iltasyazilim
FD Üye
Yüce Rabbimiz kainatta yarattığı bütün insanların, Allah`a teslim olmasını ister Allah’a teslim olmayı dileyen bir sancağın altında toplanmalarını isterBu sancak bütün dünyayı aydınlatacak olan bir meşale olacaktır Bu meşaleden çıkacak olan ışık Allah’a teslim olma ışığı, bütün cihanda teslimiyeti gerçekleştirmek üzere, birliği sağlamak üzere bir müşterek ışık olacaktır
Gelecek geçmişe dayalıdır Bir gelecek hesabı yaptığımız zaman geçmişin bütün hatalarını gözden geçirmek mecburiyetindeyiz İnsanların nefsleri ile olan davranışları neticesinde ulusları birbirine düşüren büyük harpler yaşanmıştır Hep geçmişin bu güne ulaştırdığı bilgi demeti içerisinde geçmişe baktığımızda, milletleri birbirine düşüren cihan harpleri görürüz
1ve 2cihan savaşlarında hakim olan unsur nefslerdi Ayrılan fırkaların içinde her fırka diğerine düşmandı Düşmanlığın tabii neticesi olarak cihan savaşları yaşanmıştırGelecek günlerde bir savaş daha yaşanacak Üçüncü cihan savaşı Üçüncü cihan savaşı arkasında birlik ve beraberliği doğuracak olan cihan savaşlarının sonuncusu olacaktır Geleceğin atom bombası kullanılacak olan son savaşı kapılarını bir dünya sûlh’una açacak Bu savaş haçlı seferleri gibi dinlerin birbirine düşman olduğu bir savaş olmayacak Bu savaş dînlerin birleştiği, bir bütün teşkil ettiği ve dînin içinde olanlarla dışında olanların birbiriyle savaşı olacak
İnsanlık bu güne kadar yaptığı yanlışlıkları bir daha yapmamak üzere, bir yeni beraberliğe doğru yürüyor Bu beraberlik dînlerin bir olmasıyla sonuçlanacaktır
Bu gün artık dünya dînlerinin birleştirilmesi zamanı gelmiştir İnsanlar bu sûlh ve sükûnun, birleşmenin arayışı içindedir Başka dînden olanların mesela Musevilerin, mesela Hristiyanların bu birleşme fikrine muhalif bir görüşleri yoktur Hepsi bütün insanların tek dîn altında birleşmesinin çok güzel olacağını düşünüyorlarKendi kitaplarındaki teslime mütealik âyetleri gördüğümüz zaman konunun Allahû Teâlâ tarafından dizayn edildiğini, bir tek dînin var olduğunu ve bu dînin Allah’a teslim olma dîni olduğunu müşterek olarak hepsi idrak etmeye başlamışlardır Bütün dinlerîn müşterek olduğu ve bütün dînlerde müşterek olan konu ruhumuzun, fizik vücudumuzun ve nefsimizin Allah’ın bize verdiği üç emanetinde Allah’a teslim olmasıdır İşte insanları tek bayrak altında toplayacak olan ana fikir budur Dünyayı ikiye ayıran son bir savaş Allah’ın adamları ile şeytanın adamları son bir defa karşı karşıya gelecekler Son zafer Allah’ın adamlarına aittir
Bu gün dünya üzerinde Allah’a teslimin nasıl gerçekleştirileceği tamamen unutulmuş durumdadır İnsanlık tarihi için çok önemli bir dönüm noktasını aşmış yeni bir devreye ulaşmış bulunuyoruz Dünyanın sonuna doğru ulaştığımız şu son devre dînlerin birleştirilme zamanıdır
Dünya bu son devrenin içinde yaşamaya başladı Bütün insanlar için tek bir Allah var Dînler içinde yaşayan insanlar aslında vasıfları müşterek olan bir tek dîni yaşamak üzere dizayn edildiler Bütün dînleri birbirine bağlayacak olan onların müşterek noktası Allah’a teslim olmaktır Kainatı insanlar için yaratan, insanı da kendisi için yaratan Allah’ın indinde peygamberler en önemli mevkiyi işgal ederler İlk peygamber olan Hz Âdem’den son peygamber olan Peygamber efendimiz (SAV)’e kadar bir çok peygamber Kur’anı Kerim tabiri ile nebî, gelmiş geçmiştir
Allahû Teâlâ Kur’anı Kerim’de nerede nebî kelimesini kullanmışsa orada bir peygamberden bahsetmektedir Ve Peygamber efendimiz (SAV)inde hatemül enbiya olduğunu nebîlerin mührü olduğunu, nebîlerin hitam bulduğunu, hatemi olması sebebi ile hitam bulduğunu, sona erdiğini ifade ediyor Dünyada bir çok dîn mensupları var İslâm dîni, Hristiyanlık dîni, Budizm, Taoizm, Hindizm, Konfiçyusun dîni daha eski bir dîn olarak Musevilerin dîni
İNSANIN YARATILIŞI
İnsan üç ayrı vücuttan yaratılmıştır İnsanın fizik vücudu vardır, insanın nefsi vardır, insanın ruhu vardır 3 ayrı âleme ait üç ayrı vücudu vardır Allahû Teâlâ üç asıl, üçte onun karşıtı olmak üzere altı tane âlem yaratmıştır Buyuruyor ki biz zıddıyla kaim kılarak her şeyi çift yarattık İşte Allahû Teâlâ Zâhiri âlemi yaratmış, şu dünya adlı gezegenimiz zahiri âlemin birer parçasıdır Bu gözlerle zahiri âlemi görebiliriz, bu kulaklarla Zâhiri âlemdeki sesleri duyabilirizFizik vücudumuzun âlemidir
Allahû Teâlâ cinlerin yaşamakta oldukları, âlemlerinden biri olan ama bizim Gayb âlemi dediğimiz, ikinci bir âlem yaratmıştır Ve Allahû Teâlâ zemin kattan sonra başlayan (dünya zemin katın bir parçasıdır), Allah`a kadar ulaşan emr âlemi diye ayrı bir âlem yaratmıştır Ruhumuzun madde oluşturduğu âlemdir Bu üç âlem asıldır İnsanların yaşamakta olduğu Zâhiri âlem, cinlerin yaşamakta olduğu Gayb âlemi, ruhların yaşamakta olduğu emr âlemi, Allah’a kadar bir yolculuğu ifade eden emr âlemi yedi tane gök katını muhtevasında bulunduran, yedinci katın yedi tane âlemini muhtevasında bulunduran bir âlem Birde bunların zıdları vardır
Zâhiri âlemin zıddı Berzah âlemi, şimdiye kadar ölen insanların yaşayacakları âlemin adı
Cinlerin berzah âlemi, cinlerin nefslerinin kıyamete kadar yaşayacağı âlemin adı Zûlmani âlem emr âleminin zıddı olan şeytanın âlemi Altı âlem saymış oluyoruz Ama hep yedi âlemden sözedilir; yedincisi ise yokluktur Eğer Allahû Teâlâ yokluğu da yaratmış olsaydı, ki yokluk olduğuna göre yaratılmış olması mümkün değil Yaratmış olsaydı sekiz tane âlem olacaktı
Allahû Teâlâ mutlaka onu da zıddıyla kaim kılacaktı Yaratılmadığı için tektir Ve yedi âlem söz konusudur Fizik vücudumuz zahiri âlemin bir parçasıdır, nefsimiz berzah âleminin bir parçasıdır Ruhumuz da emr âleminin bir parçasıdır İşte Allah’ın yarattığı üç ayrı âleme ait olan üç vücudun ayrı ayrı isimlerle vücuda getirildiğini görüyoruz
Allahû Teâlâ fizik vücudumuzu halk etmiş
15 HİCR26: Ve lekad halaknel’insâne min salsâlin min hamein mesnûn
Andolsunki biz insanı şekillenebilen kuru bir balçıktan yarattık
İnsanoğlunun vücudunu halk ederek yaratmıştır
91 ŞEMS7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ
Yemin ederim ki o nefs sevva edildi (7 kademede)Nefse ve onu sevva (dizayn) edene
Nefsimizden bahsediyor, Allahû Teâlâ
Yukarıdaki âyeti kerimelerde görüldüğü gibi halk etmek yaratmak demektir, fizik vücudumuz topraktan yaratılmıştır Allahû Teâlâ tarafindan haslete dönüşme özelliği ile, muhtevasına on dokuz tane afet yerleştirilmiş olan nefsimiz sevva edilmiş, dizayn edilmiş şekillendirilmiştirRuhumuzsa üfürülmüş, Allahû Teâlâ buyuruyor ki ;
