Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Ebû ali fârmedî

Hoş geldin! iptvma tarafından topluluğumuza katılmaya davet edildiniz. Kaydolmak için lütfen burayı tıklayın.
Ebû ali fârmedî
0
140

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
37
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
95
EBÛ ALİ FÂRMEDÎ YAŞAMSAL

Büyük velîlerden İnsanların îtikâd, amel, ibâdet ve ahlâk husûsunda doğruyu öğrenip yapmaları ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaları için onlara rehberlik edip, buna kavuşturan ve kendilerine tasavvuf yolunda silsilei aliyye denilen meşhûr velîlerden olup, bu âlimlerin yedincisidir İsmi, Fadl bin Muhammed'dir 1042 (H433) senesinde doğdu Horasan'da yaşadı 1085 (H478)'de vefât etti Kabri, Tûs yâni Meşhed şehrindedir

Yaşadığı devrin âlimleri aralarında bir tâne idi Zâhirî din ilimlerini, Ebü'lKâsım Kuşeyrî hazretlerinden öğrendi Keza Ebû Abdullah Muhammed bin Muhammed Şîrâzî, Ebû Mensûr Temîmî, Ebû Abdurrahmân Neylî, Ebû Osman Sâbûnî ve daha diğer âlimlerden de ilim tahsîl etti Sözü, nasihatları o kadar tesirli idi Selçuklu Devletinin ünlü veziri Nizâmülmülk ve zamânın devlet erkânı kendisine çok derin saygı ederdi

Tasavvuf, rûh ilimlerinin mütehassısı idi Evliyânın meşhurlarından olan Ebû Saîd Ebülhayr'dan da istifâde ederek feyz aldı Hocası Ebü'lKâsımı Gürgânî, Ebû Osmanı Magribî'nin, bu da Cüneydi Bağdâdî hazretlerinin talebesi olup, herbirisi, insanlara dürüst yolu göstermek için yetişmiş ve yetiştirebilen âlimler idi

Tasavvuf ilminde yüksek derecelere kavuşması iki vâsıta ile olmuştur Birisi Ebü'lKâsım Gürgânî Tûsî vâsıtasıyla Kübreviyye yolundan, diğeri de Ebü'lHasan Harkânî vâsıtasıyla olmuştur

Ebû Ali Fârmedî hazretleri, ayrıca İmâmı Gazâlî, keza de Yûsufi Hemedânî hazretlerinin hocası idi Her ikisi de ondan istifâde ederek kemâle gelmiş, yüksek derecelere kavuşmuştur

Ebû Ali Fârmedî hazretleri tasavvuf yoluna girişini şöyle anlatmıştır: Gençliğimin ilk yıllarında Nişâbur'da Sirâcân Medresesinde ilim öğreniyordum Aradan bir müddet geçti Bir gün Şeyh Ebû Saîd Ebülhayr hazretlerinin Mihene'den Nişâbur'a gelmekte olduğu haberini aldık Halk aralarında kerâmetleri ünlü idi Nişâbur halkı, âlimler ve ileri gelenlerin tümü onun büyüklüğünü biliyor ve saygı duyuyordu Pek fazla kimse karşılamaya çıktı Arasında ben de bulunuyordum Mübârek yüzünü bakmak istiyordum Kendisini görür görmez ona ve tasavvuf ehli büyüklere aleyhinde kalbimdeki muhabbet ve sevgi pek fazlalaştı O gün sohbetini özenle dinledim Bundan Böyle onun huzûrunda bulunup sohbetlerini dinleyenler arasına katıldım Beni tanımaz, bilmez sanıyordum Bir gün medresemdeki odamda iken onu görmek arzum fazla arttı Ama o gün sohbet için belirlenen günlerden değildi Sabredeyim, dedim Dayanamayıp dışarı çıktım Dışarı çıkınca etrâfıma bakındım Ebû Saîd hazretleri yanında kalabalık bir cemâatle bir yere gitmekte olduğunu gördüm Yalnız başıma onları tâkib ettim Bir yere dâvete gidiyorlarmış Dâvet edilen evin kapısına varıp içeri girdiler Peşlerinden ben de girip bir köşeye oturdum Beni görmüyordu Bir müddet kendi hallerinde meşgûl oldular Ebû Saîd hazretleri öyle bir hâle girdi ki, kendinden geçip üzerindeki abayı parçaladı Sonra üzerlerinden o hal geçti Abayı çıkarıp yere bıraktı Meclisde bulunanlar yırtılmış abayı parçalara ayırıp dağıtması için Şeyh hazretlerinin önüne bıraktılar Bu parçalardan işlemeli bir kısım olan kolun yen kısmını ayırıp; Ey Ebû Ali Tûsî neredesin?dedi Ben kendi kendime beni tanımaz, bilmez, nasıl olursa olsun talebelerinden, adı Ebû Ali olan birini çağırıyor diyerek yanıt vermedim İkinci defâ çağırınca, yeniden yanıt vermedim Oradakiler bana; Şeyh hazretleri seni çağırıyordediler Kalkıp huzûruna yaklaştım Ayırdığı işlemeli elbise parçasını bana verdi ve; Sen bize bu elbise parçası gibi yakınsındedi Verdiği elbise parçasını alıp öptüm Artık sürekli huzûrunda bulundum Nûrlu feyz ve bereketlere kavuştum SonraEbû Saîd hazretleri Nişâbur'dan ayrıldı Ben Ebü'lKâsım Kuşeyrî'nin yanında kaldım Bende hâsıl olan halleri ona anlattığımda, bana; Evlâdım, ilim öğrenmekle meşgul oldiyordu İkiüç sene ilim öğrendim İlimle meşgul oldum Bir gün kalemimi mürekkep hokkasına batırıp çıkardım Bembeyaz çıktı Üç defâ böyle batırıp çıkardım Her defâsında mürekkeb beyaz çıkıyordu Bu hâli Ebü'lKâsım Kuşeyrî'ye anlattım Mâdemki kalem senin elinden kaçıyor, sen de onu bırakdeyince, medreseden ayrılıp, dergâha geçtim Ebü'lKâsım Kuşeyrî'nin hizmetiyle meşgûl oldum

