Dinimizde Başlık Parası Var mıdır?
Başlık, bugün oğlan tarafını yıkan kötü bir itiyat haline gelmiştir. Evlenen gençler, vermeye mecbur kaldıkları büyük yekun tutan başlık parası yüzünden, borçla hayata başlıyorlar. Nişanlılık devresinde edilen bu borçları, evliliğin 3., hatta 5. senesine kadar devam ettiğinden, hayatlarının en huzurlu olması gereken günlerini borç derdi içinde perişanlıkla geçiriyorlar. Bu ise, başlığın meşruiyetini şüpheye düşürüyor; başlığı mehir’e benzetmekte isabet etmediğinizi isbat ediyor.
Bu dikkatli ve araştırıcı okuyucuma teşekkür ederim.
Bence çok hayati bir mevzu üzerine eğilmiş, ilmi sayılacak bir muhakeme yürütmüştür. Hakikaten, bugün başlık parası yüzünden, birçok genç gurbet ellere düşmekte; büyük bir borçla hayata başlamak zorunda kalmaktadır. Bu, elbette akıl ve mantıkla izah edilecek bir davranış değildir. Hatta buna, sadece oğlan tarafı değil, şuurlu kız tarafı da razı olamaz. Hiçbir baba, kızını, borçlu, fakir bir eve göndermek istemez. Ne var ki, Anadolu’muzun bazı yerlerinde son derece batıl bir adet alıp yürümüştür:
– Falancanın kızı .............. liraya satılmış. Demek ki, çok itibarlı ve nüfuzlu bir aile kızıymış.
Yani kıza verilen parayla, itibar ve haysiyet ölçülüyor; ne kadar fazla parayla satılmışsa o kadar haysiyeti var olduğu kabul ediliyor. Şüphesiz ki, bu anlayışın tesiri altında kalan kız babaları, istedikleri halde kızlarını, karşı tarafa daha kolay imkanla veremiyorlar. Çünkü o takdirde, kızın itibar ve kıymetsizliğinin ifadesi şeklinde bir değerlendirme meydana geliyor.
Bu yanlış takdir, elbette bir mazeret olamaz. Fiyata göre iyilik ve değerlilik ölçüsü pazarda satılan koyun ve keçide bahis mevzuu olur. İnsan için, bilhassa kadın için değer ölçüsü ise, İslamiyet’ine bağlılığı, dindarlığı, ev işlerindeki becerikliliği ve ailesinin sosyal itibar ve şerefidir.
Şu iki maddeyi dikkatinize arzediyorum:
1 – Mehir meşru bir karşılıktır. Bu paranın azami veya asgari miktarı, dinde sınırlandırılmış değildir. Daha ziyade bulunulan çevrenin tesbit ettiği örfe göre verilmektedir.
2 – Bu mehir, tamamiyle kızın hakkıdır. Kızın izni olmadan, babası da olsa harcama yapamaz. Hatta bu paranın alınıp alınmaması, ne kadarı peşin, ne kadarı da evlendikten sonra alınması, çeyiz yapılıp yapılmaması hususlarını tamamen kız veya vekili tayin eder. Ana-baba, yani kızın velisi, kızın ricasına aykırı istekte bulunamaz.
İşte şu iki madde ile tarif etmeye çalıştığım mehir, başlık mıdır, değil midir? Bu noktada ihtilafa düşülmektedir. Şayet bugünkü başlıklar, adını değiştirmiş mehir ise; yani babanın değil, kızın, meşru bir hakkı olduğu bilinerek, kız adına verilip alınıyorsa; bunun haram olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak, oğlan tarafının gücü yetmeyeceği miktarı istemenin doğru olmayacağı söylenebilir. Çünkü Resulüllah Efendimiz:
– Mehrin en hayırlısı, ehven olanı yani ödemesi erkeğe en kolay gelenidir, buyurmuşlardır.
Kızın hakkı olan ve günümüzde başlık adı altında yanlış bir tatbikatın konusu olan mehri, tamamen ortadan kaldırmak değil, oğlan tarafını yıkan ifrat şeklinden kurtarmak şarttır. -Zaten mehir hakkının (kızın rızası olmadan) tamamen ortadan kaldırılması, şer’an da mümkün değildir.- Şayet başlık parası ortadan kalkacak olsa, Anadolumuzda nicelerinin, “Süleymaniye’de evlenir, Sultanahmet’te boşanır” sözünün tecellisine uğrayacaklarını söylemek, pek mümkündür.
Başlık korkusudur ki, onları bir çatı altında yaşatmakta; yuvalarının bozulması önlenmektedir. Tarafları yıkmayacak, mali durumlarını sarsmayacak ölçüde başlık alınabilir. Tabili ki bahsettiğim bu başlık parası mehrin tarifi içine giren başlıktır. Yoksa kızın babasının veya akrabalarının kendi şahıslarına aldıkları ve kız için tek kuruşunu bile harcamadıkları başlık bedelleri, İslami bir adet değildir ve mehir yerine de geçemez.
