Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Diyarbakır Surları -Tarihi ,resimleri ve özellikleri

Diyarbakır Surları -Tarihi ,resimleri ve özellikleri

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Diyarbakır Surları ve çermik kalesi,Diyarbakır Surları hakkında data,Diyarbakır Surları resimleri,Diyarbakır Surlarının tarihi,Diyarbakır Surları mimari yapısı



Diyarbakır Surları



Diyarbakır ’ın simgesi özelliğinde olan Diyarbakır surlarının birincil kez MÖ30004000 yıllarında Huriler kadar bugünkü İçkale ’nin olduğu yerde yapılmıştır Bu surlardan günümüze değil denilecek değin eksik kalıntı gelebilmiştir Bugünkü surlar MS346 yılında İmparator IIConstantinius tarafından yaptırılmıştır

Diyarbakır surları, dünyadaki en uzun surlardan Çin Seddi ’nden, Antakya surlarından ve İstanbul surlarından daha sonra gelmektedir Oysa bu surların hiç birisi Diyarbakır surları dek üzerindeki yazıtları, burçları ile bezemeleri yönünden görkemli değildir

Günümüzde bir açık hava müzesi konumunda olan Diyarbakır sur ve kaleleri Roma döneminden sonra bölgeye başat olan Bizans, Abbasi, Mervan, Selçuklu, Artuklu, İnallı, Nisanlı, Eyyubi, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerinde de önemini korumuş ve yeni eklemeler yapılarak onarılmıştır Ancak yapılan tüm bu yenileme ve korumaya karşılık belli başlı mimari özelliğini kaybetmemiştir aynı zamanda her dönem kendi özelliğini de buraya yansıtmıştır Nitekim burçlar üzerinde değişik dillerde yazılmış kitabeler, güneş, yıldız, çift başlı kartal, aslan, kaplan, boğa, at ve akrep gibi kabartma motifler de bunu açık açık göstermektedir

Diyarbakır sur ve kaleleri, Diyarbakır ’ın yakınındaki Karacadağ ’dan getirilen bazalt bir tabaka üstüne tekrar bazalt taşlardan yapılmıştır Bu surların uzunluğu takriben 5700 m olup, yükseklikleri 812 m arasında değişmekte, genişliği de 34 mdir Surlar üstünde dairesel, dörtgen, beşgen, altıgen şekillerinde 82 burç yapılmıştır Bu surlar Dağ Kapısı (Harput Kapısı), Urfa Kapısı (Rum veya Halep Kapısı), Mardin Kapısı (Tell Kapısı) ve Yeni Kapı (Satt ya da Dicle Kapısı) isimli dört meşhur kapısı bulunmaktadır Bu kapılar daha fazla Mezopotamya ’nın en manâlı ticaret merkezlerinden biri olan Diyarbakır ’a antre ve çıkışların denetim aşağı tutulmasında önemli rol oynamıştır XIXyüzyılın başlarına değin sur kapıları güneşin doğuşu ile açılır, güneşin batışı ile kapanırmış Kapılar kapanınca kimse ne içeri girebiliyor nede dışarı çıkabiliyormuş 1853 yılında Diyarbakır ’ı ziyaret eden gezgin HPetermann ’ın anılarında; güneş battıktan sonra Diyarbakır ’a ulaştığı, kapıların kapalı olması sebebiyle sur dışarıda sabaha değin beklemek zorunda kaldığını yazmıştır

İki silindirik burcun aralarında yer alan Dağ Kapısı ’nın (Harput Kapısı) üzerinde Roma İmparatoru Valentininaus ’un Latince, Bizans İmparatoru IITeodosius ’un Grekçe kitabelerinin yanı sıra Abbasi ve Mervani dönemlerine ait yenileme kitabeleri yer almaktadırBu kapı iki katlı olup, alt katta Mervani döneminde yapılan bir mescit bulunmaktadır Günümüzde Devlet Hoş Sanatlar Galerisi olarak kullanılmaktadır