32SECDE9: Sümme sevvâhü ve nefeha fiyhi min rûhihî ve ce’ale lekümüssem’a vel’ebsâre vel’ef’ideh, kaliylen mâ teşkürûn
Sonra (Allah) onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve onu (onun ruhunun kalbine) sem’i (kalbin işitme hassası) basar (kalbin görme hassası) ve fuad (kalbin idrak etme hassası) hassalarına (sahip) kıldı Ne kadar az şükrediyorsunuz
Şems suresi 7inci âyeti kerime nefsimizin sevva edildiğini söylüyor, Hicir sûresi 26 âyeti kerimede fizik vücudumuzun halk edildiğini söylüyor ve Secde 9’da Yüce Rabbimiz ruhumuzu üfürdüğünü söylüyor Üç vücudumuz üç ayrı şekilde yaratılmıştır Yüce Rabbimiz bütün kutsal kitaplarında insana ait üç vücudun bu dünya hayatında Allah’a teslim olmasını emretmektedir Bütün kutsal kitaplar, bütün dînler bu emrin yerine getirilmesi içindir
Bütün dînlerin müşterek özelliği Allah’a teslim olmaktır Son zamanlara kadar insanlar bu teslim olma müessesesi hakkında, etraflı bir fikrin sahibi değillerdi Bütün dînleri birleştirebilecek bir unsurun varlığı, insanlar tarafından bilinmiyordu Uluslararası ilk konferansta böyle bir konu ortaya atılmış durumdadır Ve bu gün artık biliniyor Allah’ın insanlık tarihi boyunca sadece bir tek dîni olmuştur, o dîn Allah’a teslim olmayı emrederİblis insanları tuzağına düşürüp kendisiyle beraber cehenneme götürmek üzere gerçekleştirdiği bütün çabalarına rağmen, ne eski ahid denen Tevrat ve Zebur’dan, ne de yeni ahid denilen İncil’den, teslime mütealik âyetleri çıkartamamıştır Kutsal kitaplarda Allahû Teâlâ’nın teslim âyetlerini mutlaka o kitaplara yerleştirdiğini görüyoruz Son günlere kadar bu dînin mensupları bu teslim keyfiyetinin sadece kendi dînlerinde olduğunu zannediyorlardı
Ayrıca bunun bir müşterek unsur olduğunu ve kainatta Allah’la insan arasındaki münasebetlerde en önemli unsur olduğunu bilmiyorlardı Dünya bu gerçeği daha yeni öğrenmeye başladı
Gelişmiş ülkelerde dîn konusunda tartışmalar oluyor, bütün dîn mensupları davet ediliyor, insanlar özgürce anlatabiliyorlar Birlik ve beraberliği diliyorlar Allah’la beraberliği diliyorlar Kendi dînlerinde de teslime mütealik âyetlerin bulunduğuna Musevilerde, Hristiyanlarda, başka dînlerin mensuplarıda itiraz etmiyorlar Zaman itibariyle Allah’ın indirdiği tek dînde, Allah’ın teslim dîninde değişmeler olmuştur, bunun için merasimler birbirinden farklılıklar gösterirler, ama bizim üzerimize düşen görev beraber olduğumuz, müşterek olduğumuz noktalardan hareket etmek evveala bunları kabul etmek sonrada zaman içerisinde anlaşma zeminine konuları birer birer ele alıp müşterek taraflarını tesbit etmektir Sadece bir tek Allah var ve sadece onun Allahın peygamberleri var
Allah El Hakk esmasının sahibidir Allah el Adl esmasının sahibidir Hangi devirde yarattığı kulları olursa olsun insanlara adaletsiz davranması birilerine verdiklerini başkalarından esirgemesi mümkün değildir Kur’anı Kerim insanın cennet saadetine ve dünya saadetine ulaşmasında teslimleri esas alan, son peygambere indirilen, son şeriat kitabıdır Ruhun Allah’a teslimi cennet saadetini garanti altına alıyor, fizik vücudun Allah’a teslimi cennet saadetine dünya saadetinin daha % 90’nını ekliyor Nefsin Allah’a teslimi ise dünya saadetinein tamamına ulaştırıyor
Cennet saadetinin ve dünya saadetinin bütünüyle sahibi olan bir insan;
1Ruhunu Allah’a teslim etmiş,
2Fizik vücudunu Allah’a teslim etmiş,
3Nefsini Allah’a teslim etmiş bir insandır
İşte bütün Allah’ın ortaya koyduğu dînler bu gerçekleri ifade ediyor Bizim ülkemizde o kadar uzun tartışmalara yol açan Allahû Teâlâ’dan vahiy alma müessesesi Amerika’da yüzlerce, binlerce insanın Allahû Teâlâ’dan vahiy aldığı bir ortamı sergiliyor Her kilisede bir kaç kişi mutlaka var
Bu güzelliği yaşayabilenler Allah’ın kendilerine ihsanda bulunduğu insanlardır Allahû Teâlâ Kur’anı Kerimde “onların arasında da gece gündüz Allah’a secde edenler, zikir yapanlar, bütün peygamberlere inananlar ve Allah’a teslim olanlar var buyuruyor Allahû Teâlâ nasıl bir olgudan bahsediyor acaba hiç düşünüyormusunuz ? HzÂÂdem’e ilk dîni bilgileri veren Allahû Teâlâ onun ve ona tâbi olanların Allah’a teslim olmasını hedefledi İlk insan olan Âdem AS vahyettiği bütün dîni bilgiler Peygamber Efendimiz SAV’le kalın çizgilerle aynı
Bütün dînlerdeki müşterek unsur Âdem ASdan, Peygamber efendimize kadar hiç değişmedi Ruhun Allah’a teslimi, fizik vücudun Allah’a teslimi, ve nefsin Allah’a teslimi İslam dîninin mensupları olarak, bakıyoruz ki islâm dîni bize Allah’a teslim olmayı farz kılıyor Ruhumuzu, fizik vücudumuzu, nefsimizi Allah’a teslim etmemizi farz kılıyor
Bunların hangi standartlarda nasıl gerçekleşeceğini muhteşem bir anlatım dizisiyle açıklıyor Bütün dînlerde Allah’a teslim olma keyfiyeti açık ve kesin bir dille defalarca tekrarlanmış İnsanlar daha yeni farkına varıyorlar ki bütün dînler arasında bir köprü, bir müşterek hareket noktası ve müşterek ana ve nihai hedefler mevcut
Öyleyse, Kur’anı Kerim’de açıklamaların bütünlük kazandığı yüzlerce âyetle oluşan Allahû Teâlâ’nın A’dan Z’ye teslim olma statüsüne gelin beraberce bakalım Bu detayların diğer dînlerde mevcut olmaması önemli değil, önemli olan asılların var olmasıdır Şeytana Allahû Teâlâ, Allah’a teslim konusundaki asılları bozmak, mahvetmek yetkisini vermemiş
İblis bütün gayretine, Kur’an’dan önceki kitaplarda yaptığı tahrifata rağmen bu kitaplarda Allah’a teslime mütealik âyetleri değiştirememiştir İşte insanlığın yakın gelecekte bir araya gelecekleri müşterekler, ruhun Allah’a teslimi, fizik vücudun Allah’a teslimi ve nefsin Allah’a teslimi olarak üç safha gösteriyorBu sebeple insanlığın inanan kesiminin bir bütün oluşturacağı günlere doğru yaklaşıyoruz
Allahû Teâlâ’nın nasıl diğer dînlerde teslimi emrettiği âyeti kerimeler aynen duruyorsa, Kur’anı Kerim’in hiç bir noktasına dokunamayan şeytan elbette teslime müteâlik âyetlere de dokunamıyacaktı Teslim kelimesi silm kökünden geliyor Sin, lâm ve mim Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve şükrederiz ki İslâm kelimeside aynı kökten geliyor İslâm dediğimiz zaman “Allah’a teslim olmak aklımıza gelmelidir Silm kökünden doğan kelimelere bakalım; İslâm, teslim, selam, selamet, müslim, müslüman bütün bu kelimeler hep aynı kökten gelmektedir
