Dört Mevsim California Çelik SÜZEN 1549066865 1549066865 dortmevsimcalifornia5c54e275cee46dortmevsimcalifornia5c54e275cee46 http:wwwuzaklarcomimagesstories2007DSCN2522 Bir California günü daha başlamıştı Mavi gökyüzü ve enerjisini yetersiz etmeyen güneş bundan başka garip bir şamata Yarı uyanık halde kapıyı açtığımda, İsa ile yüz yüze geldim Yüzündeki yorgunluk, bu ülkede başına nelerin geldiğini açıklamaya yetiyordu Sabahın yedisinde İsa’nın kapımı tekmelemesi böylece rastlanacak bir olay olmadığından hemencecik kendime gelmeye çalıştım İsa ise konuşmadan kanapeye çöktü “Dostum okul ile yine bir sorun oldu, erkenden okula gideceğim 20 dakika sonra, evime 10 dakikalık mesafedeki Üniversite caddesi üstünde yer alan Starbucks’a gittik Her zamanki gibi günün kahvesi ve “apple turnover denen şeyden aldıktan sonra, bahçede öylesine oturmaya başladık Bir taraftan da elimize geçirdiğimiz “Los Angeles Times ile ilgilenmeye çalışıyorduk İsa ise daha fazla sevdiği “Register adlı gazeteyi kurcalıyordu 1549066865 1549066865 dortmevsimcalifornia5c54e27e1646adortmevsimcalifornia5c54e27e1646a http:wwwuzaklarcomcontentview148333imagesstories4mevsim1gif İkinci tur kahveler ile birlikte caddeden gelip geçen şeyler azıcık daha manâ kazanmaya başladı Bir gün önce bir kaç Faslı ve Brezilyalı ile epey bir nargile içmiş, ardındaki da ne olduğunu hala hatırlayamadığım bir partiye dahil olmuştuk Azıcık daha kendime geldiğimde, İsa’nin beni partide bırakıp ortadan kaybolduğu aklıma geldi Bereket, Patrick adlı bir arkadaşım beni o enteresan halimle eve kadar getirmişti Derhal İsa’nın sabahtan sabahtan neden sokaklara dökülüp bana uğradığını anlamıştım Ne kadar süre geçirdiğimizi hatırlamıyorum, ancak saat 830 olmalıydı Kahve kuyruğunda Angie’yi gördüm Saat gibi adam Her sabahtan kahve içmeye benzer saatlerde kazanç ve tüm gazeteleri okuduktan daha sonra işe giderdi Fakat ne iş yaptığını hiç öğrenemedim Onu daha önceden tanıyanlar, Pakistan’da varlıklı bir ailesi olduğundan bahsetmişlerdi Tüm her şeyi bırakıp, önce Almanya daha sonra da İngiltere’de yaşamıştı Sonunda buralara değin gelmiş bir şekilde de Amerikan vatandaşı olmuştu İsa ise elde etmek üzereydi Ben mi? Dünya vatandaşı tekrar tekrar yapmış olduğumuz muhabbet saatin ilerlemesi ile birlikte son vermek zorunda kaldı İsa’nın “Panzer olarak adlandırdığımız 1984 model VW Golf’ü ile birlikte I215 üzerinden San Bernardino’ya dürüst yola koyulduk Üniversite’de işler kısa sürdü “İsa, San Bernardino’ya gidelim Şu ilk Mc Donalds’ı görmek istiyorum Bir Zamanlar, aslına bakarsanız Palm Springs keşfedilmeden önce, San Bernardino, Riverside ve Redlands kentleri iklimin uygunluğundan dolayı emekli Amerikalılar cenneti haline gelmiş, ama sonraları Meksikalıların çoğunluğu ele geçirmesi ile birlikte, ihtiyar Amerikalılar, özellikle San Bernardino şehrini terk etmişler dahası gün geçtikçe engellenemeyen çete savaşları, San Bernardino’yu fazla birey için yaşanılmaz derecede güvensiz ışık halkası getirmiş Hala da öyleydi akşam karanlığı ile birlikte başınıza her türlü belanın gelebileceği bir yer Yani, birincil Mc Donalds’ın kurulduğu, ve fikrin bütün dünyaya ağır ağır yayıldığı bu şehir artık diğer ilklerin peşindeydi San Bernardino’dan sonradan, Guitar Center’a gittik Randy Rhoads ve Sammy Hagar’da bu şehirden çıkmıştı Rock tarihinden iki manâlı gitarist Biri bundan böyle yaşamıyor Sıkıntıdan patlıyorduk Kendimizi Big Bear kayak merkezine içten bu arada bulduk Bu eyalette isterseniz, benzer gün içerisinde, okyanusa gidebilir, daha sonra da kayak yapabilirsiniz Derhal sonradan, çöle gidip yürüyüş yapabilirsiniz Örneğin, “Joshua Tree milli parkı vahşi doğa içinde yürüyüş yapabileceğiniz bir yer Meksikalıların ve öteki yabancı milletlerden olan insanların California rüyası sonucunda, hakiki Amerikalı dediğimiz kesim ( tasvir gerçekten hatalı