Mardin Kapısı (Tell Kapısı) Halife Murtezid Billah ’ın Diyarbakır ’ı ele geçirmesinden sonradan burasının asilerin barınağı olarak kullanılmasını durdurmak amacı ile surların güney tarafını yıktırmıştır Bu bölümde yer alan kapı üzerindeki kitabeye kadar; 909910 tarihlerinde Halife Muktedir Billah ve veziri Ali bin Muhammed ’in yardımlarıyla, Cerceralı İshak oğlu Yahya ’nın idaresinde Cemil oğlu Diyarbakırlı mühendis Ahmet göre onarılmıştır

Surların doğusundaki Yeni Kapı (Dicle Kapısı) 12401241 tarihlerinde Bizans döneminde üretilmiş, basık kemerli tek girişli bir kapıdır

Surların batısında yer alan Urfa Kapısı (Rum Kapısı) üç girişli olup, Vyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Kapı üzerindeki bir kitabeden Artuklu döneminde Sultan Mehmet kadar onarıldığı ve üzerinde insan ve hayvan figürlerinin bulunduğu demir kapı kanatlarının buraya eklendiği öğrenilmiştir Bu kapı diğerlerinden daha öbür ve büyük olup, ortadaki kapı Osmanlı döneminde Saltanat veya Hümayun Kapısı olarak tanınmıştır Osmanlı padişahları bu kapıdan sefere çıkar ve dönüşlerine kadar da kapının taşla örüldüğü söylenmektedir

Yedi Kardeş, Evli Ceset, Nur, Keçi, Kral Kızı ve Akrep burçları en meşhur kale burçlarıdır Bu burçların üzerinde değişik kabartmalar, hayvan figürleri ve kitabeler ilk önce elde etmek üzere değişik bezemeler bulunmaktadır Roma ve Bizans dönemine ait yazıt ve figürler daha fazla Dağ Kapı ’da, Abbasi dönemine ait yazıtlar Dağ Kapı ile Mardin Kapı ’da bulunmaktadır Abbasi dönemine ait kitabelerden birisinde Anadolu ’nun tanıdık birincil mühendislerinden söz edilmektedir: “Allah adıyla başlarım Müslümanların emiri imam Cafer elMuktedir Billah ’ın emriyle Cercera ’lı İshak oğlu Yahya ’nın yönetiminde ve mühendis Cemil oğlu Amid ’li Amhed ’in gözetiminde yapıldı

Diyarbakır Mervaniler döneminde büyük bir onarım faaliyetine sahne olmuştur Surların öyle çok uygun de Mervanilerin kitabelerine rastlanmaktadır Bugün sanat galerisi olarak kullanılan Mervanilerin yapmış olduğu mescit ’te şunlar yazılıdır: “Allah ’ın mescitlerini, ama Allaha ve öbür dünya gününe inanan, namaz kılan, zekat veren ve Allah ’tan başkasından kokmayanlar doldurur

Büyük Selçuklular Dönemi ’nden günümüze gelebilen kitabeler daha çok Nur Burcu ’nda görülmektedir Artuklu kitabeleri daha çok Yedi Kardeş, Evli Vücut, Urfa Kapı ve İçkale ’de görülmektedir Bu kitabelerin birinde de şöyle denilmektedir: “Yapılmasını efendimiz, alim, adil ve mücahid kral, muzaffer ve enerjik insan, dinin ve dünyanın yardımcısı, İslam ’ın ve Müslümanların sultanı Sultan Melik Salih emretmiştir

Diyarbakır Surları Eyyübiler döneminde büyük bir yenileme görmüştür Bugün “Hindibaba Kapısı ile “Dağ Kapı aralarında kalan burç ve bedenlerde Eyyübi ’lere ait kitabelere rastlanmaktadır Bunlardan birisinde; “Eyyüpoğlu Ebubekir ’in yükseklikler sahibi Sultan Melik Kamiloğlu, Müslümanların ve İslamın Padişahı, din ve dünyanın yıldızı Ebu ’lfet Eyüp Melik Salih Sultan Efendimiz aziz olsun Yazılıdır

Diyarbakır surlarını daha da gösterişli ve görkemli yapan figürlerin büyük bir kısmı Selçuklu ve Artuklu dönemlerine aittir Bu figürlerin çoğunda Şamanizm ’in etkisi görülmekte olup, Orta Asya sanatı ile İslam sanatı burada bir karışım halindedir

