Dinimiz Kime Emanet?
dinimiz konusunda kime guvenebiliriz?
Ebedi Ornek
Bir insanın hoca ya da şeyh diye bilinmesi, isminin onunde profesor, docent, doktor gibi unvanların bulunması, dinimizi emanet etmek icin yeterli mi? Sadece bu sıfatlara sahip oldukları icin her dediklerini dinin hukmu olarak kabul etmemiz doğru olur mu?
Sağlığımız, paramız, malımız mulkumuz Şu uc gunluk dunyada hayatımıza anlam katan, bizi ayakta tutan şeyler olarak goruruz bunları, ozen gosteririz, uzerine titreriz
Peki ebedi hayatımızın huzur ve mutluluk garantisi olan dinimiz konusunda aynı titizliği, aynı hassasiyeti gosteriyor muyuz? Herkese mal mulk emanet edilmezken dinimizi kime emanet ediyoruz? Yani kime guveniyoruz Bu insanlar bu işin ehli mi? Araştırıyor muyuz?
Etiket Guzel Ama
Bir insanın hoca ya da şeyh diye bilinmesi, isminin onunde profesor, docent, doktor gibi unvanların bulunması, dinimizi emanet etmek icin yeterli mi? Sadece bu sıfatlara sahip oldukları icin her dediklerini dinin hukmu olarak kabul etmemiz doğru olur mu?
Yanlış anlaşılmasın, bu isimlere, bu sıfatlara hurmetsizlik kastımız yok Sadece isimlerin unvanların yeterli olmayacağını ifade etmek istiyoruz
O halde dinimiz konusunda kime guvenebiliriz? Hangi ozelliklere sahip hocalara, murşitlere, profesorlere itibar edebiliriz?
İşte bu noktada da Yuce Mevlanın her konuda olcu ve rehber olarak bize ikram ettiği Rasuli Ekrem sav Efendimize başvuracağız Onun hayatından ilacımızı alacağız
Ebedi Ornek
Kısaca hatırlayalım: Hz Muhammed Mustafa sav, peygamberlik gelmeden once kırk yıl Mekkede yaşadı Anası, babası, dedesi, kısaca soyu sopu herkes tarafından biliniyordu Kırk yaşına kadar o toplumun icinde bulundu Cocukluğunu, gencliğini, evlilik yıllarını hep o toplumun icinde gecirdi Komşuluk yaptı, arkadaşları oldu, ortaklıklar kurdu Herkes Onun hayatını net bir şekilde biliyordu, gizli kapaklı hicbir yanı yoktu Saklama ihtiyacı duyacağı bir ayıbı, bir yanlışı da olmadı
Sahabilerden Saib b Ebi Saib, Rasulullah sav hakkında şunları anlatmıştı: O benim cahiliye devrinde ortağımdı Ne iyi bir ortaktı o! Ne fitne fesat yollarına sapar ne de boş yere cekişirdi (Ahmed b Hanbel, Musned)
Herkes Peygamber sav Efendimize guvenirdi Hatta bu guvenlerini ifade etmek uzere Ona tam guvenilir insan anlamında elEmin diyorlardı Haksızlığa uğrayanlar Onu bulurdu Değerli eşyalarını Ona bırakırlardı Peygamberlik geldikten sonra bile Mekkeliler boyle yapmaya devam etmişlerdi Hatta Efendimiz sav Medineye hicret ederken yatağına yatırdığı Hz Ali raa yuklediği gorevlerden biri de evdeki emanetleri sahiplerine teslim etmekti
Rasuli Ekrem sav kırk yaşında Allahın elcisi olarak insanları davete başladığında, Mekkede yaşayan, Onu tanıyan butun insanlar şunları soyleyecek durumdaydı:
Biz Onun hayatını butun yonleriyle biliyoruz
Biz Ona guveniyoruz
Hayatı boyunca sozuyle ozu arasında bir celişki gormedik
Şahsiyeti ve ahlakıyla hepimiz icin saygıdeğer bir insandır
Nasıl Donuştuler?
