nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
şehvetli hikayeler affet babacığım
Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle aralıksız tartışıyordu Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu Tartışmalar ara sıra harika boyutlara ulaşıyordu
Tekrar böyle bir kavga hemen; eşi, bütün bağları kopardı ve
Ya ben giderim, veya baban bu evde kalmayacakdiyerek rest çekti Eşini kaybetmeyi göze alamazdı
Babası yüzünden meydana çıkan tartışmalar dıştan mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı
Eşi için çok mücadele etmişti evliliği esnasında Ailesini razı etmek için çok uğraşmış ve fazla sorunlarla karşılaşmıştı Hâlâ onu ölürcesine seviyordu
Umutsuzluk içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını
Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, bu vesile ile eşiyle de bu nesil sorunlar yaşamayacaktı
Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan sonradan yatalak babasını yatağından kaldırdı ve kucakladığı gibi arabaya attı Oğlu Can,
Baba bende seninle gelmek istiyorumdiye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular
Karakışın tam ortalarıydı ve dehşet bir soğuk vardı Kar ve tipi yüzünden yolu güç seçiyorlardı
Minik Can, sürekli babasına Baba nereye gidiyoruz ?diye soruyor ama yanıt alamıyordu
öte taraftan; nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı adamsa çaktırmadan gözyaşı döküyor oğlu ve torununa emin etmemeye çalışıyordu
Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine ulaştılar Epeydir buraya gelmemişti Baraka tipindeki dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve arabadan yüklendiği yatağı oraya özen ile serdi
Sonra diğer malzemeleri taşıdı en son da babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi
Tipi, az kalsın barakanın içinde hissediliyordu Barakanın içinde fırtına vardı adeta Çaresizlik içinde babasını izledi Daha çoktan üşümeye başlamıştıYarın tekrar kazanç bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düşündü
O Kadar üzgündü oysa, dünya başına göçüyor gibiydi O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bıçak saplanmış gibiydi Yıllarca emek verdiği oğlu göre bir barakaya terk ediliyordu Gururu incinmişti,içi yanıyordu fakat emin etmemeye çalışıyordu Minik Can ise olanlara hiçbir kasıt veremiyordu Anlamsızca fakat dedesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu
Bundan Böyle gitme zamanıydı Babasının yatağına eğildi, yanaklarını ve ellerini her zaman öptü Beni affet der gibi sarıldı, kokladı Artık ikisi de kendine dominant olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve Can'ın elini tutup hızla barakayı terketti Arabaya bindiler
Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı, neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye Verecek hiçbir cevap bulamıyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu
Can: Baba, sen yaşlandığında ben de seni buraya mı getireceğim?diye sorunca dünyası başına yıkıldı O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi geri çevirdi arabayı
Barakaya ulaştığında Beni affet babadiyerek babasının boynuna sarıldı Baba oğul sıkı sıkı sarılmış çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı
Oğlu: Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım için beni affet!diye hatasını belirli ediyordu
Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu
Geri geleceğini biliyordum yavrum Ben babamı dağ başına atmadım fakat, sen beni atasın Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum
duygusal hikayeler dostluğun öyküsü
