Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Duâ-i Nebevî: Cevşenü’l-Kebir

Duâ-i Nebevî: Cevşenü’l-Kebir
0
165

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Cevşen Nedir?

Cevşen, Farsça kökenli bir kelime olup, bir tür zırh, savaş elbisesimanasına gelmektedir Terim manası Şii kaynaklarında Ehli Beyt tarikiyle Hz Peygambere isnat edilip, Cevşeni Kebir ve Cevşeni Sagir olarak bilinen, metinleri birbirinden farklı iki duâyı ifade eder Ancak Cevşeni Kebir daha meşhurdur ve Cevşendenilince ilk akla gelen Cevşeni Kebir'dir Cevşeni Kebir Musa elKazımCafer esSadıkMuhammed elBakırZeynelabidinHz Hüseyin ve Hz Ali tarikiyle Hz Peygamber'e isnat edilir

Cevşenü'lKebir ismindeki duâ Peygamber Efendimize, Uhud Harbi esnasında Cebrail (as) tarafından getirilmiştir Cebrail Hz Muhammed'e (sav): Üzerindeki zırhı çıkar ve bu duâyı oku Bu duâyı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyük tesiri vardırdemiştir Peygamber Efendimiz duânın tesirinin sadece kendine mi mahsus, yoksa ümmete de şamil mi olduğunu sorunca, Cebrail (as) şöyle buyurmuştur: Ya Resulullah, bu duâ Cenabı Allah'ın sana ve ümmetine bir hediyesidir Bunun sevabını Allah'tan başka kimse takdir edemez(Ahmed Ziyaeddin Efendi, Mecmuatü'l Ahzab, İstanbul 1298 R, s 231261)

Cevşeni Kebir duâsı 100 bölümden oluşur Her bölümde Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tavsif edildiği 10 parça bulunur Her bölümün sonunda Allah'ın aczden ve şerikten münezzeh olduğunu ifade eden ve cehennem ateşinden Allah'a sığınılan duâ yer alır (Sen bütün kusurlardan, aczden ve şerikten mukaddessin Senden başka ilah yok ki, bize meded etsin Aman diliyoruz Bizi azap ateşinden ve cehennemden halas et!) duânın geneline bakıldığında Allah'ın isim ve sıfatlarının sıkça tekrarlandığı ve Rabb'e onun isimleriyle yönelindiği görülür İstiaze, yani ateşten ve azaptan Allah'a sığınma da Cevşen'de önemli yer tutar

Cevşen Duâdır

Kelime manası zırh olan Cevşen, her şeyden önce bir duâdır Bu duâ Hz Peygamberden günümüze kadar ulaşmıştır Bu özelliği ona, özel bir anlam katar: duâi Nebevi Cevşen'in hangi amaç ve maksatla okunması gerektiği hakkında bazı tespitler yapabilmek için, öncelikle duânın ne manaya geldiği, insanın niçin duâya ihtiyacı olduğu ve insana, duânız olmasaydı ne ehemmiyetiniz vardı(Furkan Suresi; 77) denilmesindeki sırrı belirlemek gerekmektedir Ayrıca bu duânın sahibi olan Resuli Ekrem'in (asm) ubudiyet yönü hakkında bazı noktaların aydınlatılması gerekmektedir Zira Cevşen, münacaat olması dolayısıyla Resulullah'ın ubudiyet yönüyle daha ziyade alakadardır