Yuce Mevla, elcisini kırk yıl bu ustun ozelliklerle o toplumda yaşattı ve bundan sonra peygamberlik goreviyle gorevlendirdi
O toplumun insanları katı bir putperestlik icerisinde hayatlarını surdururken, Peygamber sav Efendimiz onlara kabul etmeleri cok zor olan bir imanı ve hayat tarzını tebliğ ediyordu Her bakımdan onları tamamen değiştirecek bir dindi bu
Buna rağmen o insanlar, butun yonleriyle tanıdıkları, kırk yıldır guvendikleri, durustluğunden şuphe etmedikleri Muhammed Mustafa sav Efendimize yoneldiler Teker teker iman edip hayatlarını tamamen değiştirdiler Nice acılara goğus gerdiler
Rasuli Ekrem sav Efendimize tabi olanlar, peygamberliğin gelmesinden itibaren şu hali, Onda her zaman gormuşlerdi: Rasulullah sav Efendimiz Yuce Mevladan her ne getirdiyse hayatı boyunca onları en guzel şekilde, en ust seviyede uygulamıştı İbadetinin guzelliğine gelince, onu anlatmaktan aciz olduklarını soylerlerdi
Gercek Tebliğcinin Ozellikleri
Şimdi bu temel bilgilerden hareketle dinimiz konusunda onumuze cıkan insanlarda en azından şu ozelliklerin tamamını aramak durumundayız
Hayatı butun yonleriyle bilinmelidir Gizli kapaklı bir işi, bir yanı olmamalıdır
İnsanlara guven telkin etmelidir
Sozleriyle işleri birbirine uymalıdır
Aralarında yaşadığı insanlar, onun şahsiyetli ve ustun ahlak sahibi bir insan olduğuna şahitlik etmelidir
Yaşantısına şımarıklık ve gevşeklik değil, ciddiyet ve takva hassasiyeti hakim olmalıdır
Bildiklerini uygulamaya calışan, alcakgonullu ve ibadetine duşkun olmalıdır
İşte bu saydığımız ozelliklerin tamamına sahip olmayan kişilerin ismi ve sıfatı ne olursa olsun, dinimiz konusunda onlara guvenemeyiz Dinimizi onlara emanet edemeyiz
Bahsi gecen ozelliklere sahip olan insanlara, yani hocalara, murşitlere gelince, onlar herkesin ihtiyac duyduğu yeryuzunun en kıymetli varlıklarıdır
Yuce Mevla, boyle değerleri icimizden, gonlumuzden eksik etmesin Bizi de onlardan ayırmasın Hem dunyada hem ahirette
Mehmet IŞIK semerkand dergisi
dinimiz konusunda kime guvenebiliriz?
Ebedi Ornek
Bir insanın hoca ya da şeyh diye bilinmesi, isminin onunde profesor, docent, doktor gibi unvanların bulunması, dinimizi emanet etmek icin yeterli mi? Sadece bu sıfatlara sahip oldukları icin her dediklerini dinin hukmu olarak kabul etmemiz doğru olur mu?
Sağlığımız, paramız, malımız mulkumuz Şu uc gunluk dunyada hayatımıza anlam katan, bizi ayakta tutan şeyler olarak goruruz bunları, ozen gosteririz, uzerine titreriz
Peki ebedi hayatımızın huzur ve mutluluk garantisi olan dinimiz konusunda aynı titizliği, aynı hassasiyeti gosteriyor muyuz? Herkese mal mulk emanet edilmezken dinimizi kime emanet ediyoruz? Yani kime guveniyoruz Bu insanlar bu işin ehli mi? Araştırıyor muyuz?
Etiket Guzel Ama
Bir insanın hoca ya da şeyh diye bilinmesi, isminin onunde profesor, docent, doktor gibi unvanların bulunması, dinimizi emanet etmek icin yeterli mi? Sadece bu sıfatlara sahip oldukları icin her dediklerini dinin hukmu olarak kabul etmemiz doğru olur mu?
Yanlış anlaşılmasın, bu isimlere, bu sıfatlara hurmetsizlik kastımız yok Sadece isimlerin unvanların yeterli olmayacağını ifade etmek istiyoruz
O halde dinimiz konusunda kime guvenebiliriz? Hangi ozelliklere sahip hocalara, murşitlere, profesorlere itibar edebiliriz?