Ahmet ve Nihat adında iki arkadaş varmış Aynı okulda okuyorlarmış
Ahmet istanbulda yaşamış, evi, arabası yeterince parası olan biriymiş Nihat memleketten İstanbul'a gelmiş baskı şartlar aşağı yaşayarak okuyormuş Bunlar zamanla daha da iyi arkadaş olmuşlar Ahmet Nihat'ın durumuna üzülüyor yardım yolları arıyormuş Nihat'ı evine almış Yedirmiş içirmiş Cebine para koymuş Üstünü giydirmiş Kendine aldığı yeni kıyafetlerini bile ona vermiş
Bundan Böyle beraber gül gibi yaşayıp gidiyorlarmış Bir gün Ahmet camdan dışarı bakıyormuş Karşıdan gelen uzun süredir hayran olduğu ve yakında başlatmak istediği kızı görmüş Ve daha sonra arkadan Nihat'ın onu takip ettiğini Nihat eve gelmiş ve Ahmet'e o kızdan cok hoşlandığını aralarını yapıp yapamayacağını sormuş Ahmet kendisinin de ondan hoşlandığını söyleyememiş
Arkadaşınin üzülmesini istememiş çünkü Aralarını yapmış
Derken zamanla mektep tekrar Nihat bir zaman daha sonra Kayseri'ye vali olmuş Evi arabası, yatı, katı, bir sürü parası olmuş O kızla da evlenmiş Ama Ahmet tam tersi Evini arabasını kaybetmiş Bütün parası yeniden Yatmaya yeri yemeye yemeği kalmamış Aç perişan gezerken komşuları,
Senin bir arkadaşın vardi Nihat diye O Kayseri'ye vali olmuş, neden ondan yardım istemiyorsun, ola ki sana bir iş verir demişler Ahmet reddetmiş hemen Bunu kabullenemem demiş Komşular ne değin ısrar ettiyse de bir türlü kabul ettirememişler
Ahmet için daha şiddet günler başlamış Bakmış olacak gibi değil komşularını dinleyip tutmuş Kayseri nin yolunu Valiliğe gelmiş Ordaki odacolardan birine Nihat Beyi görmek istiyorum demiş Odaco Nihat Beyin yanında girmiş çıkmış ve
Sizi görmek istemiyor demiş Nasıl olur demiş Ahmet Ona İstanbul'dan çok yakın arkadaşın Ahmet geldi deyin Odacı tekrar gitmiş ve,
Nihat bey sizi tanımadığını eğer daha pozitif ısrar ederseniz kovduracağını söyledi demiş
Ahmet duyduklarına inanamamış Nasıl olur da, yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği, sevdiği kızı bile verdiği can ciğer arkadaşı Nihat onu tanımaz Mahvolmuş bir şekilde valilikten çıkıp dürüst Nihat'ın evine önceden hoşlandığı kızın yanında gitmiş Belki takviye eder diye Kapıyı çalmış Birinin gelip dürbünden kendine baktığını hissetmiş Ama kapıyı açmamış bayan
Bir kere daha yıkılmış Dışarı çıkıp kendini toplamaya çalışırken yanına ihtiyar bir amca yaklaşmış Ahmet'in durumundan cok etkinlenmiş adam Olayı anlatmasını istemiş Ahmet'te olduğu gibi anlatmış Adam cok üzülmüş
Demiş ancak Bak evladım Seni cok sevdim Içten bir insana benziyorsun Bak benim şurada bir sarraf dükkanım var Gel istersen benimle çalış Keza para kazanırsın keza de yatmaya yerin olur Ahmet derhal kabul etmiş ve çalışmaya başlamış
Gel vakit git vakit dükkana başka bir yaşlı amca gelip gitmeye başlamış
çok iyi arkadaş olmuş Ahmet'le Bir gün bu yaşlı amca elinde bir kutuyla gelmiş dükkana Bak ben bir yere gidiyorum Eğer 3 ay içerisinde dönmezsem bu kutu senindir, istediğin gibi kullan, demiş Ahmet kutuyu almış, odasında bir yere koymuş 3 ay geçmiş, 4 ay geçmiş, 6 ay geçmiş amca hala gelmemiş
Sonunda Ahmet kutuyu açmaya karar vermiş Bakmış içinde, elmaslar, mücevherler, altınlar, bir sürü de para varmış Ne yapacağını şaşırmış Hemencecik patronuna gidip durumu anlatmış Patronu da artık o kutunun kendisinin olduğunu istediği gibi kullanabileceğini söylemiş bundan başka öneride bulunmuş