Öyleyse İslâm’da dahil olmak üzere bütün dînlerin Allah ile olan ilişkilerinin önümüzdeki günlerde ve özellikle önümüzdeki bir kaç yılda önemli merhaleler aştığını göreceğiz İnananların birleşmesini göreceğiz Aynı gaye etrafında, Allah’a teslim olma gayesi etrafında, Allah’a inananların bir beraberlik içerisinde anlaşmalara varacağını göreceğiz Şeytan bütün gücüyle böyle bir beraberliği yok etmek için çalışıyor Biliyorsunuz ki insanlık tarihi boyunca hep çalışmıştır ama Allah’ın dostlarını yoldan hiç bir zaman çıkartamamıştır Öyleyse Allah’a teslim olmak nedir? Allah’a teslim olmanın kendi kitaplarında var olduğunu, bunun Allah’ın bir kanunu olduğunu bütün dînlerin mensupları kabul ediyorlar Peki eksik olan nedir? Bu hedefe nasıl ulaşılacağının bilinmemesidir İslâm’ın dışındaki dinlerden bahsetmiyorum sadece, İslâm’ın içindede insanlar Allah’a nasıl teslim olacaklarını bilmiyorlar
İnsanlar, özellikle İslâm dininin içinde yaşayan bir milyar insanın çok büyük bir çoğunluğu Allah’a teslim olmanın ne olduğunu bilmiyor «İslâm söylenildiği gibi teslim olmak demektir» denilse de, bakınız bu teslimi nasıl değerlendiriyorlar İslam’ın da beş şartı vardır, Allah’a teslim olmanında beş şartı vardır; Namaz kılmak, Oruç tutmak, Zekat vermek, Hac’ca gitmek, Kelimeyi şehadet getirmek Kim bunları yaparsa işte o kişi Allah’a teslim olmuştur Ve diyorlar ki işte biz onları yapıyoruz Namaz da kılarız, Oruç da tutarız, Zekat da veririz, sık sık «Lâ ilâhe illâllah Muhammedun Resulallah» deriz ve aramızdan parası olanlar Hac’ca giderler
İşte biz Allah’a teslim olanlarız Bu inancın sahibi olan İslâm’ın içindekiler Allah’a teslim olmayı bilmiyorlarAllah’a teslim olmanın ne olduğundan habersizler Allah’ın vasıta emirlerini yerine getirerek, Allah’a teslim olduklarını zannediyorlar Üstelik 5 şartın hepsi fizik vücutla ilgili
Diğer dînlere baktığımız zaman Allahû Teâlâ HzMusa’ya Tevrat’ı indiriyor, tabletler; Allah’ın söyledikleri ve onunla beraber ona tâbî olanların hepsi Allah’a teslim oluyor Kur’anı Kerim Hz Musa’nın ve ona tâbi olanların Allah’a teslim olduklarını söylüyor İşte o günden bu tarafa insan tabiatının yozlaşmaya açık yönü sebebiyle insanlar Allah’ın dîni konusunda devamlı farklılaşmalar yaşadılar
Bu farklılaşmalardır ki insanların dejenerasyonu, dînlerini unutması sebebi ile HzDavut’a Allahû Teâlâ’nın Zebur’u indirmesini oluşturdu İnsanların çoğu Hz Davut’un devrine ulaştıkları zaman Allah’a teslim olmayı unutmuşlardı Ama aralarında hep daha evvelkilerden ilmi ve irfanı alan ve kendileri de Allah’a teslim olan bir grup hep yaşadı, bu gün de yaşıyor
Toplumun büyük kısmı Allah’a teslim olmayı unuttu Ama bu gün yaşayan Musevilerin içinde de Allah’a teslim olmayı unutmayan bir grup hala hayatta Bu günkü nesil de ta Hz Musa’dan gelen Allah’ın emirlerinin teslime mütealik olan kesimi az bir kesim topluluk tarafından, insanların küçük bir kısmı tarafından hâlâ tatbik edilmektedir Hz Davut zamanında yaşayanlar onunla birlikte Allah’a teslim oldular Hz İbrâhîm zamanında yaşayanlar onunla beraber Allah’a teslim oldularHzNuh zamanında yaşayanlar onunla birlikte Allah’a teslim oldular O devirde yaşayanlar deyince devirde yaşayanların hepsi zannedilmemelidir, teslim olanların sayısı her zamanki gibi toplumun sadece küçük bir parçasını oluşturmuştur Ama onlar, küçük kesimin bir kısmı, Allahû Teâlâ’nın yolundan devam edip Allah’a teslim olurken, sonraki nesillerde toplumun b üyük bir kısmı yollarından ayrıldılar Ama ne var ki sonradan gelen bütün nesillerdein içinde aynı geleneği devam ettiren, mürşidlerine tâbi olan Allah’a ruhunu, Allah’a fizik bedenini, Allah’a nefsini teslim eden insanlar hep yaşadılar, hâlâ da yaşıyorlar Hz İsa’ya Allahû Teâlâ İncil’i indirdi Allahû Teâlâ, HzDavut’aunda ona tâbîi olanların da İslâm Allah’a teslim olduğunu söylüyor Allahû Teâlâ Hz İsa’nın da Hz İsa’nın havarilerinin de Allah’a teslim olduğunu söylüyor
Öyleyse sadece teslim olanlar cennet şerefine nail olurlar Ruhlarını Allah’a teslim etmek, cennet saadetini mutlaka kazanmaktır Fizik vücudun teslimi ve nefsin teslimi buna ilaveten dünya saadetinin kazanılmasında birer anahtardırlar Hz İsa’dan bu tarafa insanlar giderek Allah’a teslim olma standartlarını unuttular
Ama büyük çoğunluğun unutması aralarındaki küçük bir azınlığın Allah’a teslim standartlarını yaşamalarına mani olmadı Hâlâ onların arasında da Kur’anı Kerim’in söylediği gibi Allah’a teslim olanlar var Hz İsa’nın devrindeki geleneklerini, Allah’ın o zaman ona söylediklerini devam ettirerek bu noktaya ulaştılar ki; o söylenenler Peygamber Efendimiz SAV efendimize söylenen temel esaslarla gene aynıydı Allahû Teâlâ Hz İbrâhîm’in dinini anlatmış, ona İslâm olmasını emretmiş İslâm olmak demek, Allah’a teslim olmak demektir Ama İslâm’ın beş tane şartını yerine getirerek Allah’a teslim olunmaz O insanlar Allah’a teslim olduklarını sadece zannederler
HzMuhammed Mustafa SAV’e Allahû Teâlâ Kur’anı Kerim’i indirdi Ve hamdolsun ki o kitapta iblis en küçük bir değişikliği yapamadı Onun için Kur’anı Kerim Allah’a teslim olmanın bütün esaslarını, asıllarını ve detaylarını bütün dünyaya ulaştırabilecek olan en sağlam kaynaktır
Diğer dînlerde musevilerin arasında HzDavut’a tâbi olanlar arasında, Hz İsa’ya tâbi olanlar arasında bu gün hâlâ HzMusa’ya, HzDavut’a, Hz İsa’ya indirilenlere, (Allah’a teslim olma esaslarına) sadık kalarak o devirlerden bu tarafa binlerce yıldan beri geleneklerini ait oldukları peygamberin yaptığı gibi aynen devam ettirenler var
Bütün dünya bu tarzda yaşayan insanlardan bir kısmını her milletin içinde barındırıyor Bu açıdan meselemize baktığımızda bütün milletlerin arasında neden Allahû Teâlâ’nın daima resûller ba’as ettiğini daha iyi anlayacağız
23MÜMİNUN44 : Sümme erselnâ rüsülenâ tetrâ, küllemâ câe ümmeten resûlühâ kezzebûhü fe’etba’nâ ba’dahüm ba’dan ve ce’alnâhüm ehâdiys, febu’den likavmin lâ yü’minûn
Sonra biz Resûl’lerimizi ardarda (arası kesilmeden, peşpeşe) gönderdik Hangi kavme Resûl’ü gelse hepsi onu tekzib ettiler (yalanladılar, reddettiler) O zaman biz birbiri ardından onları yok ettik ve onları efsane kıldık Mümin olmayan kavim artık uzak olsun
2 BAKARA87 : Ve lekad atayna musalkitabe ve kaffeyna min ba’dihi birrusuli ve ateyna isabne meryemelbeyyinati ve eyyednahü biruhilkudüs E fe küllema caeküm rasülün bima lâ tehva enfüsükümüstekbertüm, fe ferikan kezzebtüm ve ferikan taktülün
Andolsun ki; Biz, Musa'ya Kitap verdik ve ondan sonra da, birbiri ardından (araları kesilmeksizin, peşpeşe) Resûl’ler gönderdik Ve Meryem'in oğlu İsa'ya da beyyineler (açık kanıtlar) verdik ve onu RUHUL KUDÜS ile destekledik Her ne zaman size bir Resûl; nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle (emirle) geldiyse, hemen kibirlendiniz Bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürdünüz
16NAHL36: Ve lekad be’asnâ fiy külli ümmetin resûlen eni’büdullahe vectenibûttâguût, feminhüm men hedallahü ve minhüm men hakkat aleyhiddalâleh, fesiyrû fiyl’ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetülmükezzibiyn
Ve andolsun ki biz bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde Resûl’ler be’as ettik, (hayata getirdik, vazifeli kıldık) taguttan kurtulsunlar ve Allah’a kul olsunlar diye Onlardan bir kısmı hidayete erdi ve bir kısmının üzerine dalâlet hak oldu (Resûl’lere tâbî olanlar hidayete erdi, tâbî olmayanların ise üzerine dalâlet hak oldu) Yeryüzünde gezin yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğunu görün
3 ALİ İMRAN164: Lekad mennallahü alel mü'minîne iz be’ase fîhim resûlen min enfüsihim yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkihim ve yü’allimühümülkitâbe velhikmeh, ve in kânû min kablü lefî dalâlin mübîn
Andolsun ki mü'minlerin (başlarının) üzerine (Resûl’lerin ruhları) bir nimet olmak üzere kendi zamanlarında kendi içlerinden bir Resûl be'as ederiz, onların aralarında (her kavmin içinde) onlara Allah’ın âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir Ondan evvel (bu Mürşid Resûl’lere tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler
14 İBRAHİM4 : Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bilisani kavmihî liyübeyyine lehüm, feyudillullahü men yeşâü ve yehdiy men yeşâ’, ve hüvel aziyzülhakiym
Hiçbir Resûl’ümüz yoktur ki biz onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye Öyleyse Allah dilediğini (Resûl’lere tâbî olmayanları) dalâlette bırakır Dilediğini (resûllere tâbî olanları) hidayete erdirir Ve o azîzdir , hikmet sahibidir
Hiç bir kavimde içinde Resûl’û bulunmadan geçen bir tek gün bile bulunmaz diyor Allahû Teâlâ Bütün kavimlerde Allah’ın Resûl’leri hep var olmuştur Bütün kavimlerde var olan Allah’ın Resûl’lerinin peygamber olmadıkları kesindir
Peygamberlerin arasında fetret devirlerinin olduğunu biliyoruz, ama bu Resûl’lerin arasında, peygamber olmayan velî Resûl’lerin arasında fetret devri yoktur
Allahû Teâlâ hiç aralık bırakmadan bütün milletlerin arasında mutlaka Resûl ba’as ederiz diyor devamlı ardı arası kesilmeksizin bütün kavimlerde resûller vardır Her kavimde mutlaka kendi peygamberleri zamanından gelen, Allah’a teslim olma standartlarını devam ettiren, o kavmin büyüklüğüne göre küçük bir kesim daima vardır Fakat bütün dînlerin içinde büyük bir kesim bu büyük hakikatten habersiz olarak yaşıyor
Bütün dînler için aynı büyük hakikat söz konusudur İslâm dîninde de bugün insanların çok büyük bir kısmı %90’dan fazlası diyorlar ki; “Biz İslâm’ın 5 tane şartını yerine getiririz ve cennete gideriz Çünkü İslâm bu beş şarttan oluşur ve İslâm zaten teslim olmak demektir İslâm teslim olmak demekse, İslâm’ın da beş tane şartı varsa, bu beş tane şartı yerine getiren Allah’a teslim olmuştur diyorlar
Konumuza dikkatle bakalım; burada insanlığı biraraya getirecek olanlar her kavimde bulunan Allah’ın resûlleridir Etraflarındaki insanlara Allah’a teslim olmayı öğretirler İşte bütün dünyadaki inananları biraraya getirecek olan Allah’ın bu muhteşem abidesi Allah’a teslim olmaktır
Buraya kadar olan bölümde şunu gördük ki; Allah’ın bütün dînlerdeki hükmü Allah’a teslim olmaktır
Bundan sonra bu teslimleri nasıl gerçekleştirebiliriz konusuna bir açıklama getirelim
Bu açıklamayı, Kurâ’ân âyetlerine dayandırarak ortaya koyarken sadece Kur’ân’ın değil, bütün kutsal kitapların ortak temel hedefine nasıl ulaşılacağını açıklamış olacağız
Şunu bilmeliyiz ki, bütün peygamberlerin, bütün kutsal kitapların hedefleri aynıdır O halde yapılan bütün açıklamalar sadece İslâm dünyasına değil, bütün dinlerin sahiplerine ışık tutacaktır İslâm âlemine baktığımız zaman beş tane şart acaba Allah’a teslim olmaya yeterli midir, değil midir beraberce görelim Allah’a teslim olma standartları beş tane şarta değil ama beş tane safhaya dayanır
Birinci safha Allah’a ulaşmayı dileme safhasıdır Allah’a ulaşmayı dilemezsek, geri kalan hiç bir yere ulaşamayız Her şey Allah’a ulaşmayı dilemekle başlıyor Allahû Teâlâ Allah’a ulaşmayı dilemeyenin cehenneme gideceğini söylüyor
Birinci safha, Allah’a ulaşmayı dilemek, iİkinci safha mürşide ulaşmak ve tâbi olmak,Üçüncü safha ruhu Allah’a gönderip, Allah’ın zatına ulaştırıp, Allah’ın ruha meab olmasını, sığınak olmasının sağlamak ve böylece ruhu Allah’a teslim etmiş olmak
Dördüncü safha, fizik vücudun ahsen olmasını sağlamak, yâni Allah’ın bütün emirlerine itaat eden, yasak ettiği hiç bir fiili işlemeyen bir özelliğe sahip olmasını sağlamak ve böylelikle fizik vücudu da Allah’a teslim etmektir
Beşinci safha, nefsin de ahsen olmasını temin etmek, Allah’ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiç bir fiili işlemeyen bir özelliğe sahip olmasını sağlamak ve böylece nefsi de Allah’a teslim etmektir
Bütün bu muhteva zikir adı verilen bir müessesenin baş tacı edilmesiyle gerçekleşir, ona dört elle sarılmakla gerçekleşir Eğer zikir yoksa bu beş tane safhanın ikincisinden sonrasına ulaşılamaz
Daha birinci safha insanı mutlaka cennet saadetine ulaştırır Dünya saadeti ise nefsin tezkiyesi ile başlar tamamlanır Dünya saadetinei ulaştığımız tamamladığımız nokta, daimi zikirdir Nefsin tasfiyesini bitirdiğimiz kademedir
Nefs tezkiyesinde, nefsin kalbine Allah’ın nurları yarıdan fazla dolduğu zaman o kişinin ruhu Allah’a teslim olmuştur Aynı noktada nefsin kalbi % 50’den fazla temizlenmiştir Nefsin kalbindeki temizlik oranı tamama ulaştığı zaman nefs Allah’a teslim olur Bu temizlik oranı % 90’a ulaştığı zaman fizik vücudun Allah’a teslim olduğunu % 100’e ulaştığı zamanda nefsin Allah’a teslim olduğunu görüyoruz
Fizik vücudun Allah’a teslim olduğu anda nefsin kalbinin aydınlığı % 90’ı bulur Nefs Allah’a teslim olduğunda % 100’e ulaşır Allah’a teslim olmanın beş safhasından bahsettik Görüldüğü gibi bu beş safha İslâm’ın beş şartıyla ilişkili değildir Her safhada o safhanın şartlarını yerine getirmek gerekir
Onlar olmadan hedefe gidilemez Onlar amaç değildir, vasıtadır Namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, Hac’ca gitmek, kelimeyi şehadet getirmek bunların hepsi vasıta emirlerdir, hiç birisi hedef değildir
