Duygu Asena'nın Sedat Peker'le Yaptığı Gündemi Derinden Sarsan Röportajından Çok İlginç Kesitler

Her yanıt farklı tuhaf. Sanki His Asena bu röportajdan sonra ne düşündü?


His Asena, ülkemizde gazetecilik ve müelliflik konusunda ismini altın harflerle yazdırmış bir isim. Asena'nın bayan hareketine olan katkısı, onun Türkiye'nin öncüleri ortasında olmasını sağladı. Bilhassa gazetecilik yıllarında yaptığı röportajlar, devrin en gündem yaratan haberleri ortasında yer alıyordu.



1999 yılında kimsenin beklemediği bir isimle, Sedat Peker'le Milliyet Gazetesi için röportaj yaptı His Asena. Dünya görüşü taban tabana zıt olan iki insanın diyalogları, hâlâ daha gazetecilik tarihinde yapılmış en ilgi alımlı röportajlar ortasında sayılıyor.



Milliyet Gazetesinde yer alan o efsane röportajın en değişik kısımlarını sizler için derledik.

Uyuşturucu kullandığınız, hatta bunun için askere gitmediğiniz söylendi.



"Kendimin dini inançlarımın kuvvetli olması, ailemden aldığım terbiyemden ötürü ben uyuşturucuyu bırakabilmiştim, fakat bırakamayan arkadaşlarım ölmüşlerdi, Zati bir insanın birilerine düşman olabilmesi için ortada bir sebep gerekir. Ben bu insanları sevmek zorunda değilim. Evet kimilerinin öldürüldüğü, dövüldüğü söylendi. Beni tanıyan beşerler uyuşturucu satıcılarını dövmüşse, öldürmüşse ben bundan hatalı olamam ki. Tesadüf. Ben bu türlü bir kabahati işleyen insanın ziyaretine de giderim, avukatta fiyatım, TCK'da bu kabahat değil ki. Beni tanıyan beşerler gitmiş uyuşturucu satanları dövmüşler, güzel yapmışlar."

Fakat bir ekip şeyleri yok etmek için dövmek ya da öldürmek tahlil değildir ki. Hepimiz bize makûs gelen şeyleri kendimiz yok etmeye çalışsak ülke elden sarfiyat.



"Türk toplumunun öğretilerinde, arkadaşının intikamını alan insan güzel insandır. Şayet benim fikirlerimin yanlış olduğunu bana kabul ettirmek istiyorsanız evvel Türk toplumunun öğretilerini değiştiriniz. İnsanların gönlünü ferahlatacak derece bir adalet anlayışı şu an Türkiye'de yok.

Askerlik konusuna gelince, cezaevinden çıkmıştım 24 yaşındayken, askerlik şubesine gittim, kumandan dedi ki, niçin bu türlü geç geldin, cezaevinde olduğumu ve o yaşımda beş defa girdiğimi söyledim, kendisi beni psikiyatri kısmına havale etti. O da bana, bir sene tecil yapalım, dinlen dedi. Bir sene sonra tekrar gittim, direkt psikiyatri servisine çıktım, dediler ki askeri tüzükte kanunlar var, askerden evvel şu kadar müddet cezaevinde yatan, daha evvel uyuşturucu kullanan insanların askeriyeye alınması konusunda sorunlar var, kusura bakma seni askere alamayacağız dedi. Ben de kendisine tamam dedim."

Siz şirketlere nasıl dayanak oluyorsunuz Sedat Beyefendi? İş adamı değilsiniz, bir şey değilsiniz?



Sedat PEKER: "İş adamı değilsiniz derken, nasıl anlayamadım."

His ASENA: Mesela banka kesiminde değilsiniz.

Sedat PEKER: " Banka bölümünde olmayabilirim, banka bölümüne girmiyorum manasına gelebilir mi bu? Şayet finansalı bulabilirsem yurtdışından çok düşük krediyle özelleştirilecek bankalara ben de talip olabilirim."

His ASENA: Yardım ettim diyorsunuz, bunları hangi kimliğinizle yapıyorsunuz?

Sedat PEKER: Bunları hangi kimliğinizle yapıyorsunuz diye bir soru bence çok hakikat bir soru değil, firmanın sahibini tanıyorum. Bana gelip rica ediyor arkadaşım, ben de başkasını tanıdığım için yemek yiyoruz, mevzuyu açıyorum, ondan sonra kendi ortalarında görüşerek, kendi para alışverişlerini yaparak her ikisi de şad olacak halde alıyorlar. "

Devlet içinde yakınlarınız yok mu?



"Şimdi His hanım, ben devlet içinde beşerler tanırım. Siyasetçi beşerler tanırım, ben belediyede misyonlu olan memur tanırım, ben çöpçülük yapan, doktorluk yapan beşerler tanırım ve ben her kısımdan insan tanırım, ben öcü değilim ki. Bir yere gittiğimiz vakit kendimizi takdim ediyoruz, tanışıyoruz, düğünde, dernekte, vakıf gecelerinde. Frengili ya da AIDS’li miyim? Ben canavar mıyım?”

Amerikan sinemalarında çok enteresan sahneler vardır, mafya insanları, adamı yatırıp beynine kurşun sıkar, on dakika sonra meskene gelir, karısına ve çocuklarına karşı son derece şefkatlidir. Ve bayanın dünyadan haberi yoktur.



