nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
EBÛ BEKR ELBETÂİHÎ HAYATI
Irak'ta yetişen evliyânın büyüklerinden İsmi Ebû Bekr olup, babasınınki Hüvârâ'dır Irak'ta Betâih'te yaşadığı için Betâihî nisbesi ile meşhur oldu On ikinci asrın sonları ile on üçüncü asrın başlarında yaşadı Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir Irak'ın Hüvârîn ya da Hüvâriyyîn kabîlesine mensuptur O zamanda Irak'ta yer alan evliyâ arasında şânı yüce, kadri yüksek bir zât idi Evliyâdan birçoğu kendisine talebe olup ilim öğrenmiş, istifâde etmiştir
Önceleri, Betâih beldesinde yol kesicilik yapardı Bu yolda berâber oldukları arkadaşları vardı Bu da onların reîsi idi Bir gece tenhâda, bir kadının, kocasına; Çabuk buraya gel! Nerede ise İbni Hüvârâ ve arkadaşları gelip bizi bulurlar, yakalarlardediğini duydu Gizliden de bir ses; Allahü teâlâdan korkma zamânın gelmedi mi?diyordu Bu sözler çok etki etti Ağlamaya başladı Halk Müziği benden korkuyorlar, ben ise Allahü teâlâdan korkmuyorum Olacak meslek değildedi Tövbe edip Allahü teâlâya yöneldi Arkadaşları da pişmanlık edip, haydutluktan vazgeçtiler İbni Hüvârâ, bundan daha sonra bütün bir dönüşleAllahü teâlâya yöneldi Tam bir sıdk, ihlâs ve adaleli bir irâde ile Allahü teâlâya dışarı giden yolda ilerlemeye, yükselmeye başladı Allahü teâlânın lütfu, inâyeti ve tevfîki ile kısa zamanda velîlerden oldu ve şânı yüceldi
Ebû Bekr elBetâihî, hazreti Ebû Bekr'in rüyâda kendisine hırka ve takke giydirdiği birincil zâttır Şöyle ama; Ebû Bekr elBetâihî bir gece rüyâsında Resûlullah efendimizi gördü Yanlarında da hazreti Ebû Bekr vardı Ebû Bekr elBetâihî, Peygamber efendimize; Yâ Resûlallah! Bana bir hırka verir misiniz?dedi Resûlullah efendimiz; Ben senin peygamberinim (Hazreti Ebû Bekr'i işâret ederek) Bu da senin üstâdındırbuyurup, sonradan hazreti Ebû Bekr'e döndü ve; Arkadaşın olan Ebû Bekr elBetâihî'ye giydir!buyurdu Hazreti Ebû Bekr de ona, hırka ve takke giydirip, başını okşadı, alnını sıvazladı Sonradan da; Allahü teâlâ, bunu sana mübârek eylesinbuyurdu Resûlullah efendimiz de, Ebû Bekr elBetâihî'ye hitâben; Yâ Ebâ Bekr! Sen Irak'ta, ümmetimden tasavvuf ehli olanların, unutulmuş yolunu yaşatacaksın Allahü teâlânın dostlarından hakîkat ehli olanların, kaybolan yollarını canlandıracaksın Bu yolda olanların öncüsü, ışığı, yol göstericisi olacaksın Bu yolun önderliği, kıyâmete kadar sende kalacak Senin ortaya çıkman ile, Allahü teâlânın rahmet rüzgârları esecek Senin meydana çıkman ile, Allahü teâlânın destek, lütuf ve ihsânı bol bol gönderilecekbuyurdu Ebû Bekr elBetâihî uyandığında, kendisine rüyâda giydirilen elbise ve takkeyi üstünde buldu O vakit Irak ufuklarından, herkesin rahatlıkla duyabileceği bir ses; Belirli ki Ebû Bekr elBetâihî, Allahü teâlâya vâsıl olan velîlerdendirdiyordu Bundan sonradan, her taraftan insanlar, onu görmek için akın akın yollara düştü Bu rüyâdan anında sonra, onda Allahü teâlâya yakın olma alâmetleri görülmeye başladı