Sur duvarları aralarında bulunan 82 burçtan birçok yuvarlaktır Bazıları da 6 veya 4 köşelidir Şehrin Dicle vadisine bakan ve savunması daha basit olan cephelerindeki burçlar daha çok 4 köşeli ve seyrektir Dağ Kapı isle Urfa Kapısı aralarında kalan ve saldırıya açık olan bölgedeki burçlar daha sık ve yuvarlaktır Ayrıca bunlar takviye duvarları ile daha da sağlamlaştırılmış olup, Artuklu döneminde buraya eklenen burçlar büyüklük ve taş bezeme yönü ile de diğerlerinden ayrılmaktadır

Burçlar genellikle iki katlı, bazıları da üç ya da dört katlıdır Bunların daha aşağı katları depo ve ambar olarak, üstteki katları da savunma amaçlı kullanılmıştır

Evlibeden Burcu ile Yedi Kardeş Burcu surların güneyinde yer almakta olup, 1208 yılında Artuklu hükümdarı Melik Salih namına Mimar Caferoğlu İbrahim tarafından yapılmıştır Silindirik yapısı, onu çevreleyen kitabesi, çift başlı kartal, kanatlı aslan kabartmalarıyla epeyce görkemli olan Yüce Ceset Burcu ile Yedi Kardeş Burcu plan ve bezeme yönünden birbirine benzemektedirler Bu burçlarla ilgili üstelik efsane vardır:

Bu efsaneye göre devrin hükümdarı bir yarışma düzenlemiş ve bu burçların bulunduğu yerde planlarını da kendisinin çizdiği, çok sağlam ve çok yüksek iki ayrı burç yapılmasını istemiştir Diyarbakır ’da bu işi başarabilecek iki kişi varmış Bunlardan biri sanatçı, diğeri de onun kalfası imiş Ustanın dileği ustalığını bir kere daha göstermek; kalfanınki ise ustasını geçmekmiş Sanatkâr Yedi Kardeş ’ler Burcu ’nu, kalfa da Evli Beden Burcu ’nu yapmıştır Burçların yapımı tamamlanınca hükümdar kalfanın burcunu daha fazla beğenmiş, buna fazla üzülen sanatçı da kendini burçlardan aşağıya atmıştır

Diğer bir efsaneye kadar ise, düşmanlar Diyarbakır ’ı kuşatmış, günler süren çatışmalardan sonra yedi kardeşin savunduğu burç dışında bütün kent düşmüştür Kenti kuşatan kral uzlaşmak için kardeşlere bir elçi yollamıştır Yedi kardeş elçiye teslim olma koşullarını şöyle iletmişlerdir; Burcu teslim almaya kral ve komutanlar gelecek ve teslim olduklarında yedi kardeşin canları bağışlanacaktır Kral kardeşlerin koşullarını kabul etmiş ve komutanlarıyla birlikte burca girmiştir Ama onlar içeri girer girmez yedi kardeş barut deposunu havaya uçurmuşlardır Patlamayla birlikte kral, komutanları ve yedi kardeş ölmüş, şehir halkı de kurtulmuştur

Mardin Kapısı ’nın doğusunda, yontulmuş kaya kütlesinin üstünde yer alan Keçi Burcu surların en eski ve en büyük burcudur Yapım tarihi iyice meçhul bu burcun üstünde, 1223 yılında Mervanoğlu göre onarıldığını belirten bir kitabe bulunmaktadır On bir kemerli bu burcun bir dönem mabet olarak kullanıldığı sanılmaktadır

Yedi Kardeş Burcu ’na bitişik olan Nur Burcu Selçuklu döneminin en güzel eserlerinden biridir Bu burç, 1268 yılında Selçuklu Hükümdarı Melik Şah tarafından yaptırılmıştır Duvarlarında kabartma halinde koşan beygir, aslan, geyik ve bayan figürleri işlenmiştir Hem burada İslam ikonografisinde ender görülen “çıplak bayan kabartmasının bitmiş oluşu uyarı çekicidir