lakin onlar kendilerini bu şekilde adlandırıyorlar ) ya okyanus kenarına, ya dağlara, ya da çöl içinde bulunan lüks yapılardan oluşmuş ve sonradan resmileşmiş ikâmetgâh merkezlerine çekilmişler Bu gibi yerlerde, Meksikalı veya “Hispanic, zenci veya diğer yabancılara böylece rastlayamazsınız Pardon bir istisna var, İngilizlere rastlayabilirsiniz Onlar da pek yabancı sayılmazlar En azından bana göre Big Bear şehir halkı merkezinde biraz dolaştıktan sonradan, lokal halkın epeyce vahşi olduğunu anlamam uzun sürmedi Hatta azıcık ırkçı desek böylece yalan olmaz Tabi ne de olsa yabancılardan kaçmışlardı, ve biz yabancıların seyahat amaçlı olsa bile onların yakınına gelmiş olmamız karşısında huzursuz olmaları bayağı sayılabilirdi Tıpatıp Arizona’da olduğu gibi, ahali yabancılar ile asgari iletişim kuruyordu Her neyse beni ilgilendirmez, kendileri bilir Göl kenarındaki gezinin arkasından, daha önce hiç görmediğimiz bir yola saptık Nedense İsa böyle maceraları severdi Yolun ismini bile ilk kez görüyordum “238 nolu yol Gidiş gelişten ibaret Pek filmlerde gördüğünüz gibi 5 geliş 5 gidiş şeritli değildi Çam ağaçlarının içinden süzülmeye devam ettikten bir süre sonradan, yolun sağında küçük bir park alanı gördük ve durduk Uçurumun kenarına geldiğimde, önümde uzanan çöle bakmakla yetindim Uçsuz bucaksız bir düzlük Yer yer yeşillikler vardı Kaktüs ormanları Manzaraya daha dikkatlice bakmaya başladım Çölün ortasında küçük bir ikâmetgâh merkezi vardı Oraya gitmem gerektiğini düşündüm, niçin bilmiyorum? Hedefe dürüst hızlandık Ikâmetgâh merkezine yaklaştığımızda bu yeri yakından tanıyamıyacağımızı anlamıştım “Reservetion Area Yani kızılderililerin yaşam bölgelerinden biri Bizi pek sıcak karşılamadılar Tam beklediğim gibi Bu bölgelerde istedikleri gibi hür yaşamış hatta bırakın eyalet yasalarını, bazı federal yasalardan bile etkilenmeyen bu kara parçasının birincil yerleşenleri, bizim malesef tanıdık olmayan olduğumuzu anlayamayacak kadar öfke batmış olmalarından kaynaklanan bir ön adalet ile bize “Beyaz muamelesi yapıyorlardı Zaten bu acaip yerde görülecek bir şey olmadığına karar vermiş ve kasabadan bir paket sigara alarak uzaklaşmıştık Yukarı baktığımızda çam ormanının içinde zor kullanarak gözüken görkemli dağ evlerini gördükten sonra, bu insanların neden coşmuş olduklarını anlamanız birazcık daha kolay hale geliyor bir de kovboy filmleri ve uydurulmuş hikayeler var Çölde son hızlı olma ilerlerken kaybolduğumuzu anladık Benzer yoldan geri dönmek istemiyorduk ama bize yol gösterecek hiç bir ibarede yoktu Sızlanarak geri dönmeye karar verdik Big Bear’e yaklaştığımızda, bütün anlamıyla şok geçirdik Yaklaşık 4 saat önce güneşli bir şekilde geride bıraktığımız büyük kasaba, aniden bastıran kara teslim olmuştu Karın beklenenden önce yağdığı Ranger’ların yolları yoklama altına almasından belliydi Bizi de durdurdular “Merhaba, arabanızda zincir yoksa daha ileri gidemezsiniz Zinciri ileride sağda güvenlik alanında takabilirsiniz Zincirimiz yoktu İsa zincirimizin olduğunu söyledi Sonradan emniyet alanına dürüst ilerledi Diğer arabaların yanına geldik Daha Sonra da gizli gizli yola koyulduk Fakat bir sonraki denetim noktasında yakalanabilirdik Kar şiddetini arttırmıştı Yol kenarında mahsur kalanlar, kayıp şarampole yuvarlananlar ve son derece kuytu şekilde hareket eden 4x4 sahipleri yol manzarasını tamamlıyorlardı Son denetleme noktasından da geçtik Şimdi altında doğru kıvrılan bakımlı ve bir o kadar da kaygan bir yolda, eski lastikler ile ilerliyorduk İsa sanki askerdeyken karlı havalarda kullandığı Land Rover’ı kullanıyormuş gibiydi Lakin arabamız Land Rover değildi Bir kaç küçük tehlikeden daha sonra, benzincinin birinde durduk Kahve ve sigara molası Harikulade kar yağıyordu Dışarı çıktık ve manzaranın keyfine daldık Üzerimizde yalnızca benzeri kalın sweat shirtler vardı 15 