Bak sen bu işi ayrıntılarıyla öğrendin Gel sana bir kuyumcu dükkanı açalım Gül gibi geçinip gidersin Hemencecik dükkanı açmışlar Ahmet almış başını yürümüş Ev,araba, yat, kat Zengin olmuş kısacası Bir gün dükkana bir annekız gelmiş Kızdan hoşlanmış Ahmet Zamanla görüşmeye başlamışlar, derken nişanlanmışlar Düğün vakti gelmiş Davetiyeler hazırlanırken kız valiyi de çağıralım demiş Ahmet kabul etmemiş Nasıl olur demiş kız Biz bu şehrin ileri gelenlerindeniz, valiyi çağırmasak olur mu? Ahmet yine kabul etmemiş
Kız ısrarla niçin böyle davrandığını sorduğunda anlatmış Ahmet Sorunun bu şekilde çözülmeyeceğini söylemiş kız Biz çağıralım, o yaptığından utansın demiş Ve ona da bir davetiye yazmışlar Nikah günü gelmiş çatmış Davetliler bir bir gelirken heyecan içindeymiş Ahmet
Nihat'ın gelip elmeyeceğini düşünüyormuş Derken eşiyle kapıda görünmüş Nihat
Ahmet, ilk başlarda gözgöze gelmemeye çalışmış Nihat ne yanlamasına gitse öbür tarafa kaçıyormuş Ahmet Hiç gözgöze gelmemeye çalışıyormuş Dayanamamış birden Piste çıkmış, almış mikrofonu eline
Başlamış anlatmaya Vaktinde ben durumum iyiyken sevgili valimiz Nihat beyle aynı okulda okuyorduk O zamanlar Nihat beyin durumu bu kadar iyi değildi Nihat'ı evime aldım Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim Sevdiğim kızı bile ona verdim Bir gun benim durumum kötüleşti Elimde avucumda ne varsa kaybettim pek zor durumdaydım ki Nihat'a yardım istemeye gittim Fakat o beni tanımadığını söyledi, kovdurdu Ordan çıkıp eşinin yanına gittim Fakat o kapıda benim olduğumu bildiği halde kapıyı açmadı
Şok olmuştum Haricen çıkıp kendime gelmeye çalıştığım anda bir amcayla karşılaştım Sağolsun bana bir iş, yatacak bir yer verdi Orada çalışırken çevrem genişledi Başka bir amcayla tanıştım Gel vakit git süre o amca elinde bir kutuyla geldi yanıma Bir yere gideceğini 3 ay içerisinde dönmezse kutunun benim olacağını söyledi Gelmedi Kutuyu açtım İçinde beni bugünlere getiren yüklü eşyalarla ve paralarla karşılaştım Sonra kendime bir kuyumcu dükkanı açtım Orada sevgili nişanlımla tanıştım Ve evleniyorum
Anlattıklarım yalansa yalan desin Nihat Bey, demis ve bırakmış mikrofonu Cümbür Cemaat şaşkınlık içinde Nihat Beye dönmüş
Acıyarak bakmışlar bir Ahmet'e, bir Nihat'a Nihat bir yanıt vermek zorunda kalmış Almış mikrofonu Başlamış anlatmaya Evet Ahmet'in söylediklerinin tümü doğrudur Yalan diyemem Zamanında bana fazla takviye etti, hakkını ödeyemem Sağolsun benim mutlu bir evlilik yapmama öncülük etti Ama eşimi vaktinde sevdiğini bilmiyordum Durumunun kötüye gittiğini, bir gün bana geleceğini biliyordum Her Zaman o günü bekledim Ve sonunda geldi
Onu kapıdan kovdurdum doğrudur Ama niye kovdurdum Eğer ben o vakit ona takviye etseydim gururuna yediremeyecekti Ola Ki de bir vakit daha sonra intihar edecekti Iyi bir arkadaşımı kaybetmek istemem
Burdan çıktıktan sonra uç eşime gideceğini biliyordum Hemen eşime telefon açtım Ona Ahmet'in geleceğini, kapıyı açmamasını söyledim Açmadı Derken bizim evin karşı bir sarraf dükkanı işleten arkadaşım var Ona hemen telefon açtım Bizim evden çıkan bir adam görürse onu işe almasını tezgâhtar olmasını istedim İşe aldı, yatacak yer verdi Bir gün babamı gönderdim ona Can yoldaşlığı etsin diyeİyi dost oldular
Sonradan babama bir kutu verdim Ahmet'e versin diye O kutu babamın değildi Benim de değildi O zaten Ahmet'indi Ona borcumu hiçbir süre ödeyemem Ahmet kutuyu aldı İyi kullandı ve bugünlere geldi Bir gün annemle kızkardeşimi gönderdim Durumu nedir bir kontrol edin diye Orada birbirlerini görüp aşık olmuşlar, evleniyorlar
Bırakmış mikrofonu Ahmet'le beraber herkes karmakarışık kalmış Bir lahza gözgöze gelmişler Derken birbirlerine sarılıp özür dilemişler Güzel bir nikah olmuş, beraberce mutlu yaşamışlar
