Ölüm tüm canlıların yaşadığı, kaçınılmaz olan gerçeklerden biridir. Biyolojik pencereden ölümü değerlendirdiğimizde bedenin ya da yapının yaşamsal faaliyetini kaybetmesi olduğu görülürken özellikle zihinsel beceri kapasitesi yüksek tür olan insanlarda diğer canlılardan farklı olarak ölüm kavramı üzerine birçok faktörün eşlik ettiği görülür.
Ölüm sürecinde kişinin yaşadığı kayıp ve bunun doğal sonucu olan yas birçok yetişkini derinden sarsar. Bu konu yetişkinlerin bile hayata adapte olmasını zorlaştırırken çocukların penceresinden değerlendirildiğinde, çocuk ölüm kavramı ile kendisini bir karmaşa içerisinde bulur.
Peki, çocuğun yas sürecini daha sağlıklı geçirmesi için ne yapılabilir?
En temel nokta çocuğun yas sürecini yaşına uygun ve anlamlı şekilde yaşamasıdır. Ebeveyn ya da diğer insanların ölümünün üzerinden zaman geçmesini beklemek çocuğun kaygısını ve karmaşasını daha da attırır. Belirli bir süre geçtikten sonra alınan haber çocuğun diğer bakım verenlere karşı güven duygusunu da sarsmaktadır. Ölüm haberi makul bir biçimde, en kısa zamanda, çocuğun yaşına uygun şekilde anlatılmalıdır.
Kayıp haberi çocuğun kendini güvende hissettiği bir yerde, güvendiği bir kişi tarafından verilmelidir. Çocuğa ölüm haberi verilmeden önce “Sana üzücü bir haber vermem gerekiyor” gibi bir cümle ile giriş yapılmalıdır. Somut ve net bir biçimde ölüm haberi “Öldü” ve “Vefat etti” gibi basit cümlelerle; sebebe vurgu yapılarak açıklanmalıdır. Ölüm eğer bir hastalık sonucunda gerçekleştiyse çocuğa çok hastaydı ve öldü diyebiliriz. Eğer soru sormaya devam ediyorsa ölen kişinin artık görmeyeceği, duymayacağı, nefes alıp veremeyeceği ve bedeninin toprağın altında kalacağı çocuğa anlatılmalıdır.
Ölümü açıklarken “Cennete gitti” , “Uykuya daldı” , “Allah yanına aldı” gibi çocuğun anlamlandıramayacağı soyut ve eksik bilgiler çocuğun kaygısını ve kafa karışıklığını daha çok arttırabilir. Çocuk, bu gibi söylemlerin ardından Allah’a karşı olumsuz duygular ve uyuma gibi eyleme olumsuz tutum geliştirebilir. Özellikle çocuklarımız için 11 yaşına kadar olan dönem Piaget’in ifadesiyle somut işlemler dönemidir. Bu dönemde çocuk gördüğü kavradığı şeyler üzerinde çıkarımda bulunarak işlem yapar; bu nedenle ölüm haberini somut bir dille anlatmakta fayda vardır. Bu dönemde yine çocuklarda ben merkezci düşünce yapısı hakimdir; çocuk kendisine odaklıdır, her şeyin odak noktasının kendisi olduğunu düşünür. Yaşanan ölümün onun yaptığı ya da yapmadığı bir davranışla, bir sözü ya da bir düşüncesi ile ilgili olmadığını belirtmemiz gerekir.
Cenaze törenine katılmak çocuk isterse faydalıdır. Cenaze törenleri durumun somutlaştırılmasına katkı sağlar. Çocuk, ölen kişinin toprağa defnedildiğini öğrendiğinde ve mezarı ziyaret ettiğinde artık ölen kişiye bir yer ve bir mekân atfeder ve bu durum çocuk ile ölen kişinin vedalaşmasına yardımcı olur. Ancak duyguların ifade edilebilmesi için törenler gerekli olduğu kadar, çocuklar törene katılırken bunun onları gereksiz biçimde strese sokmayacağından emin olmak gerekir.
Cenaze sürecinden sonra çocuğun yeniden hayata uyum sağlaması için günlük yaşamındaki rutinleri mümkün olduğunca devam ettirmek, çocuğun kendisini daha güvende hissetmesine ve ölüm haberinin olumsuz etkilerinin azalmasına yardımcı olacaktır. Belirli günlerde ölen kişilerin fotoğraflarına bakmak, kabir ziyareti yapmak çocuğun duygularını ifade etmesini ve yaşanan olayı anlamlandırmasını kolaylaştırır.
Yeri geldiğinde kayıpla ilgili kendi duygularınız üzerinden konuşup çocuğun ölüm ve cenaze ile ilgili duygularını konuşmasına, yaşamış olduklarını paylaşmasına izin verin. Özellikle ölüm sürecini takiben çocuklarda parmak emme, alt ıslatma, uyku bozukluğu, kaygı, korku gibi davranışlar gelişebilir. Bu gibi belirtiler görülüyorsa ve zamanla azalmıyorsa ruh sağlığı uzmanından destek almakta fayda vardır.
Esen kalın..