Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Diyabet Nedir?
Diabetes Mellitus (DM), pankreasın ehliyetli insulin üretememesi yahut vücudun ürettiği insülini tesirli bir formda kullanamaması sonucu oluşan ömür uzunluğu devam eden kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalıktır. Olağan metabolizma da besinler, vücudun en önemli yakıtı olan glukoza (şeker) dönüşmek üzere bağırsaklarımızda parçalanırlar. Daha sonra bu glukoz bağırsaklardan kana makbul ve kandaki şeker seviyesi yükselmeye başlar. Sağlıklı bireylerde kana geçen glukoz pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelerin içine taşınır. Şayet insülin hormonu vücudumuzda olmazsa ya da tesiri bozulmuş ise şeker hücrenin içine taşınamayacağı için, glukoz kanda artarak şeker illeti dediğimiz kan şekeri yükselmesi (Hiperglisemi) gelişmiş olur. Bu kan şekeri yüksekliği daima olarak devam edecek olursa organlarımızda (sinir, göz, kalp, böbrek vs) hengam içerisinde önemli bozukluklara neden olur.
Tip 1 Diyabet
Tip 1 diyabetin gerçek nedeni bilinmemektedir. Tip 1 diyabet, bu illete genetik yatkınlığı olan şahıslarda çoklukla viral enfeksiyonlar, gerilim yahut travma üzere bir hadise sonrasında tetiklenmektedir. Bunun sonucu genetik yatkınlığı olan bireylerde insülin hormonunun imal edildiği pankreasın beta hücreleri, otoimmün bir süreç sonrası büsbütün ortadan kalkar. Böylelikle bireylerde glukoz unsurunu hücrelerin içine sokan insülin hormonu yok olur.
Tüm diyabet hastalarının %5-10'u tip 1 diyabetlidir.
Tanı sırasında hastaların ağız kuruluğu, çok su içme, sık idrara çıkma, daima açlık hissi, kilo kaybı, bulanık görme, yorgunluk ve halsizlik üzere yakınmaları vardır. Bu yakınmalar çoğunlukla son birkaç gün ya da birkaç hafta içinde ortaya çıkar. Son yıllara dek diyabetin bu tipi sırf çocuklarda görülmekte iken günümüzde yetişkin yaşlarda da görülmeye başlanmıştır. Tip 1 diyabet olgularının yarısı 15 yaşından sonra ortaya çıkmaktadır. Erişkin yaşta (genellikle 25 yaşından sonra) görülen tip 1 diyabet formu "LADA" (latent autoimmune diabetes in adult) olarak isimlendirilmektedir.
Tip diyabetli hastaların bir kısmı bebeklik yaşlarında da gelişebileceği için bu yaş öbeklerinde hastanın şeker tedavisi kadar vücut gelişimlerinin de yakından takibi gerekir.
Tip 2 Diyabet
Tip 2 diyabet genetik tabanda umumiyetle obezite ve fizikî inaktiviteye bağlı olarak görülmektedir. Marazın temelinde genetik olarak yatkın kimselerde ömür şekli ile tetiklenen insulin direnci ve devirle azalan insulin sekresyon azalması laf mevzusudur. Gelişmiş devletlerde topluluğun %5-10'u tip 2 diyabetlidir. Tip 2 diyabetlilerin yakınmaları tip 1 diyabetlilere benzemekle birlikte daha hafiftir.
Bu sebeple hastalık gerçek başlangıcından yıllar sonra (ortalama 5 yıl sonra) fark edilir, velev bazen komplikasyonlar geliştikten sonra tanı konabilir. Tip 2 diyabet çoklukla 40 yaşından sonra ortaya çıkar ve yaşlanma ile sıklığı artar. Bununla bir arada, son yıllarda obezitenin çocukluk çağında da artması ile birlikte evlat ve adölesan çağda da tip 2 diyabet görülmeye başlamıştır. Gelişmiş memleketlerde 15 yaş altında görülen diyabet vakalarının yarısına yakınının tip 2 diyabetli olduğu bildirilmektedir. Buradan dikkat edilmesi gereken en değerli hususlardan biri bir bireyde tip 2 diyabet ne kadar ilerleyen yaşlarda ortaya çıkarsa o kadar yan tesirler az görülür. Yani tip 2 diyabeti önleyemesek bile, ortaya çıkışını geçiktirmek de yararlıdır.
