Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Duygular ve düşünceler arasında nasıl bir ilişki vardır ?

Duygular ve düşünceler arasında nasıl bir ilişki vardır ?
0
105

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Duygular ve görüşler aralarında nasıl bir ilişki vardır ?

İnsanoğlunu öteki yaratıklardan ayıran en büyük özelliği, zekasının ve düşünme yeteneğinin varlığıdır Akıl, duygu ve hafıza sistemi, insanın iç benliğin; kuran öğelerdir Hayal eden, düşünen ve duygulanan kimse, bunların sonuçlarım davranışlar ya da söz olarak kendi benliğinin dışına aktarır Bu aktarmada onun en büyük yardımcısı dildir Şu halde dil, bir yönü ile insan zekasının, insandaki duygu ve düşünce gücünün en iyi dışa verme, en iyi anlatım aracıdır Bu durumu dolayısıyla, o aynı zamanda kişinin iç dünyası ile çevresi ve dış dünyası arasında temas kuran bir araçtır da



Yeni doğmuş bir çocuğun taklitle başlayan kelimeleri öğrenme döneminden, kafasında kavramlar yer ettikçe ağır ağır nasıl bilinçli bir dil öğrenme dönemine geçtiği göz önünde bulundurulursa, kişinin iç dünyası ile dış dünyasını birbirine bağlayan dilin ortaya çıkışı daha iyi kavranır



Her dil, birincil belirtilerim, daha minik bir insan yavrusunun asıl karnından ana kucağına geçişi ile vermeye başlar Açlığım, susuzluğunu ilk ihtiyaçlarım ve ağrıyan bir yerini önceleri yalnız matem dili ile kesin eden çocuk, sonraları aile çevresinden duyduğu sözleri taklit yoluna yönelir daha sonra da o sözlerin boş birer ses kalıbından ibaret olmadıklarım, her birinin birer anlamı bulunduğunu sezinleyerek bunları kavramaya çalışır Çocuk, aile ve çevre şartları içinde ağır ağır serpilip irtifa attıkça, buna paralel olarak kendi iç dünyasını ve us yapışım da geliştirmeye başlar, işte insanın iç ve dış dünyasındaki bu gelişmelerin esas anahtarı dildir Birincil aylarda ağlamalar, elkol hareketleri, atılmalar ve taklit ile gerçekleştirilen anlaşma, sonra başlıca ifadesini dilde bulur Nasıl bir çiçek tohumu elverişli iklim şartları içinde büyüyüp gelişirse, bir insan yavrusu da büyümesine ve bedence serpilmesine paralel fikir ve ruh dünyasını çevre ve toplum şartlarına emrindeki olarak dil ile geliştirir Onun zihninde belirtilen tasavvur ve düşüncelerle şekil bölge kavramlar, dış dünyaya aktarılırken, ses kalıpları olan sözcükler içinde ve bunları birbirine bağlayan ekler yardımı ile birtakım anlamlara dönüşür Sözcükler oysa anlamları ile dolgunluk ve değerinde kazanırlar Kendi zihin sistemi içindeki kavramları, birbirleri ile bağlantılı anlamlı sözcükler ve sözcüklerden sabit cümleler halinde dışarıya vuran çocuk da yavaş yavaş konuşmaya başlar ve dili öğrenir



Görülüyor ama insan varlığının dış dünyası ile iç dünyası arasındaki aralıksız ve dengelenmiş temas, ağır ağır ve öğrenme yolu ile elde edilen dil ile kurulabilmektedir Bu bakımdan dil, insan benliğinin ayrılmaz bir parçası ve varlıklı bir ürünüdür Hafıza ve duyguların dıştan aktarılması ile varlık kazanmıştır Yine De, dil zihin ilişkisi açısından tüm dilbilimciler aynı görüşü benimsemiş değillerdir R W Langacker gibi bazı dilbilimciler, müzik besteleme, heykel yapma gibi faaliyetlerin dille ilişkisi bulunmadığım dikkate alarak, dil olmadan da düşünülebileceği görüşünü benimsemişlerdir Onlara göre düşünme, dilden bambaşka, egemen ve bilinçli bir zihin işlemidir Yalnız, bunları düşündüren ve görüşlerini dayanıksız kılan nokta, yargı, erdem, acıma, baskı, kudret, vicdan, olgunluk, sıkıntı gibi görünmeyen kavramların dil olmadan anlatılamayacağı hususudur Buna karşılık diğer bazı dilbilimciler, Platon'dan beri süregelen görüşü benimseyerek konuşma ve düşünmeyi birbirinden ayırmazlar Düşüncenin oysa dille gerçekleşebildiği görüşünü benimserler



Bu iki ayrı görüntü aleyhinde, biz, dil ile düşüncenin nitelikleri bakımından iki öbür operasyon olduklarım benimsemiş olsak bile, müzik, resim, heykel vb istisnalar açık havada hafıza ve duygu ürünlerinin insan benliğinin dışına yalnız dille aktarılabileceğini kabul etmek zorundayız



Bu hakiki aleyhinde, dil ile düşünce arasında yakın bir ilişki bulunduğuna tereddüd yoktur İnsan zekasının, insandaki sınırı çizilemeyen duygu ve düşüncelerin ürünleri kendi benliğinin dışına dille aktarıldığına göre, dil ile zihin iç içe girmiş durumdadır Iki Taraflı ilişkiler açısından bunları birbirinden yarmak mümkün değildir Konuşmalarımız ve sözlerimiz, daha açıkçası dilimiz, bir bakıma akıl ve duygularımızın dışa uzanmış görüntüleridir; zihindeki kavramların ses kalıplarına dönüşmüş sembolleridir Duygu ve düşüncelerimizdeki genişlik, derinlik ve anlamlılık ifadesini oysa dille gerçekleştirebilir Eğer bir dil, anlatım gücü bakımından yeterince genişlik, dolgunluk, derinlik ve olgunluk kazanamamışsa, insanın iç dünyasındaki birçok değerler dışa verilme imkanından yoksun kalır Bu bakımdan dil zenginliğinin ve mükemmelliğinin, dil akıl bağlantısı açısından çok büyük bir değeri vardır Ama, unutmamak gerekir ki, bir dilin anlatım gücündeki dolgunluk ve zenginlik milyonlarca insanın yüzyıllar süren müşterek katkıları, yüzlerce akıl ve sanat erbabının, o dili yavaşça bir oya gibi işleyip geliştirmesi ile gerçekleştirilebilmektedir *
 
858,505Konular
982,777Mesajlar
33,071Kullanıcılar
NefSeCihadSon üye
Üst Alt