Ebû Muhammed Şenbekî ve başka çoğu velî, kendisinden ilim ve feyz aldı Halk Müziği akın akın gelip, verimli sohbetlerinden istifâde ederlerdi O zamandaki evliyâ ve âlimler, ona; saygı, derin saygı ve tâzimde ve sözlerine îtibâr etmekte ittifak hâlinde idiler Bir ihtilâf meydana gelirse, son söz onun olurdu Hal ve hareketleri, sûreti, ahlâkı çok hoş idi Bütün bir edep ve tevâzu sâhibi idi Dînin hükümlerine uymakta çok sabırlı ve gayretliydi Bunda gevşeklik göstermezdi Dîne yan ve Ehli sünnet îtikadında olanlara fazla ikrâmda bulunurdu
Azzâz bin Müstevdâ anlattı: Ebû Bekr elBetâihî'yi dinlemeye gelen ricâli gayb ismi verilen velîler, başlarını eğmiş oldukları halde, sohbetlerini dinlerken, yayılan nûrlar, Betâih şehrini aydınlatırdı O, duâsı kabûl olan tasavvuf ehli, fazla yüksek bir velî idi
Bir gün kadının biri, Ebû Bekr elBetâihî'ye gelerek; Oğlum dere kenarında boğuldu Kendisinden başka da kimsem yoktu Azîz ve celîl olan Allahü teâlâya ant ederim ama, Allahü teâlâ sana pek bir zor ve müsade vermiştir Oğlumu bana geri getirebilirsin Eğer bunu yapamazsan, seni Allahü teâlâya ve Resûlüne şikâyet ederim ve; Yâ Rabbî! İçim yanarak büyük bir üzüntüyle ona gittim O ise, üzüntümden kurtulmam için duâ yapması elinde iken bunu esirgediderim Ebû Bekr elBetâihî, kadını dinledikten sonra, başını önüne eğip bir müddet murâkabe etti ve; Oğlunun nerede boğulduğunu bana göster!buyurdu Bayan, Ebû Bekr elBetâihî'yi oğlunun boğulduğu yere götürdü üstelik baktılar ki, boğulan çocuğun cesedi, boğulduğu yerde ve su üstünde duruyor Ebû Bekr elBetâihî suda yüzerek çocuğun yanına vardı Çocuğu omuzunda taşıyarak kıyıya çıkardı ve annesine teslim edip; Onu al!buyurdu Kadıncağız oğlunun sağ olduğunu gördü Kadın ile oğlu oradan ayrıldılar Oğlu kendisi ile berâber yürüyor, elinden tutuyordu Güya hiç bir şey olmamış gibiydi
Bir defâ, Vâsıt ile Behmût aralarında deprem oldu Her taraf bu zelzelenin tesiriyle sallanmıştı Ebû Bekr elBetâihî zelzeleye hitâben; Ey Allah'ın mahlûku, sâkin ol!buyurdu Yer Sarsıntısı, Allahü teâlânın izniyle dile gelip; Sana itâat etmekle emrolundumdedi ve sâkinleşti
Ebû Bekr elBetâihî, Betâih' te bir gün, suyu fazla aşağılarda olan bir kuyudan abdest edinmek istedi O anda, Allahü teâlânın izniyle kuyunun suyu yükseldi ve abdest aldı Su gâyet tatlı ve hoştu
Ebû Bekr elBetâihî bir defâsında sohbet ederken; Irak'ın en yüksek sekiz evliyâsı şunlardır Mârûfi Kerhî, Ahmed bin Hanbel, Bişri Hâfî, Mensûr bin Ammâr, Sırrîyi Sekatî, Sehl bin Abdullahi Tüsterî, Cüneydi Bağdâdî ve Abdülkâdiri Geylânîbuyurdu O vakit Abdülkâdiri Geylânî hazretleri henüz tanınmamış olduğundan, dinleyenler suâl ettiler: Efendim, saydığınız âlimlerden yedisini duyduk biliyoruz da, Abdülkâdiri Geylânî'yi duymadık O kimdir?dediler Buyurdu oysa: Iraklıdır Çok onurlu bir zâttır Bağdât'ta yaşar Çok yüksek bir zât olduğunun cümbür cemaat tarafından bilinip tanınması çok yakındır Sıddîklardan ve zamânının en büyük, en yüksek velîlerinden biridirDinleyenler, Abdülkâdiri Geylânî'nin demin meydana çıkmadığını, Ebû Bekr elBetâihî'nin onun geleceğini kerâmet olarak anlayıp müjdelediğini ve Abdülkâdiri Geylânî hazretlerinin tanınmasının çok yakın olduğunu anlayıp sevindiler