Duâyı nedense hep arzu ve isteklerimizin yerine gelmesi için bir araçolarak görürüz Bu kısır bakış açısı Said Nursi'nin ubudiyetin ruhuolarak adlandırdığı ve gizli hazine olan bir çok duâdan yeterince istifade edemememizi netice vermektedir Cevşenü'lKebir duâsı da böyle gizli hazinelerden birisidir Risâlei Nur müellifi Risâlei Nur'u, Kur'ân'dan tereşşuh eden ve bir cihette Cevşen'den feyiz alan ve tevellüd edenşeklinde tarif ederken, hiç şüphesiz Cevşen'in manevi önemine de dikkat çekmek istemiştir Genellikle tevhid konusunun işlendiği Risâlelerde Cevşen'den aldığı dersin onun marifetine genişlik kattığını, yani itikadının kuvvetlenmesini sağladığını ifade eder Kastamonu Lahikası'nda Cevşen'in kâinatı baştan başa nurlandırdığı, zulümat karanlıklarını dağıttığı, gafletleri, tabiatları parça parça ettiği ifade edilir Ehli dalaletin boğulduğu en son ve en geniş kâinat perdelerinin arkasında envarı tevhidi gösteriyordiye tanımlar Cevşen'i Risâlei Nur'un önemli parçalarından birisi olan Münacaat Risâlesişu sözlerle bitirilir: Kur'ân'dan ve Cevşenü'lKebir'den aldığım bu dersimi, bir ibadeti tefekküriye olarak Rabbi Rahimimin dergahına arz etmekte kusur etmişsem, kusurumun affı için Kur'ân'ı ve Cevşenü'lKebir'i şefaatçi ederek rahmetinden affımı niyaz ediyorumSaid Nursi'nin Cevşen'e neden bu kadar ehemmiyet verdiğini doğrudan işlediği bir Risâlesi yoktur Ancak kesin olan bir vakıa vardır ki; Said Nursi Cevşen'den azami derecede faydalanmış ve Cevşen, Risâlelerin yazılmasında da faydalanılan bir eser olmuştur Münacaat adlı eserin son kısmındaki sözler Bediüzzaman'ın tefekküründe Cevşen'in fevkalade önemli bir yere sahip olduğunu ispatlar Zira münacaat tefekküri bir eserdir ve Bediüzzaman bu eserini Kur'ân'dan ve münacaatı nebeviye olan Cevşen'den aldığını söyler On Beşinci Şua adlı eserinde Cevşen'i, bin bir esmai İlâhîyeye sarihan ve işareten bakan ve bir cihette Kur'ân'dan çıkan bir harika münacaatşeklinde tarif eder Risâlei Nur'u okuyanlar Cevşen meali ile Risâlei Nur'u karşılaştırırlarsa bazı benzerlikleri fark edeceklerdir Risâlei Nur'da ve Cevşenü'lKebir'de kullanılan esmai İlâhîye, acz ve fakr konusundaki yaklaşımlar hep benzer özellik taşır Bu öyle bir benzerliktir ki, sanki aynı kaynaktan çıkmış gibi bir izlenim verir okuyucuya Daha doğru bir ifade ile Cevşen'in ve Risâlei Nur'un Kur'ân'dan faydalanılarak ortaya çıktığı aşikare görülür Risâlei Nur'da işlenen konular ile Cevşen'de işlenen konular arasında benzerlik olduğu gibi Risâlei Nur'un konuyu işleyiş tarzı ile Cevşen'deki Allah'a yöneliş tarzı arasında da benzerlikler vardır Bu benzerlikler şüphesiz en fazla esmai İlâhîyenin sıklıkla işlenmesinde görülür Hem Risâleler'de, hem de Cevşen'de esmai İlâhîye sanki bir can simidi gibidir Cevşen de esmai İlâhîye olmadan düşünülemez, Risâlei Nur'da

Said Nursi, Cevşen'de Allah'ın çok isimlerle tavsif edilmesini ve çok isimleriyle duâ edilmesini 24 Söz'de şöyle açıklar: Çok esmaya mazhar ve çok vazifelerle mükellef ve çok düşmanlara müptela olan insan, münacaatında, istiazesinde çok isimleri zikreder Nasıl ki, nevi insanın medarı fahri ve elhak en hakiki insanı kamil olan Muhammedi Arabi (asm) Cevşenü'lKebir namındaki münacaatında bin bir ismiyle duâ ediyor, ateşten istiaze ediyorCevşenü'lKebir duâsı Hz Peygamberin marifetullahta erişilmez olduğunun adeta tek başına ispatıdır duâya bakan birisi eşsiz bir esmai İlâhîye iklimini farkeder ve ihlas, samimiyet, marifeti İlâhîye ve tevazuun duâya baştan sona sindiğini hisseder Said Nursi, bunu şöyle anlatır: hem binler duâ ve münacaatlarından Cevşenü'lKebir ile, öyle bir marifeti Rabbaniye ile, öyle bir derecede Rabb'ini tavsif ediyor ki, o zamandan beri gelen ehli marifet ve ehli velayet, telahuku efkarla beraber, ne o mertebei marifete ve ne de o derecei tavsife yetişememeleri gösteriyor ki, duâda dahi onun misli yoktur Risâlei Münacaat'ın başında Cevşenü'lKebir'in doksan dokuz fıkrasından bir fıkrasının kısacık bir mealinin beyan edildiği yere bakan adam, 'Cevşen'in dahi misli yoktur' diyecektirİslâm inancında Hz Peygamberin itikadının en zirvede olması ne kadar kesin bir gerçek ise Hz Peygamberin duâsının da zirvede olması o kadar gerçektir Cevşen'le muhatap olunurken bu azim münacaatın ancak marifette, itikadda, cesarette, sabırda, ihlasta, tevazuda eşsiz bir şahsiyete ait olabileceği hemen hisseder Adeta duânın sınırlarının çizildiği bu duâda baştan sona Esmai Hüsna ile Allah'a yalvarılarak, insanın fakrı, aczi, iktidarsızlığı göz önüne serilir ve insanın her an inayete muhtaç olduğu kabullenilir İnsanın teneffüs etmesinin ancak vahdette mümkün olduğu, esbaba takılmanın insanı sürekli rahatsız edeceği itiraf olunur

