Dolunay soysert'in bilinmeyenleri!

Dolunay soysert'in bilinmeyenleri! dolunay soysert üçgenin taban olmayan kenarı dolunay soysertin eşi soysert in eşi yaşam öyküsü DOLUNAY SOYSERT'İN BİLİNMEYENLERİ! 1548610173 1548610173 dolunaysoysertinbilinmeyenleri5c4dea83185f7dolunaysoysertinbilinmeyenleri5c4dea83185f7 http:wwwgeccecomserviceMakeThumbaspx?Image webimageshaberdolunaysonu&w 415&Alt webimageshaberhaberlrg DOLUNAY SOYSERT, BABASINA İNAT BAŞLADIĞI OYUNCULUK YOLUNDA SON SÜRAT İLERLİYOR Birçok dizide ve sinema filminde rol olan Dolunay Soysert, babasına inat başladığı oyunculuk yolunda son çabukluk ilerliyor Buna rağmen 'popülarite' denince irkilen oyuncu, 'Hayır, popüler edinmek istemiyorum' diyor BABAMA İNAT OYUNCU OLDUM Piraye’ye mi gidiyorum? Dolunay nerede? Dolunay kim? 'Gerçekte çok gezmiş bir ailenin çocuğuyum Babamın işi nedeniyle üçdört yaşındayken Adana’dan ayrılıp Ankara’ya yerleştik Tüm genç kızlığım Ankara’da geçti İstanbul’a gelirken çok isyan ettim Çünkü Ankara’da artık bir yere ait olma duygusu vardı' diyor kendini anlatırken Dolunay Şimdi de çok değişmediğini söylüyor sohbetimizde Çocukluktan başladığını anlatıyor bu huyunun, hálá da sürüyormuş: 'Tam ’ben buralıyım’ diyorum, ama oradan kopuyorum Hayat bana oyun oynuyor' Aslında tek ideali fotoğraf yapmak olsa da o sırf babasına inat olsun diye seçmiş oyunculuğu, iyi ki seçmiş, iyi ki kafasının dikine gitmiş Dolunay! Hemen o da memnun, izleyenler de Televizyon ekranlarında 'Benim Annem Bir Melek' dizisindeki Ece rolüyle bu kararın ne dek da içten verildiğini kanıtlıyor Lakin ah o Piraye rolü! Kendini fotoğraf ve yazı ile açıklayan bu 'asi' çocuğun yaşam çizgisini kesinleştiren birazcık da düş kırıklıkları olmuş: '17 yaşındaydım En büyük hayal kırıklığımdı Hayatım boyunca fazla başarılı bir öğrenciydim Yüksekokul sınavlarını kazanamadım Yeteneğe dair bir şeyden sınava alt tutulup da alamamak hayatımda önemli bir dönüm noktasıydı Sanki tüm dünya bana karşıymış gibi geldi İçe kapanık, okulda kendini göstermeyen çocuk, evin içinde asi ve çok çığırtkan birine dönüştü Babamı resim yapmaya, yurtdışına gitmeye ikna edemeyince onu acıtacak bir şey gerçekleştirmek istedim Oyuncu oldum Babam bunu bir türlü kabul edemedi' BENİ BEN YAPAN AMERİKA’DIR Bastırıldıkça daha da hırslanmış Dolunay Ardındaki dört takvim bir İstanbul Şehir Halkı Tiyatroları macerası olmuş İyi oyunlar oynamış, iyi rollere çıkmış Hudut yeniden önüne geçmiş Dörtbeş senede bir kent değişiklik ve yeni bir şeyler arama takıntısı gelişmiş ve Londra’ya, oradan da Amerika’ya gitmiş: 'Beni şu anki halime getiren şey, Amerika Hayata bakışım değişti, törpülendim Ailemin eli oraya ulaşamadı Çok işte çalıştım İnsanların ve kendimin ne istediğini anladım Bir yanlamasına da oyunculuk eğitimini sürdürdüm' Niye döndü diye düşünüyorsanız, anında söyleyelim: Koskoca bir memleket hasreti, olağan ama! '30 yaşımda Türkiye’ye geri döndüm Galiba o kültürü arıyorsunuz Birileri ile geçmişten konuşamamak, birilerinin kapını çalmaması, hasta olduğun vakit birilerine şımaramamak ilginç ağır gelmeye başlıyor Gençken sorun olmuyor lakin daha sonra aniden aile, gelenek, kültür yük kazanıyor ve kendi topraklarıma kök salmak zorundayım noktasına geliyorsunuz Döndükten sonradan da bundan böyle hedeflerim fazla netti: Ben eğitimci olacağım, iyi bir oyuncu olacağım, kalıcı bir oyuncu olacağım' ŞAN GELİP GEÇİCİ BİR ŞEY Hiçbir vakit tam olduğunu düşünmüyor Dolunay Soysert, hep bir yanı