Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

DÜnyanin İlk GÜzellİk YariŞmasi

DÜnyanin İlk GÜzellİk YariŞmasi
0
43

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
87
Puan
48
F-D Coin
0
DÜnyanin Ilk Alımlılık YariŞmasi dünyanın ilk 10 güzeli çıplak yarışmalar cıplak güzellik yarışması Günümüzden dört bin sene önceye gidelim Dünyanın ilk çekicilik yarışmasının ve Troya savaşının arifesindeyiz Ve en büyük şiirine İlyadaya sahne olacak o günün Anadolusu'na hayal gözüyle şöyle bir bakalım Yumuşak çimenlere uzanarak yaz gününü kavalının sesiyle geçirmiş olan çoban yorulup susunca, kendi deneyimsiz sanatının çıkarabildiği seslerden kat kat tatlı bir müziğin taa ücralardan geldiğini duyar ve gönül gözüyle güneş arabası üstünde Apollon'un bir altın liri çalarak güneşle parlayan yeryüzünü büyülediğini görürdü Gece avcısı yeni doğan hilalin ışığını şükran batmış yürekle karşılar; mehtap gövdeli tanrıça Artemis'i ay ve yıldızlar gibi kendi perileriyle avının peşinde hızla koşmakta olduğunu sanırdı Rüzgar sıcak esince kaynağından serin ve berrak fışkıran sularından susuzluğunu giderirken gurbet yolcusu su perileri naiad'lara dualar ederdi Uzakta dağ yamaçlarından güneş ışınlarının ve gölgelerin koğalaştığını görebilen ova orakçıları, dağ perileri oread'ların koşuşmakta ve birbirine ünlemekte olduğunu sanırlardı Sık ormanlarda, sessizlik içinde, yaprakların derin derin iç çekişinde Zephyros'un sevgilisini, arayıp fısıldadığı işitilirdi Çalılar aralarında yaban keçisinin boynuzunu görünce yolcular tanrı Pan'ı görmekte olduklarını sanırlardı Dünyanın o dönemi suçsuzluk, çocukluk ve hayal dönemiydi O dönem Homerik Çağ'dı İşte o çağda dünyanın birincil alımlılık yarışması, Artemis'ler, naiad'lar ve oread'lar Anadolu'sunda yapıldı Ağzı Bozuk gemisi, dümenin yanına duran ozan Orpheus'un musiki uyumlu dizemine(temposuna) kadar kürek çalarak Çanakkale'den geçti Marmara Denizi'ndeki yeşil diplerde, bu şanlı tekneye hayran kalan deniz kızları defalarca yüze geldiler İşte o gün Okyanus perileri, bellerine değin denizlerin köpüklerinden çıkarak sütbeyaz gerdanlarını siftah olarak insanlara gösterdiler ve yine o gün Peleus, deniz tanrıçası Thetis' i fark etti ve ona gönlü sevgiyle aktı Thetis de hemen orada onun bu arzusunu gülümsemeyle karşılayarak onu çıldırasıya mutlu etti Peleus'un deniz perisi Thetis ile evleneceği gün düğüne tüm tanrılar çağrıldı Yalnız fesat çıkarmaması ve oyunbozanlık etmemesi için kıskançlık ve nifak tanrıçası Eris düğüne çağrılmadı İşte buna kızan Eris, coşkulu şölenin en aşkın hemen masanın üzerine bir altın elma( Hespereid, Balear adalarında hasıl olan altın elmalardan, yani portakallardan) atmıştı Elmanın üstünde En güzele!yazılıydı Her bayan gibi her tanrıça da kendini, en hoşsanarak elmaya sahip çıktı Elemeler yapıldı ve sonunda güzeller üçe indi Bunlar, Aphrodite(), Hera, Pallas Athena idi Bu üç güzel, Tanrılar Tanrısı Zeus' a gidip, aralarında, en güzeli seçmesini rica ederler Zeus, bu işin sonunda bir çapanoğlu çıkacağını tahmin ederek, onlara Troya'nın yanında İda dağına gitmelerini, orada ayrıca Paris, ayrıca de Aleksandros diye anılan bir prens olduğunu, babasının koyun sürüsüne çobanlık etmekte olan bu gencin, mükemmel bir güzellik bilgini olduğunu, Paris'in bir şehzade olmasına karşın, babası Troya hükümdarı Priamos' a bu oğlunun bir gün ülkesinin mahvına sebep olacağı için uzaklara gönderdiğini