dakika sonra kar arkamızda kaldı Hızlandık I10’ çıktık Yaklaşık 1 saat daha sonra, Orange County bölgesinin dayanılmaz güzellikteki sahil şeridinde kendimizi bulduk Hava fazla sıcak olmamakla beraber, kısa kollu tshirt ile dolaşılabilecek nitelikteydi Suyun üstünde yükselmiş Pier’den, surf yapanları seyrettik Bir zaman sonradan, şahane bir rüzgar çıktı Aslına bakarsanız fırtına gibi bir şeydi Ayakta durmak zorlaşmıştı Ardından da, şiddetli bir yağmur Geri dönme vakti gelmişti 30 dakika sonra, yağmuru geride bırakmıştık İlerlerde bir yerlerde kar yağıyordu Arkamızda yağmur Çölde ise hava sıcaktı Riverside’a yaklaştığımızda hava kararmak üzereydi Gökyüzü oldukça hoş gözüküyordu Şimdi gece başlamıştı İsa ani bir atak ile arabayı sağa çekip yavaşladı Ben ise gördüklerim aleyhinde taş kesilmiştim Güneş yeniden çıkmıştı güya Hatta dünyanın sonu geldi her hâlükarda dedim Çok kısa zaman sonradan yapay ışık gücünü kaybetmeye başladı Sonra gökyüzünde süzülen rokete benzer şeye bakmaya devam ettik Bizden başkaları da durmuş ve onu seyrediyorlardı İsa hafif bir küfürden sonradan yola devam etti Eve geldik Televizyonda, “Recycle malzemelerden üretilmiş ilk roketin denemesinin başarılı geçtiğinden bahsediyordu bir de, kaçak olarak ülkeye sızmaya çalışan fakat sussuzluktan ve sıcaktan nedeniyle çölde ölen Meksikalılar ile ilgili bir haber vardı Diğer bir haber ise, California’da kumarhane çalıştırma yetkisinin kızılderelilerden geri alınmasını istiyordu Ne de olsa yanıbaşımızda Vegas vardı Tekrar dışarı çıktık Limericks adlı bara gittik Kapıda, kimlik kontrolünden sonradan, içerideki etten duvara dürüst ilerlemeye başladık Köşede aynı zamanda derslik arkadaşım olan Lübnan asıllı garson ile göz göze geldim İsa hemen bira aldı, bense her zamanki gibi Club 7 Diğer köşede, Gretchen Miller ve arkadaşları vardı Beyaz Amerikalılar Barın öteki tarafına geçtik Genç yaşta doçent olmuş Yanni ile karşılaştık Yunan ve Türk muhabbeti başladı Yanni’nin fantastik iyi espri anlayışı her zamanki gibiydi Yalnızca gülüyorduk Derken genç Türk grubunu gördük Arap arkadaşları ile koyu bir sohbet döndürdükleri belliydi Birazcık ileride ise alkolün etkisi ile kendilerinden geçmiş Amerikalılar vardı Uzakdoğulu olanlar, Meksikalı olanlar ve diğerleri Dışarı çıktık Çok kişinin bilmediği ve yalnızca Meksikalıların takıldığı akşamdan kalanlar için geç saatlere değin çalışan ufak bir restorana gittik İşkembeye benzeyen çorba kötü değildi Çorbanın neden yapıldığını yeniden soramamıştım Cesaretimi toparlayıp bir türlü soramadığım bu sıcak istikrarsız nedense hoşuma gitmişti Aklıma, toprağı bol olsun, böyle bir mekanın var olduğunu bana söyleyen, uzun seneler Türkiye’de çalışmış, Kanada asıllı Amerikalı AP Roberts geldi O olmasaydı, burnumun ucundaki böyle bir yeri asla bilemeyecektim Sonra, şehrin güvenli olmayan bölgesinin sınırı sanılan bir yere gidip, döner yemeye karar verdik Az ileride Cafe Azteca denen asla içine girmeyi düşünmediğimiz barda, polisin bir Meksikalıyı yere yatırdığını gördük Daha Sonra diğer polisler ve Meksikalılar aralarında köşe kapmaca başladı Oradan arazi olduk Arkamıza bile bakmadan Eve geldik Uyuma zamanı gelmişti İsa beni sitenin girişinde bıraktı Daha Sonra çabuk bir şekilde arabanın camını açtı “Dostum dün olanlar için kusura bakma Amerikalı bir hatunla tanıştım ve seni orada teslim etmek zorunda kaldım Üstteki kattaki Tayvanlıların çıkardığı gürültü ile birlikte uyumaya çalıştım Derken birisi camımı tıklattı Arjantinli komşum, bilmek arıyordu Bir tane buldum Televizyonu açtım Conan O’Brien show yeni başlamıştı İrlanda asıllı talk show üstadı “StPatrick günü artık İrlandalıların günü olmaktan çıktı Neydi şu son geçit töreni Türkler, Yunanlılar ve diğerleri, onlar da yeşillere bürünmüş ve geçite katılmışlardı Nasıl bir StPatrick günü bu Ardından, gülüşmeler kaynak:uzaklarcom