Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Duyguların Esareti

Duyguların Esareti
0
137

makaleci

FD Üye
Katılım
Ocak 14, 2020
Mesajlar
87,772
Etkileşim
8
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
68


Dünya da Türk insanını tanıyan kişilere, Türkleri tanımlayacak olsanız bize ne dersiniz diye sorsak, muhtemelen verecekleri ilk yanıtlardan biri “duygusaldırlar” şeklinde olacaktır. Peki gerçekten öyle miyiz acaba?

İnsanlarımızın çoğuna sorduğumuzda duygusal olduğunu kabul edecektir, ancak duyguları hissetmekle, bunları ifade etmek arasında ciddi bir uçurum var. Kültürümüz duygusallığı yüceltse de, duyguları ifade etmek konusunda bireylere baktığımızda ciddi sorunlar yaşadıklarını gözlemleyebiliriz. Dolayısıyla duygularımızı bastırma konusunda baskı hissettiğimizi, bu bastırılmış duygularında daha sonra, tıpkı taşıyabileceği su kapasitesi aşan bir balon gibi patladığını ve yoğun yaşanan bu duyguların etkisi ile (ki bastırıldıkları zamanda aslında aynı şekilde yaşanıyordur) başkalarının gözünde aşırı duygusal olarak nitelendirildiğimizi düşünebiliriz. Peki neden duygularımızı bastırmak zorunda hissediyoruz? Burada reddedilme, onay alamama, terk edilme vs. gibi korkular devreye giriyor. Yani aslında duyguları ifade edememeye yine bir duygu, korku, etki ediyor. Tam bu noktada “Morcheeba” adlı bir grubun “Fear and Love” adlı şarkısının sözleri geliyor aklıma. “Korku, sevmekten alıkoyar; Sevmek korkudan alıkoyar.”  Korku ve sevgi işte bu denli güçlü iki duygudur. Peki neden korkarız? Bir insana kırıldığımızı veya kızdığımızı söyleyecek olsak hemen aklımızda biten bir düşünce:” Ya bana darılırsa!” veya “Ya üzülürse!” bu düşünceleri biraz sorguladığımızda ortaya terk edilme korkusu çıkar. Bundan dolayı saklarız, incindiğimizi veya kızdığımızı ve susarız. Susmak sadece bir kaçınmadır. Duygularla yüzleşilmediği için,söz konusu duygu ya da duygular içimizde varlığını sürdürür. Bir başka, başa çıkma biçimi duygularımızı yine ifade etmemek, ama aynı zamanda muhatabımız olan kişi ile birden tüm ilişkileri ansızın sonlandırmak, yani bir önceki örnekte kısmi bir uzaklaşma söz konusu iken burada tamamen bir kopuş söz konusudur.Yani,incinmişlik ve kızgınlığı o kişiyi birden hayatımızdan uzaklaştırarak çözmeye çalışırız. Ancak karşımızdaki kişi buna anlam veremediğinden şaşırır. Biz ise onu cezalandırdığımızı düşünüp, duygularımızın bu şekilde ifade edilmiş olduğunu varsayarız. Oysaki cezalandırdığımız kişi, kendimizden başkası değildir. Bu yöntem duygularımızı başka ilişkilere ve başka kişilere aktarmaktan ve ilişkilerimizi her seferinde zedelemekten başka bir işe yaramaz. Olumsuz duygularda hal böyleyken acaba sevgiyi ifade etme konusundaki çabalar ne düzeyde? Burada cinsiyetlere göre roller olduğu algısı ile karşılaşırız. Tabi ki bazı mitlerde söz konusudur. “ilk adımı her zaman erkek atmalıdır.” “ Bir kadın asla bir erkeğe hemen onu sevdiğini söylememelidir” vs. Buradaki olumsuz düşüncelere baktığımızda kadın eğer sevgiyi dile getirirse şöyle korkular belirebilir: Beni yanlış (kötü, hafif(!) ) biri bilecek” veya “ Benim onu sevdiğimi bilirse bunu kullanabilir”. Bu olumsuz düşünceleri kadınlar için çoğaltmak mümkün. Bir de erkek tarafına bakalım, bir sevgiyi ifade etmek neden zor? Karşımıza ilk olarak reddedilme korkusu çıkıyor, bir başka durum ise kültürümüzde erkeğin güçlü imajının, duygusallık ve bunun ifade edilmesi ile zedeleneceği korkusu, bir başka olumsuz düşünce ise çöpçatanlıkla itham edilmektir. Hem kadınlar hem de   erkekler için tüm bu süreçte, olumsuz düşünceler ve algılar, toplumsal altyapı, duyguların ifade edilmesi konusunda ciddi birer engel gibi görünmektedir.

