Dinimizde haset nedir, zararları nelerdir
Kıskanclık nedir,gunahı varmıdır ?
Yazar: Alaaddin Başar (ProfDr) 20060417 Fudayl bin İyazın, Mumin gıpta eder, munafık haset eder buyurur Bu soz bizim icin hem guzel bir olcu, hem de buyuk bir tehdit icerir Bir insan, bir başkasının nail olduğu maddi veya manevi bir ihsana kendisinin de erişmesini arzu edebilir Bu haset değil gıptadır Hasette ise, haset edilen şahıstan o ihsanın mutlaka geri alınması arzu edilir Yani, zengin komşusuna haset eden adamın temel hedefi, kendisinin zengin olması değil, komşusunun fakir olmasıdır Bu ise, ancak munafıklara yakışacak kadar aşağı ve bayağı bir duşuncedir
Bununla beraber, bu guzel sozu yanlış yorumlayarak, haset edenlere hemen munafık damgası vurmak elbette doğru değil
Cunku munafığın tarifi acık: Munafık, gercekte iman etmediği halde iman etmiş gozuken kimsedir Haset eden bir mumine, bu manada, munafık demek mumkun değildir O halde bu sozu, Sakın haset etmeyiniz, zira bu ancak munafıklara yakışan alcak bir sıfattır şeklinde anlamamız gerekir
Haset hastalığına tutularak, kendi kaybına değil de, başkalarının kazancına uzulen bir insan ticaret bilmezliğin en ileri orneğini sergiler
Hasetten kurtuluş icin Bediuzzaman Hazretlerinin bir tavsiyesi var: Hasit adam haset ettiği şeylerin akıbetini duşunsun Ta anlasın ki, rakibinde olan dunyevi husun ve kuvvet ve mertebe ve servet; fanidir, muvakkattir( MektUbat)
Haset hastalığının temelinde, haset edilen kimseyi ve onun elindeki dunya nimetlerini ebedi zannetme gafleti yatar Akıl planında, gerceğin boyle olmadığını herkes bilir; ama, hissiyat hukmunu icra etti mi, zavallı akla kıvranmaktan ote bir şey kalmaz
Bir asır sonra butun haset edenler ve edilenler gibi, hasede konu olan mevki ve makamlar, servet ve devletler de başka insanların eline gececekler; bir sure de onları oyalayacak ve hicbirine gercek yar olmadan, bir başka gruba intikal edecekler
Hasedin bir de kadere itiraz yonu var
Yoksa onlar, Allahın lutfundan verdiği şeyler icin, insanlara haset mi ediyorlar? (Nisa SUresi, 54)
Ayeti kerimede, Allahın lutfundan verdiği şeklinde cok hikmetli bir kayıt var Bu kayıttan hareketle mufessirlerimiz, meşru olmayan kazanclara haset edilebileceğini belirtmişler ve Vurguncunun elindeki malın gitmesini temenni etmek haset değil, gayrettir, adalettir demişler
Buna gore bir adam hırsızlık ederek zengin olsa, o malın ondan alınmasını arzu etmek haset değildir Haset; Allahın lutfuyle verdiği meşru servet, makam yahut fazileti cekememektir Bunların, bir muminden alınmasını arzu etmek ise, kaderi tenkit ve rahmete itiraz manası taşır
Bir insan duşunelim: Belli bir nimete ulaşmak icin elinden gelen gayreti gostermiş, meşru dairede calışmış, fiili ve kavli duasını yaptıktan sonra Rabbinin rahmetini, inayetini gozlemeye başlamıştır Bu insana yapılan İlahi lutuf karşısında mumine duşen vazife, o nimete kendisi nail olmuş gibi sevinmektir Kadere iman da, İslam kardeşliği de bunu gerektirir
Kıskanclık nedir,gunahı varmıdır ?
Yazar: Alaaddin Başar (ProfDr) 20060417 Fudayl bin İyazın, Mumin gıpta eder, munafık haset eder buyurur Bu soz bizim icin hem guzel bir olcu, hem de buyuk bir tehdit icerir Bir insan, bir başkasının nail olduğu maddi veya manevi bir ihsana kendisinin de erişmesini arzu edebilir Bu haset değil gıptadır Hasette ise, haset edilen şahıstan o ihsanın mutlaka geri alınması arzu edilir Yani, zengin komşusuna haset eden adamın temel hedefi, kendisinin zengin olması değil, komşusunun fakir olmasıdır Bu ise, ancak munafıklara yakışacak kadar aşağı ve bayağı bir duşuncedir
Bununla beraber, bu guzel sozu yanlış yorumlayarak, haset edenlere hemen munafık damgası vurmak elbette doğru değil
Cunku munafığın tarifi acık: Munafık, gercekte iman etmediği halde iman etmiş gozuken kimsedir Haset eden bir mumine, bu manada, munafık demek mumkun değildir O halde bu sozu, Sakın haset etmeyiniz, zira bu ancak munafıklara yakışan alcak bir sıfattır şeklinde anlamamız gerekir
Haset hastalığına tutularak, kendi kaybına değil de, başkalarının kazancına uzulen bir insan ticaret bilmezliğin en ileri orneğini sergiler
Hasetten kurtuluş icin Bediuzzaman Hazretlerinin bir tavsiyesi var: Hasit adam haset ettiği şeylerin akıbetini duşunsun Ta anlasın ki, rakibinde olan dunyevi husun ve kuvvet ve mertebe ve servet; fanidir, muvakkattir( MektUbat)
Haset hastalığının temelinde, haset edilen kimseyi ve onun elindeki dunya nimetlerini ebedi zannetme gafleti yatar Akıl planında, gerceğin boyle olmadığını herkes bilir; ama, hissiyat hukmunu icra etti mi, zavallı akla kıvranmaktan ote bir şey kalmaz
Bir asır sonra butun haset edenler ve edilenler gibi, hasede konu olan mevki ve makamlar, servet ve devletler de başka insanların eline gececekler; bir sure de onları oyalayacak ve hicbirine gercek yar olmadan, bir başka gruba intikal edecekler
Hasedin bir de kadere itiraz yonu var
Yoksa onlar, Allahın lutfundan verdiği şeyler icin, insanlara haset mi ediyorlar? (Nisa SUresi, 54)
Ayeti kerimede, Allahın lutfundan verdiği şeklinde cok hikmetli bir kayıt var Bu kayıttan hareketle mufessirlerimiz, meşru olmayan kazanclara haset edilebileceğini belirtmişler ve Vurguncunun elindeki malın gitmesini temenni etmek haset değil, gayrettir, adalettir demişler
Buna gore bir adam hırsızlık ederek zengin olsa, o malın ondan alınmasını arzu etmek haset değildir Haset; Allahın lutfuyle verdiği meşru servet, makam yahut fazileti cekememektir Bunların, bir muminden alınmasını arzu etmek ise, kaderi tenkit ve rahmete itiraz manası taşır
Bir insan duşunelim: Belli bir nimete ulaşmak icin elinden gelen gayreti gostermiş, meşru dairede calışmış, fiili ve kavli duasını yaptıktan sonra Rabbinin rahmetini, inayetini gozlemeye başlamıştır Bu insana yapılan İlahi lutuf karşısında mumine duşen vazife, o nimete kendisi nail olmuş gibi sevinmektir Kadere iman da, İslam kardeşliği de bunu gerektirir