Yaşlanan nüfus ile beraber artroz, yani kireçlenme en sık karşılaşılan hastalık olmuştur. Kireçlenme vücutta hemem hemen tüm eklemleri etkileyebilir. Bu eklemlerin en başında diz ve omurga gelmektedir. Kireçlenmenin en yıkıcı etkileri ise dizde ortaya çıkmaktadır. Diz en çok yük binen eklemlerden biri olduğundan ve kilo ile direk ilişkili olduğundan tekrarlayan mikro travmaya maruz kalmaktadır. Zamanla özellikle bayanlarda menapoz ile östrojen hormanunun koruyucu etkisi ortadan kalktığında diz kireçlenmesi ortaya çıkmaktadır. Diz kireçlenmesi için belirlenen risk faktörleri yaş, kadın cinsiyet, kilolu olmak, dizi aşırı kullanmak sayılabilir.
Diz kireçlenmesinin tedavisinde bir çok farklı yöntem kullanılmaktadır. Fizik tedavi, dizden enjeksiyon tedavileri, besin takviyeleri, antiromatizmal ağrı kesici ilaçlar, cerrahi sıkça başvurulan tedavilerdir. Bunun dışında özellikle diğer tedavilerle sonuç alamayan hastalar son bir ümit olarak bilimsel olmayan paramedikal tedavilere (hacamat, çörek otu vs) yönelebilmektedir.
Diz kireçlenmesinin tedavisinde üç adet olmazsa olmazımız; hastanın dizlerine iyi bakması, kilo kontrolü ve egzersizdir. Maalesef diz kireçlenmesi tedavisinde en çok ihmal edilenler de bunlardır. Son yıllarda diz kireçlenmesinde enjeksiyonlar sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Bunlar arasında kortizon uzun yıllardır kullanılmaktadır. Halk arasında horoz ibiği de denilen Na-hyalurinat tek doz yada aralıklı olarak 3 doz şeklinde uygulanmaktadır. Son yıllarda PRP(platelete rich plasma) enjeksiyonları da sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Hepsinin etki mekanizması farklıdır ve doğru hastada doğru zamanda kullanılmalıdırlar. Kortizon çok güçlü bir antiromatizmal ilaçdır. Diz kireçlenmesinin erken dönemlerinde yapılmaz, orta yada ileri vakalarda tercih edilmelidir. Özellikle dizde sıvı varsa (bursit, efüzyon), hasta çok ağrılı ise kortizon tercih edilmelidir. Ultrason yardımı ile dizdeki sıvı boşaltılıp yapılırsa sonuç çok daha başarılı olur. Dört ay ile bir yıl arasında bir iyilik hali sağlayabilir. Kortizon diğer iğne tedavilerine, özellikle PRP tedavisine hazırlık içinde uygulanabilir. Özellikle ağrısı çok ise ve dizde sıvı varsa önce kortizon yapılıp hastanın ağrısı baskılanır ve bir süre sonra PRP tedavisi başlanabilir. Böylece PRP tedavisini etkinliği ortaya çıkana kadar hasta ağrı çekmemiş olur. NA- hyalurinat iğneleri 3 doz yada tek doz olarak yapılabilir. Daha çok erken vakalarda dizde sıvı fazlalığı yoksa tercih edilir. Diz kıkırdaklarını üzerini kaplayarak sürtünmeyi dolayısıyla yıpranmayı azaltır. İleri kireçlenme vakalarında etkinliği olmadığından kullanılmamalıdır. PRP tedavisi ise direk diz kıkırdaklarını iyileştirmeyi hedefleyen bir tedavi olduğundan özellikle hafif ve orta düzeydeki kireçlenmelerde ağrı şiddetli değilse tercih edilmelidir. İleri vakalarda da kısmen işe yarayabilir. PRP tedavisinden en az 1 ay önce kortizon tedavisi yapılabilir , Na hyalurinat iğneleri ise PRP tedavisi ile yakın ara ile uygulanabilir.
Kortizon enjeksiyonları kan şekerini ve tansiyonu yükseltebileceğinden dikkatli kullanılmalıdır. Sık yapılırlarsa kilo aldırabilir. Na hyalurinat enjeksiyonlarına karşı ise alerjik yanıt olabileceği akılda tutulmaldır. Bu enjeksiyon tedavileri arasında PRP yan etkisinin olmayışı, kireçlenmenin her döneminde etkin olabilmesi nedeni ile ilk tercih edilmelidir. Ağrısı çok şiddetli olan vakarda ise önce kortizon yapılıp en az bir ay sonra PRP enjeksiyonları başlanabilir. Enjeksiyonlar mutlaka ultrason rehberliğinde yapılmalıdır. Aksi takdirde vakaların %50’sinde iğne doğru yere yapılamayabilir.
Unutulmamalıdır ki bu üç enjeksiyon tedavisi de kireçlenme tedavisinin üç olmazsa olmazı ile kombine edilmelidir. Yani hasta bu enjeksiyon tedavilerinden sonra mutlaka kendisine verilen egzersizleri yapmalı, kilolu ise zayıflamalı yada en azından kilo almamalı ve dizi zorlayacak aktivitelerden kaçınmalıdır.