DİYABET CERRAHİSİ NEDİR?
Diyabet cerrahisi daha çok metabolik cerrahi olarak isimlendirilmektedir.
Bu cerrahinin obezite ameliyatlarından en değerli farkı hususî bir teknik ile ince bağırsakların devre dışı bırakılmaması ve ince bağırsakları bir mekan değiştirme ile aşağı kısımına (ileum) mide çıkışına taşınması ameliyatıdır. En çok yapılan ameliyat formları İleal Transpozisyon gayrısı ise Transit Bipartisyon ameliyatlarıdır.
Bu ameliyat biçimi morbid obez olmayan hastalarda yapılmaktadır. Obez olan ve diyabeti bulunan hastalarda Mide Küçültme (tüp mide) ve By Pass ameliyatları Tip-2 şekeri düşürmekte yerinde olabilmektedir. VKİ 30-35 olan hastalarda İleal Transpozisyon ve Transit Bipartısyon ameliyatları uygulanmaktadır.
Bu süreçle mide küçüldüğü için Ghrelin hormonunun ölçüsünün azalması ve yiyeceklerin sindiriminin başından ince bağırsağın son kısmı ile karşılaşıp olumlu hormon seviyelerinin artışı ve 12 parmak bağırsağının devre dışı bırakılması ile olumsuz hormon seviyesinin azalması ile meydana gelir. Olumlu hormon seviyenin artması pankreas B hücrelerini etkileyerek hormon seviyesinin ve hormon aktifliğinin artmasına sebep olarak kan şekerini ve insülin direncini düşürür. İnsülin kullanan hastalar artık yanlarında buz kalıpları ve insülin taşımazlar. Diyabetin neden olacağı tüm vücut hasarlarından kurtulurlar ve hayat standartları artar.
Bu şekil ameliyatlar Tip-2 diyabet hastalarda ve tahiller sonucu elverişliliğine karar verilen hastalarda uygulanabilirler.
Diabetes Mellitus (DM), pankreasın ehliyetli insulin üretememesi yahut vücudun ürettiği insülini tesirli bir formda kullanamaması sonucu oluşan ömür uzunluğu devam eden kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalıktır. Olağan metabolizma da besinler, vücudun en önemli yakıtı olan glukoza (şeker) dönüşmek üzere bağırsaklarımızda parçalanırlar. Daha sonra bu glukoz bağırsaklardan kana makbul ve kandaki şeker seviyesi yükselmeye başlar. Sağlıklı bireylerde kana geçen glukoz pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelerin içine taşınır. Şayet insülin hormonu vücudumuzda olmazsa ya da tesiri bozulmuş ise şeker hücrenin içine taşınamayacağı için, glukoz kanda artarak şeker illeti dediğimiz kan şekeri yükselmesi (Hiperglisemi) gelişmiş olur. Bu kan şekeri yüksekliği daima olarak devam edecek olursa organlarımızda (sinir, göz, kalp, böbrek vs) hengam içerisinde önemli bozukluklara neden olur.
Tip 1 Diyabet
Tip 1 diyabetin gerçek nedeni bilinmemektedir. Tip 1 diyabet, bu illete genetik yatkınlığı olan şahıslarda çoklukla viral enfeksiyonlar, gerilim yahut travma üzere bir hadise sonrasında tetiklenmektedir. Bunun sonucu genetik yatkınlığı olan bireylerde insülin hormonunun imal edildiği pankreasın beta hücreleri, otoimmün bir süreç sonrası büsbütün ortadan kalkar. Böylelikle bireylerde glukoz unsurunu hücrelerin içine sokan insülin hormonu yok olur.
Tüm diyabet hastalarının %5-10'u tip 1 diyabetlidir.