Duâ Nedir?

İslâm inancında duâ ubudiyetin, yani kulluğun ruhudur Kâinatta sınırlar Allah tarafından çizilmiştir ve insan bu sınırlar içerisinde çevresini, kendisini ve muhatap olduğu yenilikleri anlamlandırmaya uğraşmaktadır Bu muazzam seyahatinde zaman zaman bunalım geçirebilmekte, kâinattaki her şeyi kendine düşman telakki edebilmektedir Bazen de tüm kâinat ona dost olur ve kâinatta bulunmaktan dolayı müthiş bir rahatlık hisseder Bu yolculuğunda tüm kâinata hükmeden ve insanın her türlü ihtiyacını yerine getirebilen bir varlığa ihtiyaç duyar Bu öyle bir varlıktır ki, büyük küçük diye bir ayrım onun için geçerli olmaz Böyle bir varlığın mevcudiyeti ve tüm kâinata hükmünün geçtiği, en azından insanın vicdanında hissedebileceği kadar gerçektir Said Nursi duâyı kâinatın yaratılış sebeplerinden birisi olarak sayar Buna göre başta nevi beşer ve onun başında alemi İslâm ve onun başında Muhammedi Arabi'nin (asm) muazzam duâsı bir sebebi hilkati alemdir Yani Hz Peygamberin saadeti ebediyeyi talep etmesi, esmaya mazhar olmayı şiddetle talep etmesi kâinatın yaratılış sebebi olmuştur duâ, başlı başına bir ibadettir İnsan duâ ettiği zaman aczini, fakrını derk eder ve bunu Allah'a ilan eder Bu, bir bakıma istiğfardır Zira insan hiçbir şeye tek başına malik olamayacağını, her şart altında Allah'ın tevfikine ihtiyacı olduğunu duâ ile haykırır

İslâm inancında duâ ile ifade edilen yalnızca ellerin açılıp Allah'a meramın anlatılması da değildir Varlıkların sahip olduğu potansiyel, onların bir nevi duâsıdır Sözgelimi bir tohumun özellikleri onun neşv ü nema bulması için bir duâdır Yine mevcudatın yaşamak için gerekli şartları—gayri şuuri de olsa—talep etmeleri yine duâdır Şuursuz bir ağacın suya şiddetli ihtiyaç duyması, onun duâsıdır Bir de zişuurlara mahsus duâ vardır Bu duâ fiili ve kavli duâ olmak üzere ikiye ayrılır

Fiili duâ kâinattaki şartlara müraat ederek neticeyi Allah'tan beklemeyi ifade eder Mesela, çift sürmek fiili bir duâdır Rızkı topraktan değil, belki toprak hazinei rahmetin bir kapısıdır ki, rahmetin kapısı olan toprağı saban ile çalarSebepleri ihmal etmeden, kişinin üzerine düşen tüm görevleri yerine getirip, neticeyi Allah'tan talep etmesi fiili duâyı ifade eder

