Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

doğal çevre nasıl korunur

doğal çevre nasıl korunur

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Doğal çevreyi nasıl koruruz

Yeryüzünde insanla birlikte yaşamış, en yabanıl ortamlardan bahçelerimize ve evlerimize kadar bütün gezegeni bizimle bölüşen milyonlarca bitki ve hayvan türünü koruma görevi insana düşer Ama doğayı gözetmek yalnızca canlı varlıkları koruyup gözetmek seslenmek değildir Su, toprak ve mineraller gibi bütün doğal kaynakları sakınarak kullanmak da bu görevin ayrılmaz bir parçasıdır; çünkü doğal kaynakların tükenip yok olması oysa böyle önlenebilir bu nedenle, üstünde yaşadığımız bu gezegenin olanaklarından bütün canlıların daha uzun süre yararlanabilmesi için insanda derin bir yükümlülük duygusunun gelişmiş olması çok önemlidir

İnsanın Doğa Üzerindeki Etkileri
İnsanın doğal çevresini değiştirmeye başlaması, alev yakmayı öğrendiği tarihöncesi çağlara dek uzanır Örneğin Afrika'nın savan denen geniş çayırlıkları bundan 50 bin sene önce bu kıtadaki ormanların yanmasıyla oluşmuştu Ama, insanoğlunun doğaya verdiği zararlar özellikle son yüzyılda mucizevi boyutlara ulaştı Bunun nedeni teknolojinin harika bir şipşak ilerlemesidir Tekerleğin bulunması ile otomobilin yapımı aralarında 10 bin yıl gibi çok uzun bir süre geçmişti; oysa insanoğlunun hava ve uzay yolculuklarına başlaması, yerçekimsiz ortamda yaşamayı başarması ve Ay'da yürüyebilmesi için otomobilin yapımından bu yanlamasına sadece 80 yıl geçmesi tatmin edici oldu Teknoloji bir uçtan bir uca insan yeryüzündeki en uzaktan mesafelere fazla kısa zamanda ulaşmayı, akarsuların yönünü değiştirmeyi, elektrik üretimi için su gücünden ve nükleer enerjiden yararlanmayı başardı
Teknolojinin sağladığı olanaklar kuşkusuz çoğu yönden insanın yaşam koşullarını fazla olumlu etkiledi; ama bir yanlamasına da doğaüstü boyutlarda bir nüfus patlamasına yol açtı Birincil insanın yeryüzünde belirmesinden takriben yarım milyon sene sonra, 1850'lerde dünya nüfusu fakat 1 milyara ulaşmıştı Oysa o tarihten sonra inanılmaz bir tez çoğalan nüfus 1986'da 5 milyara yaklaşmış ve bu artışın 1 milyarı son 15 sene içinde gerçekleşmiştir
Bugün yeryüzünün tüm zenginliklerinden olabildiğince yararlanmayı isteyen milyarlarca insan geleceği acele ile doğal kaynakları zorlamaktadır Mesela insanların bir sene içinde tükettiği tüm içme ve uygulama suları bir yere toplansa, Dünya'nın merkezine kadar olan uzaklığın yarısı (en düşük 3000 km) derinliğinde ve Avrupa kıtası büyüklüğünde bir göl oluşur Nüfus ve tüketim benzer çabuk artarsa yeryüzünün bütün kaynakları kısa sürede insanın gereksinimlerini karşılayamaz duruma gelebilir Halk binlerce yıldır uçsuz bucaksız denizlerdeki balıkların hiçbir süre tükenmeyeceğine inanıyorlardı Ancak 1970'lerden başlayarak Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde morina ve ringa balıkları, 1960'lardan daha sonra Marmara Denizi'nde ilk kez uskumru almak üzere çoğu balık türü azalmaya başladı; Peru açıklarındaki hamsi avcılığında da yüzde 75'lik bir düşüş görüldü Bir yaşam ortamındaki herhangi bir canlı türünün azalması başka canlıların yaşamını da tehlikeye atar Mesela Atlas Okyanusu'ndaki ringaların sayısı azalınca bu balıklarla beslenen deniz kuşları da değil olma tehlikesiyle aleyhinde karşıya kaldı Norveç'e tabi Rost Adası'nda, 1970'ten 1980'lerin ortalarına değin takriben yarım milyon denizpapağanı açlıktan öldü
Sanayi alanındaki süratli gelişmenin en negatif yanlanndan biri, bugün bütün doğal kaynakları ve canlıları tehdit eden çevre kirliliğidir Motorlu taşıtlarda, evlerde, fabrikalarda ve enerji santrallarında kullanılan petrol türevleri ile kömür gibi eski kalıntı yakıtlardan kaynaklanan hava kirliijğ: bir takım kentlerde insan yaşamını tehlikeye atacak düzeydedir Mesela bir zamanlar Londra'da bu sorun öylesine önemli boyutlara ulaşmıştı ama, 1952'de beş gün baştan başa kentin üzerine çöken zehirli gaz bulutları yüzünden 4000 birey ölmüştü Kullanılacak yakacak türlerinin yasalarla belirlenip sıkı kontrol altına alınmasıyla Londra'nın havası büyük ölçüde temizlendi Fakat günümüzde Kalküta gibi kalabalık kentlerdeki hava kirliliği Londra'dakinden fazla daha ciddi boyutlara varmış, Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyük kentlerimizde risk sınırına dayanmıştır 1986 sonlarında bu sorunun üstesinden gelmek için Ankara'da kalorifer ve fabrika bacalarına filtre takılması, bir takım kalorifer yakıtlarının, özellikle linyit kömürünün yasaklanması gibi Çeşitli önlemler alışmıştı Hava kirliliğinin en büyük sorumlusu sanayi dumanlarındaki kükürt dioksit ile azot oksitleridir Bu gazlar atmosferdeki su buharıyla birleşince sülfürik ve nitrik asitlere dönüşür daha sonra bu asit buharları yoğunlaşır ve genel olarak hava kirliliğinin merkezi olan sanayi bölgesinden yüzlerce kilometre ötede asit yağmuruhalinde yeryüzüne iner Mesela Norveç ile İsveç'in güneyindeki akarsu ve göllerde yaşamış balıklar İngiltere' den kopup gelen asit yağmurlarından büyük zarar görmüştür Bunun sonuçları balıklarla beslenen hayvanları da etkilemiş ve 1967'de Norveç'te 4000 kadar susamuru yaşarken 1986'da bu hayvanlardan yalnızca 200 tane kalmıştı

