iltasyazilim
FD Üye
Ebu Ali Farmedi Hayatı Hakkında Bilhi
Ebu Ali Farmedi hazretleri, Silsilei aliyyenin yedincisidir Devrinin bir parça başına idi Zâhiri din ilimlerini, EbulKasım Kuşeyri ’den ve daha diğer âlimlerden öğrendi Nasihatleri öyle tesirli idi Nizâmülmal ve zamanın devlet erkanı kendisine fazla derin saygı ederdi Tasavvuf ilminin mütehassısı idi İmamı Gazali ve Yusufi Hemedani hazretlerinin de hocası idi
Kendisi anlatır:
Gençliğimde Nişabur'da ilim öğreniyordum Bir gün Şeyh Ebu Said Ebulhayr hazretlerinin Nişabur'a gelmekte olduğu haberini aldık Kerametleri meşhur idi Nişabur halkı, âlimler ve ileri gelenlerin hepsi onun büyüklüğünü biliyor ve saygı duyuyordu Böylece fazla kimse karşılamaya çıktı Ben de onu bakmak istiyordum Kendisini görür görmez ona ve tasavvufa karşısında kalbimdeki sevgi o kadar fazlalaştı O gün sohbetini özenle dinledim Aralıksız sohbetlerine katılmaya başladım Bir gün onu görme arzum arttı Fakat o gün sohbet için belirlenen günlerden değildi Sabredeyim, dedim Dayanamayıp dışarı çıktım Etrafıma bakındım Ebu Said hazretleri bir fazla kimse ile bir yere gidiyordu Onları peşine düşüp takip ettim Bir yere davete gidiyorlarmış Gösteri edilen eve girdiler Peşlerinden ben de girip bir köşeye oturdum Beni görmüyordu Şeyhe bir hâl oldu, kendinden geçip üzerindeki abayı parçaladı Sonradan abayı çıkarıp yere bıraktı Mecliste bulunanlar yırtılmış abayı parçalara ayırıp dağıtması için Şeyhin önüne bıraktılar Bu parçalardan işlemeli bir kısım olan kolun yen kısmını ayırıp; Ebu Ali neredesin?dedi Ben kendi kendime beni tanımaz, bilmez, galiba talebelerinden, adı Ebu Ali olan birini çağırıyor diye cevap vermedim İkinci kez çağırınca, oradakiler bana; Şeyhimiz seni çağırıyordediler Kalkıp huzuruna vardım İşlemeli elbise parçasını bana verip; Sen bize bu elbise parçası gibi yakınsındedi
EbulKasım Kuşeyri'nin yanına kaldığım sıra, bende meydana gelen halleri kendisine anlatınca, Evladım, ilim öğrenmekle meşgul oldiyordu 23 sene daha ilim öğrendim Bir gün kalemimi mürekkep hokkasına batırıp çıkardım Bembeyaz çıktı Üç defa denedim, her defasında mürekkep beyaz çıkıyordu Bu hâli hocama anlattımMademki kalem senin elinden kaçıyor, sen de onu bırakdedi Ben de, medreseden ayrılıp, dergaha geçtim
Bir gün bana bir hâl oldu, kendimden geçtim Bir mürşide, rehbere ihtiyacım var diye düşündüm EbulKasım Gürgani'nin ismini işitmiştim Tus şehrine hareket ettim Talebeleri ile mescitte oturuyordu Ben de önünde diz çöktüm Şeyhin başı önüne eğikti Başını kaldırıp, Gel Ebu Alibuyurdu Yanına oturup hallerimi anlattım Başlangıcın kutsal olsun Terbiye görürsen, yüksek derecelere kavuşursunbuyurdu Kalbimdeki aşk ve şevk çoğalmıştı Bu arzumun çokluğu nedeniyle, EbulHasanı Harkani hazretlerinin sohbetine, nihayetsiz feyizlerine kavuştum
Hocam EbulKasım Kuşeyri hamamda guslediyordu Şayet ihtiyacı olur diye kuyudan bir kova su çıkarıp hamamın havuzuna boşalttım O anda gerçekte bu suya ihtiyacı varmış Hamamdan çıkınca; Ey Ebu Ali, EbulKasım'ın 70 yılda elde ettiği dereceyi, sen bir kova su ile kazandınbuyurdu
Bir yolculuğumuz sırasında bir dağa yaklaşırken önümüze büyük bir yılan çıktı Hepimiz korkup kaçıştık Ebu Said hazretleri de orada idi Atından inip o koca yılana yaklaştı Ben Şeyhin yanında idim Yılan onun önünde başını yerlere sürerek hürmet gösterdi Şeyh hazretleri yılana; Sıkıntı ettindedi Sonra yılan dağa doğru uzaklaşıp gitti Şeyh dedi ki: Bu dağda iken birkaç yıl bu yılanla aynı yerde bulunduk Bizim buradan geçmekte olduğumuzu anlayınca gelip dostluğunu tazeledi Ahdin güzelliği imandandır Hoş huylu olana aleyhinde her şey hoş huylu olur Hazreti İbrahim de güzel huylu idi Alev de ona hoş huylu oldu Onu yakmadı *