İşte bu noktada da Yuce Mevlanın her konuda olcu ve rehber olarak bize ikram ettiği Rasuli Ekrem sav Efendimize başvuracağız Onun hayatından ilacımızı alacağız
Ebedi Ornek
Kısaca hatırlayalım: Hz Muhammed Mustafa sav, peygamberlik gelmeden once kırk yıl Mekkede yaşadı Anası, babası, dedesi, kısaca soyu sopu herkes tarafından biliniyordu Kırk yaşına kadar o toplumun icinde bulundu Cocukluğunu, gencliğini, evlilik yıllarını hep o toplumun icinde gecirdi Komşuluk yaptı, arkadaşları oldu, ortaklıklar kurdu Herkes Onun hayatını net bir şekilde biliyordu, gizli kapaklı hicbir yanı yoktu Saklama ihtiyacı duyacağı bir ayıbı, bir yanlışı da olmadı
Sahabilerden Saib b Ebi Saib, Rasulullah sav hakkında şunları anlatmıştı: O benim cahiliye devrinde ortağımdı Ne iyi bir ortaktı o! Ne fitne fesat yollarına sapar ne de boş yere cekişirdi (Ahmed b Hanbel, Musned)
Herkes Peygamber sav Efendimize guvenirdi Hatta bu guvenlerini ifade etmek uzere Ona tam guvenilir insan anlamında elEmin diyorlardı Haksızlığa uğrayanlar Onu bulurdu Değerli eşyalarını Ona bırakırlardı Peygamberlik geldikten sonra bile Mekkeliler boyle yapmaya devam etmişlerdi Hatta Efendimiz sav Medineye hicret ederken yatağına yatırdığı Hz Ali raa yuklediği gorevlerden biri de evdeki emanetleri sahiplerine teslim etmekti
Rasuli Ekrem sav kırk yaşında Allahın elcisi olarak insanları davete başladığında, Mekkede yaşayan, Onu tanıyan butun insanlar şunları soyleyecek durumdaydı:
Biz Onun hayatını butun yonleriyle biliyoruz
Biz Ona guveniyoruz
Hayatı boyunca sozuyle ozu arasında bir celişki gormedik
Şahsiyeti ve ahlakıyla hepimiz icin saygıdeğer bir insandır
Nasıl Donuştuler?
Yuce Mevla, elcisini kırk yıl bu ustun ozelliklerle o toplumda yaşattı ve bundan sonra peygamberlik goreviyle gorevlendirdi
O toplumun insanları katı bir putperestlik icerisinde hayatlarını surdururken, Peygamber sav Efendimiz onlara kabul etmeleri cok zor olan bir imanı ve hayat tarzını tebliğ ediyordu Her bakımdan onları tamamen değiştirecek bir dindi bu
Buna rağmen o insanlar, butun yonleriyle tanıdıkları, kırk yıldır guvendikleri, durustluğunden şuphe etmedikleri Muhammed Mustafa sav Efendimize yoneldiler Teker teker iman edip hayatlarını tamamen değiştirdiler Nice acılara goğus gerdiler
Rasuli Ekrem sav Efendimize tabi olanlar, peygamberliğin gelmesinden itibaren şu hali, Onda her zaman gormuşlerdi: Rasulullah sav Efendimiz Yuce Mevladan her ne getirdiyse hayatı boyunca onları en guzel şekilde, en ust seviyede uygulamıştı İbadetinin guzelliğine gelince, onu anlatmaktan aciz olduklarını soylerlerdi
Gercek Tebliğcinin Ozellikleri
Şimdi bu temel bilgilerden hareketle dinimiz konusunda onumuze cıkan insanlarda en azından şu ozelliklerin tamamını aramak durumundayız
Hayatı butun yonleriyle bilinmelidir Gizli kapaklı bir işi, bir yanı olmamalıdır
İnsanlara guven telkin etmelidir
Sozleriyle işleri birbirine uymalıdır
Aralarında yaşadığı insanlar, onun şahsiyetli ve ustun ahlak sahibi bir insan olduğuna şahitlik etmelidir
Yaşantısına şımarıklık ve gevşeklik değil, ciddiyet ve takva hassasiyeti hakim olmalıdır
Bildiklerini uygulamaya calışan, alcakgonullu ve ibadetine duşkun olmalıdır
İşte bu saydığımız ozelliklerin tamamına sahip olmayan kişilerin ismi ve sıfatı ne olursa olsun, dinimiz konusunda onlara guvenemeyiz Dinimizi onlara emanet edemeyiz
Bahsi gecen ozelliklere sahip olan insanlara, yani hocalara, murşitlere gelince, onlar herkesin ihtiyac duyduğu yeryuzunun en kıymetli varlıklarıdır
Yuce Mevla, boyle değerleri icimizden, gonlumuzden eksik etmesin Bizi de onlardan ayırmasın Hem dunyada hem ahirette
Mehmet IŞIK semerkand dergisi