Kavli duâ ise insana mahsustur Kavli duâ insanın aczini, fakrını derk ettiği ve arzu ve isteklerine kendi başına gücünün yetmediğini anlamasını ve Rabb'ine yönelmesini ifade eder Kavli duâ, bu yönüyle kulluğun itirafıdır ve Allah'ın kudretini kabullenmedir Bu yönü onu başlı başına ibadet yapmaktadır Cevşenü'lKebir duâsı da bu haykırmaların zirvesidir Bu duâda baştan sona Esmai Hüsna ile Allah'a duâ edilmekte, insanın aczi karşısında Allah'ın kudreti ön plana çıkarılmakta, günahlar karşısında Allah'ın rahmet ve şefkati hatırlatılmakta, insanın cehaleti ve olayları anlamlandıramaması vakası karşısında Allah'ın engin ve mutlak ilmi ifade edilmektedir Aslında Cevşenü'lKebir bu yönüyle alışıldık duâ kalıplarını fazlasıyla aşmış ve insan için bir hayat rehberi olmuştur Daha doğru bir ifadeyle Kur'ân'ın öngördüğü kâinat modelini ve insan gerçeğini Cevşen şerh etmiştir

Cevşen hakkındaki rivayetlerde Cevşen'i okuyan veya üzerinde taşıyan kimseye yangın, sel, deprem gibi afetlerin zarar veremeyeceği ve bu insanların tüm isteklerinin yerine getirileceğini ifade eden inançlara rastlanılır Ayrıca sevap noktasında Cevşen okuyan kimseye Bedir şehitlerikadar sevap verileceği, Cevşen'i kefeninin üzerine yazan kimseye kabir azabının verilmeyeceği ve Cevşen'i okuyan kimsenin 4 semavi kitabı okumuş kadar sevap alacağı ifade edilir Bu rivayetlerin sahihliğinden şüphe etmemekle beraber buradaki ölçülerin iyi şekilde belirlenmesi ve duânın karşılığında vaad edilen mükafatların ne manaya geldiğinin belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz Said Nursi, Emirdağ Lahikası adlı eserinde bir talebesi ile bu ve benzeri rivayetlerde bahsedilen vaad ve mükafatların sıhhati hakkında yazılan bir mektubuna yer vermiştir Söz konusu mektupta, Said Nursi'nin talebesi, pek dindar olmayan insanlarla karşılaşmış ve onlardan bu rivayetlerin akla ve mantığa uymadığına dair bazı sözler duymuştur Bu rivayetlerde Cevşen okuyana Kur'ân okumak kadar sevap verileceği, göklerdeki büyük melaikelerin duâ sahibini gördükçe kürsülerinden inip, ona pek büyük bir tevazu ile hürmet edeceği ifade edilir Talebesi bu rivayetler hakkında yapmış olduğu münakaşadan sonra bunların sıhhatinden şüpheye düşmüş ve meseleyi Said Nursi'ye sormuştur Said Nursi verdiği cevapta, öncelikle Hz Peygamberin ismi Azama mazhar olduğunu ve kâinatın en mükemmel meyvesi olduğunu, yani kâinattan beklenilen tüm neticenin Hz Peygamberde mevcut olduğunu ifade eder

Hz Peygamberin kulluk yönünü anlatmasının nedeni Cevşenü'lKebir duâsının Hz Peygamberin kulluk yönüyle (ubudiyeti Muhammediye) alakadar olduğu ve Hz Peygamberin ubudiyetinin mertebesiyle beraber Cevşen'in değerlendirilmesi gerektiğini belirtmek içindir Cevşenü'lKebir, Hz Peygamberin duâsı olduğu için ve bu duânın Hz Peygamberin marifetinin, itikadının ve imanının bir görünümü olduğu için söz konusu faziletlerin Hz Peygamberin kendi okuduğu Cevşen için geçerli olduğunu belirtir Yani söz konusu faziletler Cevşen'de mevcut olmakla beraber, bu faziletlerin ancak Hz Peygamberin sahip olduğu marifetle birleşmesi halinde mümkün olduğunu anlatır Bir başka deyişle söz konusu mükafatlar, Hz Peygamberin marifetiyle okumuş olduğu Cevşen'e verilir ve bu mükafatlar azami hatlardır Bu mükafatlardan ümmet mahrum edilmemiştir Marifet yolu kapalı olmadığı için her Müslüman'ın da o mükafatları alması mümkündür Said Nursi, söz konusu mükafatların belli şartlar halinde verileceğini belirtir ve yalnız okumanın kafi gelmeyeceğini belirtir Sadece okuma kafi gelseydi muvazenei ahkamın bozulacağını söyler ve bunun farzlara ilişeceğini belirtir