Ebu Ali Farmedi hazretleri, Silsilei aliyyenin yedincisidir Devrinin bir parça başına idi Zâhiri din ilimlerini, EbulKasım Kuşeyri ’den ve daha diğer âlimlerden öğrendi Nasihatleri öyle tesirli idi Nizâmülmal ve zamanın devlet erkanı kendisine fazla derin saygı ederdi Tasavvuf ilminin mütehassısı idi İmamı Gazali ve Yusufi Hemedani hazretlerinin de hocası idi
Kendisi anlatır:
Gençliğimde Nişabur'da ilim öğreniyordum Bir gün Şeyh Ebu Said Ebulhayr hazretlerinin Nişabur'a gelmekte olduğu haberini aldık Kerametleri meşhur idi Nişabur halkı, âlimler ve ileri gelenlerin hepsi onun büyüklüğünü biliyor ve saygı duyuyordu Böylece fazla kimse karşılamaya çıktı Ben de onu bakmak istiyordum Kendisini görür görmez ona ve tasavvufa karşısında kalbimdeki sevgi o kadar fazlalaştı O gün sohbetini özenle dinledim Aralıksız sohbetlerine katılmaya başladım Bir gün onu görme arzum arttı Fakat o gün sohbet için belirlenen günlerden değildi Sabredeyim, dedim Dayanamayıp dışarı çıktım Etrafıma bakındım Ebu Said hazretleri bir fazla kimse ile bir yere gidiyordu Onları peşine düşüp takip ettim Bir yere davete gidiyorlarmış Gösteri edilen eve girdiler Peşlerinden ben de girip bir köşeye oturdum Beni görmüyordu Şeyhe bir hâl oldu, kendinden geçip üzerindeki abayı parçaladı Sonradan abayı çıkarıp yere bıraktı Mecliste bulunanlar yırtılmış abayı parçalara ayırıp dağıtması için Şeyhin önüne bıraktılar Bu parçalardan işlemeli bir kısım olan kolun yen kısmını ayırıp; Ebu Ali neredesin?dedi Ben kendi kendime beni tanımaz, bilmez, galiba talebelerinden, adı Ebu Ali olan birini çağırıyor diye cevap vermedim İkinci kez çağırınca, oradakiler bana; Şeyhimiz seni çağırıyordediler Kalkıp huzuruna vardım İşlemeli elbise parçasını bana verip; Sen bize bu elbise parçası gibi yakınsındedi
EbulKasım Kuşeyri'nin yanına kaldığım sıra, bende meydana gelen halleri kendisine anlatınca, Evladım, ilim öğrenmekle meşgul oldiyordu 23 sene daha ilim öğrendim Bir gün kalemimi mürekkep hokkasına batırıp çıkardım Bembeyaz çıktı Üç defa denedim, her defasında mürekkep beyaz çıkıyordu Bu hâli hocama anlattımMademki kalem senin elinden kaçıyor, sen de onu bırakdedi Ben de, medreseden ayrılıp, dergaha geçtim
Bir gün bana bir hâl oldu, kendimden geçtim Bir mürşide, rehbere ihtiyacım var diye düşündüm EbulKasım Gürgani'nin ismini işitmiştim Tus şehrine hareket ettim Talebeleri ile mescitte oturuyordu Ben de önünde diz çöktüm Şeyhin başı önüne eğikti Başını kaldırıp, Gel Ebu Alibuyurdu Yanına oturup hallerimi anlattım Başlangıcın kutsal olsun Terbiye görürsen, yüksek derecelere kavuşursunbuyurdu Kalbimdeki aşk ve şevk çoğalmıştı Bu arzumun çokluğu nedeniyle, EbulHasanı Harkani hazretlerinin sohbetine, nihayetsiz feyizlerine kavuştum
Hocam EbulKasım Kuşeyri hamamda guslediyordu Şayet ihtiyacı olur diye kuyudan bir kova su çıkarıp hamamın havuzuna boşalttım O anda gerçekte bu suya ihtiyacı varmış Hamamdan çıkınca; Ey Ebu Ali, EbulKasım'ın 70 yılda elde ettiği dereceyi, sen bir kova su ile kazandınbuyurdu
Bir yolculuğumuz sırasında bir dağa yaklaşırken önümüze büyük bir yılan çıktı Hepimiz korkup kaçıştık Ebu Said hazretleri de orada idi Atından inip o koca yılana yaklaştı Ben Şeyhin yanında idim Yılan onun önünde başını yerlere sürerek hürmet gösterdi Şeyh hazretleri yılana; Sıkıntı ettindedi Sonra yılan dağa doğru uzaklaşıp gitti Şeyh dedi ki: Bu dağda iken birkaç yıl bu yılanla aynı yerde bulunduk Bizim buradan geçmekte olduğumuzu anlayınca gelip dostluğunu tazeledi Ahdin güzelliği imandandır Hoş huylu olana aleyhinde her şey hoş huylu olur Hazreti İbrahim de güzel huylu idi Alev de ona hoş huylu oldu Onu yakmadı *