Ebû Bekr elBetâihî hazretleri buyurdu ki:
Kırk Çarşamba kabrimi ziyâret edene, sonunda kendisine Cehennem'den kurtulduğuna dâir berât verilir
Benim bu türbeme giren bir cesedi ateşin yakmaması için Rabbimden ahid, laf aldımNakledilir ama, bu zâtın türbesine, herhangi bir şekilde balık ve başka bir et girmiş olsa, sonra o eti ateş yakmaz, kızartılamaz, yemek yemek ve başka bir şey yapılamazdı
Allahü teâlâya yakınlık; edebe riâyet, aralıksız nefret edilen şey ve ibâdete devâm etmekle olur Resûlullah'a sallallahü aleyhi ve sellem yakın olma; sünnetine bütün tâbi olmak ve ilme, canla başla sımsıkı sarılmakla olur
Allahü teâlâ ile almak, O'ndan başkasından uzaklaşmaktır O'ndan başkasından uzaklaşmak da O'nunla elde etmek demektir
Allah korkusu, insanı Allahü teâlâya yaklaştırır
İnsanları, hor, hakîr ve altında görmen, senin için tedâvîsi mümkün olmayan büyük bir hastalıktır
ARSLANIN RIZKI
Ebû Muhammed Şenbekî bir defâsında Ebû Bekr elBetâihî'nin yanında gitmişti Huzûrunda büyük bir arslan vardı Arslan, Ebû Bekr elBetâihî'nin huzûrunda ağzını yüzünü toprağa sürüyordu Ebû Bekr elBetâihî ise, bâzı suâllere cevap veriyormuş gibi arslana bir şeyler söylüyordu Biraz sonradan arslan oradan ayrılıp gitti Ebû Muhammed Şenbekî, Ebû Bekr elBetâihî'ye yaklaşıp; Size hayvanlarla konuşup onlara işe yaramak gibi nîmetleri ihsân eden Allahü teâlâ için bana söyler misiniz? O arslan size ne dedi? Siz ona ne söylediniz?dedi Buyurdu ki: Yâ Şenbekî! Arslan bana dedi ancak, üç gündür ağzıma yiyecek bir şey almadım Arzu beni fazla rahatsız etti Seher vakti Allahü teâlâya yalvardım Bana, senin rızkın, Hemâmiyye köyündeki bir inektir Onu parçalayıp yiyeceksin Onu avlarken sana da bir zarar isâbet edecek, denildi Ben ise derhal, bana geleceği bildirilen o zarardan korkuyorum Ne yapayım? Ben de arslanın anlattıklarını dinledikten daha sonra ona, sana isâbet edecek zarar, sağ tarafında hafif bir yaradır O yara sebebiyle bir hafta cefa çekersin Sonradan bere iyi olur, dedim Çünkü o köydeki bir ineğin bu arslanın rızkı olduğunu, o ineği avlarken o köyden on bir kişinin çıkıp buna hücûm edeceklerini, adamlardan üçünün çarpışma sırasında ağır olarak yaralanacağını, arslanın da sağ kadar bir bere alacağını, yaralılardan birinin öleceğini, bir saat daha sonra ikincisinin ve yedi saat sonradan üçüncüsünün öleceğini, arslanın da bir hafta sonradan yarasının iyi olacağını Levhi mahfûzda görmüştümdiye anlattı
Ebû Muhammed Şenbekî, bu anlattıklarını hayretle dinledikten daha sonra, hâdiseyi tâkib etmek üzere Hemâmiyye köyüne içten yola çıktı Oraya vardığında arslanın ondan önce köye vardığını gördü Koşul aynen Ebû Bekr elBetâihî'nin bildirdiği gibi olmuştu Bir hafta daha sonra Ebû Bekr elBetâihî'nin yanında her tarafta geldi Baktı ancak yeniden o arslan, Ebû Bekr elBetâihî'nin huzûrunda duruyordu ve yarası da iyileşmişti