Mesela, ibadetlerin sıhhati için mutlaka bulunması gereken ihlasa sahip olmayan veya farz ibadetleri yerine getirmeyen bir şahsın, Cevşen okuyarak Kur'ân kadar sevap alması pek mümkün olmasa gerektir Zira bu, İslâm'da her insanın ifa etmesi gereken farzların karşısında nafile ibadet olarak adlandırılabilecek Cevşen'in farz ibadetin üzerine çıkmasını ifade eder Bu da İslâmi hükümlerin, yani ahkamı şeriatın dengesini bozar Cevabının ikinci bölümünde Said Nursi, Cevşen hakkındaki rivayetlerin Hz Peygambere baktığı zaman mübalağadan münezzeh olduğunu belirtir Ayrıca rivayette bahsedilen faziletlerin Cevşen içerisindeki Esmai Hüsna'nın hakikatlerine baktığı zaman kesinlikle mübalağa olmadığını, tam tersine o Esmai Hüsna'nın sözkonusu mükafatlara sebep olabilecek kadar geniş ve esrarlı olduğunu belirtir Hz Peygamberin sözkonusu duânın feyzinin ve faziletinin nihayetsizliğini göstermek için ve duâya olan teşviki arttırmak için müphem ve mutlak (sınır altına alınmamış) bıraktığını ifade eder Sözkonusu rivayetlerin zamanın geçmesiyle kaziyei mümkine ve mutlakanın (gerçekleşmesi imkan dahilinde olan fakat bazı şartlara ihtiyaç duyan) bilfiil vaki ve külliye telakki edilmesinin yanlış olduğunu anlatır Yani rivayetlerdeki mükafatların gerçekleşebilmesi için belli başlı şartlara ihtiyaç vardır Bu asgari şartlar yerine gelmeden söz konusu mükafatların elde edilebilmesi de pek mümkün gözükmemektedir

20 yüzyıl insanının önemli problemlerinden birisi duâya ve ibadetlere yanlış mana yüklemektir Maalesef duâ ve ibadetler, dünyevi netice ve manfaat umularak yapılabilmekte, bu da ibadette mutlaka bulunması gereken ihlası ortadan kaldırabilmektedir Said Nursi 17 Lem'a'da (13 Nota), duâ ve ibadetlerde önemli noktalara işaret etmektedir: Ubudiyet, emri İlâhîye ve rızayı İlâhîye bakardiyerek başlar konuya Ubudiyetin asıl sebebinin emri İlâhî olduğunu ve bunun neticesinin rızayı İlâhîyi kazanmak olacağını söyler Ayrıca ubudiyetin meyvesinin uhrevi olduğunu belirterek, ibadetlerden dünyevi fayda ummanın yanlışlığını belirtir Dünyaya ait netice ve faydaların ubudiyetin yapılmasına neden olmaması gerektiğini anlatır Böyle bir tavrın ibadeti akim bırakacağını belirtir Bu ince ayrımı fark etmeyenlerin Evradı Kudsiyei Şahı Nakşibendi, Cevşenü'lKebir gibi duâları dünyevi maksat gözeterek okuduklarını, bu yüzden bu muazzam duâlardan beklenebilecek olan faydaları göremeyeceklerini belirtir duâlardan dünyevi fayda ummanın ihlasa ve ubudiyete aykırı olduğunu belirtir Bunu şöyle ifade eder: o faydalar, o evradların illeti (asıl sebebi) olamaz ve ondan, onlar kasten ve bizzat istenilmeyecek Çünkü onlar fazli bir surette, o halis virde talepsiz terettüp eder Onları talep etse, ihlası bir derece bozulur Belki ubudiyetten çıkar ve kıymetten düşerZayıf itikadlı insanların bir müşevvik ve müreccihe muhtaç olmasından dolayı bu tür duâları faziletlerini düşünerek okumalarının ise zarar vermeyeceğini söyler Ancak okuma sırf rızayı İlâhî için yapılmalıdır Bu muazzam hazineden dünyevi menfaat beklemenin hem duânın mana ve ehemmiyetine hem de duânın sahibi olan şerefi beni Adem'e saygısızlık olacağı unutulmamalıdır Cevşen'in layık olduğu tarzda okunması da ancak ve ancak çok sağlam bir tahkikle mümkündür Bir başka deyişle Cevşen'in okunma tarzı ve okunurken hissedilen anlam ve beklenen netice, kişinin tahkik derecesiyle doğru orantılıdır Bu yüzden tahkik arttığı ölçüde Cevşen'den alınacak feyz ve çıkarılacak anlam da artacaktır Tersten düşünülürse tahkikin artması için Cevşen'i doğru okumak gerektiği sonucuna ulaşılabilir