Allahû Teâlâ bizi namaz kılmak için yaratmamış, Allahû Teâlâ bizi oruç tutmamız için yaratmamış, namaz kılıp, oruç tutup zikir yapıp Allah’a teslim olalım, ruhumuzun tesliminde Allah’a kul olalım fizik vücudumuzun tesliminde ekber kul olalım, nefsimizin tesliminde azim kul olalım diye yaratmış, birinci teslimde cennet saadetine, üçüncü teslimde dünya saadetine ulaşalım diye yaratmış
Gelecek geçmişe dayalıdır Bir gelecek hesabı yaptığımız zaman geçmişin bütün hatalarını gözden geçirmek mecburiyetindeyiz İnsanların nefsleri ile olan davranışları neticesinde ulusları birbirine düşüren büyük harpler yaşanmıştır Hep geçmişin bu güne ulaştırdığı bilgi demeti içerisinde geçmişe baktığımızda, milletleri birbirine düşüren cihan harpleri görürüz
1ve 2cihan savaşlarında hakim olan unsur nefslerdi Ayrılan fırkaların içinde her fırka diğerine düşmandı Düşmanlığın tabii neticesi olarak cihan savaşları yaşanmıştırGelecek günlerde bir savaş daha yaşanacak Üçüncü cihan savaşı Üçüncü cihan savaşı arkasında birlik ve beraberliği doğuracak olan cihan savaşlarının sonuncusu olacaktır Geleceğin atom bombası kullanılacak olan son savaşı kapılarını bir dünya sûlh’una açacak Bu savaş haçlı seferleri gibi dinlerin birbirine düşman olduğu bir savaş olmayacak Bu savaş dînlerin birleştiği, bir bütün teşkil ettiği ve dînin içinde olanlarla dışında olanların birbiriyle savaşı olacak
İnsanlık bu güne kadar yaptığı yanlışlıkları bir daha yapmamak üzere, bir yeni beraberliğe doğru yürüyor Bu beraberlik dînlerin bir olmasıyla sonuçlanacaktır
Bu gün artık dünya dînlerinin birleştirilmesi zamanı gelmiştir İnsanlar bu sûlh ve sükûnun, birleşmenin arayışı içindedir Başka dînden olanların mesela Musevilerin, mesela Hristiyanların bu birleşme fikrine muhalif bir görüşleri yoktur Hepsi bütün insanların tek dîn altında birleşmesinin çok güzel olacağını düşünüyorlarKendi kitaplarındaki teslime mütealik âyetleri gördüğümüz zaman konunun Allahû Teâlâ tarafından dizayn edildiğini, bir tek dînin var olduğunu ve bu dînin Allah’a teslim olma dîni olduğunu müşterek olarak hepsi idrak etmeye başlamışlardır Bütün dinlerîn müşterek olduğu ve bütün dînlerde müşterek olan konu ruhumuzun, fizik vücudumuzun ve nefsimizin Allah’ın bize verdiği üç emanetinde Allah’a teslim olmasıdır İşte insanları tek bayrak altında toplayacak olan ana fikir budur Dünyayı ikiye ayıran son bir savaş Allah’ın adamları ile şeytanın adamları son bir defa karşı karşıya gelecekler Son zafer Allah’ın adamlarına aittir
Bu gün dünya üzerinde Allah’a teslimin nasıl gerçekleştirileceği tamamen unutulmuş durumdadır İnsanlık tarihi için çok önemli bir dönüm noktasını aşmış yeni bir devreye ulaşmış bulunuyoruz Dünyanın sonuna doğru ulaştığımız şu son devre dînlerin birleştirilme zamanıdır
Dünya bu son devrenin içinde yaşamaya başladı Bütün insanlar için tek bir Allah var Dînler içinde yaşayan insanlar aslında vasıfları müşterek olan bir tek dîni yaşamak üzere dizayn edildiler Bütün dînleri birbirine bağlayacak olan onların müşterek noktası Allah’a teslim olmaktır Kainatı insanlar için yaratan, insanı da kendisi için yaratan Allah’ın indinde peygamberler en önemli mevkiyi işgal ederler İlk peygamber olan Hz Âdem’den son peygamber olan Peygamber efendimiz (SAV)’e kadar bir çok peygamber Kur’anı Kerim tabiri ile nebî, gelmiş geçmiştir
Allahû Teâlâ Kur’anı Kerim’de nerede nebî kelimesini kullanmışsa orada bir peygamberden bahsetmektedir Ve Peygamber efendimiz (SAV)inde hatemül enbiya olduğunu nebîlerin mührü olduğunu, nebîlerin hitam bulduğunu, hatemi olması sebebi ile hitam bulduğunu, sona erdiğini ifade ediyor Dünyada bir çok dîn mensupları var İslâm dîni, Hristiyanlık dîni, Budizm, Taoizm, Hindizm, Konfiçyusun dîni daha eski bir dîn olarak Musevilerin dîni
İNSANIN YARATILIŞI
İnsan üç ayrı vücuttan yaratılmıştır İnsanın fizik vücudu vardır, insanın nefsi vardır, insanın ruhu vardır 3 ayrı âleme ait üç ayrı vücudu vardır Allahû Teâlâ üç asıl, üçte onun karşıtı olmak üzere altı tane âlem yaratmıştır Buyuruyor ki biz zıddıyla kaim kılarak her şeyi çift yarattık İşte Allahû Teâlâ Zâhiri âlemi yaratmış, şu dünya adlı gezegenimiz zahiri âlemin birer parçasıdır Bu gözlerle zahiri âlemi görebiliriz, bu kulaklarla Zâhiri âlemdeki sesleri duyabilirizFizik vücudumuzun âlemidir
Allahû Teâlâ cinlerin yaşamakta oldukları, âlemlerinden biri olan ama bizim Gayb âlemi dediğimiz, ikinci bir âlem yaratmıştır Ve Allahû Teâlâ zemin kattan sonra başlayan (dünya zemin katın bir parçasıdır), Allah`a kadar ulaşan emr âlemi diye ayrı bir âlem yaratmıştır Ruhumuzun madde oluşturduğu âlemdir Bu üç âlem asıldır İnsanların yaşamakta olduğu Zâhiri âlem, cinlerin yaşamakta olduğu Gayb âlemi, ruhların yaşamakta olduğu emr âlemi, Allah’a kadar bir yolculuğu ifade eden emr âlemi yedi tane gök katını muhtevasında bulunduran, yedinci katın yedi tane âlemini muhtevasında bulunduran bir âlem Birde bunların zıdları vardır
Zâhiri âlemin zıddı Berzah âlemi, şimdiye kadar ölen insanların yaşayacakları âlemin adı
Cinlerin berzah âlemi, cinlerin nefslerinin kıyamete kadar yaşayacağı âlemin adı Zûlmani âlem emr âleminin zıddı olan şeytanın âlemi Altı âlem saymış oluyoruz Ama hep yedi âlemden sözedilir; yedincisi ise yokluktur Eğer Allahû Teâlâ yokluğu da yaratmış olsaydı, ki yokluk olduğuna göre yaratılmış olması mümkün değil Yaratmış olsaydı sekiz tane âlem olacaktı
Allahû Teâlâ mutlaka onu da zıddıyla kaim kılacaktı Yaratılmadığı için tektir Ve yedi âlem söz konusudur Fizik vücudumuz zahiri âlemin bir parçasıdır, nefsimiz berzah âleminin bir parçasıdır Ruhumuz da emr âleminin bir parçasıdır İşte Allah’ın yarattığı üç ayrı âleme ait olan üç vücudun ayrı ayrı isimlerle vücuda getirildiğini görüyoruz
Allahû Teâlâ fizik vücudumuzu halk etmiş
15 HİCR26: Ve lekad halaknel’insâne min salsâlin min hamein mesnûn
Andolsunki biz insanı şekillenebilen kuru bir balçıktan yarattık
İnsanoğlunun vücudunu halk ederek yaratmıştır
91 ŞEMS7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ
Yemin ederim ki o nefs sevva edildi (7 kademede)Nefse ve onu sevva (dizayn) edene
Nefsimizden bahsediyor, Allahû Teâlâ
Yukarıdaki âyeti kerimelerde görüldüğü gibi halk etmek yaratmak demektir, fizik vücudumuz topraktan yaratılmıştır Allahû Teâlâ tarafindan haslete dönüşme özelliği ile, muhtevasına on dokuz tane afet yerleştirilmiş olan nefsimiz sevva edilmiş, dizayn edilmiş şekillendirilmiştirRuhumuzsa üfürülmüş, Allahû Teâlâ buyuruyor ki ;
32SECDE9: Sümme sevvâhü ve nefeha fiyhi min rûhihî ve ce’ale lekümüssem’a vel’ebsâre vel’ef’ideh, kaliylen mâ teşkürûn