*
Irak'ta yetişen evliyânın büyüklerinden İsmi Ebû Bekr olup, babasınınki Hüvârâ'dır Irak'ta Betâih'te yaşadığı için Betâihî nisbesi ile meşhur oldu On ikinci asrın sonları ile on üçüncü asrın başlarında yaşadı Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir Irak'ın Hüvârîn ya da Hüvâriyyîn kabîlesine mensuptur O zamanda Irak'ta yer alan evliyâ arasında şânı yüce, kadri yüksek bir zât idi Evliyâdan birçoğu kendisine talebe olup ilim öğrenmiş, istifâde etmiştir
Önceleri, Betâih beldesinde yol kesicilik yapardı Bu yolda berâber oldukları arkadaşları vardı Bu da onların reîsi idi Bir gece tenhâda, bir kadının, kocasına; Çabuk buraya gel! Nerede ise İbni Hüvârâ ve arkadaşları gelip bizi bulurlar, yakalarlardediğini duydu Gizliden de bir ses; Allahü teâlâdan korkma zamânın gelmedi mi?diyordu Bu sözler çok etki etti Ağlamaya başladı Halk Müziği benden korkuyorlar, ben ise Allahü teâlâdan korkmuyorum Olacak meslek değildedi Tövbe edip Allahü teâlâya yöneldi Arkadaşları da pişmanlık edip, haydutluktan vazgeçtiler İbni Hüvârâ, bundan daha sonra bütün bir dönüşleAllahü teâlâya yöneldi Tam bir sıdk, ihlâs ve adaleli bir irâde ile Allahü teâlâya dışarı giden yolda ilerlemeye, yükselmeye başladı Allahü teâlânın lütfu, inâyeti ve tevfîki ile kısa zamanda velîlerden oldu ve şânı yüceldi
Ebû Bekr elBetâihî, hazreti Ebû Bekr'in rüyâda kendisine hırka ve takke giydirdiği birincil zâttır Şöyle ama; Ebû Bekr elBetâihî bir gece rüyâsında Resûlullah efendimizi gördü Yanlarında da hazreti Ebû Bekr vardı Ebû Bekr elBetâihî, Peygamber efendimize; Yâ Resûlallah! Bana bir hırka verir misiniz?dedi Resûlullah efendimiz; Ben senin peygamberinim (Hazreti Ebû Bekr'i işâret ederek) Bu da senin üstâdındırbuyurup, sonradan hazreti Ebû Bekr'e döndü ve; Arkadaşın olan Ebû Bekr elBetâihî'ye giydir!buyurdu Hazreti Ebû Bekr de ona, hırka ve takke giydirip, başını okşadı, alnını sıvazladı Sonradan da; Allahü teâlâ, bunu sana mübârek eylesinbuyurdu Resûlullah efendimiz de, Ebû Bekr elBetâihî'ye hitâben; Yâ Ebâ Bekr! Sen Irak'ta, ümmetimden tasavvuf ehli olanların, unutulmuş yolunu yaşatacaksın Allahü teâlânın dostlarından hakîkat ehli olanların, kaybolan yollarını canlandıracaksın Bu yolda olanların öncüsü, ışığı, yol göstericisi olacaksın Bu yolun önderliği, kıyâmete kadar sende kalacak Senin ortaya çıkman ile, Allahü teâlânın rahmet rüzgârları esecek Senin meydana çıkman ile, Allahü teâlânın destek, lütuf ve ihsânı bol bol gönderilecekbuyurdu Ebû Bekr elBetâihî uyandığında, kendisine rüyâda giydirilen elbise ve takkeyi üstünde buldu O vakit Irak ufuklarından, herkesin rahatlıkla duyabileceği bir ses; Belirli ki Ebû Bekr elBetâihî, Allahü teâlâya vâsıl olan velîlerdendirdiyordu Bundan sonradan, her taraftan insanlar, onu görmek için akın akın yollara düştü Bu rüyâdan anında sonra, onda Allahü teâlâya yakın olma alâmetleri görülmeye başladı
