nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Hamilelik boyunca anne adaylarını en çok endişelendiren ve kafalarını en fazla karıştıran şart, doğumun ne şekilde gerçekleşeceği konusudur Özellikle günümüzde anne adaylarının internet gibi platformlarda çok daha pozitif bilgiye zahmetsizce
Hamilelik boyunca anne adaylarını en fazla endişelendiren ve kafalarını en çok karıştıran koşul, doğumun ne şekilde gerçekleşeceği konusudur Özellikle günümüzde anne adaylarının internet gibi platformlarda fazla daha artı bilgiye zahmetsizce ulaşabilmesi, bu soruyu cevaplanması daha da zorlama bir duruma sokmaktadır
Memorial Hastanesi Bayan Hastalıkları ve Doğum Bölümü ’nden Op Dr Banu Göker Özdemir, doğum şekilleri ve bu konuda son kararı kimin vermesi gerektiği hakkında bilgi verdi
Fakat bu bilgi yoğunluğunda en önemli konu, tatmin edici ve doğru bilgiye ulaşabilmektir Her iki doğum şeklinin de kendi içerisinde fazla ve eksileri bulunmaktadır Başta ayrıntılarıyla fizyolojik bir yol olan bayağı doğum seçim edilmeli, oysa tıbbi açıdan mutlaka hasta bazında bu fazla ve eksiler de değerlendirilmelidir
Konuyla ilgili günümüzde ülkemizde hukuki bir düzenleme yoktur Bu yüzden biz kadın doğum hekimlerine düşen ödev, hastada hangi doğum yönteminin tıbben en uygun olacağının belirlenmesi, hastaya kendisi ve bebeği için getirdiği faydaların ve risklerin anlatılması, en sonda da karar verilmesidir
Anne sezaryen istiyorsa
Hekim normal doğuma karar verdi fakat anne adayı sezaryen istiyorsa, doktor ne yapmalı? Alında bu durum son yıllarda tüm dünyada tartışılan bir konudur Elektif sezaryen, yani hiç bir tıbbi ihtiyaç olmadığı halde anne isteğine yan olarak gerçekleştirilen sezaryen… Eğer bebek ya da anne sağlığı açısından sezaryen olmayı gerektirecek bir şart yoksa tüm tıbbi bilgilerimiz doğumu fizyolojik yoldan, yani normal yolla yapılması gerektiğini öngörür Ama günümüzde anne adaylarının sancı çekmekten korkmaları, daha konforlu olduğunu düşünmeleri, doğumun zamanının evvelden planlanabilmesi gibi nedenlerden nedeniyle sezaryen ile doğumu tercih ettiklerini görmekteyiz
Bu konuyla ilgili olarak İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde doktorlara anket biçiminde soru yöneltilerek yapılan çalışmalarda kadın doğum hekimlerinin çoğunun anne isteğine alt sezaryen yapmaya sıcak baktıkları bildirilmiştir Bu koşul ülkemizde de bambaşka değildir ve hatta sezaryen oranlarının artmasındaki en büyük nedenlerden biridir
Anne veya bebeği tehlikeye sokacak bir şart olmadığı zaman ilk olarak olağan doğum önerilmelidir ‘Alışılagelmiş doğum mu, sezaryen mi? ’ sorusu, hem bilim camiasında ayrıca de medyada bugüne dek en çok tartışılan konulardan biri olmuştur Başta dinç bir anne ve yenidoğan bebeği hedefleyen kadın doğum hekiminin mesleki sorumluluğu, bilgisi ve tecrübeleri doğrultusunda doğumun en uygun ne şekilde gerçekleşeceğine karar vermeli, bunu fazla – eksileriyle, hasta ve hasta yakınlarına aktarmalıdır neticede sezaryen, cerrahi bir operasyondur ve boşuna yapılmasının getireceği dezavantajların hastaya anlatılarak karar verilmesi gerekir
Dünyada son koşul
1970 ’li yıllardan önce sezaryen oranının dünya çapında yüzde 35 arasında iken bugün ortalama yüzde 20 civarındadır Rakamlar gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere tarafından değişiklik göstermektedir Mesela İtalya ’da bugün sezaryen oranı yüzde 35 civarında iken en yüksek sezaryen oranları Arjantin, Brezilya ve öteki Latin Amerika ülkelerinde olmakta, en az oranlar ise Afrika ülkelerindedir
Amerika Birleşik Devletleri ’nde ise bu oran yüzde 2425 ’lere kadar çıkmışken sezaryen oranlarını azaltmayı hedefleyen programların uygulanmaya başlamasıyla yüzde 20 ’lere kadar düşürülmüştür ABD ve Avrupa ülkelerinde sezaryen ile doğum oranlarının daha düşük olmasında, uygulanan programların etkisi bulunmaktadır
Ülkemizdeki son koşul ise mevcut afiyet sisteminden dolayı istikrarsızlık göstermektedir Devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerdeki rakamlar çeşitlilik gösterir
h 3Doğum şekline kim karar vermeli?