KiMiN NEREDE VE NE SEKiLDE KARSILASACAGI BiLiNMEZÖYLE DEGiL Mi? *
Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle aralıksız tartışıyordu Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu Tartışmalar ara sıra harika boyutlara ulaşıyordu
Tekrar böyle bir kavga hemen; eşi, bütün bağları kopardı ve
Ya ben giderim, veya baban bu evde kalmayacakdiyerek rest çekti Eşini kaybetmeyi göze alamazdı
Babası yüzünden meydana çıkan tartışmalar dıştan mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı
Eşi için çok mücadele etmişti evliliği esnasında Ailesini razı etmek için çok uğraşmış ve fazla sorunlarla karşılaşmıştı Hâlâ onu ölürcesine seviyordu
Umutsuzluk içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını
Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, bu vesile ile eşiyle de bu nesil sorunlar yaşamayacaktı
Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan sonradan yatalak babasını yatağından kaldırdı ve kucakladığı gibi arabaya attı Oğlu Can,
Baba bende seninle gelmek istiyorumdiye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular
Karakışın tam ortalarıydı ve dehşet bir soğuk vardı Kar ve tipi yüzünden yolu güç seçiyorlardı
Minik Can, sürekli babasına Baba nereye gidiyoruz ?diye soruyor ama yanıt alamıyordu
öte taraftan; nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı adamsa çaktırmadan gözyaşı döküyor oğlu ve torununa emin etmemeye çalışıyordu
Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine ulaştılar Epeydir buraya gelmemişti Baraka tipindeki dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve arabadan yüklendiği yatağı oraya özen ile serdi
Sonra diğer malzemeleri taşıdı en son da babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi
Tipi, az kalsın barakanın içinde hissediliyordu Barakanın içinde fırtına vardı adeta Çaresizlik içinde babasını izledi Daha çoktan üşümeye başlamıştıYarın tekrar kazanç bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düşündü
O Kadar üzgündü oysa, dünya başına göçüyor gibiydi O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bıçak saplanmış gibiydi Yıllarca emek verdiği oğlu göre bir barakaya terk ediliyordu Gururu incinmişti,içi yanıyordu fakat emin etmemeye çalışıyordu Minik Can ise olanlara hiçbir kasıt veremiyordu Anlamsızca fakat dedesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu
Bundan Böyle gitme zamanıydı Babasının yatağına eğildi, yanaklarını ve ellerini her zaman öptü Beni affet der gibi sarıldı, kokladı Artık ikisi de kendine dominant olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve Can'ın elini tutup hızla barakayı terketti Arabaya bindiler
Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı, neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye Verecek hiçbir cevap bulamıyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu
Can: Baba, sen yaşlandığında ben de seni buraya mı getireceğim?diye sorunca dünyası başına yıkıldı O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi geri çevirdi arabayı
Barakaya ulaştığında Beni affet babadiyerek babasının boynuna sarıldı Baba oğul sıkı sıkı sarılmış çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı
Oğlu: Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım için beni affet!diye hatasını belirli ediyordu
Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu
Geri geleceğini biliyordum yavrum Ben babamı dağ başına atmadım fakat, sen beni atasın Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum
duygusal hikayeler dostluğun öyküsü
Ahmet ve Nihat adında iki arkadaş varmış Aynı okulda okuyorlarmış