Başlık, bugün oğlan tarafını yıkan kötü bir itiyat haline gelmiştir. Evlenen gençler, vermeye mecbur kaldıkları büyük yekun tutan başlık parası yüzünden, borçla hayata başlıyorlar. Nişanlılık devresinde edilen bu borçları, evliliğin 3., hatta 5. senesine kadar devam ettiğinden, hayatlarının en huzurlu olması gereken günlerini borç derdi içinde perişanlıkla geçiriyorlar. Bu ise, başlığın meşruiyetini şüpheye düşürüyor; başlığı mehir’e benzetmekte isabet etmediğinizi isbat ediyor.
Bu dikkatli ve araştırıcı okuyucuma teşekkür ederim.
Bence çok hayati bir mevzu üzerine eğilmiş, ilmi sayılacak bir muhakeme yürütmüştür. Hakikaten, bugün başlık parası yüzünden, birçok genç gurbet ellere düşmekte; büyük bir borçla hayata başlamak zorunda kalmaktadır. Bu, elbette akıl ve mantıkla izah edilecek bir davranış değildir. Hatta buna, sadece oğlan tarafı değil, şuurlu kız tarafı da razı olamaz. Hiçbir baba, kızını, borçlu, fakir bir eve göndermek istemez. Ne var ki, Anadolu’muzun bazı yerlerinde son derece batıl bir adet alıp yürümüştür:
– Falancanın kızı .............. liraya satılmış. Demek ki, çok itibarlı ve nüfuzlu bir aile kızıymış.
Yani kıza verilen parayla, itibar ve haysiyet ölçülüyor; ne kadar fazla parayla satılmışsa o kadar haysiyeti var olduğu kabul ediliyor. Şüphesiz ki, bu anlayışın tesiri altında kalan kız babaları, istedikleri halde kızlarını, karşı tarafa daha kolay imkanla veremiyorlar. Çünkü o takdirde, kızın itibar ve kıymetsizliğinin ifadesi şeklinde bir değerlendirme meydana geliyor.
Bu yanlış takdir, elbette bir mazeret olamaz. Fiyata göre iyilik ve değerlilik ölçüsü pazarda satılan koyun ve keçide bahis mevzuu olur. İnsan için, bilhassa kadın için değer ölçüsü ise, İslamiyet’ine bağlılığı, dindarlığı, ev işlerindeki becerikliliği ve ailesinin sosyal itibar ve şerefidir.
Şu iki maddeyi dikkatinize arzediyorum:
1 – Mehir meşru bir karşılıktır. Bu paranın azami veya asgari miktarı, dinde sınırlandırılmış değildir. Daha ziyade bulunulan çevrenin tesbit ettiği örfe göre verilmektedir.
2 – Bu mehir, tamamiyle kızın hakkıdır. Kızın izni olmadan, babası da olsa harcama yapamaz. Hatta bu paranın alınıp alınmaması, ne kadarı peşin, ne kadarı da evlendikten sonra alınması, çeyiz yapılıp yapılmaması hususlarını tamamen kız veya vekili tayin eder. Ana-baba, yani kızın velisi, kızın ricasına aykırı istekte bulunamaz.
İşte şu iki madde ile tarif etmeye çalıştığım mehir, başlık mıdır, değil midir? Bu noktada ihtilafa düşülmektedir. Şayet bugünkü başlıklar, adını değiştirmiş mehir ise; yani babanın değil, kızın, meşru bir hakkı olduğu bilinerek, kız adına verilip alınıyorsa; bunun haram olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak, oğlan tarafının gücü yetmeyeceği miktarı istemenin doğru olmayacağı söylenebilir. Çünkü Resulüllah Efendimiz:
– Mehrin en hayırlısı, ehven olanı yani ödemesi erkeğe en kolay gelenidir, buyurmuşlardır.
Kızın hakkı olan ve günümüzde başlık adı altında yanlış bir tatbikatın konusu olan mehri, tamamen ortadan kaldırmak değil, oğlan tarafını yıkan ifrat şeklinden kurtarmak şarttır. -Zaten mehir hakkının (kızın rızası olmadan) tamamen ortadan kaldırılması, şer’an da mümkün değildir.- Şayet başlık parası ortadan kalkacak olsa, Anadolumuzda nicelerinin, “Süleymaniye’de evlenir, Sultanahmet’te boşanır” sözünün tecellisine uğrayacaklarını söylemek, pek mümkündür.
Başlık korkusudur ki, onları bir çatı altında yaşatmakta; yuvalarının bozulması önlenmektedir. Tarafları yıkmayacak, mali durumlarını sarsmayacak ölçüde başlık alınabilir. Tabili ki bahsettiğim bu başlık parası mehrin tarifi içine giren başlıktır. Yoksa kızın babasının veya akrabalarının kendi şahıslarına aldıkları ve kız için tek kuruşunu bile harcamadıkları başlık bedelleri, İslami bir adet değildir ve mehir yerine de geçemez.