Diyarbakır surları birçok kuşatmalarda, istilalarda tarih boyunca önemli rol oynamıştır 1930 ’lu yıllarda Diyarbakır ’ın hava alabilmesi için bu surların yıkılması yönünde bir gösterme ortaya atılmış ve büyük kasaba valisi bu surları birkaç yerden yıkmaya çalışmışsa da 1932 yılında buraya gelen ProfDrAlbert Gabriel ve şehir aydınlarının çabaları sonucunda bu felaket engellenmiştir
XXyüzyılın ikinci yarısından sonradan Diyarbakır nüfusunun sur içerisinden haricen taşması ile Diyarbakır ’ın tarihi ve mimari dokusu yozlaşırken bundan en fazla da surlar ile sur içerisindeki evler ve sokaklar etkilenmiştir Özellikle surların Mardin Kapısı ile Urfa Kapısı aralarında kalan dış bölümleri, Mardin Kapısı ile İçkale arasındaki bölümler tahribata uğramış ve bu bölgeler gecekondu mahallesi yapılanması ile aleyhinde karşıya kalmıştır

Günümüzde Diyarbakır Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve Çekül Vakfı ’nın imzaladığı bir protokol ile “koruma projesi hazırlanmıştır

Diyarbakır Kalesi ’nin hangi tarihte yapıldığı kesinlik kazanamamıştır Dicle Nehri ’nin 100 m değin yükseğindeki Fis Kayası, İçkale ’nin birincil yerleşme yeri olduğu düşünülebilir Hem bu bölgede Huriler zamanında da bir kale yapıldığı sanılmaktadır MS349 ’da Roma imparatoru IIConstanius bu kalenin etrafını surlarla çevirmiştir

Diyarbakır Kalesi, Dışkale ve İçkale olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir Diyarbakır ’da hüküm süren devletler bu kaleyi onarmıştır Bu bakımdan kalede her dönemin izlerine rastlanmaktadır

Dışkale ’nin kuzeydoğu köşesinde İçkale bulunmaktadır Bu kale de surlarla çevrilmiştir İçkale içerisinde Virantepe denilen yerde surlarla kenarlı bir birim daha bulunmaktadır Virantepe ’de yapılan kazılar XIIIyüzyılda Artukoğulları döneminde bir saray yapıldığını ortaya çıkarmıştır İçkale Kanuni Sultan Süleyman zamanında 15241526 yıllarında genişletilmiş, on altı burç ile iki kapı eklenmiş ve surlarla çevrilmiştir Bu kalenin fethi Oğrun, Saray ve Küpeli isimli kapıları Diyarbakır şehrine açılmaktadır





Çermik Kalesi (Çermik)

Diyarbakır, Çermik ilçesinin batısındaki bir yığın üstünde kale kalıntıları bulunmaktadır Bu kalenin ne vakit yapıldığı katiyet kazanamamıştır Oysa, Osmanlılar burayı ele geçirdikleri süre yörede yaşayan halkın büyük çoğunluğu bu kalede idi Çermik ’in fethinden daha sonra halk burasını terk ederek ovaya inmiştir

Çermik Kalesi Osmanlı fethi sırasında top ateşleri ile harap ve her yerde onarılmasına da lüzum görülmemiştir Kale, yüksek ve oldukça sarp kayalık bir yerde olup, kalenin içerisinden Sinek Çayı ’na kayaların oyulması sureti ile 150170 m uzunluğunda bir yer altı geçiti yapılmıştır

Günümüzde mahvolmuş halde olan kalenin kitabesi bulunamamıştır Yalnızca İçkale ’nin kapısı birkaç sarnıç, dört su kuyusu ve dahası eski bir kiliseye ait duvar kalıntısı dikkati çekmektedir Kale içerisinde Berber Dükkanı diye isimlendirilen, kayalara oyulmak sureti ile 300x450 m ölçüsünde bir mekan ortaya çıkarılmıştır Bu mekanın yüksekliği 155 m olup, kuzey, güney ve batısında oturma yerleri bulunmaktadır Kalede fazla sayıda ok uçlarının bulunması yerleşimin oldukça eski yıllara değin indiğinin kanıtıdır *
 
858,522Konular
981,259Mesajlar
31,109Kullanıcılar
ula_hassoooSon üye
Üst Alt