Ahmet istanbulda yaşamış, evi, arabası yeterince parası olan biriymiş Nihat memleketten İstanbul'a gelmiş baskı şartlar aşağı yaşayarak okuyormuş Bunlar zamanla daha da iyi arkadaş olmuşlar Ahmet Nihat'ın durumuna üzülüyor yardım yolları arıyormuş Nihat'ı evine almış Yedirmiş içirmiş Cebine para koymuş Üstünü giydirmiş Kendine aldığı yeni kıyafetlerini bile ona vermiş
Bundan Böyle beraber gül gibi yaşayıp gidiyorlarmış Bir gün Ahmet camdan dışarı bakıyormuş Karşıdan gelen uzun süredir hayran olduğu ve yakında başlatmak istediği kızı görmüş Ve daha sonra arkadan Nihat'ın onu takip ettiğini Nihat eve gelmiş ve Ahmet'e o kızdan cok hoşlandığını aralarını yapıp yapamayacağını sormuş Ahmet kendisinin de ondan hoşlandığını söyleyememiş
Arkadaşınin üzülmesini istememiş çünkü Aralarını yapmış
Derken zamanla mektep tekrar Nihat bir zaman daha sonra Kayseri'ye vali olmuş Evi arabası, yatı, katı, bir sürü parası olmuş O kızla da evlenmiş Ama Ahmet tam tersi Evini arabasını kaybetmiş Bütün parası yeniden Yatmaya yeri yemeye yemeği kalmamış Aç perişan gezerken komşuları,
Senin bir arkadaşın vardi Nihat diye O Kayseri'ye vali olmuş, neden ondan yardım istemiyorsun, ola ki sana bir iş verir demişler Ahmet reddetmiş hemen Bunu kabullenemem demiş Komşular ne değin ısrar ettiyse de bir türlü kabul ettirememişler
Ahmet için daha şiddet günler başlamış Bakmış olacak gibi değil komşularını dinleyip tutmuş Kayseri nin yolunu Valiliğe gelmiş Ordaki odacolardan birine Nihat Beyi görmek istiyorum demiş Odaco Nihat Beyin yanında girmiş çıkmış ve
Sizi görmek istemiyor demiş Nasıl olur demiş Ahmet Ona İstanbul'dan çok yakın arkadaşın Ahmet geldi deyin Odacı tekrar gitmiş ve,
Nihat bey sizi tanımadığını eğer daha pozitif ısrar ederseniz kovduracağını söyledi demiş
Ahmet duyduklarına inanamamış Nasıl olur da, yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği, sevdiği kızı bile verdiği can ciğer arkadaşı Nihat onu tanımaz Mahvolmuş bir şekilde valilikten çıkıp dürüst Nihat'ın evine önceden hoşlandığı kızın yanında gitmiş Belki takviye eder diye Kapıyı çalmış Birinin gelip dürbünden kendine baktığını hissetmiş Ama kapıyı açmamış bayan
Bir kere daha yıkılmış Dışarı çıkıp kendini toplamaya çalışırken yanına ihtiyar bir amca yaklaşmış Ahmet'in durumundan cok etkinlenmiş adam Olayı anlatmasını istemiş Ahmet'te olduğu gibi anlatmış Adam cok üzülmüş
Demiş ancak Bak evladım Seni cok sevdim Içten bir insana benziyorsun Bak benim şurada bir sarraf dükkanım var Gel istersen benimle çalış Keza para kazanırsın keza de yatmaya yerin olur Ahmet derhal kabul etmiş ve çalışmaya başlamış
Gel vakit git vakit dükkana başka bir yaşlı amca gelip gitmeye başlamış
çok iyi arkadaş olmuş Ahmet'le Bir gün bu yaşlı amca elinde bir kutuyla gelmiş dükkana Bak ben bir yere gidiyorum Eğer 3 ay içerisinde dönmezsem bu kutu senindir, istediğin gibi kullan, demiş Ahmet kutuyu almış, odasında bir yere koymuş 3 ay geçmiş, 4 ay geçmiş, 6 ay geçmiş amca hala gelmemiş
Sonunda Ahmet kutuyu açmaya karar vermiş Bakmış içinde, elmaslar, mücevherler, altınlar, bir sürü de para varmış Ne yapacağını şaşırmış Hemencecik patronuna gidip durumu anlatmış Patronu da artık o kutunun kendisinin olduğunu istediği gibi kullanabileceğini söylemiş bundan başka öneride bulunmuş
Bak sen bu işi ayrıntılarıyla öğrendin Gel sana bir kuyumcu dükkanı açalım Gül gibi geçinip gidersin Hemencecik dükkanı açmışlar Ahmet almış başını yürümüş Ev,araba, yat, kat Zengin olmuş kısacası Bir gün dükkana bir annekız gelmiş Kızdan hoşlanmış Ahmet Zamanla görüşmeye başlamışlar, derken nişanlanmışlar Düğün vakti gelmiş Davetiyeler hazırlanırken kız valiyi de çağıralım demiş Ahmet kabul etmemiş Nasıl olur demiş kız Biz bu şehrin ileri gelenlerindeniz, valiyi çağırmasak olur mu? Ahmet yine kabul etmemiş