Hamilelik boyunca anne adaylarını en fazla endişelendiren ve kafalarını en çok karıştıran koşul, doğumun ne şekilde gerçekleşeceği konusudur Özellikle günümüzde anne adaylarının internet gibi platformlarda fazla daha artı bilgiye zahmetsizce ulaşabilmesi, bu soruyu cevaplanması daha da zorlama bir duruma sokmaktadır
Memorial Hastanesi Bayan Hastalıkları ve Doğum Bölümü ’nden Op Dr Banu Göker Özdemir, doğum şekilleri ve bu konuda son kararı kimin vermesi gerektiği hakkında bilgi verdi
Fakat bu bilgi yoğunluğunda en önemli konu, tatmin edici ve doğru bilgiye ulaşabilmektir Her iki doğum şeklinin de kendi içerisinde fazla ve eksileri bulunmaktadır Başta ayrıntılarıyla fizyolojik bir yol olan bayağı doğum seçim edilmeli, oysa tıbbi açıdan mutlaka hasta bazında bu fazla ve eksiler de değerlendirilmelidir
Konuyla ilgili günümüzde ülkemizde hukuki bir düzenleme yoktur Bu yüzden biz kadın doğum hekimlerine düşen ödev, hastada hangi doğum yönteminin tıbben en uygun olacağının belirlenmesi, hastaya kendisi ve bebeği için getirdiği faydaların ve risklerin anlatılması, en sonda da karar verilmesidir
Anne sezaryen istiyorsa
Hekim normal doğuma karar verdi fakat anne adayı sezaryen istiyorsa, doktor ne yapmalı? Alında bu durum son yıllarda tüm dünyada tartışılan bir konudur Elektif sezaryen, yani hiç bir tıbbi ihtiyaç olmadığı halde anne isteğine yan olarak gerçekleştirilen sezaryen… Eğer bebek ya da anne sağlığı açısından sezaryen olmayı gerektirecek bir şart yoksa tüm tıbbi bilgilerimiz doğumu fizyolojik yoldan, yani normal yolla yapılması gerektiğini öngörür Ama günümüzde anne adaylarının sancı çekmekten korkmaları, daha konforlu olduğunu düşünmeleri, doğumun zamanının evvelden planlanabilmesi gibi nedenlerden nedeniyle sezaryen ile doğumu tercih ettiklerini görmekteyiz
Bu konuyla ilgili olarak İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde doktorlara anket biçiminde soru yöneltilerek yapılan çalışmalarda kadın doğum hekimlerinin çoğunun anne isteğine alt sezaryen yapmaya sıcak baktıkları bildirilmiştir Bu koşul ülkemizde de bambaşka değildir ve hatta sezaryen oranlarının artmasındaki en büyük nedenlerden biridir
Anne veya bebeği tehlikeye sokacak bir şart olmadığı zaman ilk olarak olağan doğum önerilmelidir ‘Alışılagelmiş doğum mu, sezaryen mi? ’ sorusu, hem bilim camiasında ayrıca de medyada bugüne dek en çok tartışılan konulardan biri olmuştur Başta dinç bir anne ve yenidoğan bebeği hedefleyen kadın doğum hekiminin mesleki sorumluluğu, bilgisi ve tecrübeleri doğrultusunda doğumun en uygun ne şekilde gerçekleşeceğine karar vermeli, bunu fazla – eksileriyle, hasta ve hasta yakınlarına aktarmalıdır neticede sezaryen, cerrahi bir operasyondur ve boşuna yapılmasının getireceği dezavantajların hastaya anlatılarak karar verilmesi gerekir
Dünyada son koşul
1970 ’li yıllardan önce sezaryen oranının dünya çapında yüzde 35 arasında iken bugün ortalama yüzde 20 civarındadır Rakamlar gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere tarafından değişiklik göstermektedir Mesela İtalya ’da bugün sezaryen oranı yüzde 35 civarında iken en yüksek sezaryen oranları Arjantin, Brezilya ve öteki Latin Amerika ülkelerinde olmakta, en az oranlar ise Afrika ülkelerindedir
Amerika Birleşik Devletleri ’nde ise bu oran yüzde 2425 ’lere kadar çıkmışken sezaryen oranlarını azaltmayı hedefleyen programların uygulanmaya başlamasıyla yüzde 20 ’lere kadar düşürülmüştür ABD ve Avrupa ülkelerinde sezaryen ile doğum oranlarının daha düşük olmasında, uygulanan programların etkisi bulunmaktadır
Ülkemizdeki son koşul ise mevcut afiyet sisteminden dolayı istikrarsızlık göstermektedir Devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerdeki rakamlar çeşitlilik gösterir
h 3Doğum şekline kim karar vermeli?