O bahsettiğiniz mafya insanları için geçerli olabilir, ben tekrar belirteyim mafya olmadığımı, ancak benim aile yaşantımı merak ediyorsanız, önemli derecede ülke genelinde entellektüel olarak bilinen beşerlerle dostluğum var, daima evliliğimi sorarken bana gülerek soruyorlar, sebebini de hala anlayabilmiş değilim, anlatıyorum mesela biz çok memnunuz, yeterli bir evliliğimiz var, hiç arbede etmediniz mi diyorlar. Bir kez evlendiğimizin birinci ayında şiddet ögesi olmadan, yalnızca konuşmalarda fikirlerini beyan ettiğinde, ben de kendi fikirlerimi beyan ettim, minimum müşterekte buluştuk. Fakat tahminen benim politik kabiliyetim daha yüksek olduğu için %70 benim dediğim oldu, %30 onun dediği oldu."

Eşime kendimi anlattım dediniz. Bana da anlatır mısınız, ne dediniz ona kendinizi anlatırken?



Dostlarıma karşı çok hassas olduğumu, şayet bir gün bir dostumun başına bir şey gelirse, onun için kendimi öldürtebileceğimi söyledim. Bir gün bensiz hayatına devam etmek zorunda kalabileceğini anlattım ve ben öldükten sonra evlenmemesini ondan rica ettim, bunu kabul eder misin dedim. O da dedi ki; şayet çocuğumuz olmazsa sen öldüğün vakit ben kendimi öldürürüm. Ancak şayet çocuklarımız olursa onlar için yaşamak zorundayım dedi. Fakat burada kalmam şayet sana bir şey olursa dedi."

Babalar artık neredeler?



"Baba diye ismi geçen bazıları öldürüldü , iki üç tane dışarıda var geri kalanda cezaevinde. Bu kadar insan madem bu ülkenin bahtını makus istikamette etkiliyordu, işte artık hepsi bir türlü bertaraf edildi. Bu ülke niçin düzelmedi? Yalnızca toplumun eline oyuncak veriyorlar, işte berbat adamlar bunlar, tu kaka adamlar bunlar. Herkes bu tu kaka adamlarla uğraşıyor ve artık o bitti, niçin düzelmiyor artık."

His ASENA: Pekala kim o asıl tu kaka adamlar?

Sedat PEKER: " Devletten ikili alakalarla, ikna kabiliyetleriyle milyarlarca dolarları alıp geri ödemeyen kimlerse onlardır, onların hepsinin ismini vergi dairelerinden çıkarabilirsiniz."

Bugün bir mucize olsa ve deseler ki, istediğin yerde, istediğin şeyi olacaksın.



"Ben mucizeleri insanların kendilerinin yaratacağına inanırım. Ne kral olmak isterim, ne padişah. Zira onlar hiçbir vakit herkesi keyifli edemezler, zira birilerinin menfaati için karar verdiğiniz vakit birilerini kesinlikle üzmek durumundasınız. Ben samimi olarak söylüyorum dünyanın en bilge şahsı olmak isterdim. Uzun yıllardır haksızlığa uğramış olan Türk toplumunu katiyetle hak etmiş olduğu yere taşımak isterdim."

Siz Çeçenler'i kaçırtmışsınız, bari burada evet kaçırttım deyin.



His hanım hayatınızda birtakım şeyler var ki, söyleyeceğiniz birtakım şeyler insanlara ziyan vereceği için, bir çok şeyi söyleyemeyip es geçmek durumunda kalırsınız, size şunu açık yürekliliğimle söylüyorum, Çeçenlerin tüm gayretlerini destekliyorum. Artık ismini siz koyun. Avrasya feribotunu kaçıran insanların cezaevinden kaçıp, yurtdışına çıkmaları konusunda şayet ilgim olduğunu söylersen nereden ilgin var derler bu sefer. Bu sorunun en hoş yanıtını Muhammet Tokcan arkadaşım vermiştir, 'bizim hakkımızda söylediği her şey doğrudur, fakat ben bir şey diyemem, kendisinin ne söylediğini bilmiyoruz' demişlerdir. Muhammet Tokcan çok bedelli bir arkadaşım, kendisini seviyorum, görüşüyoruz. Basiyev düzgün bir kumandandır, yeterli bir önderdir. İnşallah en kısa vakitte kendilerini ziyarete gideceğim. Bağımsızlıklarını kazandıkları vakit ziyarete gideceğim."

His ASENA: Gidin savaşın o vakit arkadaşınızla.

Sedat PEKER: "Size söyledim, kimi şeyler var ki istediğinizi yapamıyorsunuz, gün geldiği , her şey konuşulduğu vakit tahminen de çok şey yaptınız tahminen de bir şey yapmadınız, tarih sayfalarında yerini alır diye düşünüyorum."

Şayet hakkınızda olumsuz bir şey yazarsam korkayım mı sizin agresifliğinizden?



"Benim söylediklerimi lütfen yazınız fakat yorumunuzla beni zevkle eleştiriniz, eleştirinizi okumaktan da büyük bir zevk duyarım, lakin şayet benim yazdıklarımı değiştirirseniz o vakit size kırılırım, şahsınıza olan hürmetimi kaybederim. Zira sizi de bir savaşçı olarak kabul ediyorum. Benden korkmayınız ancak size acırım. Acırım derken size yapacağım bir şey için değil yani o denli bir şey yapmam, üzüldüğüm için acırım yalnızca."