Kız ısrarla niçin böyle davrandığını sorduğunda anlatmış Ahmet Sorunun bu şekilde çözülmeyeceğini söylemiş kız Biz çağıralım, o yaptığından utansın demiş Ve ona da bir davetiye yazmışlar Nikah günü gelmiş çatmış Davetliler bir bir gelirken heyecan içindeymiş Ahmet
Nihat'ın gelip elmeyeceğini düşünüyormuş Derken eşiyle kapıda görünmüş Nihat
Ahmet, ilk başlarda gözgöze gelmemeye çalışmış Nihat ne yanlamasına gitse öbür tarafa kaçıyormuş Ahmet Hiç gözgöze gelmemeye çalışıyormuş Dayanamamış birden Piste çıkmış, almış mikrofonu eline
Başlamış anlatmaya Vaktinde ben durumum iyiyken sevgili valimiz Nihat beyle aynı okulda okuyorduk O zamanlar Nihat beyin durumu bu kadar iyi değildi Nihat'ı evime aldım Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim Sevdiğim kızı bile ona verdim Bir gun benim durumum kötüleşti Elimde avucumda ne varsa kaybettim pek zor durumdaydım ki Nihat'a yardım istemeye gittim Fakat o beni tanımadığını söyledi, kovdurdu Ordan çıkıp eşinin yanına gittim Fakat o kapıda benim olduğumu bildiği halde kapıyı açmadı
Şok olmuştum Haricen çıkıp kendime gelmeye çalıştığım anda bir amcayla karşılaştım Sağolsun bana bir iş, yatacak bir yer verdi Orada çalışırken çevrem genişledi Başka bir amcayla tanıştım Gel vakit git süre o amca elinde bir kutuyla geldi yanıma Bir yere gideceğini 3 ay içerisinde dönmezse kutunun benim olacağını söyledi Gelmedi Kutuyu açtım İçinde beni bugünlere getiren yüklü eşyalarla ve paralarla karşılaştım Sonra kendime bir kuyumcu dükkanı açtım Orada sevgili nişanlımla tanıştım Ve evleniyorum
Anlattıklarım yalansa yalan desin Nihat Bey, demis ve bırakmış mikrofonu Cümbür Cemaat şaşkınlık içinde Nihat Beye dönmüş
Acıyarak bakmışlar bir Ahmet'e, bir Nihat'a Nihat bir yanıt vermek zorunda kalmış Almış mikrofonu Başlamış anlatmaya Evet Ahmet'in söylediklerinin tümü doğrudur Yalan diyemem Zamanında bana fazla takviye etti, hakkını ödeyemem Sağolsun benim mutlu bir evlilik yapmama öncülük etti Ama eşimi vaktinde sevdiğini bilmiyordum Durumunun kötüye gittiğini, bir gün bana geleceğini biliyordum Her Zaman o günü bekledim Ve sonunda geldi
Onu kapıdan kovdurdum doğrudur Ama niye kovdurdum Eğer ben o vakit ona takviye etseydim gururuna yediremeyecekti Ola Ki de bir vakit daha sonra intihar edecekti Iyi bir arkadaşımı kaybetmek istemem
Burdan çıktıktan sonra uç eşime gideceğini biliyordum Hemen eşime telefon açtım Ona Ahmet'in geleceğini, kapıyı açmamasını söyledim Açmadı Derken bizim evin karşı bir sarraf dükkanı işleten arkadaşım var Ona hemen telefon açtım Bizim evden çıkan bir adam görürse onu işe almasını tezgâhtar olmasını istedim İşe aldı, yatacak yer verdi Bir gün babamı gönderdim ona Can yoldaşlığı etsin diyeİyi dost oldular
Sonradan babama bir kutu verdim Ahmet'e versin diye O kutu babamın değildi Benim de değildi O zaten Ahmet'indi Ona borcumu hiçbir süre ödeyemem Ahmet kutuyu aldı İyi kullandı ve bugünlere geldi Bir gün annemle kızkardeşimi gönderdim Durumu nedir bir kontrol edin diye Orada birbirlerini görüp aşık olmuşlar, evleniyorlar
Bırakmış mikrofonu Ahmet'le beraber herkes karmakarışık kalmış Bir lahza gözgöze gelmişler Derken birbirlerine sarılıp özür dilemişler Güzel bir nikah olmuş, beraberce mutlu yaşamışlar
KiMiN NEREDE VE NE SEKiLDE KARSILASACAGI BiLiNMEZÖYLE DEGiL Mi? *