Tarım Etkinliklerinin Rolü
Çabucak büyüyen dünya nüfusunu besleyebilmek için doğal olarak tarıma tartı verilmiş, bu yüzden dünyanın birçok bölgesinde yüzey biçimleri tanınmayacak ölçüde değişmiştir 19 yüzyılın ortalarında Avrupa'nın birçok yeri hâlâ bataklıklarla kaplıydı; avcılar İspanya'nın sulak arazilerinde fazla topluluk kuş sürüleri gördüklerini ve tek fişekle 80 ördek vurduklarını yazarlardı Bugün bundan böyle Avrupa'nın hiçbir bölgesinde bu dek fazla su kuşunu bir arada görme olanağı yoktur Çünkü bataklıkların anında hepsi kurutularak tarıma çözülmüş ve bu hayvanların hayat alanları insan eliyle değil edilmiştir
Hayvanların doğal yurdundan sürülmesi ve giderek değil olması kuşkusuz tarımsal gelişmenin tek ve en ağır sonucu değildir Öncelikle keçiler elde etmek üzere hayvanların orman ve fundalıklarda otlatılması, ağaçların yakacak odun uğruna kesilmesi, tarla açtırmak için ağaçlık alanların merhametsizce ortadan kaldırılması çok daha büyük zararlara yol açar Ağaç ve çalılar birçok süre teraslama ve akaçlama çalışmaları yapılmadan kesildiği için, çıplak kalan toprak yel ve yağmurla taşınır Günümüzde dünya ülkelerinin üçte ikisini etkileyen toprak aşınması (erozyon) çoğu bölgede öylesine hızlıdır ama, bir kuşak sonradan gelen halk ormanlık alanların çöle dönüştüğünü görebilirler Bu durumda, nüfusu fazla fazla, ekonomisi de tarıma dayalı olan Afrika ve Asya ülkelerinde çöl alanlarının denetlenemeyecek biçimde yayılması şaşılacak değildir Nitekim Afrika'daki Sahra bölgesinin çevresinde, saatte 170 hektar çabucak genişleyen yeni bir çöl oluşmaktadır *
 
858,498Konular
982,047Mesajlar
30,024Kullanıcılar
kelleavcisiSon üye
Üst Alt