Tanı sırasında hastaların ağız kuruluğu, çok su içme, sık idrara çıkma, daima açlık hissi, kilo kaybı, bulanık görme, yorgunluk ve halsizlik üzere yakınmaları vardır. Bu yakınmalar çoğunlukla son birkaç gün ya da birkaç hafta içinde ortaya çıkar. Son yıllara dek diyabetin bu tipi sırf çocuklarda görülmekte iken günümüzde yetişkin yaşlarda da görülmeye başlanmıştır. Tip 1 diyabet olgularının yarısı 15 yaşından sonra ortaya çıkmaktadır. Erişkin yaşta (genellikle 25 yaşından sonra) görülen tip 1 diyabet formu "LADA" (latent autoimmune diabetes in adult) olarak isimlendirilmektedir.
Tip diyabetli hastaların bir kısmı bebeklik yaşlarında da gelişebileceği için bu yaş öbeklerinde hastanın şeker tedavisi kadar vücut gelişimlerinin de yakından takibi gerekir.
Tip 2 Diyabet
Tip 2 diyabet genetik tabanda umumiyetle obezite ve fizikî inaktiviteye bağlı olarak görülmektedir. Marazın temelinde genetik olarak yatkın kimselerde ömür şekli ile tetiklenen insulin direnci ve devirle azalan insulin sekresyon azalması laf mevzusudur. Gelişmiş devletlerde topluluğun %5-10'u tip 2 diyabetlidir. Tip 2 diyabetlilerin yakınmaları tip 1 diyabetlilere benzemekle birlikte daha hafiftir.
Bu sebeple hastalık gerçek başlangıcından yıllar sonra (ortalama 5 yıl sonra) fark edilir, velev bazen komplikasyonlar geliştikten sonra tanı konabilir. Tip 2 diyabet çoklukla 40 yaşından sonra ortaya çıkar ve yaşlanma ile sıklığı artar. Bununla bir arada, son yıllarda obezitenin çocukluk çağında da artması ile birlikte evlat ve adölesan çağda da tip 2 diyabet görülmeye başlamıştır. Gelişmiş memleketlerde 15 yaş altında görülen diyabet vakalarının yarısına yakınının tip 2 diyabetli olduğu bildirilmektedir. Buradan dikkat edilmesi gereken en değerli hususlardan biri bir bireyde tip 2 diyabet ne kadar ilerleyen yaşlarda ortaya çıkarsa o kadar yan tesirler az görülür. Yani tip 2 diyabeti önleyemesek bile, ortaya çıkışını geçiktirmek de yararlıdır.
DİYABET CERRAHİSİ NEDİR?
Diyabet cerrahisi daha çok metabolik cerrahi olarak isimlendirilmektedir.
Bu cerrahinin obezite ameliyatlarından en değerli farkı hususî bir teknik ile ince bağırsakların devre dışı bırakılmaması ve ince bağırsakları bir mekan değiştirme ile aşağı kısımına (ileum) mide çıkışına taşınması ameliyatıdır. En çok yapılan ameliyat formları İleal Transpozisyon gayrısı ise Transit Bipartisyon ameliyatlarıdır.
Bu ameliyat biçimi morbid obez olmayan hastalarda yapılmaktadır. Obez olan ve diyabeti bulunan hastalarda Mide Küçültme (tüp mide) ve By Pass ameliyatları Tip-2 şekeri düşürmekte yerinde olabilmektedir. VKİ 30-35 olan hastalarda İleal Transpozisyon ve Transit Bipartısyon ameliyatları uygulanmaktadır.
Bu süreçle mide küçüldüğü için Ghrelin hormonunun ölçüsünün azalması ve yiyeceklerin sindiriminin başından ince bağırsağın son kısmı ile karşılaşıp olumlu hormon seviyelerinin artışı ve 12 parmak bağırsağının devre dışı bırakılması ile olumsuz hormon seviyesinin azalması ile meydana gelir. Olumlu hormon seviyenin artması pankreas B hücrelerini etkileyerek hormon seviyesinin ve hormon aktifliğinin artmasına sebep olarak kan şekerini ve insülin direncini düşürür. İnsülin kullanan hastalar artık yanlarında buz kalıpları ve insülin taşımazlar. Diyabetin neden olacağı tüm vücut hasarlarından kurtulurlar ve hayat standartları artar.
Bu şekil ameliyatlar Tip-2 diyabet hastalarda ve tahiller sonucu elverişliliğine karar verilen hastalarda uygulanabilirler.