Kendisi anlatır: Bir gün bana bir hal olmuştu Kendimden geçtim Bu hal içinde yarı yok ve fark edilmez oldum Bu hâlimi hocama anlattım Ey Ebû Ali! Benim gönül kuşum, buradan yukarısını bilemezbuyurdu Ben de kendi kendime, beni bu makamdan ileri götürecek bir mürşide, rehbere ihtiyâcım var, diye düşündüm Bunun üstüne bir müddet geçti Gün geçtikçe bu hal artardı Bu sırada Ebü'lKâsım Gürgânî'nin ismini işitmiştim Tûs şehrine hareket ettim Evini bilmiyordum Şehre gelince sordum Yerini târif ettiler, gittim Talebelerinden bir cemâatle mescidde oturuyorlardı Ben de iki rekat namaz kılıp, önünde diz çöktüm Şeyhin başı önüne eğikti Başını kaldırdı ve; Gel ey Ebû Ali!buyurdu Vardım, selâm verip oturdum Mânevî hallerimi anlattım Evet Başlangıcın mübârek olsun! Az Önce bir dereceye erişmişsin, ama terbiye görürsen, yüksek derecelere kavuşacaksınbuyurunca, gönlümden; Artık rehberim budurdedim

Ebü'lKâsım Gürgânî hazretleri beni tasavvufta geliştirmek üzere nefsimin terbiyesi için farklı alanlara yönlendirilmiş riyâzetler yâni nefsimin isteklerini yapmamamı emretti Nihâyet özlem edilen derecelere ulaştım Sonra arkadaşlarımdan Ebû Bekir Abdullah ile beni kardeş yaptı ve bizi berâberce Ebû Saîd hazretlerinin yanına Mihene'ye yolladı Ebû Saîd hazretlerinin huzûruna varınca, bana bir tutam kumaş verip duvarların tozunu silmemi söyledi Arkadaşım Ebû Bekir Abdullah'a da müsâfirlerin ayakkabılarını ayar vazîfesini verdi Üç gün bu hizmeti yaptım Dördüncü gün beni Ebü'lKâsım hazretlerinin yanına geri gönderdi Sonradan iki hocam da vefât etti Onların yerine sohbetleri ben yapmaya başladım Talebelerim çoğaldı İsmim her tarafa yayıldı Arkadaşım Şeyh Ebû Bekir Abdullah büyük bir zât olduğu halde adı duyulmadı O şöyle dedi: Şeyh Ebû Saîd onun için; Ebû Ali kumaş ile duvarın tozunu sil de, ömür baştan başa laf bezi ile Allahü teâlânın kullarının gönül duvarlarındaki mâsiyet, günah kirlerini silersin!buyurdu Bana da dervişlerin ayakkabılarını düzeltmemi emretti Ben de bu vazîfede kaldım Kimse beni tanımadı, ismimi anmadı

Ebû Ali Fârmedî hazretleri, bu hocalarından sonra zamânındaki evliyânın en meşhurlarından ve büyüklerinden olan Ebü'lHasan Harkânî hazretlerinin sohbetlerinde daha yüksek derecelere kavuşmuş, kemâl mertebelerine ulaşmıştır Bunu şöyle ifâde etmiştir:

Kalbimde hâsıl olan aşk ve şevk ziyâdesiyle artmıştı Bu arzumun çokluğu nedeniyle, Ebü'lHasanı Harkânî hazretlerinin sohbetine kavuştum Hizmetinde bulundum Nihâyetsiz feyzlere, mânevî zevklere eriştim

Ebû Ali Fârmedî zamânında evliyânın önderi ve hidâyet güneşiydi NizâmülMülk'ün makâmına gelince, büyük vezir derin bir hürmetle ayağa kalkar, onu kendi makâmına oturturdu Halbuki, başkaları geldiği vakit, sâdece ayağa kalkar, yerini terketmezdi Niçin böyle yapıyorsun?diye sorduklarında; Ebû Ali Fârmedî hazretleri benim yüzüme karşısında kusurlarımı söylüyor, yaptığım yanlış işleri, haksızlıkları açıklayıp beni îkâz ediyor Diğerleri ise, beni yüzüme karşı övüyorlar Bu yüzden nefsim gururlanıyor Ebû Ali Fârmedî hazretlerinin yermesi, benim için daha bahtı açık olduğundan, ona daha çok derin saygı ediyorumderdi

Ebû Ali Fârmedî buyurdu ancak: Talebenin hocasına karşı dili ile saygılı olması gerektiği gibi, söylediğini kalbinden de reddetmemelidirBununla ilgili şu rüyâsını anlatır: Hocam Ebü'lKâsım Gürgânî'ye bir rüyâmı anlattım ve ona; Sizin bana rüyâmda şöyle şöyle dediğinizi gördüm ve neden böyle yaptığınızı sordumdedim Hocam, bunun üstüne bir ay benimle konuşmadı ve; Eğer içinde benim söylediklerimi reddetmek duygusu ve cevâb edinmek arzusu olmasa, rüyânda bana bu şekilde sormazdındedi

BİR KOVA SU İLE

Ebû Ali Fârmedî hazretleri anlatır: Bir gün hocam Ebü'lKâsım Kuşeyrî hamamda gusül abdesti alıyordu Sormadan ve istemedikleri halde, kuyudan bir kova su çıkarıp hamamın havuzuna boşalttım O anda hakîkaten bu mikdâr suya olan ihtiyaçlarını bilmiyordum Sonra öğrendim Hamamdan çıkınca; Hamamın havuzuna su boşaltan kimdi?diye sordu Niçin yaptın? diyeceğinden korktum Şaşırdım Nihâyet; Ben idimdedim Ey Ebû Ali! Ebü'lKâsım'ın yetmiş senede elde ettiği dereceleri, sen bir kova su ile kazandın Allah senden râzı olsunbuyurdu Bir müddet daha hocamın huzûrunda bulunarak, nefsimin terbiyesi ile meşgûl oldum Birçok mârifetlere kavuştum

ZAHMET ETMİŞSİN

Ebû Ali Fârmedî hazretleri şöyle anlatmıştır: Bir defâsında bir yolculuğumuz sırasında bir dağa yaklaşmıştık Bu sırada önümüze koskocoman bir yılan çıktı Hepimiz korktuk ve kaçıştık Ebû Saîd hazretleri de orada idi Atından inip o koca yılana yaklaştı Ben Şeyh hazretlerinin yanına idim Yılan onun önünde başını yerlere sürerek hürmet gösterir gibi hareketler yaptı Ebû Saîd hazretleri yılana hitâb ederek; Sikinti etmişsindedi Sonradan yılan dağa dürüst uzaklaşıp gitti Bu hâdise üzerine Ebû Saîd hazretlerine bu ne haldir, diye sorduk Dedi ki: Bu dağda bulunduğum sırada birkaç sene bu yılanla aynı yerde bulunduk Bizim buradan geçmekte olduğumuzu anlayınca gelip dostluğunu tâzeledi Ahdin güzelliği îmândandır Hoş huylu olana aleyhinde her şey hoş huylu olur Nitekim İbrâhim aleyhisselâm güzel huylu idi Ateş de ona güzel huylu oldu Onu yakmadı
kaynaklar:
1) NefehâtülÜns, s402
2) Bütün İlmihâl Seâdeti Ebediyye; (48 Zorlama) s1051
3) Kılavuz Ansiklopedisi; c4, s304
4) TabakâtüşŞâfiiyye; c5, s304
5) ŞezerâtüzZeheb; c3, s355
6) Elİber; c3, s288
7) ElLübâb; c2, s191
8) Reşehât (Arabî); s16
9) ElEnsâb; s316
10) HadâikülVerdiyye; s106
11) BehcetüsSeniyye; s13
12) İrgâmülMerîd; s48
13) UmdetülMakâmât; s52
14) Makamâtı Ebû Saîd Ebü'lHayr; s128, 196, 199
15) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c5, s3 *
 
858,507Konular
982,875Mesajlar
33,084Kullanıcılar
egoesraSon üye
Üst Alt