Sonuç olarak, duygularla iç içe olan ama aslında duyguları çokta tanımayan, tanısa bile ifade edemeyen bireyler topluluğu gibi yaşamayı sürdürüyoruz. Oysaki diğer insanlar ile duyguları ifade etmek konusunda, karşılıklı bir diyalog içinde olursak, bu hem diğerlerinin duygularımızı anlamasını kolaylaştıracak, hem de kendimizi ve duygularımızı ifade etme şansı bulduğumuz içinde kendimizi daha çok rahatlamış hissedeceğiz. Bu süreçte kesinlikle duyguları ifade etmekten kaçınmaktan, KAÇINMAK gerekiyor. Şayet kızgınlık, incinmişlik varsa bile bunu iletişimi aniden kopartmak yerine, bir diyalog kurup bu duyguları ifade edip, karşımızdaki insanında bu duygularımızı fark etmesini sağladıktan ve bir başka çözüm yolunun kalmadığına inandıktan sonra bu kişi ile iletişimi sonlandırmayı tercih etmeliyiz. Bu davranış biçimi, bu duyguları başkalarına aktarmayı engellediği gibi, bizi duygusal anlamda daha özgür kılacaktır. Son tahlilde, yaşanılan duygu ne olursa olsun her bir birey en makul ölçüde ve en sade kelimelerle duygularını ifade etmekle aslında yükümlüdür, aksi halde bunların yüklüsü ve hükümlüsü olur.


 

Similar threads

Yaşadığımız tüm duygusal karışıklığın merkezinde, sevgi ve sevginin karşıtı olan nefret duyguları vardır. Sevmeyi ve sevilmeyi arzu ederiz. Sevilmek yerine nefret dolu bir davranışla karşılaştığımızda, bu duygularla ne yapacağımızı ve bunlar hakkında kiminle konuşacağımızı bilemeyiz. Bu nefret...
Cevaplar
0
Görüntüleme
128
Duyguları tanımak, farklı duyguların bizim için bütünüyle ne ifade ettiğini bilmektir. Mutluluk, kızgınlık, korku, üzüntü ve utanma gibi temel duyguların dışında farklı duygular vardır.Başkalarının duygularını anlamakta zorlanan kişi öncelikle kendi duygusunu fark etmekte zorlanmaktadır. İnsanın...
Cevaplar
0
Görüntüleme
62
Hepimizin duygularımızı bastırdığımız anları olmuştur. Aslında, biz duygu bastırma konusunda anlık değil, yaşam boyu süren bir alışkanlık edinmiş bile olabiliriz. Ancak bastırılmış duyguların bedenimizi nasıl etkilediğinin farkında mıyız? Ailelerimiz ve içinde yaşadığımız sosyal çevremiz...
Cevaplar
0
Görüntüleme
51
Duyguları tanıma ve ifade etmenin çocuklar için önemi: Çocuklar çok küçük aylardan itibaren kendisi ve çevresindekilerin duygularının farkındadırlar fakat bunları tanımak ve isimlendirmek için ebeveynlerinin yardımına ihtiyaç duyarlar. Duyguları tanımlamak, çocukların zaman zaman...
Cevaplar
0
Görüntüleme
127
Duygusal zekayla ilgili günümüze kadar bir çok tanım yapılmıştır. Bunlardan biri de Mayer ve Salovey’e aittir. Mayer ve Salovey duygusal zekayı, “duygusal veriyi anlama ve akıl yürütme kapasitesi” olarak tanımlar. D. Goleman’ a göre ise beş duygusal yeti söz konusudur. Duygunun farkına...
Cevaplar
0
Görüntüleme
48
858,460Konular
981,093Mesajlar
29,527Kullanıcılar
ConsternatedSon üye
Üst Alt