Ebû Muhammed Şenbekî ve başka çoğu velî, kendisinden ilim ve feyz aldı Halk Müziği akın akın gelip, verimli sohbetlerinden istifâde ederlerdi O zamandaki evliyâ ve âlimler, ona; saygı, derin saygı ve tâzimde ve sözlerine îtibâr etmekte ittifak hâlinde idiler Bir ihtilâf meydana gelirse, son söz onun olurdu Hal ve hareketleri, sûreti, ahlâkı çok hoş idi Bütün bir edep ve tevâzu sâhibi idi Dînin hükümlerine uymakta çok sabırlı ve gayretliydi Bunda gevşeklik göstermezdi Dîne yan ve Ehli sünnet îtikadında olanlara fazla ikrâmda bulunurdu
Azzâz bin Müstevdâ anlattı: Ebû Bekr elBetâihî'yi dinlemeye gelen ricâli gayb ismi verilen velîler, başlarını eğmiş oldukları halde, sohbetlerini dinlerken, yayılan nûrlar, Betâih şehrini aydınlatırdı O, duâsı kabûl olan tasavvuf ehli, fazla yüksek bir velî idi
Bir gün kadının biri, Ebû Bekr elBetâihî'ye gelerek; Oğlum dere kenarında boğuldu Kendisinden başka da kimsem yoktu Azîz ve celîl olan Allahü teâlâya ant ederim ama, Allahü teâlâ sana pek bir zor ve müsade vermiştir Oğlumu bana geri getirebilirsin Eğer bunu yapamazsan, seni Allahü teâlâya ve Resûlüne şikâyet ederim ve; Yâ Rabbî! İçim yanarak büyük bir üzüntüyle ona gittim O ise, üzüntümden kurtulmam için duâ yapması elinde iken bunu esirgediderim Ebû Bekr elBetâihî, kadını dinledikten sonra, başını önüne eğip bir müddet murâkabe etti ve; Oğlunun nerede boğulduğunu bana göster!buyurdu Bayan, Ebû Bekr elBetâihî'yi oğlunun boğulduğu yere götürdü üstelik baktılar ki, boğulan çocuğun cesedi, boğulduğu yerde ve su üstünde duruyor Ebû Bekr elBetâihî suda yüzerek çocuğun yanına vardı Çocuğu omuzunda taşıyarak kıyıya çıkardı ve annesine teslim edip; Onu al!buyurdu Kadıncağız oğlunun sağ olduğunu gördü Kadın ile oğlu oradan ayrıldılar Oğlu kendisi ile berâber yürüyor, elinden tutuyordu Güya hiç bir şey olmamış gibiydi
Bir defâ, Vâsıt ile Behmût aralarında deprem oldu Her taraf bu zelzelenin tesiriyle sallanmıştı Ebû Bekr elBetâihî zelzeleye hitâben; Ey Allah'ın mahlûku, sâkin ol!buyurdu Yer Sarsıntısı, Allahü teâlânın izniyle dile gelip; Sana itâat etmekle emrolundumdedi ve sâkinleşti
Ebû Bekr elBetâihî, Betâih' te bir gün, suyu fazla aşağılarda olan bir kuyudan abdest edinmek istedi O anda, Allahü teâlânın izniyle kuyunun suyu yükseldi ve abdest aldı Su gâyet tatlı ve hoştu
Ebû Bekr elBetâihî bir defâsında sohbet ederken; Irak'ın en yüksek sekiz evliyâsı şunlardır Mârûfi Kerhî, Ahmed bin Hanbel, Bişri Hâfî, Mensûr bin Ammâr, Sırrîyi Sekatî, Sehl bin Abdullahi Tüsterî, Cüneydi Bağdâdî ve Abdülkâdiri Geylânîbuyurdu O vakit Abdülkâdiri Geylânî hazretleri henüz tanınmamış olduğundan, dinleyenler suâl ettiler: Efendim, saydığınız âlimlerden yedisini duyduk biliyoruz da, Abdülkâdiri Geylânî'yi duymadık O kimdir?dediler Buyurdu oysa: Iraklıdır Çok onurlu bir zâttır Bağdât'ta yaşar Çok yüksek bir zât olduğunun cümbür cemaat tarafından bilinip tanınması çok yakındır Sıddîklardan ve zamânının en büyük, en yüksek velîlerinden biridirDinleyenler, Abdülkâdiri Geylânî'nin demin meydana çıkmadığını, Ebû Bekr elBetâihî'nin onun geleceğini kerâmet olarak anlayıp müjdelediğini ve Abdülkâdiri Geylânî hazretlerinin tanınmasının çok yakın olduğunu anlayıp sevindiler