yetkisiz, bitmemiş gibi Lakin o bu soruma cevap verirken bunu ısrarla da sürdüreceğinin altını çiziyor Çünkü bu eksikliğin onu geliştirdiğini düşünüyor: 'Hemen tembelleşebilen bir yapıya sahibiz Biz pek yetiştirildik, ezber kültürü ile büyütülmüş çocuklarız Fazla düşünmeye, çok yapmaya, çok yaratmaya zorlanmadık Kendimi olabildiğince ritmde ve ayakta tutmaya çalışıp, hep yeni gelişim noktaları arıyorum' Daimi olanın yetenek, sahiden işine inanç olduğunu söyleyen Dolunay Soysert 'Şöhret gelip geçiyor' diyor ve ekliyor: 'Bu bir çark; çarkın aşağıda olduğunuz, üste çıktığınız veya yarıda kaldığınız oluyor Daima tepede kalacağım zannediliyor Halbuki çarkın yuvarlak olduğunu ve kesintisiz dönmekte olduğunu bakmak gerekli Siz alta gireceksiniz ki, birileri yukarı çıksın' Onun için sevinç her şeyden önemli: 'Yaşam kısa Mutluluk bu yüzden çok önemli benim için Mutlu olmadığım ya da beni üzen şeyler eğer beni bir yere götürecekse savaşmaktan yanayım Kurtaramayacağım durumlar için savaşmaktan yandan değilim Mesela kişileri başkalaştırmak buna bir misal Kişilerin yarattığı ve kanser olmuş durumları çözmeye uğraşmak tekrar tekrar için kan, kanserden iyidir Onun tedavisi için zamanımı harcamıyorum Kimseyi kurtaramazsınız Cümbür Cemaat kendini kurtarabilir Cümbür Cemaat kendinden sorumludur Karar verene natürel ki el atarsınız ve onu yakalarsınız, ama ’Hayır ben burada duracağım’ diyen adama ’Hayır burası daha güzel, gel’ diyerek ikna edemezsiniz ’Iş, evliliğim, hayatımın en kayda değer şeyleri’ gibi laflara inanmıyorum Benim için ’Mutluluk’ hayatımın en manâlı şeyi! Bu, bana evliliğimden geliyorsa evliliğimdir, işimden geliyorsa işimdendir Hepsinden geliyorsa ne ala, hepsindendir Hangisi olursa olsun bir gün beni mutsuz etmeye başlarsa hiç acımam bırakırım Hiçbir süre arkamda bıraktığım şeylere üzülmedim Beni üzüyorsa, ben artık sevdiğim Dolunay olamıyorsam, giderim' HER YAŞAMA DALABİLME İMKANIM VAR id Bu sözleri söylerken ruhundaki 'ayaklanma'ın hálá dinmediğini biraz hissediyorum Yanılıyor muyum, bilmiyorum Ola Ki birazcık da bu isyankarlık onu mesleğinde başarılı kılan Komedide kahkaha attırıyor, dramda ağlatıyor Çünkü oyunculuk tamamen pek çok insan oluyor Lakin o en çok Dolunay’ı seviyor 'Doğrusu o bahsettiğim merakın devamı İşte o camların içerisinden bakıp da merak etme Ola Ki o hayatları göremediğim için hayatları canlandırmaya çalışıyorum veya parçası olmaya çalışıyorum Ne değin fazla insan olursam böylece fazla hayata ziyaretçi olmuş oluyorum ve hiçbir meslekte böyle bir imkan yok Bizim ömrümüz her tarafında süren bir evcilik oyunumuz var, bundan başka üzerine para alıyoruz ' Eşim ve ben tartışmayı seven ateşli insanlarız Hayatında fazla manâlı bir yeri olduğunu söylediği Piraye karakterinden de 'Acılarla çok hareketsiz olunabildiğini' öğrenmiş Dolunay’ın eşi de kendisi gibi oyuncu olan Sinan Tuzcuoğlu 'Eşinizle ilişkiniz nasıl, egolar çatışıyor mu?' diye sorduğumda şu yanıtı veriyor: 'İtişen ve birbirimizi kıran bir kavga sistemimiz yok Sadece tartışmayı seven ateşli insanlarız ikimiz de İlişkimizin bu dinamiğini fazla seviyorum Yani benimle konuşan bir eşim var Benlik çatışmamız? Zaten birimiz bayan, birimiz erkek Akla Yatkın olan ahali bu konuda benlik çatışması yapmazlar Biz çok film izleriz Kendimizi bu konuda bir çizgide tutmaya çalışıyoruz Sinema kültürümüzü beraber geliştirmeye itina gösteriyoruz Sosyal bir ikiliyiz Arkadaşlarımızla birlikte olmayı seviyoruz Popülerite mi, hayır!'