Bu hayatta gelirken nasıl bir yolumuz oldu acaba? Arzulanan bir bebek olarak mı geldik yoksa sürpriz bir bebek olarak mı? Belki içinizden ne önemi var canım diyorsunuzdur? Keşke bir önemi olmasaydı...
Bulunduğunuz şehirden bambaşka bir ülkeye gideceksiniz. Dilini bilmediğiniz, insanlarını tanımadığınız bir ülkeye. Hiçbir fikriniz yok bu ülkeyle ilgili. Sadece bir ailenin yanında kalacağınızı biliyorsunuz hepsi bu.
İlk seçenek şu; bu aile sizin gelmenizi dört gözle bekliyor. Sizi merak ediyor, dilinizi konuşmak için birkaç kitap karıştırıyor, videolara izliyor, kurslara gidiyor. Çok heyecanlılar. Ara ara size telefon açıyorlar, dilleri döndükleri kadar sizinle konuşuyorlar. Yola çıkarken nasıl hissedersiniz? Bu ailenin yanına giderken peki?
İkinci seçenek şu; bir ailenin yanına gideceksiniz fakat sizinle hiç iletişim kurmadılar. Sizin onların dilini bilmiyorsunuz, onlar da sizin. Tabi hazırlık yapıyorlar elbette. Evlerine yeni birileri gelecek sonuçta fakat bu bilgi onlar için sürpriz olmuş. Daha sonra alışmışlar bu fikre ve sizi kabul etmişler. Bu aileye giderken nasıl hissedesiniz?
Doğum da tam böyledir işte. Bizlerde dilini hiç bilmediğimiz bir ülkeye ve aileye geldik. Bizi ne kadar arzuladıkları, bizimle yolculuk sürecinde iletişim kurup kurmadıkları, yolculuğun nasıl geçtiği, bizim için çaba gösterip-göstermedikleri öyle önemli ki. Önemli çünkü bu ülke, aile ve ev hakkındaki ilk izlenimimiz. Kendimizi güvende hissetmemizi, ortama ve aileye olan bakışımızı, psikolojimizi ve bedenimizi derinden etkiler.
Dünya’ya gelmiş her bebeğin “güvene” ihtiyacı vardır. İlk güven duygusu anne rahmindeyken başlar. Bebek, anne rahmindeyken dış ortamı duyar, hisseder annesi-ailesi ve ev hakkında bilgi edinir. Annesinin, diğer ev sahiplerinin onunla iletişimi çok önemlidir, böylece bebek kendini güvende hisseder. Ebeveyni ile ilgili bağ geliştirir. Hayat ile olan bağımız anne rahmindeyken başlar. Dünya’ya gelirken yaşadığımız yolculuk sonraki süreçleri derinden etkiler.
Her bebeğin çok keyifli bir yolculuğu olmasını dilerim...