Ebû Bekr elBetâihî hazretleri buyurdu ki:
Kırk Çarşamba kabrimi ziyâret edene, sonunda kendisine Cehennem'den kurtulduğuna dâir berât verilir
Benim bu türbeme giren bir cesedi ateşin yakmaması için Rabbimden ahid, laf aldımNakledilir ama, bu zâtın türbesine, herhangi bir şekilde balık ve başka bir et girmiş olsa, sonra o eti ateş yakmaz, kızartılamaz, yemek yemek ve başka bir şey yapılamazdı
Allahü teâlâya yakınlık; edebe riâyet, aralıksız nefret edilen şey ve ibâdete devâm etmekle olur Resûlullah'a sallallahü aleyhi ve sellem yakın olma; sünnetine bütün tâbi olmak ve ilme, canla başla sımsıkı sarılmakla olur
Allahü teâlâ ile almak, O'ndan başkasından uzaklaşmaktır O'ndan başkasından uzaklaşmak da O'nunla elde etmek demektir
Allah korkusu, insanı Allahü teâlâya yaklaştırır
İnsanları, hor, hakîr ve altında görmen, senin için tedâvîsi mümkün olmayan büyük bir hastalıktır
ARSLANIN RIZKI
Ebû Muhammed Şenbekî bir defâsında Ebû Bekr elBetâihî'nin yanında gitmişti Huzûrunda büyük bir arslan vardı Arslan, Ebû Bekr elBetâihî'nin huzûrunda ağzını yüzünü toprağa sürüyordu Ebû Bekr elBetâihî ise, bâzı suâllere cevap veriyormuş gibi arslana bir şeyler söylüyordu Biraz sonradan arslan oradan ayrılıp gitti Ebû Muhammed Şenbekî, Ebû Bekr elBetâihî'ye yaklaşıp; Size hayvanlarla konuşup onlara işe yaramak gibi nîmetleri ihsân eden Allahü teâlâ için bana söyler misiniz? O arslan size ne dedi? Siz ona ne söylediniz?dedi Buyurdu ki: Yâ Şenbekî! Arslan bana dedi ancak, üç gündür ağzıma yiyecek bir şey almadım Arzu beni fazla rahatsız etti Seher vakti Allahü teâlâya yalvardım Bana, senin rızkın, Hemâmiyye köyündeki bir inektir Onu parçalayıp yiyeceksin Onu avlarken sana da bir zarar isâbet edecek, denildi Ben ise derhal, bana geleceği bildirilen o zarardan korkuyorum Ne yapayım? Ben de arslanın anlattıklarını dinledikten daha sonra ona, sana isâbet edecek zarar, sağ tarafında hafif bir yaradır O yara sebebiyle bir hafta cefa çekersin Sonradan bere iyi olur, dedim Çünkü o köydeki bir ineğin bu arslanın rızkı olduğunu, o ineği avlarken o köyden on bir kişinin çıkıp buna hücûm edeceklerini, adamlardan üçünün çarpışma sırasında ağır olarak yaralanacağını, arslanın da sağ kadar bir bere alacağını, yaralılardan birinin öleceğini, bir saat daha sonra ikincisinin ve yedi saat sonradan üçüncüsünün öleceğini, arslanın da bir hafta sonradan yarasının iyi olacağını Levhi mahfûzda görmüştümdiye anlattı
Ebû Muhammed Şenbekî, bu anlattıklarını hayretle dinledikten daha sonra, hâdiseyi tâkib etmek üzere Hemâmiyye köyüne içten yola çıktı Oraya vardığında arslanın ondan önce köye vardığını gördü Koşul aynen Ebû Bekr elBetâihî'nin bildirdiği gibi olmuştu Bir hafta daha sonra Ebû Bekr elBetâihî'nin yanında her tarafta geldi Baktı ancak yeniden o arslan, Ebû Bekr elBetâihî'nin huzûrunda duruyordu ve yarası da iyileşmişti
*