Sonra (Allah) onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve onu (onun ruhunun kalbine) sem’i (kalbin işitme hassası) basar (kalbin görme hassası) ve fuad (kalbin idrak etme hassası) hassalarına (sahip) kıldı Ne kadar az şükrediyorsunuz
Şems suresi 7inci âyeti kerime nefsimizin sevva edildiğini söylüyor, Hicir sûresi 26 âyeti kerimede fizik vücudumuzun halk edildiğini söylüyor ve Secde 9’da Yüce Rabbimiz ruhumuzu üfürdüğünü söylüyor Üç vücudumuz üç ayrı şekilde yaratılmıştır Yüce Rabbimiz bütün kutsal kitaplarında insana ait üç vücudun bu dünya hayatında Allah’a teslim olmasını emretmektedir Bütün kutsal kitaplar, bütün dînler bu emrin yerine getirilmesi içindir
Bütün dînlerin müşterek özelliği Allah’a teslim olmaktır Son zamanlara kadar insanlar bu teslim olma müessesesi hakkında, etraflı bir fikrin sahibi değillerdi Bütün dînleri birleştirebilecek bir unsurun varlığı, insanlar tarafından bilinmiyordu Uluslararası ilk konferansta böyle bir konu ortaya atılmış durumdadır Ve bu gün artık biliniyor Allah’ın insanlık tarihi boyunca sadece bir tek dîni olmuştur, o dîn Allah’a teslim olmayı emrederİblis insanları tuzağına düşürüp kendisiyle beraber cehenneme götürmek üzere gerçekleştirdiği bütün çabalarına rağmen, ne eski ahid denen Tevrat ve Zebur’dan, ne de yeni ahid denilen İncil’den, teslime mütealik âyetleri çıkartamamıştır Kutsal kitaplarda Allahû Teâlâ’nın teslim âyetlerini mutlaka o kitaplara yerleştirdiğini görüyoruz Son günlere kadar bu dînin mensupları bu teslim keyfiyetinin sadece kendi dînlerinde olduğunu zannediyorlardı
Ayrıca bunun bir müşterek unsur olduğunu ve kainatta Allah’la insan arasındaki münasebetlerde en önemli unsur olduğunu bilmiyorlardı Dünya bu gerçeği daha yeni öğrenmeye başladı
Gelişmiş ülkelerde dîn konusunda tartışmalar oluyor, bütün dîn mensupları davet ediliyor, insanlar özgürce anlatabiliyorlar Birlik ve beraberliği diliyorlar Allah’la beraberliği diliyorlar Kendi dînlerinde de teslime mütealik âyetlerin bulunduğuna Musevilerde, Hristiyanlarda, başka dînlerin mensuplarıda itiraz etmiyorlar Zaman itibariyle Allah’ın indirdiği tek dînde, Allah’ın teslim dîninde değişmeler olmuştur, bunun için merasimler birbirinden farklılıklar gösterirler, ama bizim üzerimize düşen görev beraber olduğumuz, müşterek olduğumuz noktalardan hareket etmek evveala bunları kabul etmek sonrada zaman içerisinde anlaşma zeminine konuları birer birer ele alıp müşterek taraflarını tesbit etmektir Sadece bir tek Allah var ve sadece onun Allahın peygamberleri var
Allah El Hakk esmasının sahibidir Allah el Adl esmasının sahibidir Hangi devirde yarattığı kulları olursa olsun insanlara adaletsiz davranması birilerine verdiklerini başkalarından esirgemesi mümkün değildir Kur’anı Kerim insanın cennet saadetine ve dünya saadetine ulaşmasında teslimleri esas alan, son peygambere indirilen, son şeriat kitabıdır Ruhun Allah’a teslimi cennet saadetini garanti altına alıyor, fizik vücudun Allah’a teslimi cennet saadetine dünya saadetinin daha % 90’nını ekliyor Nefsin Allah’a teslimi ise dünya saadetinein tamamına ulaştırıyor
Cennet saadetinin ve dünya saadetinin bütünüyle sahibi olan bir insan;
1Ruhunu Allah’a teslim etmiş,
2Fizik vücudunu Allah’a teslim etmiş,
3Nefsini Allah’a teslim etmiş bir insandır
İşte bütün Allah’ın ortaya koyduğu dînler bu gerçekleri ifade ediyor Bizim ülkemizde o kadar uzun tartışmalara yol açan Allahû Teâlâ’dan vahiy alma müessesesi Amerika’da yüzlerce, binlerce insanın Allahû Teâlâ’dan vahiy aldığı bir ortamı sergiliyor Her kilisede bir kaç kişi mutlaka var
Bu güzelliği yaşayabilenler Allah’ın kendilerine ihsanda bulunduğu insanlardır Allahû Teâlâ Kur’anı Kerimde “onların arasında da gece gündüz Allah’a secde edenler, zikir yapanlar, bütün peygamberlere inananlar ve Allah’a teslim olanlar var buyuruyor Allahû Teâlâ nasıl bir olgudan bahsediyor acaba hiç düşünüyormusunuz ? HzÂÂdem’e ilk dîni bilgileri veren Allahû Teâlâ onun ve ona tâbi olanların Allah’a teslim olmasını hedefledi İlk insan olan Âdem AS vahyettiği bütün dîni bilgiler Peygamber Efendimiz SAV’le kalın çizgilerle aynı
Bütün dînlerdeki müşterek unsur Âdem ASdan, Peygamber efendimize kadar hiç değişmedi Ruhun Allah’a teslimi, fizik vücudun Allah’a teslimi, ve nefsin Allah’a teslimi İslam dîninin mensupları olarak, bakıyoruz ki islâm dîni bize Allah’a teslim olmayı farz kılıyor Ruhumuzu, fizik vücudumuzu, nefsimizi Allah’a teslim etmemizi farz kılıyor
Bunların hangi standartlarda nasıl gerçekleşeceğini muhteşem bir anlatım dizisiyle açıklıyor Bütün dînlerde Allah’a teslim olma keyfiyeti açık ve kesin bir dille defalarca tekrarlanmış İnsanlar daha yeni farkına varıyorlar ki bütün dînler arasında bir köprü, bir müşterek hareket noktası ve müşterek ana ve nihai hedefler mevcut
Öyleyse, Kur’anı Kerim’de açıklamaların bütünlük kazandığı yüzlerce âyetle oluşan Allahû Teâlâ’nın A’dan Z’ye teslim olma statüsüne gelin beraberce bakalım Bu detayların diğer dînlerde mevcut olmaması önemli değil, önemli olan asılların var olmasıdır Şeytana Allahû Teâlâ, Allah’a teslim konusundaki asılları bozmak, mahvetmek yetkisini vermemiş
İblis bütün gayretine, Kur’an’dan önceki kitaplarda yaptığı tahrifata rağmen bu kitaplarda Allah’a teslime mütealik âyetleri değiştirememiştir İşte insanlığın yakın gelecekte bir araya gelecekleri müşterekler, ruhun Allah’a teslimi, fizik vücudun Allah’a teslimi ve nefsin Allah’a teslimi olarak üç safha gösteriyorBu sebeple insanlığın inanan kesiminin bir bütün oluşturacağı günlere doğru yaklaşıyoruz
Allahû Teâlâ’nın nasıl diğer dînlerde teslimi emrettiği âyeti kerimeler aynen duruyorsa, Kur’anı Kerim’in hiç bir noktasına dokunamayan şeytan elbette teslime müteâlik âyetlere de dokunamıyacaktı Teslim kelimesi silm kökünden geliyor Sin, lâm ve mim Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve şükrederiz ki İslâm kelimeside aynı kökten geliyor İslâm dediğimiz zaman “Allah’a teslim olmak aklımıza gelmelidir Silm kökünden doğan kelimelere bakalım; İslâm, teslim, selam, selamet, müslim, müslüman bütün bu kelimeler hep aynı kökten gelmektedir