söyler Paris o anda Kocakatran dağlarında Oinone adlı güzel bir peri kızıyla yaşamaktaydı Ayın onbeşi Kocakatran dağlarının İda doruğunu tepeden tırnağa değin gelin tellerine benzeşen nurla örtmektedir Ufak Menderes nehri de kendi bölgesi baştan başa ay ışığından hilalimsi gümüş kavisler çizerek Boğaz' a akmaktadır Bütün o sırada üç tanrıça, güzelliklerinin tüm gururuyla Paris'in karşısına çıkagelirler Üç büyük tanrıçanın doğaüstü güzelliklerini görür görmez delikanlı şaşırır Tanrıçaların herbiri delikanlıya bir şey adar Hera, Paris' e Asya ve Avrupa'nın sahipkıranlığını; Athena, Troya'lıları Akha'lar üstüne muzaffer etmeyi; Aphrodite ise zevce olarak dünyanın en güzel kadınını vaad eder Esmer Hera bir eliyle sert, kabarık ve sivri memesini, öbür eliyle de mükellef örtüyü kalçalarının hizasında tutmaktadır Pallas Athena, çekicilik yarışmasına katıldığı halde, kendisinin çekingen yaradılışına ihanet etmeden giyinik olarak gelmiştir Aphrodıte, altın saçlarının ağırlığı aşağıda gerçi başını dik tutmaktadır Gövdesi beyaz bir dere gibi akarak genişlemekte ve göbeğinde bir tek çiçekle süslenmiş bir süt gölüne dönmektedir Paris, elmayı kime verecektir? Yahut üç parçaya mı bölecektir? veya hiç bölmeden ve kimseye vermeden elmayı oturup kendi mi yiyecektir? Aphrodıte, zon veya sestus denilen kısa bir kuşak takıyordu O kuşağı takan bayan, erkeklerin gözlerinde güzeller güzeli olurmuş Hatta Hera, kocası Zeus'tan iltifat görmediği zamanlar Aphrodıte den bir gece için kuşağını ödünç vermesini yalvarırmış Bu kuşakta tüm zerafetler, cazibeler, tatlı gülümsemeler, süzgün gözlü veya ateşli bakışlı davetler, kandırıcı iç çekişleri, anlamlı susuşlar ve bakışlar rahat bulunuyormuş Elmayı elinde tutan Paris'in gözlerini Aphrodıte'den ayırmadığını gören Hera, alımlılık tanrıçasına kızarak ona, Sen haksızlık ediyorsun O kuşak senin belini sardıkça tüm gözler sana dönüyordiye çıkışmış Bunun üzerine Aphrodıte, sinirli bir davranışla kuşağını koparırcasına çıkararak Hera'ya uzatmış Hera kuşağı takınmış Bundan Böyle Aphrodıte yalınkılıç gibi her tarafında çıplak kalmış Paris, altın elmayı yavaşça ona uzatmış O devirde yaşamış kadınların en güzeli Helene olduğu için, onun elini isteyen isteyeneydi Bunların arasında kurnazlığıyla ün salmış İlias da vardı İlias, Helene kime varırsa varsın bir haksızlığa uğrarsa, kendisiyle evlenmeye namzet olan herkesin kıza yardıma koşacaklarına yemin etmelerini istedi Onlar ant ettiler Helene adaylar arasında Sparta kralı Menelaos ile evlendi Paris, güzel kadını Sparta'dan kaçırıp Troya kentine getirdi İşte o vakit tüm adaylar, yani Akha'lar, Agamemnon'un emrinde Troya'ya saldırdılar Bu savaşta altın elmayı alamayan Hera ile Athena, Akha'lara; Aphrodıte ve savaş tanrısı Ares ile Apollon Troya'ya destek ettiler () Aphrodıte'nin, Zeus ve karısı ya da Deus ile onun dişisi olan Dione'den doğmuş olduklarını söylerler Lakin Yunanca aphro, köpük; aphrodıtede köpük yavrusu demektir Aphrodıte, Batı Anadolu'nun güneyindeki ufuktan sabah yıldızının doğduğu gibi bembeyaz ve yumuşak köpükten çırılçıplak doğmuştur Gerçekten Aphrodıte, bir bereket, ay, sevgi ve güzellik tanrıçasıydı Doğuda onun adı yıldız anlamına gelen Astoreth ve Astarte idi Alımlılık örtü kabul etmediği için, Olympos tanrıları aralarında giyinmemiş olan biricik tanrı Aphrodıte'dir  
 
858,497Konular
982,011Mesajlar
29,995Kullanıcılar
AcestreamingSon üye
Üst Alt