez veya görmezlikten gelinirse, ilmin ya inançsizlga yol açacagi, veya faydasiz birer mesguliyet mahiyeti alacagi, günümüzde pek çok misalleriyle ortaya çikmistir
Iman Nedir?
Iman, lügatte, bir sey'e tereddütsüz inanmak ve kesin olarak, içten ve yürekten baglanmak demektir
Dinî mânâsi ise, Allah'in varligina, birligine, tereddütsüz inanmak ve Hz Muhammed'in (asm) peygamber oldugunu ve bize bildirdigi seylerin hepsinin hak ve dogru bulundugunu, hiçbir sübhe duymadan kabûl ve tasdik etmektir
Iman Kaç Kisma Ayrilir?
Iman iki kisma ayrilir:
1 Icmalî îman,
2 Tafsilî îman
Icmalî Iman Ne Demektir?
Peygamberimizin Allah'tan alip haber verdigi seylerin hepsine birden, topluca inanmak demektir
Bir kimse, mânâsini bilerek ve kabûl ederek:
Lâ ilâhe illâllah Muhammedün resûlüllahdese icmalî olarak îman etmis olur
Bu cümleye Kelimei Tevhid denir Mânâsi sudur:
Lâ ilâhe illâllah: Allah'dan baska hiçbir ilâh ve hakikî ma'bud yoktur
Muhammedün resûlüllah: Muhammed (asm), Allah'in Resûlü ve Peygamberidir
Tafsilî Iman Neye Denir?
Peygamberimizin Allah'tan haber verdigi seylerin herbirini delilleriyle bilip inanmaktir Diger bir ifadeyle, dinin zaruriyatini bütün tafsilât ve teferruâtiyla ögrenip tasdik etmek demektir
Dînin Zaruriyâti Nedir?
Dînin zaruriyâti, Âmentü'de yer alan 6 îman esasi ile dînin namaz, oruç, hac, zekât gibi farz kildigi ibâdetler ve adam öldürmek, içki içmek, zinâ yapmak gibi haram saydigi fiillerdir
Bunlari, her Müslümanin teferruâti ile bilmesi ve inanmasi sarttir
Âmentü Nedir, Âmentü'de Yer Alan Iman Esaslari Nelerdir?
Âmentü, her Müslümanin inanmasi, kabûl edip tasdik etmesi farz olan îman esaslarindan ibarettir
Âmentü'de yer alan îman esaslari 6'dir ve sunlardir:
1 Allah'a inanmak,
2 ine inanmak,
3 Kitablarina inanmak,
4 Peygamberlerine inanmak,
5 Âhiret gününe, öldükten sonra dirilmeye inanmak,
6 Kadere, hayir ve serrin Allah'dan olduguna inanmak