Öyleyse İslâm’da dahil olmak üzere bütün dînlerin Allah ile olan ilişkilerinin önümüzdeki günlerde ve özellikle önümüzdeki bir kaç yılda önemli merhaleler aştığını göreceğiz İnananların birleşmesini göreceğiz Aynı gaye etrafında, Allah’a teslim olma gayesi etrafında, Allah’a inananların bir beraberlik içerisinde anlaşmalara varacağını göreceğiz Şeytan bütün gücüyle böyle bir beraberliği yok etmek için çalışıyor Biliyorsunuz ki insanlık tarihi boyunca hep çalışmıştır ama Allah’ın dostlarını yoldan hiç bir zaman çıkartamamıştır Öyleyse Allah’a teslim olmak nedir? Allah’a teslim olmanın kendi kitaplarında var olduğunu, bunun Allah’ın bir kanunu olduğunu bütün dînlerin mensupları kabul ediyorlar Peki eksik olan nedir? Bu hedefe nasıl ulaşılacağının bilinmemesidir İslâm’ın dışındaki dinlerden bahsetmiyorum sadece, İslâm’ın içindede insanlar Allah’a nasıl teslim olacaklarını bilmiyorlar
İnsanlar, özellikle İslâm dininin içinde yaşayan bir milyar insanın çok büyük bir çoğunluğu Allah’a teslim olmanın ne olduğunu bilmiyor «İslâm söylenildiği gibi teslim olmak demektir» denilse de, bakınız bu teslimi nasıl değerlendiriyorlar İslam’ın da beş şartı vardır, Allah’a teslim olmanında beş şartı vardır; Namaz kılmak, Oruç tutmak, Zekat vermek, Hac’ca gitmek, Kelimeyi şehadet getirmek Kim bunları yaparsa işte o kişi Allah’a teslim olmuştur Ve diyorlar ki işte biz onları yapıyoruz Namaz da kılarız, Oruç da tutarız, Zekat da veririz, sık sık «Lâ ilâhe illâllah Muhammedun Resulallah» deriz ve aramızdan parası olanlar Hac’ca giderler
İşte biz Allah’a teslim olanlarız Bu inancın sahibi olan İslâm’ın içindekiler Allah’a teslim olmayı bilmiyorlarAllah’a teslim olmanın ne olduğundan habersizler Allah’ın vasıta emirlerini yerine getirerek, Allah’a teslim olduklarını zannediyorlar Üstelik 5 şartın hepsi fizik vücutla ilgili
Diğer dînlere baktığımız zaman Allahû Teâlâ HzMusa’ya Tevrat’ı indiriyor, tabletler; Allah’ın söyledikleri ve onunla beraber ona tâbî olanların hepsi Allah’a teslim oluyor Kur’anı Kerim Hz Musa’nın ve ona tâbi olanların Allah’a teslim olduklarını söylüyor İşte o günden bu tarafa insan tabiatının yozlaşmaya açık yönü sebebiyle insanlar Allah’ın dîni konusunda devamlı farklılaşmalar yaşadılar
Bu farklılaşmalardır ki insanların dejenerasyonu, dînlerini unutması sebebi ile HzDavut’a Allahû Teâlâ’nın Zebur’u indirmesini oluşturdu İnsanların çoğu Hz Davut’un devrine ulaştıkları zaman Allah’a teslim olmayı unutmuşlardı Ama aralarında hep daha evvelkilerden ilmi ve irfanı alan ve kendileri de Allah’a teslim olan bir grup hep yaşadı, bu gün de yaşıyor
Toplumun büyük kısmı Allah’a teslim olmayı unuttu Ama bu gün yaşayan Musevilerin içinde de Allah’a teslim olmayı unutmayan bir grup hala hayatta Bu günkü nesil de ta Hz Musa’dan gelen Allah’ın emirlerinin teslime mütealik olan kesimi az bir kesim topluluk tarafından, insanların küçük bir kısmı tarafından hâlâ tatbik edilmektedir Hz Davut zamanında yaşayanlar onunla birlikte Allah’a teslim oldular Hz İbrâhîm zamanında yaşayanlar onunla beraber Allah’a teslim oldularHzNuh zamanında yaşayanlar onunla birlikte Allah’a teslim oldular O devirde yaşayanlar deyince devirde yaşayanların hepsi zannedilmemelidir, teslim olanların sayısı her zamanki gibi toplumun sadece küçük bir parçasını oluşturmuştur Ama onlar, küçük kesimin bir kısmı, Allahû Teâlâ’nın yolundan devam edip Allah’a teslim olurken, sonraki nesillerde toplumun b üyük bir kısmı yollarından ayrıldılar Ama ne var ki sonradan gelen bütün nesillerdein içinde aynı geleneği devam ettiren, mürşidlerine tâbi olan Allah’a ruhunu, Allah’a fizik bedenini, Allah’a nefsini teslim eden insanlar hep yaşadılar, hâlâ da yaşıyorlar Hz İsa’ya Allahû Teâlâ İncil’i indirdi Allahû Teâlâ, HzDavut’aunda ona tâbîi olanların da İslâm Allah’a teslim olduğunu söylüyor Allahû Teâlâ Hz İsa’nın da Hz İsa’nın havarilerinin de Allah’a teslim olduğunu söylüyor
Öyleyse sadece teslim olanlar cennet şerefine nail olurlar Ruhlarını Allah’a teslim etmek, cennet saadetini mutlaka kazanmaktır Fizik vücudun teslimi ve nefsin teslimi buna ilaveten dünya saadetinin kazanılmasında birer anahtardırlar Hz İsa’dan bu tarafa insanlar giderek Allah’a teslim olma standartlarını unuttular
Ama büyük çoğunluğun unutması aralarındaki küçük bir azınlığın Allah’a teslim standartlarını yaşamalarına mani olmadı Hâlâ onların arasında da Kur’anı Kerim’in söylediği gibi Allah’a teslim olanlar var Hz İsa’nın devrindeki geleneklerini, Allah’ın o zaman ona söylediklerini devam ettirerek bu noktaya ulaştılar ki; o söylenenler Peygamber Efendimiz SAV efendimize söylenen temel esaslarla gene aynıydı Allahû Teâlâ Hz İbrâhîm’in dinini anlatmış, ona İslâm olmasını emretmiş İslâm olmak demek, Allah’a teslim olmak demektir Ama İslâm’ın beş tane şartını yerine getirerek Allah’a teslim olunmaz O insanlar Allah’a teslim olduklarını sadece zannederler
HzMuhammed Mustafa SAV’e Allahû Teâlâ Kur’anı Kerim’i indirdi Ve hamdolsun ki o kitapta iblis en küçük bir değişikliği yapamadı Onun için Kur’anı Kerim Allah’a teslim olmanın bütün esaslarını, asıllarını ve detaylarını bütün dünyaya ulaştırabilecek olan en sağlam kaynaktır
Diğer dînlerde musevilerin arasında HzDavut’a tâbi olanlar arasında, Hz İsa’ya tâbi olanlar arasında bu gün hâlâ HzMusa’ya, HzDavut’a, Hz İsa’ya indirilenlere, (Allah’a teslim olma esaslarına) sadık kalarak o devirlerden bu tarafa binlerce yıldan beri geleneklerini ait oldukları peygamberin yaptığı gibi aynen devam ettirenler var
Bütün dünya bu tarzda yaşayan insanlardan bir kısmını her milletin içinde barındırıyor Bu açıdan meselemize baktığımızda bütün milletlerin arasında neden Allahû Teâlâ’nın daima resûller ba’as ettiğini daha iyi anlayacağız
23MÜMİNUN44 : Sümme erselnâ rüsülenâ tetrâ, küllemâ câe ümmeten resûlühâ kezzebûhü fe’etba’nâ ba’dahüm ba’dan ve ce’alnâhüm ehâdiys, febu’den likavmin lâ yü’minûn
Sonra biz Resûl’lerimizi ardarda (arası kesilmeden, peşpeşe) gönderdik Hangi kavme Resûl’ü gelse hepsi onu tekzib ettiler (yalanladılar, reddettiler) O zaman biz birbiri ardından onları yok ettik ve onları efsane kıldık Mümin olmayan kavim artık uzak olsun
2 BAKARA87 : Ve lekad atayna musalkitabe ve kaffeyna min ba’dihi birrusuli ve ateyna isabne meryemelbeyyinati ve eyyednahü biruhilkudüs E fe küllema caeküm rasülün bima lâ tehva enfüsükümüstekbertüm, fe ferikan kezzebtüm ve ferikan taktülün
Andolsun ki; Biz, Musa'ya Kitap verdik ve ondan sonra da, birbiri ardından (araları kesilmeksizin, peşpeşe) Resûl’ler gönderdik Ve Meryem'in oğlu İsa'ya da beyyineler (açık kanıtlar) verdik ve onu RUHUL KUDÜS ile destekledik Her ne zaman size bir Resûl; nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle (emirle) geldiyse, hemen kibirlendiniz Bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürdünüz
16NAHL36: Ve lekad be’asnâ fiy külli ümmetin resûlen eni’büdullahe vectenibûttâguût, feminhüm men hedallahü ve minhüm men hakkat aleyhiddalâleh, fesiyrû fiyl’ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetülmükezzibiyn
Ve andolsun ki biz bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde Resûl’ler be’as ettik, (hayata getirdik, vazifeli kıldık) taguttan kurtulsunlar ve Allah’a kul olsunlar diye Onlardan bir kısmı hidayete erdi ve bir kısmının üzerine dalâlet hak oldu (Resûl’lere tâbî olanlar hidayete erdi, tâbî olmayanların ise üzerine dalâlet hak oldu) Yeryüzünde gezin yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğunu görün
3 ALİ İMRAN164: Lekad mennallahü alel mü'minîne iz be’ase fîhim resûlen min enfüsihim yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkihim ve yü’allimühümülkitâbe velhikmeh, ve in kânû min kablü lefî dalâlin mübîn
Andolsun ki mü'minlerin (başlarının) üzerine (Resûl’lerin ruhları) bir nimet olmak üzere kendi zamanlarında kendi içlerinden bir Resûl be'as ederiz, onların aralarında (her kavmin içinde) onlara Allah’ın âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir Ondan evvel (bu Mürşid Resûl’lere tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler
14 İBRAHİM4 : Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bilisani kavmihî liyübeyyine lehüm, feyudillullahü men yeşâü ve yehdiy men yeşâ’, ve hüvel aziyzülhakiym
Hiçbir Resûl’ümüz yoktur ki biz onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye Öyleyse Allah dilediğini (Resûl’lere tâbî olmayanları) dalâlette bırakır Dilediğini (resûllere tâbî olanları) hidayete erdirir Ve o azîzdir , hikmet sahibidir
Hiç bir kavimde içinde Resûl’û bulunmadan geçen bir tek gün bile bulunmaz diyor Allahû Teâlâ Bütün kavimlerde Allah’ın Resûl’leri hep var olmuştur Bütün kavimlerde var olan Allah’ın Resûl’lerinin peygamber olmadıkları kesindir
Peygamberlerin arasında fetret devirlerinin olduğunu biliyoruz, ama bu Resûl’lerin arasında, peygamber olmayan velî Resûl’lerin arasında fetret devri yoktur
Allahû Teâlâ hiç aralık bırakmadan bütün milletlerin arasında mutlaka Resûl ba’as ederiz diyor devamlı ardı arası kesilmeksizin bütün kavimlerde resûller vardır Her kavimde mutlaka kendi peygamberleri zamanından gelen, Allah’a teslim olma standartlarını devam ettiren, o kavmin büyüklüğüne göre küçük bir kesim daima vardır Fakat bütün dînlerin içinde büyük bir kesim bu büyük hakikatten habersiz olarak yaşıyor
Bütün dînler için aynı büyük hakikat söz konusudur İslâm dîninde de bugün insanların çok büyük bir kısmı %90’dan fazlası diyorlar ki; “Biz İslâm’ın 5 tane şartını yerine getiririz ve cennete gideriz Çünkü İslâm bu beş şarttan oluşur ve İslâm zaten teslim olmak demektir İslâm teslim olmak demekse, İslâm’ın da beş tane şartı varsa, bu beş tane şartı yerine getiren Allah’a teslim olmuştur diyorlar
Konumuza dikkatle bakalım; burada insanlığı biraraya getirecek olanlar her kavimde bulunan Allah’ın resûlleridir Etraflarındaki insanlara Allah’a teslim olmayı öğretirler İşte bütün dünyadaki inananları biraraya getirecek olan Allah’ın bu muhteşem abidesi Allah’a teslim olmaktır
Buraya kadar olan bölümde şunu gördük ki; Allah’ın bütün dînlerdeki hükmü Allah’a teslim olmaktır
Bundan sonra bu teslimleri nasıl gerçekleştirebiliriz konusuna bir açıklama getirelim
Bu açıklamayı, Kurâ’ân âyetlerine dayandırarak ortaya koyarken sadece Kur’ân’ın değil, bütün kutsal kitapların ortak temel hedefine nasıl ulaşılacağını açıklamış olacağız
Şunu bilmeliyiz ki, bütün peygamberlerin, bütün kutsal kitapların hedefleri aynıdır O halde yapılan bütün açıklamalar sadece İslâm dünyasına değil, bütün dinlerin sahiplerine ışık tutacaktır İslâm âlemine baktığımız zaman beş tane şart acaba Allah’a teslim olmaya yeterli midir, değil midir beraberce görelim Allah’a teslim olma standartları beş tane şarta değil ama beş tane safhaya dayanır
Birinci safha Allah’a ulaşmayı dileme safhasıdır Allah’a ulaşmayı dilemezsek, geri kalan hiç bir yere ulaşamayız Her şey Allah’a ulaşmayı dilemekle başlıyor Allahû Teâlâ Allah’a ulaşmayı dilemeyenin cehenneme gideceğini söylüyor
Birinci safha, Allah’a ulaşmayı dilemek, iİkinci safha mürşide ulaşmak ve tâbi olmak,Üçüncü safha ruhu Allah’a gönderip, Allah’ın zatına ulaştırıp, Allah’ın ruha meab olmasını, sığınak olmasının sağlamak ve böylece ruhu Allah’a teslim etmiş olmak
Dördüncü safha, fizik vücudun ahsen olmasını sağlamak, yâni Allah’ın bütün emirlerine itaat eden, yasak ettiği hiç bir fiili işlemeyen bir özelliğe sahip olmasını sağlamak ve böylelikle fizik vücudu da Allah’a teslim etmektir
Beşinci safha, nefsin de ahsen olmasını temin etmek, Allah’ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiç bir fiili işlemeyen bir özelliğe sahip olmasını sağlamak ve böylece nefsi de Allah’a teslim etmektir
Bütün bu muhteva zikir adı verilen bir müessesenin baş tacı edilmesiyle gerçekleşir, ona dört elle sarılmakla gerçekleşir Eğer zikir yoksa bu beş tane safhanın ikincisinden sonrasına ulaşılamaz
Daha birinci safha insanı mutlaka cennet saadetine ulaştırır Dünya saadeti ise nefsin tezkiyesi ile başlar tamamlanır Dünya saadetinei ulaştığımız tamamladığımız nokta, daimi zikirdir Nefsin tasfiyesini bitirdiğimiz kademedir
Nefs tezkiyesinde, nefsin kalbine Allah’ın nurları yarıdan fazla dolduğu zaman o kişinin ruhu Allah’a teslim olmuştur Aynı noktada nefsin kalbi % 50’den fazla temizlenmiştir Nefsin kalbindeki temizlik oranı tamama ulaştığı zaman nefs Allah’a teslim olur Bu temizlik oranı % 90’a ulaştığı zaman fizik vücudun Allah’a teslim olduğunu % 100’e ulaştığı zamanda nefsin Allah’a teslim olduğunu görüyoruz
Fizik vücudun Allah’a teslim olduğu anda nefsin kalbinin aydınlığı % 90’ı bulur Nefs Allah’a teslim olduğunda % 100’e ulaşır Allah’a teslim olmanın beş safhasından bahsettik Görüldüğü gibi bu beş safha İslâm’ın beş şartıyla ilişkili değildir Her safhada o safhanın şartlarını yerine getirmek gerekir
Onlar olmadan hedefe gidilemez Onlar amaç değildir, vasıtadır Namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, Hac’ca gitmek, kelimeyi şehadet getirmek bunların hepsi vasıta emirlerdir, hiç birisi hedef değildir
Allahû Teâlâ bizi namaz kılmak için yaratmamış, Allahû Teâlâ bizi oruç tutmamız için yaratmamış, namaz kılıp, oruç tutup zikir yapıp Allah’a teslim olalım, ruhumuzun tesliminde Allah’a kul olalım fizik vücudumuzun tesliminde ekber kul olalım, nefsimizin tesliminde azim kul olalım diye yaratmış, birinci teslimde cennet saadetine, üçüncü teslimde dünya saadetine ulaşalım diye yaratmış