Küçük, büyük, yaşlı, genç, dindar ve hatta dinde hassas olmayan birçok insanın bile boynunda gördüğümüz Cevşen'i Türkiye Müslümanlarına Said Nursi tanıtmış ve muazzam duâi nebeviyi talebelerine de tavsiye etmiştir Risâlelerde Cevşen okuyana şu kadar mükafat, şu kadar sevap verilir tarzında bir metod takip etmemiş Cevşen'in niçin ve nasıl okunması gerektiği hakkında bazı ipuçları vermiştir Bir bakıma Cevşen sahip olduğu muazzam değerini Risâlei Nur'un kazandırdığı bakış açısıyla ispatlamıştır Cevşen'in maddi isteklerin çok çok üstünde manevi değer taşıdığını anlayabilmek için de marifetullahta terakki şarttır Yoksa hazine gizlenmeye devam edecektir


alıntıdır



 

Similar threads

Cevşen Nedir? Cevşen, Farsça kökenli bir kelime olup, bir tür zırh, savaş elbisesimanasına gelmektedir Terim manası Şii kaynaklarında Ehli Beyt tarikiyle Hz Peygambere isnat edilip, Cevşeni Kebir ve Cevşeni Sagir olarak bilinen, metinleri birbirinden farklı iki duâyı ifade eder Ancak Cevşeni...
Cevaplar
0
Görüntüleme
128
Cevşen Nedir? Cevşen, Farsça kökenli bir kelime olup, bir tür zırh, savaş elbisesimanasına gelmektedir Terim manası Şii kaynaklarında Ehli Beyt tarikiyle Hz Peygambere isnat edilip, Cevşeni Kebir ve Cevşeni Sagir olarak bilinen, metinleri birbirinden farklı iki duâyı ifade eder Ancak Cevşeni...
Cevaplar
0
Görüntüleme
138
Cevşen Nedir Cevşen Ne Demek Cevşeni Kebir Duai Nebevi: Cevşenu’lKebir Cevşen, Farsca kokenli bir kelime olup, bir tur zırh, savaş elbisesimanasına gelmektedir Terim manası Şii kaynaklarında Ehli Beyt tarikiyle Hz Peygambere isnat edilip, Cevşeni Kebir ve Cevşeni Sagir olarak bilinen...
Cevaplar
0
Görüntüleme
111
Ehli Beyt (as) vasıtasıyla nakledilen bu değerli duânın özellikle Ramazan ayında bilhassa Kadir gecelerinde okunması tavsiye edilmiştir Gerçi bu dua her zaman için okunabilir Biz bu duayı Merhum şeyh Abbas Kummî'nin Mefâtihü Cinan adlı eserinden nakletmekteyiz Merhum Kummî kitâbında bu duâ...
Cevaplar
0
Görüntüleme
95
Cevşen Nedir? Taşımak mı? Okumak mı faydalı? cevşen nedir rüyada cevşen okumak rüyada bakmak nedir cevsen görmek Cevşen Nedir? Cevşen, Farsça kökenli bir sözcük olup, bir cins zırh, savaş elbisesimanasına gelmektedir Terim manası Şii kaynaklarında Ehli Beyt tarikiyle Hz Peygambere isnat...
Cevaplar
0
Görüntüleme
75
858,475Konular
981,230Mesajlar
29,547Kullanıcılar
sonertSon üye
Üst Alt